Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183347
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| that you like each other until you actually do. | birbirinizi seviyormuş gibi davranmak. ...birbirinizi seviyormuş gibi davranmak. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| And until you have learned why we think that you are all... | Ve hepiniz niye böyle düşündüğümüzü anlayana kadar... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Till you... | ta ki... ...ta ki... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Until you've learned why we think you're all so terrific... | bu kadar felaket olduğunuza inanma nedenimizi anlayana kadar... ...bu kadar felaket olduğunuza inanma nedenimizi anlayana kadar... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| we demand a level of civility and cooperation... | sizden terbiyeli ve uyumlu olmanızı istiyoruz... ...sizden terbiyeli ve uyumlu olmanızı istiyoruz... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| or I will bring the hammer down. | yoksa tokmağı ortaya çıkarırız. ...yoksa tokmağı ortaya çıkarırız. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Is it a real hammer? No, no. That's just a metaphor. | Gerçek bir tokmak mı? Hayır, hayır. Bu sadece benzetme. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| I'm scared. Don't be scared, Aldo. Don't be scared. | Korkuyorum. Korkma Aldo. Korkma. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| I am. Should I go get the hammer, sir? | Korkuyorum. Tokmağı getireyim mi efendim? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| It's not a real hammer. It's just a pretend hammer. | Gerçek bir tokmak değil. Bu sadece bir benzetme. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| I only said that for effect. | Etkili olsun diye söylemiştim. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Now, we'd like you to all think about what we just said. | Şimdi, bu söylediklerimizi hepinizin düşünmesini istiyoruz. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Except for maybe the part about the hammer. | Tokmak kısmı hariç. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Yeah, forget the hammer. Let's just... | Evet, tokmağı unutun. Haydi şimdi... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Let's just get started cleaning this place up. | şimdi her yeri temizlemeye başlayın. ...şimdi her yeri temizlemeye başlayın. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| But first, let's have a group hug. | Fakat önce, haydi grup kucaklaşması yapalım. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Good, good. You mean... | Güzel, güzel. Yani sen... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| actually hug each other? Yeah, that's what I mean. Come on. | birbirimzle kucaklaşalım mı diyorsun? Evet dediğim bu. Haydi gelin. Birbirimizle kucaklaşalım mı diyorsun? Evet dediğim bu. Haydi gelin. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Gang, let's get in on this group hug thing. | ekip haydi biz de şu grup kuçaklaşması işine katılalım. ...ekip haydi biz de şu grup kucaklaşması işine katılalım. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Come on, let's... That's an order. Come on. | Haydi dedim... Bu bir emirdir. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Can't you feel the love, honey? | Sevgiyi hissetmiyor musun tatlım? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Okay, everybody. It's time that we call a truce. | Tamam millet. Ateşkes yapma zamanı. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| No way. Over my dead body. | Asla olmaz. Cesedimi çiğnemeniz gerekir. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| We need to unite against a greater enemy. | Daha büyük bir düşmana karşı birleşmemiz gerekiyor. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| And that enemy's name is Mom and Dad. | Ve düşmanın adı da anne ve baba. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| He's saying we are all totally incompatible... | Onun dediği, bizim tamamen bağdaşamaz olduğumuz... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| but our parents don't seem to care. | ama anne babamızın bunu umursamadığı. ...ama anne babamızın bunu umursamadığı. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Exactly. Guys, we're all in this together. | Kesinlikle. Çocuklar bu konuda beraberiz. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Some of us are in it together... | Bazılarımız beraber... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| and some of us are busy cornering the boyfriend market. | ve bazılarımız erkek arkadaş piyasası ile meşgul. ...ve bazılarımız erkek arkadaş piyasası ile meşgul. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| You stole my shirt. Now we're even, cheerleader. | Sen tişörtümü çaldın. Artık ödeştik amigo kız. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Come on, guys, none of us likes this situation. | Yapmayın çocuklar, hiçbirimiz bu durumdan hoşlanmıyoruz. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| But if we want out, then we gotta stop fighting and get them to start. | Ama kurtulmak istiyorsak birbirimizle değil, onlarla savaşmalıyız. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Really? How are we gonna do that? | Gerçekten mi? Bunu nasıl yapacağız? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Easy. Who knows what drives our parents crazy better than we do? | Kolay. Anne babamızı çıldırtan şeyleri bizlerden iyi kim bilebilir? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Hey, I wanna do it! I wanna do it! | Hey, ben yapmak istiyorum! Ben yapmak istiyorum! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Washington, this is soldiers' morning update. | Washington, şimdi bu sabahın askeri bülteni. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Sports talk 640 and the Patriots are going for a three. | ve gönüllüler oraya gitmektedir. ...ve gönüllüler oraya gitmektedir. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Oh, no, no. | Oh, yo, yo. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Guys, where are the baby greens? | Çocuklar yeşillikler nerede? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| It looks like Frank did some shopping. | Frank biraz alışveriş yapmış belli ki. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| What is that smell? My God. | Bu koku da ne? Tanrım. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| That's barbaric. Is that a liver? | Bu barbarlık. Şu karaciğer mi? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Well, shall we get some tea? | Biraz çay getireyim mi? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| That would be lovely. | Bu harika olur. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| I love tea in the afternoon. | Akşamüstü çayına bayılıyorum. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| I love tea, but we have to boil it. | Ben de çayı çok seviyorum, ama önce kaynatmalıyız. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Right shoulder arms! | Tüfek omuza! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Forward arms! | İle marş! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Ready! Looking good, men. | Dikkat! İyi görüyor erkekler. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Don't they? Ready! | Öyle değil mi? Dikkat! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Fire! Ready! Fire! Frank. | Ateş! Dikkat! Ateş! Frank. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Fix bayonets! Frank! | Süngülerinizi düzeltin! Frank! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| What if he brings his hammer? There is no hammer. | Ya tokmağı çıkarırsa? Tokmak yok. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| But maybe we're kind of crossing the line. | Fakat belki de çizgiyi aşıyoruz. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| And I don't feel right about endangering the little kids. | Ve küçükleri tehlikeye atmayı doğru bulmuyorum. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Trust me, they're biologically protected by the cuteness factor. | Bana güvenebilirsin, onlar şirinlik faktörü ile biyolojik koruma altında. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Stop! Isn't it pretty? | Durun! Şirin değil mi? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| That was very naughty. | Bu haylazlık. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Boys, I don't think that was a good idea, do you? | Oğlanlar, bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum, ya siz? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| But that was very important to your father... | Ama o babanız için çok önemliydi... | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| so you need to say you're sorry. | bu yüzden özür dilemeniz gerekiyor. ...bu yüzden özür dilemeniz gerekiyor. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Okay, now go on and play. | Tamam, şimdi gidip oynayın. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Whoa, whoa! That's it? "Go play"? | Hey, hey! Hepsi bu mu? "gidin oynayın"? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Well, they're four years old, Frank. What else is there? The hammer? | Onlar dört yaşıdalar Frank. Daha ne olsun? Tokmak mı? Onlar dört yaşındalar Frank. Daha ne olsun? Tokmak mı? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| There are other... A spanking? | Başka yollar da... Bir şaplak? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| No, honey, of course not. We don't spank our children. | Hayır, tatlım, elbette değil. Biz çocuklarımıza şaplak atmayız. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| The Admiral does. | Amiral atar. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Occasionally, a little pat on the butt sends a clear message. | Nadiren popoya küçük bir pat net bir mesaj verir. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Well, you're not spanking my children. I thought they were our children. | İyi, çocuklarıma şaplak atmayacaksın. Ben onların bizim çocuklarımız olduğunu sanıyordum. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| You're not spanking our children. | Çocuklarımızı şaplaklamayacaksın. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Let's just let them all run naked and wild. | Bırak onları çıplak ve vahşi halde koşuştursunlar. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Yay! Yay! | Yaşa! Yaşa! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Do you think it's working? | İşe yarıyor mu dersiniz? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Does that answer your question? Yes! | Bu sorunun cevabı değil mi? Evet! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| The committee was very impressed, Frank. Nice job. | Kurul çok etkilendi Frank. İyi iş. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| I take my work very seriously, sir. | İşimi çok ciddiye alırım efendim. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| And don't think that the brass hasn't noticed. | Ve sanma ki Tunç farketmedi. Ve sanma ki Tunç fark etmedi. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| The brass, sir? I'm the brass, and I've noticed. | Tunç mu efendim? Tunç benim ve farkındayım. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| I just don't like giving direct compliments. | Doğrudan övgüde bulunmayı sevmem. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Something about it feels unmanly. | Bana efeminelik gibi gelir. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Well, thank you. Oh, what the hell. | Şey, teşekkür ederim. Oh, boş ver gitsin. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Goldarn, I'm proud of you, Frank. | Seninle gurur duyuyorum Frank. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| You deserve everything you're about to get. | Almak üzere olduğun şeyi hak ediyorsun. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Helen? Yeah. | Helen? Evet. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| We got Saks. | Saks'ı ayarlandı. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| We got Saks. Oh, Max! | Saks ayarlandı. Oh Max! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| I got Saks! I got Saks. | Saks'ı ayarlandı! Saks'ı ayarlandı. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Thank you! I can't believe it, Max! | Teşekkür ederim! İnanamıyorum max! | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Yeah, but don't get too excited. | Öyle, ama çok heyecanlanma. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| They wanna see a dozen new designs by Friday. | Cuma'ya kadar bir düzine yeni dizayn görmek istiyorlar. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| By Friday? | Cuma'ya kadar mı? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Oh, I'm excited and scared, all at the same time. | Oh, hem heyecanlandım, hem korktum aynı zamanda. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| No, you can do it. At least now you got Frank to lean on. | Hayır, yapabilirsin. en azından destek alabileceğin Frank var. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Yeah, yeah. I guess. | Öyle, öyle. Umarım. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Well, I better get going. I got a lot to do. | Gitsem iyi olacak. Yapılacak çok iş var. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Do you like these better? | Bunları daha fazla mı sevdin? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Okay. Well, then I think you're set. Thank you. | Peki. O halde anlaştık. Teşekkür ederim. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Sorry about the chalkboard, Admiral. It's all right, sailor. | Kara tahta için özür dilerim Amiral. Kabul edildi denizci. | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 | |
| Why don't you just kiss her and make up? | Neden onu öpüp barışmıyorsun? | Yours, Mine & Ours-1 | 2005 |