Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183763
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
His name was Vladivostok Dmitrievich Lolushkin, | Adı Vladivostok Dmitrievich Lolushkin'ti... | Zift-1 | 2008 | |
a former white guard. They called him Vlad the Bijou. | ...ve eski bir muhafızdı. Lakabı "Mücevher Vlad" idi. | Zift-1 | 2008 | |
He lived close to the Doctor's Garden. | Doctor's Garden'a yakın bir yerde oturuyordu. | Zift-1 | 2008 | |
Slug had a plan. | Slug'ın bir planı vardı. | Zift-1 | 2008 | |
Ada had to work for Bijou until he fell victim to her feminine guile. | Ada, dişiliğini kullanarak Bijou'yu etkileyene kadar, onun yanında kalacaktı. | Zift-1 | 2008 | |
The safe is in the wall of the lobby. | Kasa, koridordaki duvarın içinde. | Zift-1 | 2008 | |
The valuables are not in there though, but on top of the cupboard. | Ama değerli olanlar orada değil, dolabın en üstünde. | Zift-1 | 2008 | |
How did you find that out? | Bunu nasıl öğrendin? | Zift-1 | 2008 | |
I eavesdropped. | Kulak misafiri oldum. | Zift-1 | 2008 | |
Spit it out. A diamond. | Çıkar ağzındaki baklayı. Elmas. | Zift-1 | 2008 | |
Where?. In the negro's penis. | Nerede? Zencinin penisinde. | Zift-1 | 2008 | |
An African statuette. | Afrikan heykelinde. | Zift-1 | 2008 | |
You kidding?. No. | Dalga mı geçiyorsun? Hayır. | Zift-1 | 2008 | |
Ever since he got the statuette, bijou always keeps an eye on me | Heykeli aldığından beri gözü hep üzerimde. | Zift-1 | 2008 | |
when I tidy up and wouldn"t let me touch it. | Temizlememe hiçbir zaman izin vermiyor. | Zift-1 | 2008 | |
How big is it? A bit over ten inches. | Büyüklüğü ne kadar? 30 cm civarı. | Zift-1 | 2008 | |
And the penis? A bit less than ten. | Peki ya penis? 25 cm civarı falan. | Zift-1 | 2008 | |
Is it heavy?. Quite. | Ağır mı? Biraz. | Zift-1 | 2008 | |
How come the negro doesn't tip over? It does. | Nasıl oluyor da heykel devrilmiyor? Devriliyor. | Zift-1 | 2008 | |
So there's something hidden inside the penis. | O zaman penisin içinde gizli bir şey var. | Zift-1 | 2008 | |
That's what I was saying. | Ben de onu diyorum işte. | Zift-1 | 2008 | |
The other day I took it in my hands to wipe it and found the dick twists. | Geçen gün silmek için elime aldığımda penisin döndüğünü farkettim. | Zift-1 | 2008 | |
bijou bristled up, told me it was a very valuable object, | Bijou sinirli bir şekilde, onun çok değerli bir eşya olduğunu ve... | Zift-1 | 2008 | |
and I shouldn't get anywhere near it. | ...bir daha yaklaşmamamı söyledi. | Zift-1 | 2008 | |
We'll lift it. How? | Çalacağız. Nasıl? | Zift-1 | 2008 | |
There's a way. | Bir yolunu biliyorum. | Zift-1 | 2008 | |
bijou goes to the Russian club every Friday. | Bijou her Cuma pavyona gider. | Zift-1 | 2008 | |
You have two days to take an imprint of his key. | Anahtarın kopyasını çıkarmak için iki günün var. | Zift-1 | 2008 | |
In two days, tell me how? I don't know. | İki günde nasıl yaparım? Bilmiyorum. | Zift-1 | 2008 | |
Mount him. | Yat onunla. | Zift-1 | 2008 | |
You mount him. | Git sen yat. | Zift-1 | 2008 | |
bijou doesn't have a wiener. Girl, don't fuck with me. | Adamın penisi yok. Benimle dalga geçme. | Zift-1 | 2008 | |
I'm not. He told me so. | Geçmiyorum, kendi söyledi. | Zift-1 | 2008 | |
He told you?. Yes. | Sana mı söyledi? Evet. | Zift-1 | 2008 | |
