Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 903
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Do you know how much heat we're gonna have on our fucking asses now? | Götümüzü ne kadar belaya soktuğun hakkında bir fikrin var mı? Şu anda götümüzde ne kadar bela var haberin var mı? | 88-1 | 2015 | ![]() |
We went over the plan a gazillion times. | Planın üzerinden binlerce kez geçmiştik. Planın üstünden defalarca geçtik. | 88-1 | 2015 | ![]() |
So I don't know how it went from being a simple fucking hit | Basit bir vurma olayını, siktiğimin garsonunu... Ufak bir şey olmaktan, nasıl bir garsonu... | 88-1 | 2015 | ![]() |
to you shooting some fucking waitress in the fucking face. | ...yüzünden vurma noktasına nasıl getirdiğin hakkında hiçbir fikrim yok. ...yüzünden vurmaya gitti olay anlamadım amına koyayım. | 88-1 | 2015 | ![]() |
It's real simple, Flamingo. Two honks. And you screwed it up. | Çok basitti Flamingo. 2 kez kornaya basacaktım. Sen işi berbat ettin. Oldukça basit, Flamingo. İki korna. Ve sıçtın batırdın işi. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Jesus Christ, you're a mess. | Aman Tanrım, berbat haldesin. Tanrım, rezalet bir haldesin. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You're a fucking mess and why are you fucking crying? | Berbat bir haldesin ve neden ağlıyorsun? Rezalet bir haldesin ve neden ağlıyorsun? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Since when do you fucking cry? | Sen ne zamandan beri ağlıyorsun ki? Ne zamandan beri ağlıyorsun sen amına koyayım? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Look, we'll go, we'll grab some grub, we'll find a place and we'll talk this through. | Şimdi gidiyoruz ve biraz yemek alıyoruz, sonra bir yer bulup bunu orada konuşuyoruz. Biraz yiyecek alacağız, bir yer bulacağız ve konuşacağız. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Good? | Olur mu? | 88-1 | 2015 | ![]() |
How's everything, hon? | Nasıl olmuş, tatlım? | 88-1 | 2015 | ![]() |
That's a shitload of pancakes, | Burada bir tabak börek var... | 88-1 | 2015 | ![]() |
especially for a girl who doesn't like pancakes. | ...özellikle de börek sevmeyen bir kıza göre. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I know things got out of hand. | İşlerin kontrolden çıktığının farkındayım. İşlerin kontrolden çıktığını biliyorum. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I'm here to make amends. | Buraya bunu telafi etmek için geldim. Sen kimsin? Özür dilemek için geldim. | 88-1 | 2015 | ![]() |
And you are? | Ve siz kimsiniz? | 88-1 | 2015 | ![]() |
And who are you? | Peki sen kimsin? Gwen mi? Sen kimsin, Gwen? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Or should I say Flamingo? | Yoksa Flamingo mu demeliyim? Yoksa Flamingo mu demeliyim? | 88-1 | 2015 | ![]() |
I don't know what your angle is here, | Ne yapmaya çalışıyorsun bilemiyorum ama... Bu konudaki görüşün ne bilmiyorum ama... | 88-1 | 2015 | ![]() |
but your recent antics ain't helping the situation. | ...son yaptığın soytarılıklar soruna yardımcı olmuyor. ...son zamanlarda yaptıkların duruma hiç yardımcı olmuyor. | 88-1 | 2015 | ![]() |
We have a situation! | Bir sorunumuz var! Bir sorun var! | 88-1 | 2015 | ![]() |
So, why don't you and your new hairdo | O yüzden, neden sen ve yeni saç şeklin... | 88-1 | 2015 | ![]() |
finish your flapjacks so we can go home and fix this? | ...yemeğini artık bitirmiyor ve eve gidip bu işi düzeltmiyoruz? ...böreklerinizi bitirmiyorsunuz? Böylece eve gidip durumu düzeltebiliriz? | 88-1 | 2015 | ![]() |
sorry about Aster, Gwen. | ...Aster için üzgünüm, Gwen. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Okay, whoever that is. | Tamam, her kimse artık. Aynen öyle. Pekâlâ, her kimse o. | 88-1 | 2015 | ![]() |
That's right. | Aynen, bunların hepsi gerimizde kaldı. | 88-1 | 2015 | ![]() |
That's all behind us now. | Bunların hepsi geride kaldı artık. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Time to move on, | Artık harekete geçme zamanı, birlikte. Birlikte devam etme zamanı. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Hey! | Hey! Duyuyor musun? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Are you done? | Bitti mi? | 88-1 | 2015 | ![]() |
You're coming with me whether you like it or not. | Hoşuna gitse de gitmese de benimle beraber geliyorsun. Hoşuna gitsin ya da gitmesin benimle geliyorsun. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Either of your own volition or with a gun in your back. | Ya kendi isteğinle ya da sırtında bir silahla. İster kendi rızanla gelirsin ister belinde bir silahla. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Well, | Pekâlâ... | 88-1 | 2015 | ![]() |
