Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 748
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| BaiI, baiI, baiI, baiI! | Boşalt, boşalt! | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Why don't you row? | Kürek çeksene! | 5 A Day-1 | 2008 | |
| BaiI! | Boşalt! | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You got to be shitting me, Nat! | Yaptın yine yapacağını, Nat! Çek! | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Oh, what did I do? | Aman Allah'ım, ne yaptım? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Flynn. 1 | Flynn. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Thank you. Thank you. | Teşekkürler. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Still behaving yourself? | Hala kişiliğini mi kazanıyorsun? Evet, buna çalışıyorum. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| It's preoccipital, | Oksipital bölge önünde... | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Know what I'm saying? You behave. | Dediğimi anlıyor musun? Nazik ol. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| You're not going to be sorry. | Buna pişman olmayacaksın. Her şeyi ayarladım. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| You know, if it wasn't for Nat, | Biliyor musun, eğer Nat olmasaydı şu an burada olmazdım. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Tuition's real pricey. | Eğitimi çok pahalı. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| I'm crazy about you. Okay. | Seni çok seviyorum. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| I don't know why I was thinking | Bir otel odası tutacağını nasıl düşündüm bilmiyorum. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| There's a wonderful motel 83 miles away. | 133 km ileride güzel bir otel var. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Comps on coffee and Danish. | Kahve ve Danimarka'nın karışımı. 7 Eleven. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| The house is wonderful. We like it. | Bu ev harika. Çok hoşumuza gitti. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| I'm gonna... I'm gonna tell you a story, okay? | Sana bir hikaye anlatacağım. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| We had a tasteful, low key ceremony in the lobby | Lobide harika sade bir tören yaptık. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| This is Tim Webber, your "boss." | Bu Tim Webber, senin "patron". | 5 a Day-2 | 2008 | |
| After my 90 minute sales presentation, | 90 dakikalık satış sunumumdan sonra... | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Did you know that the question mark... | Soru işaretini biliyor musun? Ne soru işareti? | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Why don't you take her someplace nice and buy her a cocktail. | Sen de onu güzel bir yere götür ve kokteyl ısmarla. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| She could win a beauty contest | Konuştuğumuz gibi güzellik yarışması kazanabilir. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| So I got my Mercedes | Mercedes'imi geçen sene süpermarkette yaptığım kayma numarasından kazandım. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Meet me at the hotel, noonish. | Benimle öğlen gibi Dogtown'da buluş. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| and I feel sick to my stomach | ...ve sana benzeyeceğimi düşündüğümde karnıma ağrılar giriyordu. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Seriously, I will turn the mic over to Tom. | Mikrofonu Tom'a vereceğim. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Oh, and you'd be happy to know | Sadece 5 dolarlık benzinle bedava vazoya mal olduğunu bilsen mutlu olurdun. | 5 a Day-2 | 2008 | |
| What do we do? What do we do? | Ne yapacağız? | 5 a Day-2 | 2008 | |
| Crab cakes. | Yengeçli kek, en sevdiğin. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| See you tomorrow. | Yarın görüşürüz. Flynn, seni görmek istiyor. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Are you expecting someone? | Birini mi bekliyordun? Evet. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| I never said he was dead. | Ben hiç öldü demedim. Evet dedin. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| will win two tickets to the sold out 50 Cent concert. | ...iki bilet kazanacak. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Is that good? How do you do that? | İyi bir iş mi? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Doctor says altitude's bad also for my brain. | Doktor yüksek irtifanın da beynime zararlı olduğunu söylüyor. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Thing you do now is try and forget it. | Şu anda yapman gereken unutmaya çalışmak. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| You're not going to be sorry. | Pişman olmayacaksın. Ben bu şeyi o kadar iyi düşündüm ki... | 5 a Day-3 | 2008 | |
| What about your Maggie? | Peki ya şu Maggie? Ciddi bir ilişki mi? Telefonu o açtı. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| When was the last time you actually paid for something? | En son ne zaman birşeye para ödedin? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Who taught you how to drive? | Sana araba kullanmayı kim öğretti? Berbat bir şoförsün. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Nat. | Nat! | 5 a Day-3 | 2008 | |
| We'll have a window booth. | Pencere kenarı olsun. Pencere kenarı... | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Make a wish. | Dilek tut. Hayır. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| You want to know the last time I called you Dad? | Sana en son ne zaman baba dediğimi sormuştum. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Everybody said he was tops. | Herkes en iyisi olduğunu söylemişti. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Hi, are you there? | Merhaba, orada mısın? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| The thing is, I'm not from Canada. | İşi aslı, ben Kanadalı değilim. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Take it easy. Take it easy. | Sakin ol, merak etme. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Don't be so serious, huh? | Bu kadar ciddi olma, tamam mı? Ne yapıyorsun? Ne mi yapıyorum? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Congratulations. Oh, yes. | Tebrik ederim. Evet. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Me too. Oh, that's nice. | Ben de. Ne güzel. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Why are we fighting? | Neden kavga ediyoruz? Henüz kavga etmiyoruz. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| I'll tell you, you know, a little cash wouldn't hurt. | ...biraz konuşabilir miyim? Bak, biliyor musun, bize nakit işe... | 5 a Day-3 | 2008 | |
| What a nice guy he was. | Ne iyi bir adamdı. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Hi, this is Maggie. Please leave a message. | Merhaba, ben Maggie. Lütfen mesaj bırakın. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| There's something I need to show you. | Sana göstermem gereken birşey var. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| So shalt thou perish by pestilence, | Sizler hastalıktan öleceksiniz, ha? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| That was a... | Bu, bu bir hayırdı, değil mi? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| What are you, kidding? | Şaka mı yapıyorsun? Bir avukat tut. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| So I got my Mercedes | Mercedes'imi geçen yıI bir süpermarkette kayarak satın aldım. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Mighty hunter drive? | Avcının kullanmasına ne dersin? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| How come you never told me about Kruger? | Neden Kruger'dan hiç bahsetmedin? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| How'd you put that together? | Bunu da nereden çıkardın? Senin oğlunum, değil mi? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Nat. | Nat. Burt. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Long time, no see. | Görüşmeyeli uzun zaman oldu. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| How do I know that in six months, | 6 ay sonra yine gelip kapıma dayanmayacağını... | 5 a Day-3 | 2008 | |
| What do you say we throw the map away | Ne dersin, haritamızı atalım ve yolu uzatıp Vegas'a gidelim. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Hello? | Merhaba! | 5 a Day-3 | 2008 | |
| but ever morning, I wake up, I look in the mirror, | Ama her sabah uyandığımda, aynaya baktığımda midem bulanır... | 5 a Day-3 | 2008 | |
| What's wrong? | Neyin var? Nereye gidiyorsun o parayla? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Tom, what do you have to say about Bert Kruger? | ...Tom'a vermek istiyorum. Tom, Kruger hakkında ne söylemek istersin? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| as the next mayor of this city, | ...benim için bir onur olacak. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| You gave back $150,000. | Ona tam 150 bin doları geri verdin, öyle mi? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Hey, Nat? | Nat? Oradan Los Angeles'a gitmeye ne dersin? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Closer. | Yaklaş. Yüzüne dokunmak istiyorum. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Come here. | Buraya gel. Çıkar beni buradan. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| You want me to grow it back or what? | Yeniden bırakayım mı, kalsın mı? | 5 a Day-3 | 2008 | |
| I won this place in a card game a long time ago. | Burayı uzun zaman önce bir poker oyununda kazanmıştım. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| You wanted a boat? | Tekne istiyordun. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Come on. | Gel, yapmamız gereken birşey var. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| Here I am wanting you back. | ...şimdi seni geri istiyorum. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| It's typical. | Çok tipik. | 5 a Day-3 | 2008 | |
| I've lived through so many experiences. | Başımdan pek çok olay geçti. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| they burn in my head | Kızgın bir alev gibi kafamın içinde yanıyorlar. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| Pain and joy | Acı ve sevinç,... | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| fears and hope | ...korku ve umut, hepsi birbirine karıştı. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| I'm losing track. | Yolu kaybediyorum. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| The old wouds don't have time to heal | Eski yaraların iyileşmek için zamanı yok. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| New wounds will cover them up 1 | Yenileri eskilerin üzerini kapatıyor. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| So I film | Ben de anılarımı ayakta tutmak için film çekiyorum. 1 | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| These are my five cameras | Bunlar benim beş kameram. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| Every camera is an episode in my life | Her kamera hayatımın bir bölümü. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| Five Broken Cameras | Beş Kırık Kamera | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| I was born and lived all my life in Bil'in, | Bil'in'de doğdum ve bütün hayatım boyunca burada yaşadım,... | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| a village surrounded by hills, | ...etrafı tepelerle çevrili,... | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| just inside the occupied territories of the West Bank | ...Batı Şeria'da işgal edilmiş bölgenin hemen içinde bir köyde. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 | |
| I'm a "falah" a peasent. Like my entire family. | Ben bir köylüyüm. Tıpkı tüm ailem gibi. | 5 Broken Cameras-1 | 2011 |