Search
English Turkish Sentence Translations Page 159886
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Did you ever blood dope or use blood transfusions | Bisiklet sürme performansını artırmak için kan dopingi veya kan nakli yaptırdın mı? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Did you ever use any other banned substances | Testosteron, kortizon ya da büyüme hormonu gibi başka yasaklı maddeler kullandın mı? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Yes or no, in all seven of your Tour de France victories, | Evet ya da hayır, yedi Fransa Bisiklet Turu galibiyetinde | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
did you ever take banned substances or blood dope? | hiç yasaklı madde ya da kan dopingi kullandın mı? Evet. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The first few minutes of Oprah was just riveting. | Oprah'nın ilk birkaç dakikası müthiş sürükleyiciydi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
To finally witness him saying that he doped | Yıllarca hararetle inkar ettikten sonra | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I can emphatically say I'm not on drugs. | Asla ve asla ilaç kullanmıyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Neither I nor any member of my team | Ben ve hiçbir takım arkadaşım yasa dışı ilaçlar kullanmadık. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
We got nothing to hide. We know that. Everybody knows that. | Saklayacak hiçbir şeyimiz yok. Bunu biliyoruz. Herkes biliyor. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And to call somebody a cheater, | Birine hileci, sahtekar, mağlup diyebilmek için kesinkes kanıtlar | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
It's cliche'. He looked me in the eyes and told me he didn't dope. | Tam bir klişe. Gözlerimin içine bakıp doping yapmadığını söyledi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Any idiot with half a brain should have | En yarım akıllı insan bile Armstrong'un yalan söylediğini anlardı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
They've been testing you like crazy. | Peş peşe testler yapıyorlar. Seni takip ediyorlar, izliyorlar. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Lance Armstrong is a fraud. I don't believe a word he says. | Lance Armstrong sahtekardır. Tek kelimesine bile inanmıyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I want this man to suffer. And I say that with all sincerity. | Bu adamın acı çekmesini istiyorum. Bunu tüm içtenliğimle söylüyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
It did not even feel wrong? | Yanlış bile gelmedi mi? Gelmedi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The prime time confession turned out to be a bumpy ride for Lance. | Canlı yayında gelen itiraf Lance için sarsıcı bir deneyim oldu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
But it might never have happened if he hadn't | Ama 2009'da zafer turu atmaya karar vermeseydi, bunlar hiç olmayabilirdi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And your comeback. Do you regret now coming back? | Geri döndüğün için pişman mısın? Evet. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
We wouldn't be sitting here if I didn't come back. | Geri dönmeseydim burada oturuyor olmazdık. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I kept wondering about that question | Onu izlediğim yıl boyunca bu soruyu merak edip durdum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
It's been a long time. Will you be ready for the Tour? | Uzun zaman oldu. Tur'a kadar hazır olacak mısın? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
A few weeks ago, when he first came up with | Birkaç ay önce dönebileceğini ilk söylediğinde çok şaşırdım. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Johan Bruyneel, Lance's team director | Lance'in yedi Tur birinciliğinde de takım direktörü olan Johan Bruyneel | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
was now running Team Astana. | artık Astana Takımı'nı yönetiyordu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He reunited with Lance to help guide his comeback. | Dönüşünde ona yol göstermek için Lance'le yeniden birleşti. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
We good? Sure. | Hazır mıyız? Evet. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
So is there a motivator for you this time around? | Bu kez seni motive eden bir şey var mı? Bu, tüm eleştirilere bir nevi cevap mı... | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Few people in sport divide public opinion quite like Lance Armstrong. | Halkı Lance Armstrong kadar fikir ayrılığına düşüren çok az sporcu vardır. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Yet so many wanted to believe. | Yine de çoğu kişi inanmak istedi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Wherever Lance went, he moved the needle. | Lance nereye gitse, her şeyi mıknatıs gibi çekiyordu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Even so, the organization that ran the Tour de France | Yine de Fransa Bisiklet Turu organizatörleri onu yeniden davet etmeye gönülsüzdü. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Just 10 months before the race, the comeback was in jeopardy. | Yarıştan sadece 10 ay önce dönüşü tehlikeye girmişti. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The story is, "Refused entry into | "Fransa Bisiklet Turu'na girişi sebepsiz yere reddedildi" denilecek. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He's never been caught, prosecuted, busted for anything. | Hiçbir nedenden ötürü yakalanmadı, yargılanmadı, tutuklanmadı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
They won't let him in the marquee event. | Ama en büyük yarışa alınmıyor. Bence medya onları yerin dibine sokar. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And they think Lance is busted. No, he's not. | Lance için de öyle düşünüyorlar. Değil. Ama onlar öyle... Öyle değil. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
They think it might be that way. | Öyle olabileceğini düşünüyorlar. L'Équipe hile yaptığını yazdı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He didn't. | Çıkmadı. Ama L'Équipe öyle yazdı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
What was the headline? | Manşet neydi? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Long before Oprah, "The Armstrong Lie" article | Oprah'dan çok önce, "Armstrong Yalanı" adlı makale | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
If you consider my situation, | Durumumu göz önüne alırsanız, ölüm fermanı | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
That's crazy. I would never do that. | Çok saçma. Bunu asla yapmam. Hayır. Mümkün değil. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
It was a bold claim, considering how many | Çevresindeki birçok bisikletçinin yakalandığı düşünülünce, cesur bir iddiada bulunmuştu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And even after Lance's seven Tour wins, | Lance'in yedi Tur galibiyetinden sonra bile profesyonel bisikletçilik, doping | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
But there's just too much swirl around it constantly. | Ama bu sporun içinde bitmek bilmeyen bir kaos var. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Shortly after Armstrong retired, there was | Armstrong emekli olduktan az sonra, Puerto Operasyonu adlı büyük bir baskınla | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Throughout Lance's Tour wins, | Lance'in Tur birincilikleri sırasında, Armstrong'la platforma çıkan | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And finally, the last thing I'll say for | Son olarak, bisiklet sporuna inanmayan kötümser ve şüpheci insanlara | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I'm sorry you can't dream big, and I'm sorry you don't believe in miracles. | Büyük hayaller kuramadığınız ve mucizelere inanmadığınız için üzgünüm. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
After winning in 2005, what better moment to walk away? | 2005'teki galibiyet, sporu bırakmak için en uygun an değil miydi? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
What better moment to stay away? | Emekli olmak için en uygun an değil miydi? Neden teşekkür edip çekilmedi? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
"I had a nice career and now it's over. Thank you." | "Başarılı bir kariyerim vardı, bitti. Teşekkür ederim." Ama o böyle biri değil. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And that urge to crush, that urge | O ezme dürtüsü, çekişme dürtüsü, hükmetme dürtüsü, sadece | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Lance tried to dominate my film, too. | Lance filmime de hükmetmeye çalıştı. 2009 yılı boyunca gözümün içine baka baka yalan | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Whether he wanted to try to make things right | Yaptığını telafi etmek için mi, hala hikayemi etkilemek | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Do you feel, in retrospect, that you were | Şimdi geriye bakınca, bu konuda aşırı ısrarcı davrandığını düşünüyor musun? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Had the lie become too big? Did it get out of control for you? | Yalan fazla mı büyüdü? Kontrolünden çıktı mı? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, that's the biggest regret of my life. | Evet, hayatımın en büyük pişmanlığıydı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Um, I'm a fighter. I grew up a fighter. | 24 Mayıs 2013 | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I forgot to turn that... | Ama unutuyordum... Bisikletten indiğimde, bir basın toplantısında, takım görüşmesinde | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And I wanted to defend myself, | Kendimi savunmak, sporu, takımı ve vakfımı savunmak istiyordum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The gift that he has that gets overlooked is his gift as a storyteller, | Göz ardı edilen bir özelliği vardı, o da hikaye anlatma | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
By racing the bicycle all over the world, | Avustralya'dan başlayıp Fransa'ya kadar dünya çapında bisikletle yarışmak, | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He understood the power of that story, and he used it. | Hikayenin gücünün farkındaydı ve bunu kullandı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The disease, testicular cancer, travels up a young man's body, | Testis kanseri, genç bir adamın vücudundan yukarı doğru yayılır ve bir | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