He was born in Odessa with a wiener. | Odessa'da doğduğunda penisi varmış. | Zift-1 | 2008 | |
His sister saw him naked | Kız kardeşi onu çıplak bir şekilde görmüş. | Zift-1 | 2008 | |
She asked about the thing hanging between his legs. | Bacaklarının arasından sarkan şeyin ne olduğunu merak etmiş. | Zift-1 | 2008 | |
They told her it's something the doctors forgot to cut off. | Kıza, doktorun kesmeyi unuttuğu bir şey olduğunu söylemişler. | Zift-1 | 2008 | |
The sister took a pair of scissors and finished the job herself. | Kız da eline bir makası alıp işi kendi tamamlamış. | Zift-1 | 2008 | |
That's an old story. I've heard it told about other people before. | Bu eski bir hikayedir. Başkaları için anlatılırken de duymuştum. | Zift-1 | 2008 | |
You watch out they don't tell it about you. | Dikkat et de bunu senin için de anlatmasınlar. | Zift-1 | 2008 | |
I'll be watching, Moth. | Ederim, Güve. | Zift-1 | 2008 | |
I'll be watching. | Dikkat ederim. | Zift-1 | 2008 | |
The day before the heist, Ada took an imprint of the backstairs key. | Soygundan bir gün önce, Ada anahtarın kopyasını aldı. | Zift-1 | 2008 | |
On his way out, Lolushkin had to take an urgent dump | Lolushkin evden çıkmak üzereyken sıkışmış ve... | Zift-1 | 2008 | |
and rushed to the toilet, forgetting the keys in the door lock. | ...ve anahtarı kapıda unutup tuvalete girmiş. | Zift-1 | 2008 | |
That same Friday | Aynı gün... | Zift-1 | 2008 | |
we waited for Ada to signal that Bijou had gone out. | ...Ada'nın bize, adamın evden çıktığına dair işaret vermesini bekledik. | Zift-1 | 2008 | |
Aside from the statuette, we had to turn the house upside down, | Heykelin yanı sıra, evin altını üstüne getirmemiz gerekiyordu. | Zift-1 | 2008 | |
so it would look like a random burglary | Böylece sıradan bir soygun gibi görünecekti... | Zift-1 | 2008 | |
and Ada wouldn't be a suspect. | ...ve Ada şüpheli konumuna düşmeyecekti. | Zift-1 | 2008 | |
You sing and you live. | Hayatta kalmak istiyorsan konuş. | Zift-1 | 2008 | |
Or you float in the jar. | Yoksa kavanozu boylarsın. | Zift-1 | 2008 | |
I don't know that song. You're lying, Moth. | Hiçbir şey bilmiyorum. Yalan söylüyorsun, Güve. | Zift-1 | 2008 | |
The police found the negro's penis rolling loose on the floor. | Polis heykelin penisini yerde yuvarlanırken bulmuş. | Zift-1 | 2008 | |
Empty. I didn't see a penis there. | Boşmuş. Ben orada penis falan görmedim. | Zift-1 | 2008 | |
You found it. There's nobody else. There's just me and you. | Onu sen buldun ve başka kimse yoktu. Sadece sen ve ben vardık. | Zift-1 | 2008 | |
There was no diamond. Don't fool with me, Moth. | Elmas falan yoktu Beni salak yerine koyma, Güve. | Zift-1 | 2008 | |
I can make your life a living hell. | Hayatını cehenneme çevirebilirim. | Zift-1 | 2008 | |
Don't push me. Don't. | Beni zorlama. Sakın. | Zift-1 | 2008 | |
There was no diamond, Slug. | Elmas falan yoktu, Slug. | Zift-1 | 2008 | |
You finish it, insect. I lost my appetite. | Sen devam et, böcek. Benim iştahım kaçtı. | Zift-1 | 2008 | |
Why didn't you rat me out? | Beni neden ele vermedin? | Zift-1 | 2008 | |
Generosity? | Büyüklüğünden dolayı mı? | Zift-1 | 2008 | |
I don't give a shit about you, Slug. I had to protect her and the child. | Seni düşündüğümden değil, Slug. Ada'yı ve çocuğu korumalıydım. | Zift-1 | 2008 | |
Where did you hide it, Moth? | Nereye sakladın, Güve? | Zift-1 | 2008 | |
