Search
English Turkish Sentence Translations Page 1285
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Got some broken down ideals? | Yıkılmış hayalleriniz mi var? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Like wedding rings? | Nikah yüzüğü gibi? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Trade your things | Eşyalarınızı takas edin. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I'll trade you for your candy | Şekerin için takas yapacağım. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Some gorgeous merchandise | Harika bir alışveriş. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| My camera, it's a dandy | Fotoğraf makinem, hem de çok şık. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Six by nine | Altıya dokuz ebadında. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| You want my porcelain figure? | Porselen biblomu ister misin? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| A Rembrandt? Salami? Black lingerie from Wien? | Rembrandt? Salam? Viyana'dan siyah iç çamaşırı? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| And, boy, these goods are keen | Delikanlı, bu mallar kaçmaz! | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Laces for the missus, chewing gum for kisses | Hanımlar için korse, öpücük için sakız. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Cuckoo clocks and bangles | Guguklu saatler ve bilezikler. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Come and see my little music box today | Gel, küçük müzik kutumu gör bugün. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Only six cartons | Yalnızca altı karton sigara. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Want to hear it play? | Müzik kutumu dinlemek ister misin? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Mink and microscope for liverwurst and soap | Vizon kürk ve mikroskop, karşılığında ciğerli sosis ve sabun. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I've got so many toys | Bir sürü oyuncağım var. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Don't be bashful | Çekinmeyin, sıkılmayın. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| You'll like my first edition | İlk nüshamı beğendiniz mi? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| That's how I am | İşte böyleyim. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| To you for your K ration | Kumanyanız karşılığında, benden size... | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| And maybe an inkling | Belki bir işaret. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| A twinkling of real sympathy | Samimi bir göz kırpma. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Ambitions, conviction, the works | Tutkularımı, inançlarımı, el işlerimi. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Enjoy these goods | Bu malların keyfini çıkarın. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| For, boy, these goods... are hot | Çünkü, delikanlı, bu mallar...ateş parçası. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Boy, that's strudel. That's the kind of pastry makes you drool on your bib. | Oğlum, şu fıstığa bak! Ağzını sulandıran pasta gibi. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| All I know is, some big shot's running interference for her. | Bütün bildiğim, önemli birinin kadını kolladığı. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Jawohl. | Olur. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Listen, if anybody's dancing... Come on, Gesundheit. | Bak, biri dans edecekse... Haydi, Gesundheit. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| What's the matter? Let go of me, you ape. | Ne oldu? Bırak beni, seni maymun. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| What kind of language... I said ape and I meant ape. | Hangi dilde konuş Maymun dedimse, maymun demişimdir. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Where did you get that cake? Hey, Mike. | Bu pastayı nereden aldınız? Hey, Mike. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I happen to know all about that cake | Bu pastayla ilgili her şeyi bilmek durumundayım... | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Put back that slice of the cake. | O pasta dilimini yerine koy. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Take out the knife. I want to know what it is doing here. | Bıçağı bırak. Bu pastanın burada ne aradığını öğrenmek istiyorum. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| How do you do? So that's where it is. What do you know about this? | Nasılsınız? Demek buradaymış. Bu konuda ne biliyorsunuz? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| It was? Stolen and sold on the black market. | Öyle mi? Çalınıp karaborsada satılmış. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| When I think of that girl back in Iowa... Yeah. | Şu Iowa'daki kız aklıma geldikçe... Evet. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Thank you. Will you also take care of a pair of disgusting soldiers | Teşekkür ederim. Şurada duvarın önünde dikilen iki iğrenç askerle de... | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I want you to find them. They're medium height. One is a little taller. | Onları bulmanızı istiyorum. Orta boylular. Biri biraz daha uzunca. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Now, what exactly is the name of this sewer? | Şimdi, bu lağımın tam adı nedir? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Number 15, Hagenbachstraße. Are there other sewers like this? | Hagenbachstraße, numara 15. Berlin'de, benzeri başka lağımlar var mı? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Three or four but this is the best. What is the name of that woman? | Üç dört tane, ama burası en iyisidir. O kadının adı ne? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Because there's something funny going on here and I'm not in the mood for laughs. | Çünkü burada komik şeyler dönüyor, ama hiç gülecek havamda değilim. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I want you to remember that when we moved into Germany, | Şunu hatırlatmak isterim ki, Almanya'ya geldiğimizde... | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| We had to eliminate things that breed unrest and aggression. | Huzursuzluğu ve saldırganlığı besleyen şeyleri ortadan kaldırmak zorunda kaldık. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I remember the first day the gasworks started operating again. | Havagazı fabrikasının yeniden çalışmaya başladığı ilk günü hatırlıyorum. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Today, they take a match and light the gas and boil some potatoes. | Bugünse, ellerine kibrit alıp, gazı yakıp biraz patates haşlayabiliyorlar. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| We had to build schools and find teachers and then teach the teachers. | Okullar yapmak, öğretmenler bulmak ve bu öğretmenleri eğitmek zorunda kaldık. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| We helped them start a free press and institute a parliamentary government. | Özgür bir basın ve parlamenter hükümet kurmalarına yardımcı olduk. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| It was like handing the village drunk a glass of water. | Köyün sarhoşunun eline bir bardak su teslim etmek gibiydi. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| What I want to point out is that it's a tough, thankless, lonely job. | Altını çizmek istediğim şey, bunun zor, yardımsız ve nankör bir iş olduğu. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| You might as well know, some of us get out of line occasionally. | Şunu da bilebilirsiniz ki, kimimiz ara sıra çizgiyi aşmaktadır. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| you are asking the same generation of soldiers to be both valorous and wise. | ...aynı kuşaktaki askerlerden hem gözüpek hem de aklı başında olmalarını istiyorsunuz. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I sure hope our chairman has made notes of that speech of yours. | Eminim ki başkanımız sözlerinizi not etmiştir. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I wouldn't think of buying it. I'm surprised at my colleagues' low sales resistance. | Bu sözlere katılmıyorum. Arkadaşlarımın bu kadar kolay ikna olmalarına şaşırdım. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| In your effort to civilise this country, our boys are becoming barbarians. | Siz bu ülkeyi uygarlaştırmaya çabalarken, bizim çocuklarımız barbarlaşıyor. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| You put blinkers on us and make sure we only see what you want us to see. | Gözümüze at gözlüğü takıyorsunuz, bir tek görmenizi istediğiniz şeyi görüyoruz. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| This is very embarrassing, Colonel. Go on, Miss Frost. | Bu çok can sıkıcı, Albay. Devam edin, Bayan Frost. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| One day and this is filled with it. Please particularise. | Daha bir gün içinde, pisliklerle doldu bu. Lütfen ayrıntı verin. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| ...in wide open, shameless, black market nightclubs. | ...alenen, utanmazca, karaborsa yapılan gece kulüplerinde birlikteler. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| So we close them and our boys sneak off to places in the Russian sector, | O kulüpleri kapatırsak, çocuklar gizlice Rus bölgesindeki yerlere giderler... | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I am specifically referring to one Erika von Schlütow, | Özellikle birini belirtiyorum, Erika von Schlütow... | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| who works at a dive called the Lorelei, 15 Hagenbachstraße. | ...Lorelei denen batakhanede çalışıyor, Hagenbachstraße, numara 15. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I insist on a satisfactory explanation. | Tatmin edici bir açıklama bekliyorum. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I must ask the Congresswoman to drop this particular matter. | Milletvekili hanımefendinin bu hassas konuyu bırakmasını istemek zorundayım. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Colonel Plummer, I didn't go for the blinkers. Now, don't try a muzzle. | Albay, at gözlüğüne rest çekmişim, bir de ağzıma gem vurmaya çalışmayın. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Herr Maier, this is the second time we've had complaints. | Bay Maier, bu aldığımız ikinci şikayet. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I don't think it's a good idea that your son... What's his name? | Oğlunuzun yaptığı, hiç iyi bir iş değil... Adı nedir oğlanın? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| That Gerhard should draw swastikas all over the neighbourhood. | Gerhard'ın bütün mahalleye gamalı haç çizmesi. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I will break his arm. We've dissolved the Gestapo. | Kolunu kıracağım onun. Gestapo'yu lağvettik haberin yok mu? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Listen, we've done away with concentration camps. | Anla artık, toplama kamplarını lağvettik. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Take him round to a G YA, one of our German youth clubs. | Onu bir GYA'ya götür, şu bizim Alman gençlik kulüplerinden birine. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Some baseball and a little less heel clicking is what he needs. | Biraz beyzbol ve daha az disiplin, onun ihtiyacı bu. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I mean, thank you, Herr Kapitän. | Yani, teşekkür ederim, Bay Yüzbaşı. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Captain Pringle is wanted in 112. Who's that? | Yüzbaşı Pringle, 112'den istiyorlar. Kimmiş? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Captain Pringle reporting. Hello. | Buyrun, Yüzbaşı Pringle. Selam. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Lorelei, how do you spell it? Lorelei? | Lorelei, nasıl yazılıyor? Lorelei mi? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Captain Pringle, my belief in the army has been shaken to the core. | Yüzbaşı Pringle, orduya olan inancım kökünden sarsılmış durumda. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| With one single exception, you. | Tek bir istisnası var, siz. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| I trust you because we're both lowans. | Size güveniyorum, çünkü ikimiz de Iowalıyız. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Right back at you, Miss Frost. Moreover, you're a hard worker. | Size katılıyorum, Bayan Frost. Dahası, çok çalışkansınız. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| That is ink, Captain Pringle. | Mürekkep ha, Yüzbaşı Pringle? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Captain, I need your help. | Yüzbaşı, yardımınıza ihtiyacım var. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Oh, her. There must be a file on that woman. | Şu kadın. Onunla ilgili bir dosya olmalı. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Of course there is. Only it's not here. It isn't? | Tabii var. Ancak, dosya burada değil. Değil mi? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| On account of the trials, a lot of files have been sent there. | Duruşmalar yüzünden, bir sürü dosya oraya gönderildi, biliyorsunuz. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| She may have known a couple of minor party members. | Birkaç önemsiz parti üyesini tanımış olabilir. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| A warrant officer said he'd seen her in an old newsreel, | Bir çavuş, kadını eski bir sinema filminde gördüğünü söylemişti... | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| The Week In Pictures. | Görüntülerle Bir Hafta | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| This is a little Nazi get together in Breslau. | Breslau'daki küçük bir Nazi toplantısı. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| That's Goebbels telling them how they're winning the war. | Burada Goebbel, savaşı nasıl kazanıyor olduklarını anlatıyor. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Opening of the opera with Lohengrin and famous guests. | Ünlü konuklar ve Lohengrin operasıyla açılış. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Now we're getting someplace. I wonder what holds up that dress. | Şimdi hedefe yaklaşıyoruz. Elbiseyi ne tutuyor acaba? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Who's that man? I think it's Birgel. | Bu adam kim? Birgel sanırım. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| He had something to do with the Gestapo. He's dead. | Gestapo'yla bir bağlantısı vardı. Öldü. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Killed himself when the Russians came. An important party member? | Ruslar geldiğinde intihar etmişti. Önemli bir parti üyesi mi? | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Well, she must be his girlfriend. | Onun kız arkadaşı olmalı öyleyse. Adama tutunuyor. | A Foreign Affair-1 | 1948 | |
| Maybe she doesn't know him. Maybe she had a dizzy spell | Adamı tanımıyordur belki. Belki de başı döndü ve... | A Foreign Affair-1 | 1948 |