in that case, | ...madem öyle, gidelim. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Your coffee's shit. | Kahveniz bok gibi. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Before you know it, Gwenny, | Sen farkına bile varmadan, Gwenny... | 88-1 | 2015 | ![]() |
everything's going to be back to normal. | ...her şey normale dönmüş olacak. ...her şey normale dönecek. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Nobody fucking move. | Kimse kıpırdamasın. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You just crossed one big line, Gwenny. | O kalın çizgiyi aştın Gwenny. Az önce büyük bir çizgiyi aştın, Gwenny. | 88-1 | 2015 | ![]() |
This don't make no sense. | Bu çok anlamsız. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You calling me Gwenny is what don't make no sense, old man. | Asıl bana Gwenny demenin bir anlamı yok ihtiyar. Anlamsız olan şey bana Gwenny demen, ihtiyar. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Next time you boys disturb me, | Adamların bir daha beni rahatsız ederse... | 88-1 | 2015 | ![]() |
I'll cut off your dicks and stuff them down your dead throats. | ...siklerinizi keser ve ölü gırtlaklarınıza sokarım. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Let her go. | Bırak gitsin. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Shit is seriously fucked up. | Her şey boka sardı. | 88-1 | 2015 | ![]() |
We'll find a place and we'll talk this through. | Bir yer bulup bunu orada konuşalım. Bir yer bulacağız ve bunu konuşacağız. | 88-1 | 2015 | ![]() |
All right. It'll be fine. | Pekâlâ, iyi olacak. Evet, evet. Pekâlâ, böyle daha iyi olur. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Just hold that. Hold that. | Böyle tut. Aynen böyle tut. Tut böyle, tut. | 88-1 | 2015 | ![]() |
So, Flamingo. | Flamingo Gwen. Yani, Flamingo... Gwen. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You're telling me | Bana eline ne olduğu hakkında hiçbir şey bilmediğini mi söylüyorsun? ...eline ne olduğunu hatırlamadığını mı söylüyorsun bana? | 88-1 | 2015 | ![]() |
No. | Bilmiyorsun. Ya beni? Evet. Ya ben? | 88-1 | 2015 | ![]() |
The plan? No. | Planı? Hayır. Plan? Hatırlamıyorum. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Bowling alley? Sailing across the ocean? Nothing? | Bovling salonu, yelkenle okyanusu geçmeyi, hiçbir şey mi bilmiyorsun? Hiçbir şey. Bowling pistini? Okyanusa açılmayı? Hiçbir şeyi? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Nothing. | Hiçbir şeyi. | 88-1 | 2015 | ![]() |
But you do remember that Cyrus killed your boyfriend, Aster, right? | Ama Cyrus'un erkek arkadaşını öldürdüğünü hatırlıyorsun değil mi? Ama Cyrus'un, sevgilin Aster'i öldürdüğünü hatırlıyorsun, değil mi? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Yeah. | Hatırlıyorsun. Sen tam bir akıl kumkumasısın kızım. Evet. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You are a real mind bender, girly. | Gerçekten şaşırtıcı birisin, kızım. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Must be why I like you so much. | Bu yüzden seni çok seviyor olmalıyım. Bu yüzden seni çok beğeniyor olmalıyım. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Well, don't worry about it because this time, | Endişelenme çünkü bu sefer... Pekâlâ, bu sefer endişelenme... | 88-1 | 2015 | ![]() |
we're going to figure out an even better plan to kill Cyrus. | ...Cyrus'u öldürmek için çok daha iyi bir plan yapacağız. ...Cyrus'u öldürmenin daha iyi bir planını yapacağız. | 88-1 | 2015 | ![]() |
This time? | Bu sefer mi? Evet. Biz Cyrus'u öldürmeye mi çalıştık? Bu sefer mi? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Yeah. We tried to kill Cyrus? | Evet. Cyrus'u öldürmeye mi çalıştık? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, Flamingo. What do you think the plan is? | Evet Flamingo. Sen planı ne sanıyordun? Evet, Flamingo. Sen planın ne olduğunu sanıyorsun? | 88-1 | 2015 | ![]() |
That's what we were trying to do when you accidentally shot that waitress. | Sen garsonu orada kazara öldürmeden önce biz de tam bunu yapmaya çalışıyorduk. Yanlışlıkla o garsonu vurduğunda yapmaya çalıştığımız şey buydu. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Okay. I don't know exactly what our relationship was before, | Bak, önceden ilişkimiz tam olarak neydi bilemiyorum ama... Bak, daha önce ilişkimiz nasıldı bilmiyorum ama... | 88-1 | 2015 | ![]() |
but I'm not a killer. I don't kill people. | ...ben katil değilim. Ben insan öldürmem. ...ben katil değilim, ben insanları öldürmem. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You're joking, right? | Şaka yapıyorsun değil mi? Şaka yapıyorsun, değil mi? | 88-1 | 2015 | ![]() |
