Search
English Turkish Sentence Translations Page 154661
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Where is Secundus? | Secundus nerede? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
He's on his way, Father. | Yoldadır, baba. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Then we shall wait. | Öyleyse bekleyeceğiz. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Sorry I'm late, Father. I came as swiftly as I was able. | Geciktiğim için özür dilerim, baba. Olabildiğince çabuk geldim. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
So, to the matter of succession. | Vârisim olacak kişiye gelirsek. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Of my seven sons, there are four of you today still standing. | Yedi oğlumdan geriye, ayakta kalan dört kişi var. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
This is quite a break with tradition. I had 12 brothers. | Bu geleneklerimize aykırı. Benim 12 kardeşim vardı... | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
And you killed them all for your throne | Ve hepsini, babanız yani Kral hastalanmadan önce, taht için öldürmüştünüz. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
We know, Father. You're strong and courageous. | Biliyoruz, baba. Güçlü ve cesursun. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
And cunning. Most importantly, cunning. | Ve kurnazdım. En önemlisi, kurnazdım. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Look through the window. Tell me what you see. | Pencereden dışarı bak. Bana ne gördüğünü söyle. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I see the kingdom, Father. | Krallığını görüyorum, baba. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
The whole of Stormhold. | Bütün Stormhold'u. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
And? My kingdom? | Ve? Benim krallığımı mı? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Maybe. Look up. | Belki. Yukarı bak. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You're alive. You're... | Yaşıyorsunuz. Yoksa siz... | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Stuck like this till the new king is crowned. | Yeni kral tahta çıkana kadar burada tıkılıp kaldık. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I was that close. | Çok yaklaşmıştık. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Well, at least you haven't lost your looks. | En azından, görünümünden bir şey kaybetmedin. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Oh, please. You're not annoyed about that whole murder thing, are you? | Yapma. Seni öldürdüğüm için bana kızgın değilsin, değil mi? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I mean, that was 10 years ago. Yeah. | 10 yıl önceydi. Evet. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Great deal of good it did you, didn't it, killing me, Secundus? | Beni öldürmen epey işine yaradı, öyle değil mi, Secundus? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Because now, of course, now you are King of all Stormhold. | Çünkü artık tüm Stormhold'un Kralı oldun. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Oh, sorry. Wait. No, you're not. You're dead. | Affedersin. Dur biraz. Hayır, olamadın. Sen ölüsün. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
No, Father, it's me, your son. | Hayır, baba. Benim, oğlun. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Where is your sister, Una? | Kız kardeşiniz Una nerede? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Sorry, Father. Nobody has seen Una for years now. | Üzgünüm, baba. Una'yı yıllardır kimse görmedi. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Septimus? What? | Septimus? Ne? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Tradition dictates the throne must pass to a male heir. | Geleneklerimiz, tahtın erkek vârise geçmesi gerektiğini açıkça belirtir. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
So why would I kill my sister when these cretins are still alive? | Peki bu aptallar dururken neden kız kardeşimi öldüreyim ki? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Therefore, we shall resolve the situation in a non traditional manner. | O yüzden bu sorunu, geleneksel olmayan bir usulle çözeceğiz. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Only he of royal blood can restore the ruby. | Yakutun rengini, sadece kraliyet kanı taşıyan biri geri getirebilir. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
And the one of you that does so shall be the new King of Stormhold. | İçinizden hanginiz bunu başarırsa, Stormhold'un yeni kralı o olacak. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Oh, Tristan! A shooting star! | Tristan! Bir yıldız kayıyor! | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
More beautiful than a fancy ring from Ipswich? | Ipswich'ten alınan süslü bir yüzükten daha mı güzel? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I'd cross the wall and I'd bring you back that fallen star. | ...duvarı aşar ve yere düşen o yıldızı sana getirebilirim. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You can't cross the wall. | Duvarı geçemezsin. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Nobody crosses the wall. Now you're just being silly. | Hiç kimse duvarı geçemez. İşte şimdi aptalca davranıyorsun. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I'm not being silly. I'd do it. | Aptalca davranmıyorum. Bunu yapabilirim. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
For you, I'd do anything. | Senin için, her şeyi yaparım. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
My very own star. | Kendime ait bir yıldız. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
It seems we have ourselves an agreement. | Görünüşe bakılırsa, aramızda bir anlaşma yaptık. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You have exactly one week or I'm marrying Humphrey. | Tam olarak bir haftan var yoksa Humphrey ile evlenirim. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Mormo! Empusa! Wake up. Now! | Mormo! Empusa! Uyanın. Hemen! | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
What is it? A star has fallen. | Ne oldu? Bir yıldız kaydı. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Where are the Babylon candles? | Babil mumları nerede? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You used the last one, Lamia, 200 years ago. Do you not recall? | Sonuncusunu, 200 yıl önce kullanmıştın, Lamia. Unuttun mu? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Has your mind become as decrepit as your face, Empusa? | Suratın gibi aklını da mı yitirdin, Empusa? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You speak as if such things are freely available. | O şeyler ağaçta yetişirmiş gibi konuşma. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I know, sister, I merely thought... | Biliyorum kardeşim, düşündüm ki... | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You'd have us hunting for a Babylon candle | Başka bir cadı, yıldızımızı bulurken, bir Babil mumunun peşine mi düşeceğiz? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Fool. There's no time to waste. | Aptal. Kaybedecek vaktimiz yok. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
