Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183768
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
the quiet voices, the merry laughter. | ... şen kahkahaları hatırlarız. | Zift-1 | 2008 | |
Bulgaria is a nice country but Russia is better than them all. '" | Bulgaristan güzel bir ülke ama Rusya hepsinden daha güzel. | Zift-1 | 2008 | |
...what's fishy here, I'll tell you. | ...pislik kokusu ne diye soracak olursan onu söyleyebilirim. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We all fell for it. | Bu tuzağın içine düştük. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Not only us, everybody fell for it. | Sadece biz değil, herkes düştü bu tuzağın içine. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Left wing, right wing. | Sağcısı da solcusu da. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Looking back... | Ama şimdi geriye çekilip bakınca... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...it seems that everything was for the coup d'etat. | ...sanki her şey darbenin gerçekleşmesi içinmiş gibi geliyor. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Until the coup, we didn't have one unsuccessful operation. | Darbeye kadar başarısız bir tane eylemimiz yok. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
But after that... | Ama sonra tam tersi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...l'd say something got fishy. | İşin içinde bir pislik var diyorum. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
July 1980 General Staf Operation Headquarters | Temmuz 1980 Genelkurmay Harekat Dairesi | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They might kill me and the Governor any moment in Istanbul. | İstanbul'da devletin valisini de beni de her an öldürebilirler. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Within the last month, 553 people have been killed. | Son bir ay içinde 50'si güvenlik görevlisi olmak üzere... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
50 of them were soldiers and cops. | ...553 kişi öldürüldü. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Cops ask help from the military for the protection of their own stations. | Polis kendi karakolları için askerden koruma ister halde. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
It' like Fatsa is a separate Republic. Everything is out of control. | Fatsa! Fatsa ayrı cumhuriyet sanki, her şey çığırından çıktı. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
''Ceylanpinar'' is the territory of APO. | Ceylanpınar Apocuların elinde. Evet. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Kars, they waved their own flag. | Kars'ta kaleye bayrak çektiler. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I know all of it my friends. We're going to put an end to this. | Bütün bunları biliyorum arkadaşlar. Hepsinin de sonunu getireceğiz. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
This is an amazing city. | Burası harika bir şehir. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Especially after �orum. | Hele Çorum'dan sonra. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Yes it is. I love Istanbul. | Evet çok güzel. İstanbul'u seviyorum. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
He says you came here to stir things up. | Geldi Çorum'u karıştırdı hatta... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Even claimed ''He is behind the massacre.'' | ...katliamın arkasında o var demiş. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They told me. But I wasn't there when it started. | Söylediler. Ama olaylar başladığında orada değildim ben. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Too bad it was reflected in the media. | Yine de basına yansıması kötü oldu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Yes, we must be careful. | Evet. Dikkatli olmalıyız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Have you heard Alex's adventure in Iran? | Sen Alex'in geçen sene İran'da başından geçen macerayı dinledin mi? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Were you in Iran before you came to Turkey? | Türkiye'ye gelmeden önce İran'da mıydın? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I thought you were in Jordan. | Ürdün diye biliyordum. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
He is everywhere. | O her yerde. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They call me ''The Prince of Darkness'' but... | Karanlıklar Prensi diye benim adımı çıkardılar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Any news about the ''Abdi lpekci'' case? | Abdi İpekçi'nin dosyasından haber var mı? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Maybe something was taken from his car or his office. | Acaba arabadan, odasından alınıp da kayda geçirilmeyen... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I'll have my people check the justice department's archives tonight. | ...bir şey var mı diye adli emanet deposuna baktıracağım bu gece. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Sedat is on the case. He knows the importance of it. | Bizim bürodan Sedat işin başında. Dosyanın önemini biliyor... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Even the names that you don't know. | ...kim varsa. Senin bilmediğin isimler bile. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Hello. Mr. Cuneyt? | Alo. Cüneyt bey? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Sedat. Any news? Sir, we couldn't find anything. | Sedat. Ne oldu? Efendim, maalesef bir şey bulamadık. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We talked to the big guys. | Yukarıdakilerle konuştuk. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We have to keep on. CIA Istanbul Office | Yola devam etmek gerek. CIA İstanbul İrtibat Bürosu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We have to conclude the situation no matter what. | Ne olursa olsun bu işi sonuçlandırmalıyız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I see. Ok. | Anlıyorum. Tamam. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
When will you meet Kaya? | Kaya'yla kaçta buluşuyorsun? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
At 9.15 pm sharp. | Saat tam 9:15'te. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Everything should be done ASAP. | İş bir an önce bitmeli. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You have been punished in the name of the public justice. | Halkın adaleti adına cezalandırıldın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Are you a fucking fascist? | Faşist misin lan sen? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We will use the money for the public. | Bu paraları halk için kullanacağız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
