Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 662
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I've got a man. Out of luck with me. | Benim başım bağlı. Bana karşı şansı yok. | 4321-1 | 2010 | |
| Well, Jo's in luck, then. Please, you're the one who likes him. | Jo'ya karşı var o zaman. Hadi ama, ondan hoşlanan sensin. | 4321-1 | 2010 | |
| Do I need to do any work? No, I'm not handing mine in till Monday. | Bir şey yapmam gerekiyor mu? | 4321-1 | 2010 | |
| I'm going to my audition. | Seçmelerime gideceğim. | 4321-1 | 2010 | |
| When Sir Jago Larofsky moves to Europe, he's only taking on three students | Bay Jago Larofsky Avrupa'ya giderken sadece 3 öğrenciyi kabul edecek... | 4321-1 | 2010 | |
| and I want to be one of them. | ...ve ben onlardan biri olmak istiyorum. | 4321-1 | 2010 | |
| Whatever. Have you skyped with Brett, by the way? | Her neyse. Bu arada Brett ile Skype'dan konuştun mu? | 4321-1 | 2010 | |
| He doesn't have Skype. | Onun Skype'ı yok. | 4321-1 | 2010 | |
| So, tell me, do your parents actually know that they're paying | Söyle bakalım ailen aslında senin ilk seferinin... | 4321-1 | 2010 | |
| for their baby girI to snare her first catch in the penis flytrap? | ...peşinde koşmanın parasını verdiklerini biliyor mu? | 4321-1 | 2010 | |
| No. Or in layman terms "get fucked"? | Hayır! Ya da bizim tabirimizle "sikilme"? | 4321-1 | 2010 | |
| What the fuck you thinking, blud? You like ladies handbags, yeah? | Sen ne yaptığını sanıyorsun be? Kadın çantası hoşuna mı gidiyor? | 4321-1 | 2010 | |
| Kerrys, come on! Kerrys. | Kerrys, boş ver! Kerrys. | 4321-1 | 2010 | |
| Fuck, yeah. | Hay anasını! | 4321-1 | 2010 | |
| Where's my bag? Cass, this is yours. | Benim çantam nerede? Cass, bu senin. | 4321-1 | 2010 | |
| Jesus, you guys carry way too much stuff. | Tanrım, sen yanında amma da çok şey taşıyorsun. | 4321-1 | 2010 | |
| Don't look up my skirt. You're lucky I don't cable tie you. | Eteğimin altına bakma. Seni kablo tutucuyla bağlamadığım için şanslısın. | 4321-1 | 2010 | |
| Why are you carrying cable ties? Just in case. I'll show you. | Yanında neden kablo tutucu var ki? | 4321-1 | 2010 | |
| What is it with you men? You just want, want, want. | Siz erkeklerin nesi var böyle? Siz sürekli bir şeyler istiyorsunuz. | 4321-1 | 2010 | |
| If it's not what's in our purses, it's what's in our pants, | İstediğiniz şey çantamızdakiler değil, pantolonumuzun içindekiler. | 4321-1 | 2010 | |
| or a piece of everything else we're better at than you. | Ya da sizden daha iyi olduğumuz her şeyi istiyorsunuz! | 4321-1 | 2010 | |
| They've called the police. Want me to take over? | Polisi aradılar. Benim devralmamı ister misiniz? | 4321-1 | 2010 | |
| Cheers. See, Cass? | Sağ ol. Gördün mü Cass? | 4321-1 | 2010 | |
| And you, remember one thing when they're arresting you, yeah? | Ve sen, seni tutuklarlarken bir şeyi hatırla olur mu? | 4321-1 | 2010 | |
| You ain't getting this, I don't cook, and girls rule, bitch. | Bunu alamayacaksın. Yemek yapmam ve kızlar ortamın kralıdır kaltak! | 4321-1 | 2010 | |
| Hey, I think these are your keys. | Sanırım bunlar sizin anahtarlarınız. | 4321-1 | 2010 | |
| All right, ball bag? Let's see how you like looking up my skirt. | Pekâlâ taşak torbası. Bakalım benim eteğime bakmayı nasıl bulacaksın. | 4321-1 | 2010 | |
| So, Kerrys, when's the driving test? Tomorrow. | Kerrys, ehliyet sınavın ne zaman? Yarın. | 4321-1 | 2010 | |
| Then it's gonna be Kerrys Hamilton. No, Button. No, wait, Hamilton. | Ondan sonra Kerrys Hamilton. Yo Button. Yo hayır, Hamilton. | 4321-1 | 2010 | |
| And are you seriously gonna lose it to Brett? | Sen gerçekten bekaretini Brett ile kaybedecek misin? | 4321-1 | 2010 | |
| Yeah, of course. | Evet, tabii ki. | 4321-1 | 2010 | |
| Great, you can all talk about it while I just gather dust. | Süper, bana giren çıkan yokken detayları konuşuruz. | 4321-1 | 2010 | |
| At least you've had sex. Not like Mother Teresa over here. | En azından sen seks yaptın. Bu Rahibe Teresa gibi değilsin. | 4321-1 | 2010 | |
| By choice, Jo. Yeah, well, I wish I hadn't. | Kendi seçimimle öyle oldum, Jo. Öyle de yapmamış olmayı dilerdim. | 4321-1 | 2010 | |
| Yeah, agreed. Men are overrated, babe. | Evet, katılıyorum. Erkekler abartılıyor bebeğim. | 4321-1 | 2010 | |
| Wait, so if Brett doesn't have Skype, have you even seen a picture of him? | Dur, o zaman Brett'de Skype yoksa, sen hiç onun fotoğrafını gördün mü? | 4321-1 | 2010 | |
| Yes, of course. | Evet, tabii. | 4321-1 | 2010 | |
| Like that's what he really looks like. I bet he's gonna be a sweaty, old pig. | Sanki o fotoğraftaki gibidir ya. Eminim terli, ihtiyar domuzun teki çıkar. | 4321-1 | 2010 | |
| What do your parents think you're doing | Seçmelere katılmadığında ailen ne düşünür? | 4321-1 | 2010 | |
| Staying with Annie. | Annie ile kaldığımı. | 4321-1 | 2010 | |
| And they believe that? Yes. | Ve buna inanırlar mı? Evet. | 4321-1 | 2010 | |
| Don't push me. It's the police, man. Let's go. | Beni itme. Polis geliyor, yürüyün. | 4321-1 | 2010 | |
| You'd never have won the war without us. | Bizsiz o savaşı kazanamazsın. | 4321-1 | 2010 | |
| Which war's that? The one on drugs or terror, 'cause... | Hangi savaşmış o? Uyuşturucu uğruna olan mı yoksa terör savaşı mı? Çünkü | 4321-1 | 2010 | |
| What are you guys doing? | Siz ne yapıyorsunuz ya? | 4321-1 | 2010 | |
| Move, man. Get off me! | Yürü be! Çekil üstümden. | 4321-1 | 2010 | |
| I dropped one, man. I dropped one, man. Hey, what you doing? | Birini düşürdüm, birini düşürdüm be! Ne yapıyorsunuz siz? | 4321-1 | 2010 | |
| Go away. | Gidin başımızdan. | 4321-1 | 2010 | |
| Shit! No, no, no. Come on, this way. This way. | Siktir! Olamaz, olamaz. Hadi bu taraftan. | 4321-1 | 2010 | |
| You know, if you never talk to him, it's never gonna happen, | Eğer onunla konuşmazsan, hiç olmayacak. | 4321-1 | 2010 | |
| and he's a great guy. | Ve o iyi biri. | 4321-1 | 2010 | |
| Shaz, just wait like I did. | Shaz, sen de benim gibi bekle. | 4321-1 | 2010 | |
| Seriously, Mr Right will come along eventually. | Cidden, eninde sonunda Bay Doğru ile karşılaşırsın. | 4321-1 | 2010 | |
| And if you can't find Mr Right, | Ve eğer Bay Doğru'yu bulamazsan... | 4321-1 | 2010 | |
| get Mr Vibrator. Mr Vibrator. | ...Bay Vibratör'ü al. Bay Vibratör'ü al. | 4321-1 | 2010 | |
| Oh, no. Let's go, come on. | Gidin be. Hadi gidelim. | 4321-1 | 2010 | |
| Speaking of men, don't forget, it's my brother's birthday party on Sunday. | Erkeklerden bahsetmişken, unutmayın Pazar günü kardeşimin doğum günü partisi var. | 4321-1 | 2010 | |
| Got loads of family coming, | Bir sürü aile gelecek... | 4321-1 | 2010 | |
| and I think I'll go nuts if you lot ain't there. | ...ve sanırım eğer siz orada olmazsanız kafayı üşütürüm. | 4321-1 | 2010 | |
| Wish me love. Love, bitch. | Bana şans dileyin. Seni seviyorum kaltak. | 4321-1 | 2010 | |
| Bye, guys. | Görüşürüz kızlar. | 4321-1 | 2010 | |
| Doors closing. | Kapılar kapanıyor. | 4321-1 | 2010 | |
| Just sit down. Just talk to me. Please... | Otur. Otur da benimle konuş. Lütfen... | 4321-1 | 2010 | |
| No, I've said... I've made up my... Please, please. | Hayır, sana kararımı verdim diyorum. Lütfen, lütfen. | 4321-1 | 2010 | |
| Is someone gonna tell me what's happening? | Birisi bana neler olduğunu söyleyecek mi? 1 | 4321-1 | 2010 | |
| What do you mean? Did you not read my note? | Ne demek istiyorsun? Notumu okudun mu? | 4321-1 | 2010 | |
| I put a note in your bag. It explains everything. | Çantana bir not bıraktım. Her şeyi açıklıyor. | 4321-1 | 2010 | |
| What note? | Ne notu? | 4321-1 | 2010 | |
| I just can't do this any more. | Buna daha fazla katlanamam. | 4321-1 | 2010 | |
| Bye, Jack. Lauren, no... 1 | Elveda Jack. Lauren, gitme. | 4321-1 | 2010 | |
| No, Mum, wait. What note? | Hayır, anne bekle. Ne notu? | 4321-1 | 2010 | |
| What did you do? | Ne yaptın sen? | 4321-1 | 2010 | |
| Armed with inside knowledge and a taste for the spectacular, | İçerisinin genel bilgisi ve gösterişi bilen bir zevkle... | 4321-1 | 2010 | |
| a gang of thieves managed to pull off the biggest gem theft that Antwerp, | ...bir hırsız çetesi dünyanın elmas kesim merkezi Antwerp'te... | 4321-1 | 2010 | |
| the diamond cutting capital of the world, has ever suffered. | ...en büyük mücevher soygununu gerçekleştirdi. | 4321-1 | 2010 | |
| The operation reads like a film script, | Soygun tam bir film senaryosu gibi. | 4321-1 | 2010 | |
| but, police say, it was conducted with no melodrama. | Ama polis içinde melodrama olmadığını söylüyor. | 4321-1 | 2010 | |
| No shoot out, no screeching tyres and no blood. | Hiçbir silahlı çatışma, lastik izi ya da kan yoktu. | 4321-1 | 2010 | |
| Is Jo home? | Jo evde mi? | 4321-1 | 2010 | |
| Jo, your weird mate's here. | Jo, tuhaf arkadaşın geldi. | 4321-1 | 2010 | |
| Hey. Hey. Sorry, I'm in a rush. | Selam. Selam. Kusura bakma, acelem var. | 4321-1 | 2010 | |
| Are you okay? No. | Sen iyi misin? Hayır. | 4321-1 | 2010 | |
| Is it about that boy stuff? Look, babe, they're not worth it. | Erkek meselesi mi? Bak bebeğim, buna değmezler. | 4321-1 | 2010 | |
| Really. No, it's not about that. | Cidden. Konu o değil. | 4321-1 | 2010 | |
| You didn't come here to borrow my... | Buraya benim şeyi almaya gelmedin değil mi? | 4321-1 | 2010 | |
| No... That... No. Okay, good. | Hayır... Onu... Hayır. İyi, güzel. | 4321-1 | 2010 | |
| Well, then, what is it? 'Cause I really gotta go. | Öyleyse sorun ne? Çünkü gerçekten gitmem gerek. | 4321-1 | 2010 | |
| My mum... Gwen, you fucking bitch, | Annem... Gwen, seni kaltak... | 4321-1 | 2010 | |
| did you take my hair ties again? No, bitch, I didn't. | Yine saç bağımı mı aldın? Hayır kaltak almadım. | 4321-1 | 2010 | |
| Look, Shan, I've really gotta go. What do you want? | Bak Shan, cidden gitmem gerek. Ne istiyorsun? | 4321-1 | 2010 | |
| I just need to talk to someone. | Biriyle konuşmam gerek. | 4321-1 | 2010 | |
| Can we talk tomorrow? No, I need to talk to you now. | Yarın konuşabilir miyiz? Hayır, şimdi konuşmam gerek. | 4321-1 | 2010 | |
| Sit down. Sit down here. | Otur, otur bakalım. | 4321-1 | 2010 | |
| Hey, listen, I don't want no fucking attitude from you. | Bak, senden böyle tavırlar istemiyorum. | 4321-1 | 2010 | |
| Look, bruv, I got family over. I can't have them in my house long. | Bak birader, evde ailem var. Onları bizim evde uzun süre tutamam. | 4321-1 | 2010 | |
| I can't risk being involved. It's one night. | Ben işin parçası olmayı riske atamam. Sadece bir geceliğine. | 4321-1 | 2010 | |
| You're like a fucking child, man. | Çocuk gibisin be ya. | 4321-1 | 2010 | |
| All right, listen, here's what we're gonna do. | Tamam, dinle bak şöyle yapacağız. | 4321-1 | 2010 | |
| You are gonna do what I tell you, you understand me? Huh? | Sana dediğimi aynen yapacaksın anlıyor musun? | 4321-1 | 2010 | |
| Hey, are you my sister's mate? | Sen kardeşimin arkadaşı değil misin? | 4321-1 | 2010 |