Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183499
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| All the time. Anyway you want. | Durmadan. Nasıl istiyorsan. | Zandalee-1 | 1991 | |
| He�s my husband. | O benim kocam | Zandalee-1 | 1991 | |
| And I wanna hump here. | İyi de ben burada düzüşmek istiyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I can�t do this anymore. | Artık bunu yapamam. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I can�t be what you want me to be. | Olmamı istediğin şey olamam. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You can be what I want you to be. | Olmanı istediğim şey olabilirsin. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You just have to relax. | Sadece gevşemen lazım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| When I�m inside you | İçindeyken | Zandalee-1 | 1991 | |
| I feel lost at the edge of the universe. | Kendimi evenin kıyısında kaybolmuş hissediyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Travelling, exploring. | Geziyor, keşfediyorum... | Zandalee-1 | 1991 | |
| Roll over on your stomach. | Yüz üstü dön. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I won�t do drugs. I�m not asking you to. | Uyuşturucu almayacağım. Almanı isteyen yok. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Where else can you express this need to free our bodies? | Vücutlarımızı özgürleştirme ihtiyacımızı başka nerede ifade edebiliriz ki? | Zandalee-1 | 1991 | |
| And we�ll fuck like animals. | ve hayvanlar gibi düzüşebiliriz | Zandalee-1 | 1991 | |
| In the altar of the primal. | ilkelliğin sunağında. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Look, all I got is twenty bucks, okay? | Bak, sadece 20 dolarım var, tamam mı? | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ll give you a good deal. All right? | Sana uygun bir şeyler yapacağım. Tamam mı? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Come on, give me the money. | Haydi, parayı ver. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Can�t you do this someplace else? | Bunu başka bir yerde yapamaz mısınız? | Zandalee-1 | 1991 | |
| It�s a free country. Do you want me to call the cops? | Burası özgür bir ülke Polis çağırmamı ister misiniz? | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ve already called them. Come on. | Ben çağırdım bile. Hadi. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Come on. Get! | Hadi. Defol! | Zandalee-1 | 1991 | |
| And don�t come back here! Nice slip, asshole. | Ve sakın geri gelmeyin! Külodun güzelmiş ibne. | Zandalee-1 | 1991 | |
| The Quarter is a pit. | Bu semt pislik yuvası. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Now, Zandalee, honey, don�t go blaming it on the Quarter. | Zandalee, tatlım, tüm suçu semte atma. | Zandalee-1 | 1991 | |
| When everybody�s always raggin� on the Quarter. | Bu semtte şamata varsa | Zandalee-1 | 1991 | |
| It�s not just the Quarter, honey, it�s everyware. | bil ki sadece burada değil tatlım, her yerde var. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Thank you, Scarlet. Well, it�s true. | Teşekkürle, Scarlet. Ama doğru. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ll tell you a little �once upon a time� story. | Sana küçük bir "evvel zaman içinde" öyküsü anlatayım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I had an uncle Arthur. | Arthur adında bir amcam vardı.. | Zandalee-1 | 1991 | |
| He had a wonderful job, sold it to the highest bidder. | Harika bir işi vardı ama en yüksek teklifi verene sattı. | Zandalee-1 | 1991 | |
| And, honey, he was sheriff. | Ve tatlım, o bir şerifti. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You can sell anything in this country. | Bu ülkede her şey satılık. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Would you please tell Tatta I�m going to lunch? | Tatta'ya öğle yemeğine çıktığımı söyler misin? | Zandalee-1 | 1991 | |
| And I�m not invited? | Ben davetli değilim, öyle mi? | Zandalee-1 | 1991 | |
| All right, I�ll cover your little liaison. | Pekala, yasak ilişkini örtbas ederim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| It takes the pressure off. | Üzerimdeki sıkıntıyı alır belki. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You keep sayin� that, honey. | Öyle olsun bakalım, tatlım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Johnny, where you been? | Johnny, nerelerdesin? | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m praying for you, why don�t you call me sometime | Senin için dua ediyorum. Neden hiç aramıyorsun? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Hey, Bro, what are you at? | Hey, dostum, n'aaber? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Did you get canned? | Kovuldun mu yoksa? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Promoted. | Terfi ettirildim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| How do you get promoted when you�re already the boss? | Zaten patronken nasıl terfi ettirilirsin? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Well, I�m not the boss. | Patron ben değilim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| It�s not my father�s company anymore. | Burası artık babamın şirketi değil. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Yes, congratulations. | Evet, tebrikler. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You�re turning out to be real executive dude. | Gerçek bir yöneticiye dönüşüyorsun. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Look, I�m on lunch break. Yes, I know. | Bak, yemek paydosundayım. Biliyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I took care of it. | Yemek işini halletim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Do you wanna share my peach? No, thanks. | Şeftalimi paylaşmak ister misin? Hayır, teşekkürler. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Mr. Allen, pick up line three, I�m serious. | Bay. Allen, üçüncü hattı yanıtlayın, çok ciddiyim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Seems you�ve been taking some awfully long lunches. | Anlaşılan çok uzun yemek molaları veriyormuşsun. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Yeah, I had personal business. Yes. | Evet, şahsi işlerim var. Evet. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ve imagined. | Tahmin edebiliyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ve been savin� you from getting fired. | Senin kovulmaktan ben kurtarıyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I don�t need saving, Thier. | Korumana ihtiyacım yok, Thier. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Do you have somewhere to go? | Bir yere mi gitmen gerekiyor? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Just back to work | İşimin başına. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You have a mistress, don�t you? | Bir metresin var, değil mi? | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m not married. | Evli değilim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| If you compromise your honor you lose everything | Şerefinden ödün verirsen, her şeyini kaybedersin. | Zandalee-1 | 1991 | |
| and God help you then. | o zaman Tanrı yardımcın olsun. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Congratulations on your promotion. | Terfiini kutlarım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Sweetcakes, it�s your Remy. | Tatlım, ben Remy. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Sweetheart, are you there? | Sevgilim, orada mısın? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Pick up | Aç hadi | Zandalee-1 | 1991 | |
| Johnn... | Johnn... | Zandalee-1 | 1991 | |
| When you�re smiling, | Sen gülümserken, | Zandalee-1 | 1991 | |
| the whole world smiles with you. | tüm dünya da seninle gülümsüyor. | Zandalee-1 | 1991 | |
| When you�re laughing, | Sen kahkaha atarken | Zandalee-1 | 1991 | |
| the sun comes shining through. | güneş parıldıyor. | Zandalee-1 | 1991 | |
| But when you�re crying, | Fakat sen ağlarken, | Zandalee-1 | 1991 | |
| you just bring on the rain. | sadece yağmurları getiriyorsun | Zandalee-1 | 1991 | |
| So stop your crying | Bu yüzden ağlama, | Zandalee-1 | 1991 | |
| Be happy again. | Tekrar mutlu ol. | Zandalee-1 | 1991 | |
| <When you�re smiling... | Sen gülümserken... | Zandalee-1 | 1991 | |
| I didn�t stand you up. | Seni bekletmek istemezdim | Zandalee-1 | 1991 | |
| Somebody at work got ahold on me. | İşyerinden birisi beni alıkoydu. | Zandalee-1 | 1991 | |
| How�d I find you? | Seni nasıl mı buldum? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Don�t do that here. | Bunu burada yapma. | Zandalee-1 | 1991 | |
| It�d kill him. | Bu onu öldürür. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Let me tell you somethin� about people. | Sana insanlarla ilgili bir şey söyleyeyim; | Zandalee-1 | 1991 | |
| People die and people die. | İnsanlar ölür, ölür | Zandalee-1 | 1991 | |
| Everybody dies, | Herkes ölür | Zandalee-1 | 1991 | |
| so, leave him. | bu yüzden bırak onu. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Don�t talk like that. | Böyle konuşma. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Why don�t you think of where you are? | Neden nerede olduğumuza dikkat etmiyorsun? | Zandalee-1 | 1991 | |
| God can hear us better in here, huh? Yeah? | Tanrı bizi burada daha iyi duyar, öyle mi? Ha? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Well, fuck! | O zaman, sikeyim! | Zandalee-1 | 1991 | |
| Strike me down, Lord, because if you can�t fuckin� leave him, | Tanrı beni çarpsın, çünkü eğer sen onu ter edemezsen | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ll make you fuckin� leave him! | ben sana terk ettireceğim! | Zandalee-1 | 1991 | |
| Shut up! Shut up! Come here! | Sus, kapa çeneni! Gel buraya! | Zandalee-1 | 1991 | |
| Aren�t we the real church? | Gerçek kilise biz değil miyiz? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Isn�t this the way He really shows Himself to us? | Kendisini bize gerçek gösterme yolu bu değil mi? | Zandalee-1 | 1991 | |
| true miracle, | gerçek mucize, | Zandalee-1 | 1991 | |
| this gift. | bu armağan. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I freed you. | Seni özgürleştirdim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Okay. Okay, okay. | Tamam. Tamam, tamam. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Hey, you! Where are you going? | Hey, sen! Nereye gidiyorsun? | Zandalee-1 | 1991 |