People die in the streets while you are having fun here. | Siz burada eğlenirken sokakta insanlar ölüyor. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
15 July 1980 Istanbul Governate | 15 Temmuz 1980 İstanbul Valiliği | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The assasins entered his room claiming that they came for a visit. | ... Milletvekili Köksaloğlu'nun Şisli'deki bürosunda... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Welcome sir. | Welcome. Sir. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Then shot Mr. Koksaloglu after drawing their guns. | ... girdikten sonra İstanbul millet vekili Köksaloğlu'na ateş ettiler... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Mr. Koksaloglu was hospitalized but his life couldn't been saved. | Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Köksaloğlu kurtarılamadı... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Welcome. Thank you. | Hoş geldin. Hoş bulduk. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Welcome. Thank you. | Hoş geldiniz. Hoş bulduk... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We were watching the news. It's not good. | Az önce haberleri izliyorduk. Çok kötü. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The system is not working Mr. Prime Minister. | Sistem çalışmıyor Sayın Başbakanım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What are we going to do? | Ne yapacağız yani? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Are we going to let some guys with guns... | Çalışmıyor sistem diye meydanı... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...run the game just because the system is not working? | ...eli silahlı adamlara mı bırakacağız? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
This can't go any further Mr. Demirel. As the Military... | Bu iş böyle gitmez, Süleyman Bey. Ordu olarak... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...we are running out of patience. All the commanders agree with me. | tahammülümüzün sınırındayız. Tüm komutanların kanaati de bu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Nobody has authority. | Yetki yok. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Nobody wants to put their hand in the fire... | Yarın mahkemeye çıkarılırım korkusuyla... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...in fear of being sued. | ...elini taşın altına koymak istemiyor insanlar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Everything is measured by the end result. | Her şey neticesiyle ölçülür, paşa. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The fire couldn't been extinguished. | Yangın söndürülemedi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The only thing the government can do is... | Hükümetin elinden gelen tek şey... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...to declare martial law. It's been done but without a result. | ...sıkıyönetim ilanıdır. Yapıldı ama sonuç yok. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
But now you want more. | Şimdi yetmez yeni yetki diyorsunuz. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Don't expect me to make Military Regulation laws. | Benden takriri i sükûn, istiklal mahkemeleri... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What happened? Is something wrong? | Hayrola. Yaramaz bir durum mu var? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Martial Law, the cops, they're pushing the envelope. | Sıkıyönetim, polis hepsi bizim üzerimize geliyor. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The boys are overwhelmed. | Çocuklar sıkıntılı, daha ne olsun. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
So be it. That's the way it is. | Boş ver. Bu iş böyle. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
It's not easy. Be patient. | Kolay değil, biraz daha dayanacaksınız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I brought the stuff. Over there in the garbage can. | Malları getirdim. Dışarıda, çöp kutusunun içinde. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I have to take them back after you're done. | Kullanıldıktan sonra almam gerek. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Four. Not enough? | Dört. Yetmez mi? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What I want to say is... | Benim söylemek istediğim... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...they are going to make me sorry that I was ever born. | ...bu işi kabul ettirene kadar emdiğim süt burnumdan geldi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We are pushing the Military to the edge. Everybody is worried. | Askerin üzerine fazla gidiyoruz. İp koparsa ne olur telaşı başladı. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Kaya, I said we're almost done. | Kaya. Sonuna geldik dedim. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You get that? Come on, go ahead. | Anla. Sen çık haydi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Give me one of those. | Bir tane versene bana. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Who is it? It's me, Kaya. | Kim o? Benim. Kaya. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Hello. Hi guys. | Merhaba. Merhaba, arkadaşlar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
So? Is everything okay? | nasıl? Her şey yolunda mı? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Yeah. We're ready. | Evet. Hazırız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
How are we ready? | nasıl hazırız? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
It will have big impact. Very big. | Öyle bir ses getirecek ki dört bir yan inleyecek arkadaşlar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Take good care of these. I'll need to take them back. | Sahip çıkın bunlara, hepsini geri almam gerek. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Don't you drop them or something. | Düşüreyim falan demeyin çocuklar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
When the job is done, come back here and wait for the new orders. | İş bitince, gelip burada talimat bekleyin. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We'll do that. | Öyle yapacağız | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We're gonna pick up somebody down the street. | Alt sokağın girişinden bir arkadaşı alıp devam edeceğiz. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Get out of the car man. | İn arabadan amca. | Zincirbozan-1 | 2007 |