Search
English Turkish Sentence Translations Page 159859
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
of that inquisition holdover of a car seat. | dalga geçiyordum. ...araştırmalarıyla dalga geçiyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
One more strap... I think you could get him to confess. | Bir kemer daha takarsa, sanırım suçunu itiraf ettirebilirsin. Bir kemer daha bağlarsan, ona suçunu itiraf ettirebilirsin. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Okay, I'll see you later. Yeah, mm hmm. | Tamam, sonra görüşürüz. Evet. Tamam, sonra görüşürüz. Tamam. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
So what's the deal with heaven and hell anyway? | Ee, bu cennet ve cehennem ile ilgili durum nedir? Bu cennet ve cehennem olayı da nedir? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I can't believe God would punish people for not believing in him. | Tanrı'nın kendisine inanmayan insanları cezalandırdığına inanamıyorum. Tanrı'nın kendine inanmayan insanları cezalandırdığına inanamıyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Ah, the rapture. | Evet, mest olma. Kıyamet. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What's that? | O ne? O nedir? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Well, I like to think of it as a monster movie. | Ben bunu bir canavar filmi gibi düşünmeyi seviyorum. Ben bunu canavarlı bir film olarak düşünüyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
So who is the monster? | Öyleyse canavar kim? Canavar kim peki? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Have you been to the chiropractor recently? | Yakın zamanda masaja geldiniz mi? Son zamanlarda masaj yaptırdınız mı? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Nobody wants to talk to a spine. | Kimse bir omurgayla konuşmak istemez. Kimse bir belkemiğiyle konuşmak istemez. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
We're offering a discount. | İndirim teklif ediyoruz. İndirim yapıyoruz. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
A spine? I don't mind. | Omurga mı? Seni buraya getirten de o omurga. Belkemiği? Sen de mi belkemiğini görüp geldin? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
We're a new business. We have to advertise. | Yeni bir iş yeriyiz. Reklam yapmak zorundayız. Yeni bir iş yeriyiz. Reklam yapmalıyız. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
We got you. Hang in there, Anne. | Seni tuttuk. Dayan, Anne. Seni yakaladık. Dayan biraz, Anne. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
We've got a bone saw around here somewhere. | Buralarda bir yerlerde kemik testeremiz olacaktı. Buralarda bir yerde bir kemik testeresi olacaktı. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
(laughing) That's so funny. | Bu çok komik. Çok komik bu. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I'll go home. Go home now? | Ben eve gidiyorum. Şimdi mi gidiyorsun? Ben eve gidiyorum. Şimdi mi? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Well, that sucked. Oh, no. | Tabii, bu kötü oldu. Oh, olamaz. Bu kötü oldu. Hayır. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I'm so sorry. Are you coming back? | Çok üzgünüm. Geri gelecek misin? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Do you want me to call you later? | Daha sonra seni aramamı ister misin? Sonra seni aramamı ister misin? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What are we gonna do with you? | Seninle ne yapacağız? Seninle ne yapacağız peki? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I can take him to the park. | Onu parka götürebilirim. Onu parka ben götürebilirim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Okay. No, that's okay. | Hayır, sorun değil. Yok, sorun değil. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
It's more complicated than you think. | Düşündüğünden daha karmaşık bir iştir. Sandığından daha karmaşık bir iş. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I can take a kid to a park. | Bir çocuğu parka götürebilirim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Okay, go to the park. Come on. | Tamam, parka git bakalım. Hadi. Hadi parka gidin. Hadi. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Just to the park, though, right? Be careful. | Yalnızca parka, tamam mı? Yine de dikkatli ol. Sadece parka, tamam mı? Dikkatli olun. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I don't ever want to step on a nail. | Asla bir çiviye basmak istemem. Hiç bir çiviye basmak istemiyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I can read upside down. | Baş aşağı okuyabilirim. Baş aşağı okuyabiliyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
For future missions. | uygun bir araç. ...uygun bir araç. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
That's it. Come on. | İşte bu. Hadi. İşte böyle. Hadi. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Circle the airport. Circle the airport. | Havaalanının üzerinde tur at. Havaalanının üzerinde tur at. Hava alanında tur at. Hava alanında tur at. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
That's it. Bring it in. | İşte bu. Bu tarafa getir. İşte böyle. Yanaştır. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Kris, now is not a good time. | Kris, şu an uygun bir zaman değil. Kris, şu an hiç uygun bir zaman değil. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What's he talking about? Nothing. Kris, | Neden söz ediyor? Hiçbir şeyden. Kris, Neden bahsediyor? Hiçbir şeyden. Kris... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
now is not a good time. | şu an uygun bir zaman değil. ...şu an hiç uygun bir zaman değil. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I'm thirsty. | Ben susadım. Susadım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
So I came home and I found him. | İşte, eve geldim ve onu öylece buldum. İşte, eve geldim ve onu öyle buldum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
He was sitting at the table | Masada oturuyormuş. Masada oturur... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Kris just got out of rehab. | Kris rehabilitasyondan yeni çıktı. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Oh. Are you okay? | Sen iyi misin? Nasıl oldun? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Hey, let's not talk. Let's just sit here. | Hey, hiç konuşmayalım. Sadece oturalım burada. Bence hiç konuşmayalım. Öylece oturalım burada. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I own a little bookstore... "Book Trader." | Küçük bir kitapçı dükkanım var. İsmi "Kitap Taciri". Küçük bir kitapçı dükkânım var... "Sahaf" adında. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
You haven't heard the questions. | Sorularını hiç duymadın ki. Sorularını duymadın ama. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I should be able to feel something, shouldn't I? | Bir şey hissedebiliyor olmam gerekir, değil mi? Bir şeyler hissedebilmem gerek, değil mi? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I love the bookstore... | Kitapçı dükkanını seviyorum. Kitapçıda çalışmayı seviyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
To put all that work into. | tüm o fikirler... ...bütün o fikirler. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I could never do anything like that. | Ben asla öyle bir şey yapamazdım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I close my eyes and pretend that they're trying to tell me something. | Gözlerimi kapatıyorum ve bana bir şeyler anlatmaya çalıştıklarını varsayıyorum. Gözlerimi kapıyorum ve bana bir şeyler anlatmaya çalıştıklarını hayal ediyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What else do you love about the bookstore? | Kitapçı dükkanı ile ilgili başka neyi seviyorsun? Başka neyi seviyorsun kitap dükkânında? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Safe from what? | Neyden güvende? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Safe from being scared all the time... | Sürekli korku içinde olmaktan güvende. ...korkar olmaktan güvende. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I get so tired of it. | O kadar yoruldum ki. Çok yoruldum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
My dad died today. | Babam öldü bugün. Babam bugün öldü. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
A free adjustment? | Ücretsiz bir seans için. Bedava düzeltme? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Hey, I'm around, you know. If you need anything, you can come by. | Hey, ben buralardayım. Bir şeye ihtiyacın olursa uğrayabileceğini biliyorsun. Ben de buralardayım, bilirsin. Eğer bir ihtiyacın olursa, gelebilirsin. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
you say the most amazing things, | şeyleri söylüyorsun da, ...harika şeyler söylüyorsun da... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
It's complicated. | Anlatması zor. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
What? What is it, Arlen? | Ne? Nedir o, Arlen? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Are you really Arlen Faber? | Siz gerçekten Arlen Faber misiniz? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
And neither is Arlen Faber. | Hiçbiri Arlen Faber değil. Kimse Arlen Faber değil. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Anne, it's me. I'm calling again. I'm so sorry. | Anne, benim. Yine arıyorum. Çok üzgünüm. Anne, benim. Tekrar arıyorum. Çok üzgünüm. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I promised I wouldn't call again. I know, I know. | Tekrar aramayacağıma söz verdim. Biliyorum. Biliyorum. Tekrar aramayacağım demiştim. Biliyorum, biliyorum. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I just wanted to tell you one more time I'm so sorry. | Sadece çok üzgün olduğumu bir kez daha söylemek istemiştim. Sadece bir kez daha üzgünüm demek istemiştim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
(knocks on door) Just a minute. | Yalnızca bir dakika! Bir dakika. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
So when I figured out it was him, he agreed to help me | İşte, o olduğunu anladığımda, onun kim olduğunu İşte, onun kim olduğunu anladığımda, nerede yaşadığını... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