If we must retrieve it on foot, then we shall. | Onu ele geçirmek için yürümemiz gerekiyorsa, öyle olsun. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Mormo, we need information. | Mormo, bilgiye ihtiyacımız var. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
If these divinations are correct, the fallen star lies 100 miles away. | Kehanetler doğruysa, kayan yıldız buradan 150 kilometre uzakta. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Four centuries we've waited for this. What hardship a few more days? | Bunun için dört asır bekledik. Birkaç gün daha beklemekten ne çıkar? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Which of us shall go, then, to seek it and bring it back? | Öyleyse hangimiz gidip onu getirecek? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I've his kidney. I've his liver. | Böbreği bende. Karaciğeri de bende. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
And I've his heart. | Bende ise kalbi var. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You'll be needing what's left of the last star. | Son yıldızdan geriye kalanlara ihtiyacın olacak. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
There's not much left. Soon, there'll be plenty for us all. | Fazla bir şey kalmadı. Yakında hepimiz için yeterince olacak. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Dunstan Thorn. Not again. It's Tristan, actually. | Dunstan Thorn. Yine mi sen? Aslında adım Tristan. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Oh. You do look a bit like your father. | Hık demiş, babanın burnundan düşmüşsün. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
And I suppose you intend to cross the wall as well, do you? | Sanırım sen de duvarı geçmeye niyetlisin, öyle değil mi? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Well, you can forget it. Go home. | Bunu unutabilirsin. Evine git. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Cross the wall as well as who? | Kimin gibi geçmeye niyetliymişim? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
No one. Nobody. | Hiç. Hiç kimse. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Nobody crosses the wall. You know that! | Hiç kimse duvarı geçemez. Bunu biliyorsun! | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Everybody knows that! | Herkes bunu bilir! | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Yeah... No, no, I know. I understand. Nobody. | Evet. Hayır, hayır, biliyorum. Anladım. Hiç kimse. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Well, I better just head for the old homestead, then. | Madem öyle, evin yolunu tutsam iyi olacak. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Right, then. Night, Tristan. Good night. | Tamam, o zaman. İyi geceler, Tristan. İyi geceler. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Off you go. | Yol o tarafta. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
That Humphrey again? No. | Yine Humphrey mi? Hayır. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Actually, it was the guard. The guard at the wall. | Aslında, bekçiydi. Duvarın bekçisi. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Tristan, he's 97 years old. | Tristan, o adam 97 yaşında. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Well, that's given him plenty of time to practice, then, hasn't it? | Bu da ona alıştırma yapması için epey vakit kazandırmıştır, öyle değil mi? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Why, may I ask, were you trying to cross the wall? | Sakıncası yoksa, niye duvarı geçmeye çalıştığını sorabilir miyim? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I might ask you the same thing. | Aynı soruyu ben de sana sorabilirim. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I have a mother. | Bir annem var. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I mean, I have a mother. She could still be alive. | Demek istediğim, tabii ki bir annem var. Ama hâlâ hayatta olabilir. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Oh, I hope so. I certainly like to think so. | Umarım hayattadır. Kesinlikle öyle olduğunu umarım. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
And the glass flower. The flower she sold to you. | Kardelen. Sana sattığı çiçek. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
This was also in the basket. I've never opened it. | Bu da sepetin içindeydi. Hiç açmadım. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
"My dearest Tristan, please know that I only ever wanted the best for you. " | "Sevgili Tristan, senin için sadece en iyisini istediğimi bilmelisin." | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Had my mistress allowed it, I would have kept you in a heartbeat. | Hanımım izin verseydi, seni yanımdan ayırmazdım. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
My dearest wish is that we will meet someday. | En büyük dileğim bir gün karşılaşabilmemiz. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
The fastest way to travel is by candlelight. | Seyahat etmenin en hızlı yolu, mum ışığıdır. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
To use it, think of me and only me. | Kullanmak için, beni, sadece beni düşün. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I will think of you every day, for always. | Seni her gün düşüneceğim. Sonsuza dek. | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
"Your mother. " | "Annen." | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Well, do you... Do you have a light? | Peki, ateşin... Ateşin var mı? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Oh! Oh, Mother, I'm so... I'm so sorry. Are you all right? | Anne, çok... Çok özür dilerim. Sen iyi misin? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
No, I'm not. And I'm not your mother, so get off me! | Hayır, değilim. Hem annen de değilim, kalk üstümden! | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You're... You're not my mother? | Sen... annem değil misin? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Do I look like I'm your mother? | Annene benzer bir halim mi var? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Well, are you all right? Do you want some help? | İyi misin? Yardıma ihtiyacın var mı? | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
You can help by leaving me alone! | Beni rahat bırakarak yardımcı olabilirsin! | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
Oh, my God. "Light the candle and think of me. " | Aman Tanrım. "Mumu yak ve beni düşün." | Stardust-7 | 2007 | ![]() |
I was. I was thinking of my... | Düşünmüştüm. Annemi düşünmüştüm... | Stardust-7 | 2007 | ![]() |