Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2242
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'll make sure my mom holds you a spot. | Anneme söylerim sana bir yer tutar. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I like it. It's old looking. | Bunu sevdim, eski görünüşlü. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Who was that with you guys? | Yanınızdaki kimdi? Amanda Malthis. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Oh, you decided you like her? | Onu sevdin mi? İlginç anları var. | Advantageous-1 | 2015 | |
| She wants me to go with her to this... | Eastern için onunla birlikte bağlama kampına gitmemi istiyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| So they're saying that all this wacky hormonal stuff, | Tüm bu manyak hormonal şeylerin... | Advantageous-1 | 2015 | |
| that's coming from pressure to be hyper productive. | ...aşırı üretken olması için basınçtan geldiğini söylüyorlar. | Advantageous-1 | 2015 | |
| We have too many choices and we're making the same ones... | Çok fazla seçeneğimiz var ve sürekli aynı şıkkı seçip duruyoruz. | Advantageous-1 | 2015 | |
| And they're the wrong choices actually. | Ve onlar da yanlış cevaplar oluyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| So it's like natural deselection. | Yani, doğal ayıklanma gibi. DNA'mız çekiliyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Did you know that by the time I'm 20, I may not have... | 20 yaşıma geldiğimde, hiç yumurtamın kalmayabileceğini biliyor musun? | Advantageous-1 | 2015 | |
| You know, for babies. | Bebek yapmak için yani. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You'd think awareness would help things, but... | Farkındalığın bazı şeylere yardımı olacağını düşünüyorsun... Etki eder. | Advantageous-1 | 2015 | |
| It just takes time. | Zaman alır sadece. Ne kadar? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Jules. | Jules. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I was going to tell you when you were a little bit older. | Yumurtalar konusunu sen biraz daha büyüyünce anlatacaktım sana. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I can adopt from other regions. | Başka bölgelerden evlat edinebilirim. Bizim kadar şanslı olmayan, aileye ihtiyacı... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...as lucky as us, | ...olan yetimler olacaktır hep. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Exactly. | Evet. Ve ben de hep büyük bir aile istedim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Oh, crud. | Saçmalık! Ne oldu? | Advantageous-1 | 2015 | |
| It's an automated message from Arcadia. | Arcadia'dan otomatik yollanan bir mesaj. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Uh, I can't listen. | Dinleyemiyorum. | Advantageous-1 | 2015 | |
| This is Melanie Matthews from Arcadia Prep. | Ben Arcadia Okulu Hazırlık Ofisinden Melanie Matthews. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Although Jules' grades were top notch... | Jules'ın dersleri çok iyiydi ve test sonuçları harikaydı... | Advantageous-1 | 2015 | |
| there were a record number of applications this year. | ...bu yıl rekor sayıda alım vardı. Ve nihayetinde, kapasite sorunları... | Advantageous-1 | 2015 | |
| we could not make Jules part of Arcadia Prep. | ...sebebiyle Jules'ı, Arcadia Okulu'nun bir parçası yapamıyoruz. | Advantageous-1 | 2015 | |
| And I see the workers fill... | Sonra işçilerin bu binaları doldurduğunu gördüm. | Advantageous-1 | 2015 | |
| These guys are going to get our economy... | Bu adamlar, yenilikleriyle ve üretkenlikleriyle... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...with their innovation and productivity. | ...ekonomimize yeniden can verecekler. | Advantageous-1 | 2015 | |
| There is a bright future ahead. | Önümüzde parlak bir gelecek var. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Rebel group Terra Mamoria... | Terra Mamoria isyan grubu... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...is claiming responsibility for two of the four nation's... | ...dört ulusun ikisinde yaşanan patlamaları bugün üstlendi. | Advantageous-1 | 2015 | |
| That's a beautiful one. | Bu güzelmiş. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Here at the Center for Advanced Health and Living, | Gelişmiş Sağlık ve Yaşam Merkezi'nde... | Advantageous-1 | 2015 | |
| our procedure provides a solution for any long term... | ...yöntemlerimiz, uzun süreli sağlık sorunlarına çözüm getiriyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| The experience is akin to a seamless jump into... | Deneyim, sizin seçiminize göre hastalıksız bir vücut sunuyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Through a lossless, relatively painless process. | Kayıpsız, neredeyse acısız bir işlem. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Would that this process were more painless. | Bu işlem daha acısız olurdu. Gwen'ın eski testini gözden geçirelim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| It'll remind us of what we're looking for. | Ne aradığımızı hatırlatacaktır bize. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Do they know it could take a year to find someone... | Eşsiz biçimde kalifiye olan birini bulmanın yıllar sürebileceğini biliyorlar mı? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Gwen Koh's test, please. | Gwen Koh'ın testi, lütfen. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Username, please. | Kullanıcı adı, lütfen. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Isa Cryer, damn it. We've been here all afternoon. | Isa Cryer, lanet olası. Tüm öğleden sonra buradaydık. | Advantageous-1 | 2015 | |
| In fact, the decisions we make in life define us. | Aslında, hayatta yaptığımız seçimler bizi tanımlar. | Advantageous-1 | 2015 | |
| So, shouldn't every woman be defined by the totality... | Bu yüzden, her kadının seçimlerinin bütünüyle tanımlanması gerekmez mi? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Rather than her race, height or health? | Irkına, boyuna ya da sağlığına bakılmaksızın? | Advantageous-1 | 2015 | |
| These are things she often cannot control. | Bunlar, kadınların kontrol edemediği şeylerdir. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Here at the Center for Advanced Health and Living, | Gelişmiş Sağlık ve Yaşam Merkezi'nde sizlere... | Advantageous-1 | 2015 | |
| we are working to offer you the safest alternatives... | ...invazif estetik ameliyatının en güvenli alternatiflerini sunmaya çalışıyoruz... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...so you'll have every chance to be the you... | ...böylece, olmanız gereken kişi olmak için her fırsatınız olacak. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Thanks for taking my call, Dave. | Çağrıma cevap verdiğin için sağ ol, Dave. Özür dilerim, Bay Fisher. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I know you're quite busy. | Çok meşgul olduğunuzu biliyorum. Sorun değil. Ne oldu? | Advantageous-1 | 2015 | |
| I've been thinking about my contract renewal. | Kontrat yenilememle ilgili düşünüyordum. Bir süredir alt standartta çalışıyorum. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Yes. You know, we've just been talking about that. | Evet, biz de tam bu konudan bahsediyorduk. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You were? | Öyle mi? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Marketing just submitted a report showing... | Pazarlama, az önce teknolojimizin farkındalığından... | Advantageous-1 | 2015 | |
| ...a younger demographic would benefit from... | ...daha genç nüfusun faydalanabileceğini açıkça gösteren bir rapor sundu. | Advantageous-1 | 2015 | |
| And we simply can't afford to alienate... | Bu yüzden, olası bir potansiyel marketi uzaklaştıramayız. 1 | Advantageous-1 | 2015 | |
| The board just realized, | Yönetim az önce farkında vardı, ki geciktiler... | Advantageous-1 | 2015 | |
| that we're obligated to go a different direction... | ...yeni bir Merkez yüzü için farklı yönlere başvurmalıyız. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Have... Have you already found your younger candidate? | Genç adayınızı buldunuz mu? | Advantageous-1 | 2015 | |
| They've started to search. | Aramaya başladılar. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Isa Cryer is aggressively reviewing candidates. | Isa Cryer sürekli adayları gözden geçiriyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Gwen, I did fight for you. | Gwen, senin için mücadele ettim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| There's no question that you possess the highest level of... | Yüksek derecede soğukkanlılığın, yeteneğin ve güzelliğin olduğu su götürmez bir gerçek. | Advantageous-1 | 2015 | |
| No. I'm sorry. | Hayır, ben üzgünüm. Üzgünüm. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Jules didn't get into Arcadia. | Jules, Arcadia'ya giremedi. Neden bilmiyorum, çok zeki bir kız. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Oh, you know, it's just as likely you didn't know... | Bilirsin, doğru insanları tanımadığındandır. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Did she get in anywhere else? | Başka bir yere girdi mi? Eastern’a. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Oh, well, with Eastern on her transcript, | Belgesinde Eastern yazarsa seçenekleri olacaktır. Kızlarım da oraya gitti. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I know, but tuition has doubled since... | Biliyorum, ama kızlarından bu yana okul ücreti iki katına çıktı. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Oh, okay. | Tamam. Dört ayak üstüne düşeceksin. | Advantageous-1 | 2015 | |
| You have to. | Mecbursun. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Upstairs woman or downstairs woman? | Yukarı kadınlar mı aşağı kadınlar mı? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Both. | İkisi de. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Why aren't you at school? | Neden okula gitmedin? Koruma günü. Paris'e mi gidiyorsun? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Mmm mmm. I have a short day too, so I could meet... | Benim de kısa günüm var, yani seninle piyanodan sonra buluşabilirim. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Did you have your first taste of the day? | Günün ilk tadını aldın mı? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Incoming call. | Gelen arama var. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Hello, this is Gwen. | Alo, ben Gwen. Alo, Gwen. Artık Hayal Kurmayın... | Advantageous-1 | 2015 | |
| More outplacement network. | ...Ağ Yerleştirmeleri'nden Drake ben. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Oh, hello, Drake. | Merhaba, Drake. Bir saniye bekle, lütfen. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Sure. I have to go. | Benim gitmem lazım. Sen bugün için hazır mısın? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Uh, what should we tell Amanda's mom? | Amanda'nın annesine ne diyeceğiz? Ne konuda? Eastern yemeği. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Tell her I'll be there. Get more details. | Orada olacağımı söyle, daha fazla detay al. Eastern’a gidebilir miyim yani? | Advantageous-1 | 2015 | |
| I got a call yesterday... About the raise? | Dün birisi beni aradı... Büyüme konusunda mı? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Yes, about the raise. | Evet. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Gwen, I called to let you know, | Gwen, bu sabah 3:30 olarak görünen bilginin sistemimizde olduğunu... | Advantageous-1 | 2015 | |
| is in our system and you're good to go. | ...gidebileceğini söylemek için aradım. | Advantageous-1 | 2015 | |
| I'm actually on my way in... | Aslında ben seni görmeye geliyordum. Neden? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Well, don't you have a speech to give me and... | Bana bir konuşma yapacaksın ve birlikte oturup yeni gün olacaklara odaklanacağız ya? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Sounds good, but you're already... | Kulağa hoş geliyor, ama sen zaten bilinen bir profesyonelsin. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Thank you. | Teşekkür ederim. Cevap alır almaz haber vereceğim sana. | Advantageous-1 | 2015 | |
| There's one space you could fill right away. | Hemen doldurabileceğin bir boşluk var. Kusura bakma. Evet? | Advantageous-1 | 2015 | |
| Your recent physical pre qualifies you to be... | Son fiziksel testin, seni paralı bir yumurta donörü yapmanı öngörüyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| An egg donor? | Yumura donörü mü? | Advantageous-1 | 2015 | |
| It could offset living costs until we find you something... | Sana daha kalıcı bir iş bulana kadar giderlerini dengelersin. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Many women are not able to have children anymore. | Çoğu kadının artık çocuğu olmuyor. | Advantageous-1 | 2015 | |
| And due to the great demand, the donor age threshold... | Ve yüksek talebe bağlı olarak, donör yaş sınırı da yükseldi. | Advantageous-1 | 2015 | |
| Miss Koh? | Bayan Koh? Bu işlem ne kadar sürüyor? | Advantageous-1 | 2015 |