All done. | Bitti. Tamamdır. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Well, I'll come by the bookstore this week. | Şey, bu hafta kitapçı dükkanına uğrarım. Bu hafta kitapçıya uğrarım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Better hurry. Might be going out of business sale time for me. | Acele etsen iyi olur. Zararına satışlara başlayabilirim. Acele etsen iyi olur. Dükkânı kapatıyorum, zararına satışlar başladı. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
No, look, I need to ask you a favor. | Hayır, bak. Senden bir iyilik isteyecektim. Hayır. Bir iyilik isteyecektim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Well, word on the street is I don't help anyone. | Dediklerine göre hiç kimseye yardım etmiyormuşum. Dediklerine göre kimseye yardım etmezmişim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I have a client. I'm stuck. | Benim de bir müşterim var. Buraya çakılıp kaldım. Benim de bir müşterim var. Sıkıştım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
but could you please go and pick up Alex from school | Ama rica etsem Alex'i okuldan alıp ...ama Alex'i okuldan alıp... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
and bring him to your place and I'll pick him up later? | kendi evine götürür müsün? Sonra da ben onu oradan alsam? ...evine götürür müsün? Sonra alırım onu oradan. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
No talking. | Konuşmak yok. Konuşma yok. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
And I told them you're my brother. | Onlara benim kardeşim olduğunu söyledim. Onlara senin kardeşim olduğunu söyledim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
You what? I had to. | Ne dedin? Mecburdum. Ne yaptın? Zorunda kaldım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Just please go and get him and bring him back. | Lütfen sadece git ve onu al. Ve onu geri getir. Lütfen gidip onu alıp, getir. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Just get in and get out. | Sadece gir ve çık. Gir ve çık. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Pick him up, bring him back, do not talk. Got it. | Onu al, geri getir, konuşma. Anladım. Onu al, geri getir, kimseyle konuşma. Anladım. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Hey, buddy. | Selam, dostum. Hey, dostum? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Oh, you must be the brother. Correct. | Siz şu 'kardeş' olmalısınız. Doğru. Siz şu "Kardeş" olmalısınız. Doğru. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
So I'm just gonna take Alex home now. | O yüzden Alex'i alıp eve götüreceğim. O yüzden Alex'i alıp gideceğim. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Alexander getting into the advanced program. | programa girmesini etkileyebilir. ...düzey programa girişini etkileyecektir. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
This will just take a minute. Okay. | Sadece birkaç dakika sürer. Tamam. Sadece bir dakika sürer. Tamam. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I'm Zebulon. | Adım Zebulon. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Uncle Zebulon. | Zebulon Dayı. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Well, Alexander... | Peki, Alexander... Alexander... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
First let me say what a joy he is to have in class. | Öncelikle, onun sınıfta bulunmasının büyük bir mutluluk olduğunu söyleyeyim. Öncelikle, onun sınıfımızda bulunması büyük bir mutluluk. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
He's a very creative child | Çok yaratıcı bir çocuk. Çok yaratıcı bir çocuk... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
and he makes friends with everyone. | Ve herkesle arkadaşlık kurabiliyor. ...ve herkesle arkadaş oluyor. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
If one of the other students is hurt or upset, | Diğer çocuklardan biri incinmişse veya üzgünse, Diğer çocuklardan biri incinmiş veya morali bozuksa... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
And empathetic is good. | Ve empati kurmak iyi bir şeydir. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Empathy, reading, friendship... what else is there? | Empati, okuma, arkadaşlık... Başka ne var ki? Empati, okuma, arkadaşlar. Başka ne kaldı ki? | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
He still struggles with arithmetic | Hala toplama çıkarmayla debeleniyor. Hala toplamayla sorun yaşıyor... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
while the other students have moved on to multiplication. | Diğer öğrenciler çarpımlara geçtiler bile. ...diğerleri çoktan çarpmaya geçti. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
Well, you're the teacher. Aren't you supposed to be able | Öğretmen sizsiniz. Sizin ona öğretmek için Öğretmen sizsiniz, sizin öğretmek için bir yol... | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I have 26 students. | 26 öğrencim var. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |
I can't devote all of my time to one student. | Tüm zamanımı tek bir öğrenciye ayıramam. Tüm zamanımı bir öğrenciye ayıramam. | The Answer Man-1 | 2009 | ![]() |