I think you're on your own. | Sanırım bu işte tek başınasın. Hayır, hayır. Sanırım tek başınasın. | 88-1 | 2015 | ![]() |
No. No, no, no. | Hayır, hayır, hayır. | 88-1 | 2015 | ![]() |
We made a pact. | Seninle bir anlaşma yaptık. Ayarladığımız işten geri dönmeyeceğim. Bir söz verdik. Söz verdiğimiz şeyi yapmaktan vazgeçmeyeceğim. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Cyrus killed the love of your life in cold blood | Cyrus senin hayatının aşkını öldürdü ve... Cyrus, hayatının aşkını soğukkanlılıkla öldürdü ve... | 88-1 | 2015 | ![]() |
and now he's coming to kill you, too. | ...seni de öldürmek için geliyordu. ...şimdi de seni öldürmeye geliyor. | 88-1 | 2015 | ![]() |
And if I just leave you, in your current condition, | Seni şu anki durumunda yalnız bırakırsam yarına kalmaz ölürsün. Ve eğer seni bu halde bırakırsam... | 88-1 | 2015 | ![]() |
you'll be dead by tomorrow. | ...yarına kadar ölmüş olursun. | 88-1 | 2015 | ![]() |
What about the police? You're a wanted felon, | Polise haber verelim. Sen aranan bir suçlusun Flamingo. Peki polis? Sen aranan bir mahkûmsun, Flamingo. | 88-1 | 2015 | ![]() |
So, I'm just supposed to trust you. | Sana inandım diyelim. Yani, sana güvenmem gerek. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Okay, Flamingo, | Pekâlâ Flamingo. Pekâlâ, Flamingo... | 88-1 | 2015 | ![]() |
I know this is probably the last thing in the world that you want to hear, | Bu belki de şu anda duymak isteyeceğin son şey biliyorum ama... ...bunun, dünyada muhtemelen duymak isteyeceğin son şey olacağını biliyorum... | 88-1 | 2015 | ![]() |
but I'm just going to say it, so please, pay attention and look at me. | ...ben yine de söyleyeceğim ve bunu dikkatli dinle ve yüzüme bak lütfen. ...ama direkt söyleyeceğim, o yüzden lütfen dikkatini bana ver ve bana bak. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I am all you've got. | Şu an her şeyin benim. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Why are you helping me? | Neden bana yardım ediyorsun? Bana neden yardım ediyorsun? | 88-1 | 2015 | ![]() |
We're helping each other. | Birbirimize yardım ediyoruz. Sen ve ben! Birbirimize yardım ediyoruz. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You and me! | Sen ve ben! | 88-1 | 2015 | ![]() |
You know, it's a real shame you're rocking this whole memory lapse thing because | Bu balık hafıza olayını yaşıyor olman gerçekten çok kötü çünkü... Bu hafıza kaybı yaşaman gerçekten çok kötü oldu çünkü... | 88-1 | 2015 | ![]() |
we had some pretty sweet team building experiences in the past little bit. | ...ikimiz kısa zaman önceye kadar güzel bir takımın temellerini atmaya başlamıştık. ...geçmişte biraz harika takım işi deneyimlerimiz vardı. | 88-1 | 2015 | ![]() |
So, um... | Ee... | 88-1 | 2015 | ![]() |
Do we have a deal or what? | Anlaşmamız hala geçerli mi? Anlaştık mı? | 88-1 | 2015 | ![]() |
Yeah. Yeah! | Evet. Evet! Anlaştık. Evet! | 88-1 | 2015 | ![]() |
That's what I'm talking about, Flamingo. | İşte ben de bundan bahsediyorum Flamingo! Kadroyu tekrar bir araya toplamaktan. İşte bundan bahsediyorum, Flamingo. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Bringing the band back together. | Takım yeniden birleşiyor. | 88-1 | 2015 | ![]() |
You and me, reunion tour, | Sen ve ben, yeniden birleşme turu... Sen ve ben, yeniden birleşme turu... | 88-1 | 2015 | ![]() |
fireworks, and unicorn stallions. | ...havai fişekler ve tek boynuzlu atlardan. ...havai fişekler ve ünikorn atları. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I'm not killing anyone. | Ben kimseyi öldürmem. O sorun değil. | 88-1 | 2015 | ![]() |
I'm an excellent killer. I'll take care of that. | Ben harika bir katilim, o işi ben hallederim. | 88-1 | 2015 | ![]() |
That's not a problem at all. | O hiç sorun değil. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Okay, okay, okay. | Pekâlâ, pekâlâ, pekâlâ. | 88-1 | 2015 | ![]() |
First things first, we need some guns and intel, | ...ilk olarak silaha ve istihbarata ihtiyacımız var... Her şeyi bir sırası var. Bize bilgi ve istihbarat lazım... | 88-1 | 2015 | ![]() |
which, as newly appointed leader, I will take care of. | ...ki bunu da yeni atanmış lider olarak ben halledeceğim. ...ki, yeni atanan lider olarak, bunun çaresine bakacağım. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Tomorrow, we are going to go visit my good friend Lemmy. | Yarın benim iyi arkadaşım olan Lemmy'i ziyarete gideceğiz. Yarın, iyi arkadaşım Lemmy'i ziyaret etmeye gideceğiz. | 88-1 | 2015 | ![]() |
Girly, | Biraz uyusan iyi olur kızım çünkü yarın çok harika olacak amına koyayım. | 88-1 | 2015 | ![]() |