Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2452
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
If you have to call for help, what do you do? | Eğer yardım çağırman gerekirse Ne yaparsın? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I scream. You scream? | Çığlık atarım. Çığlık mı atarsın? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Honey, I'm serious. What do you do? | Tatlım, ciddiyim ben. Ne yaparsın? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I cry? I know, relax. | Ağlarım. Biliyorum, sakin ol. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I press here. | Buraya basarım. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You already showed me. | Bana göstermiştin zaten. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Honey, you remember when... | Tatlım, Paul öldüğünde... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
when Paul died? | hatırlıyormusun? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Do you remember? | Hatırlıyormusun? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Well, when he died... | O Öldüğünde... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I found a garden slug. | bahçede sümüklü böcek bulmuştum. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I remember you asked a lot of questions. | Bir sürü sorular sorduğunu hatırlıyorum. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Lots and lots of questions. | Bir sürü sorular. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You asked us where he was. | Onun nerede olduğunu sordun. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
We told you, "Paul is in heaven. | Sana Paul'un cennete olduğunu söyledik, Sana Paul'un cennette olduğunu söyledik. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
In heaven with the angels." | cennette meleklerle birlikte. Cennette meleklerle birlikte. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
And you asked us if you could go see him. | Ve sende gidip onu görebilirmiyim diye sordun. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You wanted to go see him. | Gidip onu görmek istedin. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
And I don't know if we always said the right thing. | Her zaman doğru şeyi söylediğimizden pek emin değilim. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
It isn't true? What isn't true? | Doğru değilmiydi? Ne doğru değilmiydi? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
That Paul's in heaven? | Paul'ün cennette olduğu? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
He could be. | Orada olabilir. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
But to tell you the truth, | Ama doğruyu söylemek gerekirse, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
nobody really knows. Nobody can know. | kimse bilemez. Hiç kimse bilemez. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
It's something that... I know. | Sanki... Biliyorum. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You do? | Biliyormusun? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
When we die they put us into the ground... | Öldüğümüzde bizi toprağa koyarlar... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
and slugs eat us, of course, | ve sümüklü böcekler bizi yer, tabi ki, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
and then we disappear. | ve sonra yok oluruz. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
And then we don't exist any more. | ve sonra artık yokuzdur. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Nobody can be sure of that either. | Bundan da hiç kimse emin olamaz. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
But you know, I believe one thing. | Ama bir şeye inanıyorum ki, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Want me to tell you? Mm hmm. | Söylememi istermisin? Hı, hı. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I think just because we die | Ölüyor olmamız artık var olmadığımız | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
doesn't mean we don't exist anymore. | anlamına gelmez. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Maybe we exist someplace else. | Belki başka bir yerde var oluruz. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
And you know why I think that? | niye böyle düşünüyorum biliyormusun? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
When you see a boat vanish... | Bir geminin kaybolduğunu gördüğünde... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
have you ever seen a boat vanish on the horizon? | hiç ufukta kaybolan bir gemi gördün mü? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
When a boat disappears in the distance, | Bir gemi uzakta kaybolduğu zaman, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
it vanishes, | yok olur, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
but does that mean it doesn't exist anymore? | ama bu artık var olmadığı anlamına gelmez? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I believe dying is like that. | Ölümün böyle birşey olduğuna inanıyorum. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
It's like a boat vanishing on the horizon. | Ufukta kaybolan bir gemi gibi. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Just because you can't see it, doesn't mean it doesn't exist. | Göremiyor olmam var olmadığı anlamına gelmez. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Can we talk? Why did you come back? | Konuşabilirmiyiz? Neden geri döndün? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
We didn't want to fly. | Uçmak istemedik. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Tracey and I were too scared to take the plane. | Tracey ve ben uçağa binmekten çok korktuk. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Besides, I'm in no hurry to get home. | Ayrıca eve gitmekte bir acelem yok. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
So what do you plan to do? | O halde ne yapmayı planlıyorsun? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Here? I don't know. | Burada mı? Bilmiyorum. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Hang out. | Dışarıda takılırım. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Spend some time with Tracey. | Tracey ile biraz zaman geçiririm. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Go for walks. | Yürüyüşe çıkarım. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You could maybe point out some places to go. | Belki sen gidilecek bir kaç yer gösteririsin. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Tracey told me you two... Places to go? | Tracey bana ikinizin... Gidilecek yerler mi? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Nathan, what's the matter with you? | Nathan, senin neyin var? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Nothing. What do you mean, nothing? | Hiçbir şey. Hiçbir şeyle ne demek istiyorsun? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You call me in the middle of the night as if... | Gecenin bir yarısında beni arayıp sanki... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Then you show up two days early with this strange guy, | Sonra 2 gün erkenden bu tuhaf adamla ortaya çıkıp, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
and you come out with these remarks. | bu imalarını söylüyorsun. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Now you're talking about going for walks? | Şimdide yürüyüşe çıkmaktan bahsediyorsun? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You have troubles at the firm, is that it? | Şirkette sorunlar mı var, bu mu? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
No, not really. | Hayır, pek değil. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Then what? Are you sick? | Öyleyse ne? Hastamısın? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
No, not that I'm aware of. | Hayır, farkında olmadığım birşey yok. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Not that you're aware of? | Farkında olmadığın birşey yok mu? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Just a little hypoglycemia. | sadece biraz hipoglisemi. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
When does it happen? | Ne zaman oldu? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Two hours from now, maybe sooner. | 2 saat belki de biraz daha az. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
We had ice cream last night, before we got here, | Dün gece buraya gelmeden önce dondurma yiyip... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
and we talked about Paul. | Paul'den bahsettik. ...ve Paul’dan bahsettik. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
On the road we saw some crosses, | Yolda birkaç haç gördük, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
and afterwards she wanted to... | ve sonra... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
does she talk to you about it? | Seninle bu konuda konuştumu? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Not so much these days. | Bu günlerde pek değil. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
But is she all right? | O iyi mi? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
The last time on the phone when I called, | Son keresinde telefonla görüşürken, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
she was already asleep... She wasn't asleep. | erkenden uyumuştu... Uyumuyordu. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
She wasn't asleep? | Uyumuyormuydu? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
No. Can't you take a break? | Hayır. Biraz ara veremezmisin? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Five minutes. | 5 dakika. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
Nathan, in one hour this flower will be dead. | Nathan,1 saat içinde bu çiçekler ölmüş olacak. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
It blooms one night a year, just the once, | Yılda sadece bir gece açarlar, sadece bir. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
and I still have... Yes, I know that, but... | ve halen benim... Evet, bunu biliyorum, ama... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
When we went home to New York... | New York'ta eve gittiğimizde... | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
do you remember the first thing you did? | yaptığın ilk şeyi hatırlıyormusun? | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
The first. | İlk şey. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You called the office. | Ofisi aradın. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You wanted to know if anyone had called. | Kimse aramışmı öğrenmek istedin. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
We'd just buried Paul, | Paul'ü daha yeni defnetmiştik, | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
and you disappeared into your work. | ve sen işine gömüldün. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
You shut yourself off in your anger. | Öfkeni içine attın. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
But Tracey and I were still there. | Ama Tracey ve ben hala oradaydık. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
We were alive. | Biz halen hayattaydık. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I know you felt guilty. | Biliyorum suçluluk hissediyorsun. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
I know that you blamed yourself | Kendini suçladığını biliyorum | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
because you heard him cry | çünkü ağladığını duydun ve | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
and you didn't go check on him. | gidip kontrol etmedin. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |
He called me. No. | Beni çağırdı. Hayır. | Afterwards-1 | 2008 | ![]() |