Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183500
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Come on, Tatta. | Haydi, Tatta. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Wait a moment. Okay. | Wait a moment. Okay. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I couldn�t guess it. | Bulamadım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Hi, Zandalee. | Selam, Zandalee. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Hello, Zan. | Merhaba, Zan. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Oh, no! The same. | Oh, hayır! Aynısı. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I don�t know what to do to win. | Kazanmak için ne yapacağımı bilemiyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Do you wanna play with us? | Bizimle oynamak ister misin? | Zandalee-1 | 1991 | |
| You know, Zan. | Biliyorsun, Zan. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Most marriages suffer, | Bir çok evlilik ıstıraplıdır, | Zandalee-1 | 1991 | |
| but the good ones conquer. | fakat iyi olanları, atlatmayı başarır. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Not without a fight, though. | Savaşmadan olmaz tabii. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Don�t be afraid. | Korkma! | Zandalee-1 | 1991 | |
| The longer you look at the problems the bigger they get. | Sorunlara ne kadar çok odaklanırsan, o kadar büyürler. | Zandalee-1 | 1991 | |
| That�s true for the solutions, too. | Bu, çözümler için de geçerlidir. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Just go to him. | Şimdi ona git. | Zandalee-1 | 1991 | |
| He is your husband. | O senin kocan. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Make him talk to you. | Seninle konuşmasını sağla. | Zandalee-1 | 1991 | |
| We really have to talk. | Konuşmamız lazım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Let�s be civilized. | Medeni olalım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I just need you to know... No! | Sadece bilmeni istiyorum ki... Hayır! | Zandalee-1 | 1991 | |
| All I know is I don�t want to know anything. | Tüm bildiğim, hiç bir şey bilmek istemediğim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I don�t. | İstemiyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Christ! Thierry. | Tanrım! Thierry. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I thought I... Goddamnit! | Düşündüm ki ben... Allah kahretsint! | Zandalee-1 | 1991 | |
| I can give you absolution! | Günahlarını bağışlatacağımı mı! | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m not your confessor! | Senin günah çıkarıcın değilim ben! | Zandalee-1 | 1991 | |
| I tried to quit Southern Comm. | Southern Comm'dan ayrılmayı denedim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I couldn�t quit. | Yapamadım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| But it�ll free you. | Fakat bu seni özgürleştirir. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Western wind, when will thou blow? | Batı rüzgarı, sen estiğinde, | Zandalee-1 | 1991 | |
| The small rain down can rain. | Küçük yağmu yağabilir. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Christ that my love were in my arms | Tanrım, sevgilim kollarımdaydı | Zandalee-1 | 1991 | |
| and I�m in my bed again. | ve tekrar benim yatağımda. | Zandalee-1 | 1991 | |
| We don�t know how to talk. | Konuşmayı bilmiyoruz. | Zandalee-1 | 1991 | |
| We don�t know how to fuck. | Sevişmeyi bilmiyoruz. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m sorry too. | Ben de üzgünüm. | Zandalee-1 | 1991 | |
| But sorry�s gonne get us but a pool of tears and a box of Kleenex. | Fakat üzüntü bize sadece gözyaşı havuzu ve bir kutu kağıt mendil verebilir. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Let�s just go away for awhile just the two of us. | Bir süreliğine her şeyi bırakalım sadece ikimiz. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Leave everything behind. | Her şeyi geride bırakalım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Start clean. | Tertemiz bir başlangıç. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Johnny, how you doin�, man? All right. | Johnny, nasılsın dostum? İyi. | Zandalee-1 | 1991 | |
| How�s the art comin�? Well, I haven�t had much time. | Sanat işleri nasıl gidiyor’? Şey, uğraşacak fazla vakit bulamıyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I hear you show sold out? | Senin sergindekilerin hepsinin satıldığını duydum? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Yeah, big bucks in the Big Apple. | Evet, "büyük elma" da, büyük para var. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Listen, let me give you my card, then you can give me a call, | Dinle, sana kartımı vereyim, beni ara | Zandalee-1 | 1991 | |
| and I�ll give you the scoop, you know, just like old times. | ben de sana haberleri veririm, bilirsin, eski günlerdeki gibi. | Zandalee-1 | 1991 | |
| All right. You look good, man. | Tamam. İyi görünüyorsun dostum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I told him I�d give him ten dollars to come over to my yard with his horse | Adama dedim ki sana 10 dolar vereyim atın ile bahçeme gel | Zandalee-1 | 1991 | |
| and fertilize my flowers. | ve çiçeklerimi güberele. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Skunk. | Pislik. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You�re drunk as a skunk. | Pislikler kadar sarhoşsun. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Did Pepe leave anything for me? He say you owe him blind. | Pepe benim için bir şey bıraktı mı? Borcunun çoğaldığını söyledi. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You know him, he�s always shootin� off. | Onu tanırsın, sürekli atar. | Zandalee-1 | 1991 | |
| We worked out a friend schedule, it�s okay. | Bir dostluk programı ayarladık, sorun yok. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I don�t want trouble around here tonight, | Bu gece burada bela istemiyorum, | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m thinkin� maybe you oughta leave off the stuff for a while. | Belki de bir süre uyuşturucudan uzak durmalısın. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Well, he gave me this, didn�t he? Yeah. | Neyse, bunu bana verdi, değil mi? Evet. | Zandalee-1 | 1991 | |
| So, where�s your wife tonight? | Pekala, bu gece karın nerelerde? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Runnin� around. | Buralarda. | Zandalee-1 | 1991 | |
| She took a lover. | Bir sevgili buldu. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I think so. | Yani bence. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Christ, Thierry, what�s the world comin� to? | Tanrım, Thierry, bu dünyaya neler oluyor | Zandalee-1 | 1991 | |
| No, no, we�re gonna work it out. | Hayır, hayır, toparlayacağız | Zandalee-1 | 1991 | |
| Starting tomorrow a new contract. | Yarın yeni bir anlaşmaya başlıyoruz. | Zandalee-1 | 1991 | |
| My forgiveness, her absolution. | Benim bağışlayıcılığm, onun affı. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Goin� to the Bayou and there it�ll begin. | Bayou'ya gidip, yeniden başlayacağız. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Bayou Tesche? | Bayou Tesche'ye mi? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Goin� to the old spot we used to fish? | Eskiden balık tuttuğumuz yere mi gidiyorsunuz? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Where else in there to go on earth? | Gidecek daha güzel bir yer mi var? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Jack, hit me for the road, my friend. | Jack, bana bir yolluk ver dostum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| And judgin� by your size I mean figuratively speakin� to us. | Ve sizin ölçülerinizle yargılıyor, mecazen bize söylüyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| A gentlemen politely holds his say in polite company | Bir centilmen, kibar bir toplulukta, söyleyeceklerini nazikçe tutar | Zandalee-1 | 1991 | |
| except when honor is a stake, | şeref söz konusu olduğu zamanlar dışında | Zandalee-1 | 1991 | |
| and then it�s to the proverbial duellin� oak. | işte o zaman meşhur düello meydanına koşar | Zandalee-1 | 1991 | |
| Honor. | Şeref | Zandalee-1 | 1991 | |
| Honor. Who cares? | Şeref Kimin umurunda? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Lies and manipulation, | Yalan ve hile, | Zandalee-1 | 1991 | |
| these are the duellin� blades of the day, Jack. | günümüzün düello silahları bunlar, Jack. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Do you know who this guy is? | Adamın kim lduğunu biliyor musun? | Zandalee-1 | 1991 | |
| For all I know, it could be you. | Tüm bildiğim, sen olabilirsin. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You know, I should despise this lover of hers, | Bilirsin, onun aşığını hor görmeliyim | Zandalee-1 | 1991 | |
| but I don�t. | Fakat görmüyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I should despise myself | Zan'imi tatmin etmesine minnettar olduğum | Zandalee-1 | 1991 | |
| for bein� grateful to him for satisfyin� my Zan. | için kendimi hor görmeliyim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| This has nothin� to do with Zan. | Bunların Zan ile hiç ilgisi yok. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You�re lost. | Sen kaybolmuşsun. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Lost and found. Lost and found. | Kaybolup, bulunmuş. Kaybolup, bulunmuş. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I know what I�m doin�. | Ne yaptığımı biliyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Good bye, Johnny. | Hoşçakal, Johnny. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I can�t stand up, I�ll fall down. | Ayağa kalkamıyorum, düşeceğim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Drank like a king now I�m sick as a dog. | Krallar gibi içtim, şimdi de köpek gibi sarhoşum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Yep, that�s a pretty nauseating way for us to start clean. | Evet, tertemiz başlangıcımız için oldukça mide bulandırcı bir yol. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Don�t make me laugh. Damn! | Beni güldürme. Allah kahretsin! | Zandalee-1 | 1991 | |
| Why? It hurts when you laugh? | Neden? Gülünce canın mı yanıyor? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Looks like you need St. Soda Pop real quick. | Sanırım acilen bir soda'ya ihtiyacın var. | Zandalee-1 | 1991 | |
| That was mean. | Bu yaptığın çok kötüydü. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I don�t know why I do these things. | Neden böyle şeyler yaptığımı bilmiyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I guess I�m still just white trash. | Sanırım hala pisliğin tekiyim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You were born a century too late. | Çok geç bir yüzyılda doğmuşsun. | Zandalee-1 | 1991 |