My dumb ass just ignored symptoms, | Salaklığım yüzünden, uzun süre gözümün önündeki bariz, rahatsız edici | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Severe headaches. | Şiddetli baş ağrıları. Mayıs 2000 | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Blurry vision. | Bulanık görme. Kanlı öksürükler. Kasıklarımda müthiş bir ağrı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I read that you had a testicle the size of an orange. | Bir testisinin portakal kadar olduğunu okumuştum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
That's an exaggeration. | Abartmışlar. Limon? İri bir limon. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
In 1996, Lance had the cancerous testicle removed | 1996'da Lance kanserli testisi aldırıp deneysel | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The doctors there thought Lance's chances | Oradaki doktorlar, Lance'in yaşama şansının %50'den az olduğunu düşünüyordu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Lance underwent brain surgery to remove cancerous lesions, | Lance kanserli lezyonları aldırmak için beyin ameliyatı yaptırdı, sonra da akciğerlerini | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
but if he survived, the treatment would protect his career. | ama hayatta kalırsa, bu tedavi kariyerini kurtaracaktı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Whatever I do in cycling, or whatever I do in the Tour de France, | Ne bisiklet sürerken, ne Fransa Bisiklet Turu'nda | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
or whatever I do in training, I'll never suffer like I did then. | ne de antrenmanlar sırasında o kadar çok acı çektim. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
That initial surgery to remove that primary tumor in the testicle | Testisteki ana tümörü almak için yapılan ilk ameliyat çok ciddiydi, kesik çok büyüktü. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The cut was probably six inches long, | Tam belimin üzerinde on beş santimlik bir kesikti ve çok ıstırap vericiydi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
So I got on the bike and I just | Sonra bisikletime atladım ve ağır aheste mahallemde gezmeye başladım. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
That was a big day for me. | Benim için önemli bir gündü. Yaklaşık bir kilometre sürdüm. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And I did it in tennis shoes, and I did it on a mountain bike. | Ayağımda tenis ayakkabıları, altımda dağ bisikleti vardı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
But I was on the bike. I was pedaling the bike. | Ama bisikletteydim. Pedalları çeviriyordum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
that initial sense of freedom that a bicycle gives a child. | bisikletin çocuğa verdiği o ilk özgürlük hissi... | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Kids love bikes because it's the first time in their life they're free. | Çocuklar bisikleti sever çünkü hayatlarında ilk kez özgürdürler. İlk kez | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
raised by a young mother who worked as a receptionist. | Resepsiyonist olan genç bir anne tarafından büyütüldü. Babasını hiç tanımadı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He comes out of Plano, Texas, and he comes out angry. | Plano, Teksas'tan ayrıldığında serseri mayın gibiydi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He comes out ready to take on the world with | Dünyaya meydan okumaya hazırdı ve annesinden başka kimseye ihtiyacı yoktu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
My morn, she doesn't really have that much money, so... | Annemin fazla parası yok, o yüzden... Birilerinden para bulabilirdim | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
You can see in the yellow helmet there | Gördüğünüz sarı kasklı sporcu sahadaki en genç profesyonel | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I like beating those guys. I love beating people. | Onları yenmeyi seviyorum. İnsanları yenmeyi seviyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He got into a fight with one of his coaches early on, | Önceleri bir koçuyla kavgaya tutuşmuştu ve ona sürekli "Babam değilsin" diyordu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And I think that statement | Sanırım o zamandan beri herkese bu lafı söylüyor. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Kids from Plano High School, "Hey, you're not in charge of me." | Plano Lisesi'ndeki arkadaşlarına, "Hey, bana emir veremezsiniz." Avrupalı | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I was content with my career. | Kariyerimden memnundum. 93, 94, 95 yıllarında gençtim. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
One of the best one day racers in the world. | Dünyanın en iyi bir günlük yarışçılarındandım. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I made plenty of money. | Çok para kazandım. "Süper ya" dedim içimden. "Gencim. İyi para kazanıyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
"I'll just do this for a few years | "Birkaç yıl daha bu işi yapar, sonra başka bir iş bulurum." | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And when I came back, I thought, | Atlatıp geri döndüğümde ise şöyle düşündüm: "Kimse bir şey başarabileceğimi sanmıyor. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I thought, "Okay, fuck it. I'm gonna try to win the Tour de France." | "Boş versene. Fransa Bisiklet Turu'nu kazanmaya çalışacağım" dedim. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |