Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183383

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
$ 72.27.	72.27 dolar.	You've Got Mail-1	1998
This is a cash only line.	Yalnızca nakit.	You've Got Mail-1	1998
Cash only.	Yalnızca nakit.	You've Got Mail-1	1998
I just have a credit card. I'm sorry. Is that okay?	Yalnızca kredi kartım var. Affedersiniz. Olur mu?	You've Got Mail-1	1998
No, it's not okay.	Hayır, olmaz.	You've Got Mail-1	1998
There's a sign.	Burada yazıyor.	You've Got Mail-1	1998
I'm sorry. I'm very sorry.	Affedersiniz. Gerçekten.	You've Got Mail-1	1998
I'm asking you to make an exception in this one case.	Bir istisna yapın.	You've Got Mail-1	1998
You have no cash?	Nakitiniz yok mu?	You've Got Mail-1	1998
She has no cash. No, she has no cash.	Nakiti yok. Hayır, nakiti yok.	You've Got Mail-1	1998
Get on another line, lady.	Başka sıraya geçin.	You've Got Mail-1	1998
I have a dollar. That's all.	1dolarım var. Hepsi bu.	You've Got Mail-1	1998
I have a dollar. One dollar.	1 dolarım var. 1 dolar.	You've Got Mail-1	1998
Is there anything you can do?	Bir şey yapamaz mısınız?	You've Got Mail-1	1998
Need some money?	Para mı gerekiyor?	You've Got Mail-1	1998
I do not need any money. Thank you very much.	Para gerekmiyor. Çok teşekkür ederim.	You've Got Mail-1	1998
Get in another line.	Başka sıraya geçin.	You've Got Mail-1	1998
That is a great name. Rose.	Çok güzel bir isim. Rose.	You've Got Mail-1	1998
This is Kathleen. I'm Joe...	Bu Kathleen. Ben Joe...	You've Got Mail-1	1998
And I'm Henry.	Ben de Henry.	You've Got Mail-1	1998
Henry, how are you? Happy holidays.	Henry, nasıIsınız? İyi bayramlar.	You've Got Mail-1	1998
This is a credit card machine.	Bu bir kredi makinesi.	You've Got Mail-1	1998
It's your turn to say "Happy Thanksgiving" back.	Şimdi de siz söylemelisiniz.	You've Got Mail-1	1998
Happy Thanksgiving back.	Mutlu şükran günü.	You've Got Mail-1	1998
Orange you going to give us a break...	Portakal bu kredi kartını...	You've Got Mail-1	1998
...by zipping this credit card through the machine?	...makineden geçirirse, bize yardımcı olacak mısın?	You've Got Mail-1	1998
Zip, zip.	Zip, zip.	You've Got Mail-1	1998
That is a great name.	Çok güzel bir isim.	You've Got Mail-1	1998
So you're fine.	İşte oldu.	You've Got Mail-1	1998
Fine.	Oldul.	You've Got Mail-1	1998
Happy Thanksgiving. Henry, happy Thanksgiving.	Mutlu şükran günü. Henry, mutlu şükran günü.	You've Got Mail-1	1998
From the bottom of my heart. So sign already!	Tüm kalbimle. Haydi imzala.	You've Got Mail-1	1998
I'd like to get home. You have my pen.	Eve gitmek istiyorum. Kalemim sende!	You've Got Mail-1	1998
The sun will come out tomorrow	Yarın güneş yine parıldayacak	You've Got Mail-1	1998
Bet your bottom dollar that	Bundan emin olabilirsiniz	You've Got Mail-1	1998
Tomorrow there'll be sun	Yarın güneş yine parıldayacak	You've Got Mail-1	1998
Just thinking about tomorrow	Yalnızca yarını düşünün	You've Got Mail-1	1998
Clears away the cobwebs and the sorrow	Bu hüznü ve acıyı unutturur	You've Got Mail-1	1998
Till there's none	Onlar çekip gidene dek	You've Got Mail-1	1998
When I'm stuck with a day that's gray	Eğer yalnızca hüzünlü bir günse	You've Got Mail-1	1998
And lonely	Ve yalnız	You've Got Mail-1	1998
I just stick out my chin and grin	Yılmam ve gülümserim ona	You've Got Mail-1	1998
And say:	Şunu derim: Onun yanında çalışmak için...	You've Got Mail-1	1998
Oh, the sun will come out tomorrow	Yarın güneş parıldayacak	You've Got Mail-1	1998
So you got to hang on till tomorrow	Yarına kadar başının çaresine bak	You've Got Mail-1	1998
Come what may	Ne olursa olsun	You've Got Mail-1	1998
Tomorrow, tomorrow	Yarın, yarın	You've Got Mail-1	1998
I love you, tomorrow	Seni seviyorum, yarın	You've Got Mail-1	1998
You're always a day	Sen hep bir gün	You've Got Mail-1	1998
Away	İleridesin	You've Got Mail-1	1998
Wonderful!	Güzel!	You've Got Mail-1	1998
The violins	Kemanlar	You've Got Mail-1	1998
Sing with joyful ring	Sevinçle şarkı söylüyor	You've Got Mail-1	1998
The clarinet, the clarinet	Klarnet, Klarnet Bal?	You've Got Mail-1	1998
Goes doodly, doodly, doodly, doodly det	Dudi, dudi, diyerek ses çıkartıyor	You've Got Mail-1	1998
The horn, the horn	Korno, korno	You've Got Mail-1	1998
It sounds...	Çalıyorlar...	You've Got Mail-1	1998
The horn sounds so forlorn	Öylesine hüzünlüce çalıyorlar ki	You've Got Mail-1	1998
"It's coming on Christmas. They're cutting down trees. "	"Noel yaklaşıyor. Yine ağaç kesiyorlar."	You've Got Mail-1	1998
Do you know that Joni Mitchell song?	Joni Mitchell'in şarkısını biliyor musunuz?	You've Got Mail-1	1998
"I wish I had a river I could skate away on. "	"Keşke üstünde kayabileceğim bir ırmak olsa."	You've Got Mail-1	1998
Such a sad song. And not really about Christmas.	Çok hüzünlü bir şarkı. Üstelik Noel'le de ilgisi yok.	You've Got Mail-1	1998
I was thinking about it tonight as I was decorating my tree.	Bu gece Noel ağacımı süslerken, bunu düşünüyordum. İmkansız olduğunu biliyorum.	You've Got Mail-1	1998
Unwrapping ornaments made of Popsicle sticks...	Süsleri çıkartıyorum...	You've Got Mail-1	1998
... and missing my mother so much I almost couldn 't breathe.	...ve anneme olan özlemim, soluğumu kesti.	You've Got Mail-1	1998
I always miss my mother at Christmas.	Annemi her Noel özlerim.	You've Got Mail-1	1998
But it is worse this year since I need some advice from her.	Ama bu yıI daha da zor, çünkü onun öğütleri gerekli bana.	You've Got Mail-1	1998
I need her to make me cocoa.	Bana kakao yapmasını.	You've Got Mail-1	1998
And tell me that everything going badly in my life will sort itself out.	Ve kötü giden her şey düzelecek, diyecek.	You've Got Mail-1	1998
What kind of advice do you need? Can I help?	Ne tür yardıma ihtiyacın var? Yardım edebilir miyim?	You've Got Mail-1	1998
I wish you could help.	Keşke edebilsen.	You've Got Mail-1	1998
I had a feeling you'd be online now.	Şu anda hatta olacağını hissettim.	You've Got Mail-1	1998
I can give you advice.	Yardım edebilirim.	You've Got Mail-1	1998
I'm great at advice.	Bu konuda çok iyiyim.	You've Got Mail-1	1998
If only you could help.	Keşke yardım edebilsen.	You've Got Mail-1	1998
Is it about love?	Aşkla mı ilgili?	You've Got Mail-1	1998
Please say no.	Lütfen 'hayır' de.	You've Got Mail-1	1998
No. How cute is that?	Hayır. Ne kadar tatlı?	You've Got Mail-1	1998
My business is in trouble.	İşim tehlikede.	You've Got Mail-1	1998
I'm a brilliant businessman.	Parlak bir iş adamıyım.	You've Got Mail-1	1998
It's what I do best.	En iyi yaptığım iş budur.	You've Got Mail-1	1998
What's your business?	İşin ne?	You've Got Mail-1	1998
No specifics. Remember?	Ayrıntı yok. Unuttun mu?	You've Got Mail-1	1998
Minus specifics, it's hard to help except to say:	Ayrıntı olmaksızın, tek diyebileceğim:	You've Got Mail-1	1998
"Go to the mattresses."	"Saldır onlara."	You've Got Mail-1	1998
"Except to say, 'Go to the matt... '"	Tek diyebileceğim: Saldır onlara..."	You've Got Mail-1	1998
It's from The Godfather. It means you have to go to war.	Baba filminden. Savaş açmalısın demek.	You've Got Mail-1	1998
What is it with men and The Godfather?	Erkeklerin Baba filmiyle derdi ne?	You've Got Mail-1	1998
Hello?	Lütfen.	You've Got Mail-1	1998
Oh, come on. Hello?	Lütfen mi?	You've Got Mail-1	1998
Well, what can I...	Peki, şey yapabilir...	You've Got Mail-1	1998
The Godfather is the l Ching.	Baba filmi çok kapsamlı.	You've Got Mail-1	1998
The Godfather is the sum of all wisdom.	Baba filmi her türlü bilginin özeti.	You've Got Mail-1	1998
The Godfather is the answer to any question.	Baba filmi her türlü sorunun yanıtı.	You've Got Mail-1	1998
What should I pack for my vacation?	Tatile çıkarken yanıma mı alayım?	You've Got Mail-1	1998
"Leave the gun. Take the cannoli."	"Tabancayı bırak. Kurabiye al."	You've Got Mail-1	1998
What day of the week is it?	Bugün günlerden ne?	You've Got Mail-1	1998
"Monday, Tuesday, Thursday, Wednesday."	"Pazartesi, Salı, Perşembe, Çarşamba."	You've Got Mail-1	1998
The answer to your question is: "Go to the mattresses."	Sorunun yanıtı: "Saldır onlara."	You've Got Mail-1	1998
You're at war. "It's not personal, it's business.	Savaştasın. "Bu kişisel değil, iş.	You've Got Mail-1	1998