• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 155386

English Turkish Film Name Film Year Details
of the Wraith enzyme in my system. ...Wraith enziminden iz kalmadığını söyledi. ...eser kalmadığını söyledi. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
That's not the point. Colonel, please. Konu bu değil. Yarbay, lütfen. Önemli olan o değil. Yarbay, lütfen. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Let me help you get Ronon back. Size Ronon'ı kurtarmanızda yardım etmeme izin verin. Bırakın Ronon'ı geri almanıza yardım edeyim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
No retreat in the face of battle. Savaştan kaçmak yok. Savaşın karşısında geri çekilmek yok. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
No sympathy for the fallen. Düşene acımak yok. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
No mercy for our enemies. Düşmanlarımıza merhamet yok. Düşmanlarımıza merhamet etmek yok. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
And no mercy to your enemies. Düşmanlarımıza merhamet yok. Düşmanlarınıza merhamet etmek yok. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Our enemies. Düşmanlarımız. Bizim düşmanlarımız. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
{\pos(192,220)}He seems rational, says he wants to help us. Mantıklı görünüyor ve bize yardım etmek istediğini söylüyor. Aklı başında görünüyor, bize yardım etmek istediğini söylüyor. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
{\pos(192,220)}I say we trust him only as much as we have to. Ona sadece ihtiyacımız olduğu kadar güvenelim derim. Ona sadece zorunda olduğumuz kadar güvenelim derim. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
{\pos(192,220)}Use his intel, but he stays here, under guard. Bilgisini kullan, ama o burada gözetim altında kalacak. İstihbaratını kullanalım, ama o burada kalsın. Gözetim altında. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
{\pos(192,220)}Well, if you want to hit that Wraith facility, we're gonna need all the help we can get, Peki, eğer o Wraith tesisini vurmak istiyorsan, her türlü yardıma ihtiyacımız olacak... O Wraith tesisine saldırmak istiyorsan, bulabildiğimiz her türlü yardıma ihtiyacımız var,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
{\pos(192,220)}and apparently he knows that place inside and out. ...ve görünüşe bakılırsa o, orayı avucunun içi gibi biliyor. ...ve görünüşe göre oranın içini dışını biliyor. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
{\pos(192,220)}Yes, and is thus in the perfect position to lead you right into a trap. Evet, bu yüzden de sizi bir tuzağa çekmek için mükemmel bir şansı olacak. Evet, ve böylece sizi tuzağa düşürmek için mükemmel bir konumda. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
{\pos(192,220)}All right, look, I think, as much as he'd like us to believe it, Pekâlâ, bak, her ne kadar bizim inanmamızı istesede... Pekala, bak, bence inanmamızı ne kadar isterse istesin,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
{\pos(192,220)}this is not about regaining some lost honor, ...bu kaybolmuş onurunu geri kazanma ya da... ...bunun amacı kaybettiği onurunu geri almak değil... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
or some Satedan revenge thing. ...bir Sateda'lı intikamı değil. ...veya Satedalı intikamı değil. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Pure and simple... This is about a desperate guy who's willing to do anything to help his buddy. Basit ve öz... Arkadaşına yardım için her şeyi göze almış umutsuz bir adam. Bu yalnızca arkadaşına yardım etmek için her şeyi yapmaya hazır çaresiz bir adam. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
And how can you be so certain of that? Peki ya sen bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Ve nasıl bundan bu kadar emin olabilirsin? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Because I've been there. Çünkü daha önce başıma geldi. Çünkü bunları yaşadım. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Now, we have a chance to get Ronon, and I'm going to take it, Şimdi, Ronon'ı kurtarmak için bir şansımız var ve ben bu şansı kullanacağım... Şimdi, Ronon'ı kurtarma şansımız var ve ben bunu kullanacağım... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
and you're going to need to trust me on this. ...ve senin bana güvenmene ihtiyacım var. ...ve bu konuda bana güvenmen gerekiyor. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Major Lorne's team will be accompanying you. Binbaşı Lorne'un takımı sizinle birlikte gelecek. Binbaşı Lorne'un takımı size eşlik edecek. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
What is it? What's happening? We know where Ronon is. Ne oldu? Ne oluyor? Ronon'ın yerini bulduk. Ne oldu? Neler oluyor? Ronon'ın nerede olduğunu biliyoruz. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I'm coming with you. Gear up. Sizinle geliyorum. Hazırlan. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Teyla, this is exactly the kind of decision we were... Teyla, bu tam da bizim konuştuğumuz karar... Teyla, bu karar tam da bizim... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I was about to meet Kanaan in the cafeteria. Kafeteryada Kanaan'la buluşmak üzereydim. Kanaan ile kafeteryada buluşacaktım. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Would you please explain to him the situation? Lütfen ona durumu açıklar mısınız? Ona durumu açıklar mısınız? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
It's all right. Her şey yolunda. Sorun yok. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Well, well, well, Amanında amanın... Bak sen,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
