Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 7916
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
No. N n no. I don't... | Hayır, hayır. Benden olacak. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Really? | Gerçekten mi? Çok mutlu olurum. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Because I don't get to do this with my boys. | Çünkü oğlanlarımla bunu yapamıyorum. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Come on, prince Valiant. | Hadisene, Prens Valiant. O kim bilmiyorum ama hadi gidelim. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Where do you buy your clothes? | Kıyafetlerini nereden alıyorsun? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Oh, dad gets most of our clothes from work. | Babam kıyafetlerimizin çoğunu iş yerinden getiriyor. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Oh, then I guess we should be grateful | O zaman Hooters'da çalışmadığı için şükretmeliyiz. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
No, my mom worked at Hooters. | Hooters'da annem çalışırdı. Nerede çalışırdı? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Oh, my mom. She used to work at Hooters. | Annem, eskiden Hooters'da çalışırdı. Gölün oradakini o işletirdi. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
So then he gets down on one knee and proposes. | Sonra dizlerinin üzerine çöküp teklif etti. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Right in the middle of kickboxing class. | Kickboks kursunun hemen ortasında. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
He's lucky he didn't get kicked in the nuts. Ooh. | Taşaklarına tekme yemediği için çok şanslıydı. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Oh, my nuts! | Ah, taşaklarım! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
This is the best passion fruit I've ever tasted. | Bu şimdiye kadar tattığım en iyi tropikal meyve. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Try it. | Tadına bak. Ayrıca biraz da annene getirdim. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
So how'd you two sexicans meet? | Siz iki genç aşıklar nasıl tanıştınız? İşte bu. En zor soruyu sordu. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I like it. | Sevdim bunu. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Well, we met on a blind date. | Kötü bir randevuda tanıştık. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Those are the worst. Oh. | Çok kötü olurlar onlar. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I've been on ten blind dates in my life. | Hayatım boyunca başımdan on tane kötü randevu geçti. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
All fatties. Ten for ten. | Hepsi de şişkoydu. 10'u da şişkoydu. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
No offense, Jim. | Alınmaca yok, Jim. Ne? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
So what happened? Where'd he take you? | Ne oldu? Seni nereye götürdü? Hooters'a. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Here we go. | Yine başladık. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Which was wonderful service, | Çok güzel servisi, çok güzel çalışanları vardı. Harika bir yerdi. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Aw, how romantic. | Ne kadar da romantik. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Aw, everyone's shimmying now. | Herkes kendisini sallıyor. Salla, salla, salla. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Why you no shimmy, Jimmy? | Sen neden sallamıyorsun, Jimmy? Sallasana. Jim? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
where's Larry? What happened to Larry? | Larry nerede? Ona ne yaptınız? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I'm right here, dad. | Buradayım, baba. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Why w w were the, uh... how did this, uh... | Ne, nasıl, nerede | Blended-1 | 2014 | ![]() |
w what's happening right now? | Neler oluyor şu an? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Um, well, Lauren gave me her salon appointment... | Lauren beni kendi kuaförüne götürdü. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Uh huh. ...And they put in hair extensions | Saçlarıma ek yapıp, makyaj yaptılar. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
and she even told them how to style it | Hatta onlara neyin yapılıp neyin yapılmayacağını kendisi söyledi. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
She was pretty amazing. | İnanılmaz birisiydi. İnanılmaz birisiydi demek! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Do you want to go get some Sushi from the bar? | Büfeden biraz suşi ister misin? Sakin ol, şampiyon. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
She's gotta bulk up! | Kızın kilo alması gerekiyor. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Pork chops! Lamb chops! Tri tip! | Domuz pirzolası, kuzu pirzolası gibi şeyler yemesi gerekiyor. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Let's go get our beef on? | Sığır eti yiyelim o zaman. Olur mu? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Uh oh. I think someone new came to dinner. | Bence aramıza yeni birisi daha katıldı. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
A flying baby named cupid. Mm hmm. Mm hmm. | Adı aşk tanrısı olan küçük, uçan bir bebek. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Aw! You got me! | Vurdun beni! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Now we're both in love. | Artık birbirimize aşık olduk. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
What's the matter? | Ne oldu? Ne mi oldu? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I just looked at my daughter, | Az önce kızıma baktım ve onu tanıyamadım. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Kinda threw me off for a minute. | Bir an aklım gitti sandım. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Well, she's 15, you know? | Kızın 15 yaşında. Şu anda gelişme çağında. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I know. Call me crazy, | Biliyorum ama buna karar verecek kişi benimdir belki. Çünkü o benim kızım. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Me. Me, me, me. I'm going. Fine. | Ben. Ben. Ben. Ben de geliyorum. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Wow. Whoa. I just... can I ask ya? | Bir şey sorabilir miyim? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
What made you think you could tart up my daughter | İznimi almadan, kızımı süsleyebileceğini sana kim söyledi? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
You're right. I'm sorry. | Haklısın, özür dilerim. Üzgünüm. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I just find it hypocritical | Bunları söyleyen ise oğlumu neredeyse öldürtecek iki yüzlü bir adam. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Oh, so it was getting even? Is that it? | Ödeşiyor muyuz yani? Bu mudur? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
No, it's not getting even, but I just... | Hayır, ödeştiğimiz falan yok. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
She's beautiful. Right. | Çok güzel bir kız. Evet. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
With that pageboy prince Valiant haircut you gave her | Prens Valiant gibi saçlarını kestirip, eşofman giydirmişsin kıza. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
She looked very nice with that haircut. | O saç şekliyle çok güzel görünüyordu. İçindeki kızı öldürüyordun. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Her mother was tomboyish at her age, | Onun yaşındayken de annesi erkek gibi görünüyordu, bu benim için hiç sorun olmadı. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
You knew your wife when she was 15? | Karını 15 yaşından beri mi tanıyordun? 13 yaşımdan beri tanıyordum. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I had a crush on her. | Vurulmuştum resmen ona. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I have no idea why she liked me back. | Onun da benden neden hoşlandığını hiç bilmiyordum. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I was 90% goofy and 10% loser. | %90 aptal %10 ezik birisiydim. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Well, I was 60% urkel and 40% screech. | Ben de %60 ezik, %40 acınası haldeydim. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
If I didn't have braces, | Dişlerime tel taktırmasaydım, şu anda gözüne girecek halde olurlardı. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry I yelled at you. | Sana bağırdığım için özür dilerim. 1 | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I feel like a jerk | Çocuğunu aptal bir kuşa bindirdim ve iznini bile istememiştim. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
no, but listen. You're right. | Beni dinle, sen haklısın. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I need to let go of the reins a little bit. | Biraz çocukları serbest bırakmam gerekiyor. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I just want to say on behalf of thathoo how happy we are | Thathoo adına, siz iki çifte kumruları sonunda kaynaşırken gördüğüm için... | Blended-1 | 2014 | ![]() |
to see you two lovebirds finally blending. | ...ne kadar mutlu olduğumu söylemek istiyorum. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
No, we're not blending. | Hayır, kaynaştığımız falan yok. Konuşuyoruz sadece. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Just happy we haven't killed each other yet. | Hâlâ birbirimizi öldürmediğimiz için sevinebilirsiniz. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
♪ Blending, blending ♪ ♪ yes, yes, you are blending ♪ | Kaynaşın. Kaynaşın. Evet, evet. Kaynaşıyorsunuz. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
♪ they're finally blending, blending, blending ♪ ♪ yes, you'll be touching ♪ | Kaynaşıyorlar Kaynaşıyorlar Evet, evet. İletişim Kuruyorsunuz | Blended-1 | 2014 | ![]() |
he doesn't... we don't feel that way about each other! | Birbirimize karşı öyle şeyler hissetmiyoruz. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
♪ Like wine and bobotie ♪ okay. | Tıpkı Şarap ve Bobotie Gibi | Blended-1 | 2014 | ![]() |
All right, let's go get our beef on! | Tamam, gidelim. Kendimize biftek alalım. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
♪ And like malva pudding ♪ all right, thank you. | Tıpkı Malva Pudingi Gibi | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Oh. I think they're blending over there! | Orada da kaynaşıyorlar. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Come now! Come now! They're blending over here! | Oraya gidin, oraya gidin. Orada da kaynaşıyorlar. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
♪ Blending ♪ | Kaynaşın | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Daddy, look! | Baba, bak! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Oh, that is so cool! | Çok güzeller! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
What? I thought I saw an eagle. | Ne var? Kartal uçuyor sandım. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I saw a camel! | Bence bir at geçiyor! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Hey, hilary. | Merhaba, hilary. Bizim aracımızla gelmek ister misin? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Shouldn't you be in your coffin? The sun's out right now. | Senin tabutunda olman gerekmiyor mu? Güneş tepede şu an. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Take a walk, homes. | İkile bakalım. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Eh, eh, eh, yo, yo. Go ahead. | Hey, bekle. Git hadi. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Look, children. | Bakın çocuklar! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
The bush pig has lost its parents, | Çalı domuzunun anne ve babası öldü. Artık bakımını aslanlar yapıyor. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Even in nature, there are blended families. | Doğada bile karışık aileler vardır. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
That's nice. Aw. That's sweet. | Çok güzel. Çok tatlı. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
I may have misread that situation. | Burada yanlış anladığım bir şeyler olabilir. Öyle mi dersin? | Blended-1 | 2014 | ![]() |
No! | Olmaz! Yapabilirsin, anne! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Go Lauren! Go Lauren! | Hadi Lauren! Hadi Lauren! | Blended-1 | 2014 | ![]() |
Emotional. Jesus. | Çok heyecanlı bir şey. Vakit geçtikçe her şey değişiyor. | Blended-1 | 2014 | ![]() |
It's... it's... it's hard. | Çok zor bir durum. Olayları akışına bırakmalısın. | Blended-1 | 2014 | ![]() |