You're finished. | Süren doldu. | Zift-1 | 2008 | |
You'll be out soon. What's the plan. | Yakında çıkacaksın. Planın nedir? | Zift-1 | 2008 | |
Simple. Tell me. | Basit. Anlatsana. | Zift-1 | 2008 | |
So what's your goal?. | Öyleyse amacın ne? | Zift-1 | 2008 | |
Not to leave this time. | Bu sefer ayrılmamak. | Zift-1 | 2008 | |
Don't ask, you won't get it. | Boşuna sorma, anlamazsın. | Zift-1 | 2008 | |
Moth, I want to give you something. | Sana bir şey vermek istiyorum, Güve. | Zift-1 | 2008 | |
He gave me a postcard | Bana bir kartpostal verdi. | Zift-1 | 2008 | |
with a savage looking female, devouring a male. | Üzerindeki resimde, vahşi bir kadın adamı yutuyordu. | Zift-1 | 2008 | |
Someone wrote on its back: ""Murder is the secret hope of women. | Biri arkasına şöyle yazmış: "Cinayet kadınların gizli umududur. | Zift-1 | 2008 | |
For them fornication is a travesty of manslaughter." | Zina, onlar için adam öldürmek gibidir." | Zift-1 | 2008 | |
You wrote that?. No. | Bunu sen mi yazdın? Hayır. | Zift-1 | 2008 | |
I copied it down from an old book, | "The Witch Hammer" adlı... | Zift-1 | 2008 | |
""The Witch Hammer". | ...eski bir kitaptan aldım. | Zift-1 | 2008 | |
You look at the sky and it looks back at you with its barred eye. | Gökyüzüne bakarsın, o ise sana parmaklıklar ardındaki gözüyle bakar. | Zift-1 | 2008 | |
Those were his last words. He hanged himself on the bed frame | Bunlar son sözleriydi. Salıverilmesinden bir gün önce... | Zift-1 | 2008 | |
the night before he was to be released. | ...kendisini yatağın demirine astı. | Zift-1 | 2008 | |
The same night, I was digging the foundation pit of the mausoleum, | O gece, Bulgar halkının büyük lideri Georgi Dimitrov'un... | Zift-1 | 2008 | |
where the mummified leader and teacher of the Bulgarian people, | ...mumyalanmış bedeni sergileniyordu. Ve ben de müzede... | Zift-1 | 2008 | |
Georgi Dimitrov, had to be put on display. | ...çukur kazıyordum. | Zift-1 | 2008 | |
I found the glass eye the next day. | Ertesi gün, camdan gözünü buldum. | Zift-1 | 2008 | |
Van Wurst had left it in my mattress before he hanged himself. | Van Wurst kendini asmadan önce onu yatağıma bırakmış. | Zift-1 | 2008 | |
I still remember his words: | Sözlerini dün gibi hatırlıyorum: | Zift-1 | 2008 | |
""Moth, for the soul the eyes are | Gözler ruh için, bir prensesin... | Zift-1 | 2008 | |
Iike peas under a princess's mattress. | ...yatağının altına sakladığı bezelyeler gibidir, Güve. | Zift-1 | 2008 | |
They don't let her rest. | Dinlenmesine izin vermezler. | Zift-1 | 2008 | |
Van Wurst The Eye was and remains my closest friend. | Van Wurst en yakın arkadaşımdı ve daima öyle kalacak. | Zift-1 | 2008 | |
His real name was lliya Alexandrov Kazandjiev. | Gerçek adı, lliya Alexandrov Kazandjiev idi. | Zift-1 | 2008 | |
After he took his life in the summer of 1949, | 1949'un yazında kendini öldürdükten sonra... | Zift-1 | 2008 | |
there was no one left for me to leave and no one left to go back to. | ...değer verdiğim kimse kalmamıştı artık. | Zift-1 | 2008 | |
You drank enough poison to finish you off by the morning. | Seni sabaha kadar öldürecek miktarda zehir içtin. | Zift-1 | 2008 | |
Slowly but surely. | Yavaşça ama kesin. | Zift-1 | 2008 | |
So why did you have to poison me?. | Neden beni zehirledin ki? | Zift-1 | 2008 | |
Listen carefully, Moth. | İyi dinle, Güve. | Zift-1 | 2008 |