who have we here? ...kimler varmış burda? ...burada kimler varmış? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Cafeteria. Kafeterya. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
What is this place? Burası da ne böyle? Burası neresi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You were looking for a target area that'd maximize Patlayıcılarınızın gücünü arttıracak... Patlayıcılarının etkisini maksimuma çıkaracak... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
the effects of your explosives. ...bir hedef arıyordunuz. ...bir hedef bölgesi arıyordun. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Well, this is it, the facility's power relay chamber. Pekâlâ, burası, tesisin güç röle odası. İşte burası, tesisin güç rölesi odası. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Hide your charges to avoid discovery. Patlayacılarınızı bulunmamaları için saklayın. Fark edilmemesi için bombaları saklayın. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I assume you have a means to remote detonate from a safe distance? Sanırım uzaktan patlatmak için gerekli aletlere sahipsiniz? Sanıyorum güvenli bir mesafeden patlatmak için yönteminiz vardır. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Well, Şey... Şöyle,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
just flip... ...çevir... ...sadece döndür... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Click. ...ve bas. Bas. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
This way. Bu taraftan. Bu yoldan. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
What's going on, buddy? Neler oluyor, dostum? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We were beginning to wonder if you'd ever show up. Ortaya çıkıp çıkmayacağınızı merak etmeye başlamıştık. Gelip gelmeyeceğiniz merak etmeye başlamıştık. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You're at a disadvantage. Dezavantajlı bir durumdasınız. Dezavantajlı durumdasınız. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You could attempt an escape, Kaçmaya çalışabilirsiniz... Kaçmayı deneyebilirsiniz,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
but you'll have to sacrifice your friend's life to do so. ...ama bunu yapmak için arkadaşınızın hayatını vermek zorundasınız. ...ama bunu yaparken arkadaşınızın hayatını da riske atarsınız. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Ronon, get out of the way. Ronon, yoldan çekil. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I can't do that. Yapamam. Bunu yapamam. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Ronon, step aside. Ronon, kenara çekil. Ronon, çekil kenara. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
His life wouldn't be the only one forfeit. Sadece onun yaşamı kaybedilmeyecek. Hayatını kaybedecek olan sadece o değil. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Tyre... Tyre... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Take them away. Alın onları. Alın silahlarını. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Ronon, what's happening here? Ronon, burada neler oluyor? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I assume this is a prize worthy of reward? Sanırım bu ödüle değecek bir hediye. Sanırım bu ödüle layık bir hareket, değil mi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Welcome back. Hoş geldin. Tekrar hoş geldin. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Well, you know, on the bright side, at least we'll never have to go back to Atlantis Pekâlâ, bilirsin, işin iyi yanı, en azından Atlantis'e dönüp Woolsey'nin... İyi yanından bakacak olursak, en azından Atlantis'e gidip Woolsey'in... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
and hear Woolsey say "I told you so." ...bize "Size demiştim" dediğini duymayacağız. ..."Size demiştim." dediğini duymak zorunda kalmayacağız. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We're gonna get outta here. Sure. Buradan çıkacağız. Tabii. Buradan kurtulacağız. Tabii ki. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
All we have to do is escape from this cell, right? Tek yapmamız gereken bu hücreden kaçmak değil mi? Tek yapmamız gereken bu hücreden kaçmak, değil mi? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I mean, get past all of the armed Wraith Yani, bütün üssü koruyan... Yani, tesisi savunan bütün o silahlı Wraith'leri... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
that are guarding the facility and free Lorne and his team ...silahlı Wraith'leri geçip, her nerede tutuluyorlarsa... ...geçmemiz ve Lorne'un takımını kurtarmamız,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
from wherever they're being held, to get back to the Jumper, ...Lorne ve takımını serbest bırakıp şu anda biz konuşurken muhtemelen... ...sonra da Jumper'a geri dönmemiz gerekiyor ki... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
which is probably being disassembled as we speak, ...parçalanmakta olan Jumper'a dönmeye çalışırken... ...muhtemelen şu anda parçalarına ayırıyorlardır,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
and of course, we've got to rescue Ronon who, ...başına ne geldiğini bilmediğim Ronon'ı da... ...ve tabii ki Ronon'ı kurtarmamız gerekiyor,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I don't know if you happened to notice or not, isn't quite himself. ...kurtarmaya çalışmalıyız. ...ki fark ettiniz mi bilmiyorum ama pek kendisinde değil. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We're gonna get Ronon and we're gonna go back to Atlantis. Ronon'ı kurtaracağız ve Atlantis'e döneceğiz. Ronon'ı kurtaracağız ve Atlantis'e geri döneceğiz. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
And even if we do, then what, huh? Peki yapsak bile, sonra ne olacak, ha? Ve dönsek bile, sonra ne olacak? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Tyre's recovery hasn't exactly been the rousing success we were hoping for. Tyre'ın iyileşmesi pek de umduğumuz gibi başarılı olmadı. Tyre'ın iyileşmesi umduğumuz gibi heyecan verici bir başarı olmadı. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We're going to get Ronon'ı... Ronon'ı geri... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Ronon back. ...geri alacağız. ...alacağız. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Yeah. Of course. Evet. Elbette. Evet. Tabii ki. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We're gonna get him back. Onu geri alacağız. Onu kurtaracağız. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You waste a huge opportunity by killing them. Onları öldürmemekle büyük bir fırsatı kaçırdın. Onları öldürerek büyük bir fırsatı kaçırıyorsun. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
They have no use to me beyond the information they can provide. Bana verecekleri bilgiler dışında işime yaramazlar. Verecekleri istihbarat dışında işime yaramıyorlar. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You underestimate their value. Onların değerini küçümsedin. Değerlerini hafife alıyorsun. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Is it their value I underestimate, Onların değerini mi küçümsüyorum... Değerlerini mi hafife alıyorum,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
or your loyalty I overestimate? Ronon's right. ...yoksa senin sadakatini mi büyütüyorum? Ronon haklı. ...yoksa senin sadakatini mi abartıyorum? Ronon haklı. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
They're much more useful to you alive and cooperative. Sana canlı ve iş birliği yaparak daha yararlı olurlar. Sana canlı çok daha faydalı ve yardımcı olurlar. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
They just need some convincing. Sadece biraz iknaya ihtiyaçları var. Sadece biraz ikna edilmeleri gerekiyor. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
All right, I've got it. Pekâlâ, buldum. Pekala, buldum. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We tell them we have some vital information that we're willing to give up, Onlara önemli bilgilerimizin olduğunu... Onlara, söylemeye niyetli olduğumuz çok önemli bir istihbarat olduğunu,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
but we will only share it with Ronon. So they send Ronon, ...ama sadece Ronon'a söyleyeceğimizi söyleriz. Böylece Ronon'ı yollarlar... ...ama bunu sadece Ronon'la paylaşacağımızı söyleyelim. Sonra... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
he shows up, we appeal to him... ...o geldiğinde de, ona durumu anlatırız... ...onlar Ronon'ı göndersin, o gelince onu etkileyelim... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I mean, the part of him that's still him. Yani, bir kısmı hâlâ o. Yani, hala kendisinde olan parçasını. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Well, I can only think of three things wrong with that plan, Peki, o planda sadece üç şey yanlış olabilir... O planla ilgili sadece üç yanlış şey düşünebiliyorum,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
but go on. ...ama devam et. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
He hasn't been brainwashed as long as Tyre, Tyre kadar uzun bir süre beyni yıkanmadı... Tyre kadar uzun süre beyni yıkanmadı,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
which means he might be more susceptible to our influence. ...bu yüzdende bizim sözümüze daha kolay kanabilir. ...yani bizim etkimize daha duyarlı olabilir. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We convince him to let us out or lead us outta here, Onu, bizi buradan çıkarması ya da kaçırması için ikna ederiz. Onu bizi buradan çıkarmaya, ya da götürmeye ikna ederiz,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
and then, worst case scenario, he's not entirely convinced... ...ve sonra, en kötü ihtimalle ikna olmazsa da... ...ve sonra en kötü durumda, tam olarak ikna olmazsa... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
That's your worst case scenario? Bu mu senin en kötü ihtimalin? En kötü durum dediğin bu mu? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Hey, I'm just spinning here, but Hey, ben sadece burada düşünüyorum, ama... Hey ben sadece fikir yürütüyorum,... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
you know, we could take advantage of that moment of uncertainty and... ...bilirsin, o tereddüt anından yararlanabiliriz ve... ...ama belirsizlik anından yararlanabiliriz ve... Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
You've been summoned. Seni çağırıyorlar. Çağrıldın. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Do you want to, go over the plan one more time? Sen, planın üstünden bir kez daha geçmek ister misin? Planın üzerinden bir kere daha geçmek ister misin? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
No. No, I think I'm good. Hayır. Hayır, sanırım anladım. Hayır. Hayır, böyle iyi. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
I guess it's my turn for the sales pitch, huh? Sanırım pazarlık yapma sırası bende. Sanırım satış konuşması yapma sırası bende, ha? Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
We need to get something. Bir şey almamız gerek. Bir şey almamız gerekiyor. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
Kneel. Çök. Diz çök. Stargate: Atlantis Broken Ties-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 155381
  • 155382
  • 155383
  • 155384
  • 155385
  • 155386
  • 155387
  • 155388
  • 155389
  • 155390
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact