English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 1307
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| unless you and your sister want to keep using a screwdriver. | ama, hala tornavida ile idare ederiz, diyorsanız, siz bilirsiniz. | A Good Man-1 | 2014 |  |
| Wait a minute. | Bir dakika bekle. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Hi, Roman. Come on. | Hey, Roman. Gel, haydi. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Come on. | Gel oğlum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Okay, so you're an American. | Evet, demek ki sen bir Amerikalısın. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Sasha's an American. | Sasha da Amerikalı. | A Good Man-1 | 2014 | |
| What's he doing here? He's... kind of over there | Onun burada ne işi var? Üstelik de burada | A Good Man-1 | 2014 | |
| with a guy who's not a very good human being. | pek de iyi bir insan olmayan biriyle birlikte iş yapıyor. | A Good Man-1 | 2014 | |
| What's your relation to him? Vladimir? | Senin onunla ne ilişkin var? Vladimir ile mi? | A Good Man-1 | 2014 | |
| In business with him? | Birlikte mi çalışıyorsunuz? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Yes, you could say that. | Evet, öyle de diyebilirsin. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I only come here to drink. | Ben sadece bir içki içmek için gelmiştim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| This is kind of a bad neighborhood you're walking through. | Ancak, buranın dışarısı pek tekin bir yer gibi gözükmüyor, bu nedenle, | A Good Man-1 | 2014 | |
| Are you work here or what? Hey, where are you going, honey? | Sen burada çalışmıyor musun? Hey, tatlım, nereye gidiyorsun? | A Good Man-1 | 2014 | |
| I want a lap dance. | Kucak dansı istiyorum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You know, it takes the IQ of a mature caterpillar | Biliyor musun, dansçılarla, personelin arasındaki farkı | A Good Man-1 | 2014 | |
| to know the difference | anlayabilmen için yetişkin bir | A Good Man-1 | 2014 | |
| between the staff and the dancers. | tırtılın zekasına sahip olman gerekiyor. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You understand? I want that bar bitch to dance for me, | Anladın mı, beni? Bu bar orospusunun, dans etmesini istiyorum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| so fuck you. | o yüzden, siktir ol, git. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Shall we go? Are you for real? | Gidelim mi? Sen gerçek misin? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Not really. It's all fake. | Pek değilim. Sahte de olabilirim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Well, Mya was worried. | Mya biraz endişeleniyor. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Yeah, poor thing. She's alone so much. | Evet, zavallı çocuk, çok fazla yalnız kalıyor. | A Good Man-1 | 2014 | |
| It was worse... a lot worse before Sasha came back. | Ama, Sasha gelmeden önce durumumuz çok daha kötüydü. | A Good Man-1 | 2014 | |
| And...? And... | Sonra? Sonra... | A Good Man-1 | 2014 | |
| Our father owed money to the Russian mob, | Babamızın o Rus hayduda borcu vardı, | A Good Man-1 | 2014 | |
| he died and the debt fell onto me and my sister. | o ölünce, borç, benim ve kızkardeşimin üzerine kaldı. | A Good Man-1 | 2014 | |
| And how is it you got mixed up with Vladimir? | Peki, Vladimir ile yollarınız nerede kesişti? | A Good Man-1 | 2014 | |
| With Vladimir. | Vladimir. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Sasha... Sasha is my half brother. | Sasha... Sasha benim ağabeyim sayılır. | A Good Man-1 | 2014 | |
| He grew up in the states. He was in the military | O, Amerika'da büyüdü. Bir ara orduda çalıştı | A Good Man-1 | 2014 | |
| and was stationed over here. | sonra buraya tayin oldu. | A Good Man-1 | 2014 | |
| So when he heard about our problem, | Bizim sorunumuzu öğrendiğinden beri de, | A Good Man-1 | 2014 | |
| he came to help us out. | bize sürekli yardım ediyor. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Hey, asshole, do you know who that ho belongs to? | Hey, puşt herif, bu karının kime ait olduğunu biliyor musun? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Yeah, she belongs to me. | Evet, bana ait. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Why? Vladimir sent you? | Niye sordun? Seni, Vladimir mi gönderdi? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Tell Vladimir Piteras if he has something to say, say it to me. | Söyle o Vladimir Piteras'a, söyleyecek bir şeyi varsa, gelsin bana söylesin. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Take this. I'm gonna talk to these guys. | Sen yürü, ben bu heriflerle biraz konuşacağım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Lock yourself out again? | Gene mi dışarıda kaldın? | A Good Man-1 | 2014 | |
| No, just worried about you. | Yo, sadece seni merak ettim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Why don't you come in? | Neden içeri gelmiyorsun? | A Good Man-1 | 2014 | |
| I can't believe those assholes. | O ibnelere inanamıyorum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Thanks for helping me... | Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim. | A Good Man-1 | 2014 | |
| again. I didn't do nothing, ma'am. | Bir kez daha. Ben bir şey yapmadım hanımefendi. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I'm just a handyman. I work with saws, | Ben sadece bir tamirciyim. Ben, testerelerle, | A Good Man-1 | 2014 | |
| and screwdrivers, and hammers, and... | tornavidalarla ve çekiçlerle çalışırım, | A Good Man-1 | 2014 | |
| simple stuff like that. | yani, basit bazı aletlerle. | A Good Man-1 | 2014 | |
| They were Vladimir's men. | Onlar, Vladimir'in adamlarıydı. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You said earlier that Sasha was working with some dangerous men. | Az önce, Sasha'nın da bazı tehlikeli insanlarla çalıştığını söylüyordun. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You know all about them, don't you? | Onların hepsini tanıyorsun, öyle değil mi? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Then you know once there is a debt, | O halde, bilirsin, bir kez borçlandın mı, | A Good Man-1 | 2014 | |
| there's no getting away. | artık, geriye dönüş yoktur. | A Good Man-1 | 2014 | |
| So, as long as Vladimir needs Sasha, here we are. | Yani, Vladimir'in, Sasha'ya ihtiyacı olduğu sürece, kurtuluş yok. | A Good Man-1 | 2014 | |
| But it will come a day when Vladimir doesn't need him anymore, | Ama, Vladimir'in ona ihtiyacı olmayacağı bir gün de gelecektir. | A Good Man-1 | 2014 | |
| and when that day come... When that day comes, | O gün geldiğinde... O gün geldiğinde, | A Good Man-1 | 2014 | |
| you go away to a nice, safe place | güzel ve emniyetli bir yere gider | A Good Man-1 | 2014 | |
| and you have to never think about them again. You hear? | bir daha hiç bunları düşünmek zorunda kalmazsınız, anladın mı beni? | A Good Man-1 | 2014 | |
| I'm glad you made it home safe. | Evimizi, emniyetli bir yer yaptığın için çok memnunum. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Ooh, the rate this guy's going, | Ooh, bu herif, bu hızla giderse, | A Good Man-1 | 2014 | |
| we're going to be out of Russians soon. | yakında ortalıkta hiç Rus kalmayacak. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Again with the incense. | İşte, yine aynı tütsüler. | A Good Man-1 | 2014 | |
| And the Chinese writing... Gwai Lo... | Bir de, Çince bir yazı... Gwai Lo... | A Good Man-1 | 2014 | |
| it means "white ghost." | Anlamı "Beyaz Hayalet." | A Good Man-1 | 2014 | |
| But not a derogatory sense, you know? | Ama, öyle küçültücü bir anlamda değil. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You know? | Anlıyor musun? | A Good Man-1 | 2014 | |
| A vendetta. So he's not Chinese. | Bir tür intikamcı. Demek ki, Çinli değil. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Ah... okay. | Ah... Peki o zaman. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Oh, I googled the tats. | Oh, o döğmeleri biraz araştırdım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You were right about the last victims. | O kurbanlar konusunda haklıydın. | A Good Man-1 | 2014 | |
| These guys... | Bu heriflerde de, | A Good Man-1 | 2014 | |
| have the same ink. | aynı döğmeler var. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Yeah, but they're low level, | Evet, ama bunlar daha düşük rütbeli, | A Good Man-1 | 2014 | |
| Foot soldiers. So? | Ayak takımı. Yani? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Messengers? Bag men. | Haberciler mi? Hayır, torbacılar. | A Good Man-1 | 2014 | |
| They were transporting something. | Bir şey taşıyorlarmış. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Something our assailant has taken, probably money. | Bizim katilin aldığı bir şey, muhtemelen para olabilir. | A Good Man-1 | 2014 | |
| The way they are cut up... | Kesiklerin şekline baktığımızda, | A Good Man-1 | 2014 | |
| the killer obviously is very skilled with a knife. | adamın bıçak kullnma konusunda bayağı yetenekli olduğu anlaşılıyor. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Short sword. I'm guessing our man is sending a message. | Kısa kılıç. Sanırım, adamımız bize bir mesaj vermeye çalışıyor. | A Good Man-1 | 2014 | |
| A warning? Yeah. | Bir ikaz mı? Evet. | A Good Man-1 | 2014 | |
| But the question is, a warning to whom? | Ama, sorun şu, bu ikaz kim için? | A Good Man-1 | 2014 | |
| Keep your mouth shut | Çeneni kapalı tut | A Good Man-1 | 2014 | |
| and do what I do. | ve ben ne yapıyorsam, aynısını yap. | A Good Man-1 | 2014 | |
| My buyer, | Benim alıcım, | A Good Man-1 | 2014 | |
| a very good customer... | çok iyi bir müşteridir. | A Good Man-1 | 2014 | |
| he likes big weapons, | büyük silahları çok sever, | A Good Man-1 | 2014 | |
| dangerous weapons, | tehlikeli silahları, | A Good Man-1 | 2014 | |
| expensive weapons. | pahalı silahları. | A Good Man-1 | 2014 | |
| All you had to do was launder this money through your club. | Tek yapmanız gereken, bu parayı, kulübünüz kanalı ile aklamaktı. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Now the money's gone missing. | Åimdi ise, para ortadan kayboldu. | A Good Man-1 | 2014 | |
| I cannot honor my deal with my buyer. | Alıcım karşısında, şerefimi kaybetmiş durumdayım. | A Good Man-1 | 2014 | |
| Mr. Chen, I would never... | Bay Chen, ben asla... | A Good Man-1 | 2014 | |
| never... steal from you. | ama asla sizden para çalmam. | A Good Man-1 | 2014 | |
| But these murders, they are disrupting my ability | Ama, işlenen bu cinayetler benim iş yapmamı | A Good Man-1 | 2014 | |
| to do bus... Oh. | fena halde engelliyorlar. Oh. | A Good Man-1 | 2014 | |
| You were short last month. | Geçen ay zaten ödemeni tam yapamamıştın. | A Good Man-1 | 2014 | |
| This is your way of saying you're short yet again? | Bu ay da mı, ödemeyi tam yapamıyacağını söylemeye çalışıyorsun? | A Good Man-1 | 2014 | |
| No, Mr. Chen, I just need more time. | Hayır, Bay Chen, sadece biraz daha zamana ihtiyacım var. | A Good Man-1 | 2014 | |
