Search
English Turkish Sentence Translations Page 159889
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
He knew when the test was gonna be ready. | Testin ne zaman hazır olacağını biliyordu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
We all agreed, and so we did one | Hepimiz kabul ettik ve Tur'un ortasında tek bir kan nakli yaptık. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The Tour was won on Hautacam in 2000 when I won by four minutes. | 2000 yılında, Tur zaten Hautacam'da dört dakikayla lider olduğumda kazanılmıştı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
That was pre transfusion. | Bu, nakilden önceydi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
But he made that call. | Ama öyle bir karar verdi. Ve bu kararı hepimiz sorguladık. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Because you thought it wasn't gonna be enough. | Çünkü yetmeyeceğini düşündünüz. Yetmeyeceğini düşündüm. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Each year, the bar got nudged a little higher. | Çıta her yıl biraz daha yükseldi. Yenilik talepleri arttı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
You had to keep up with the Joneses or fall behind. | Ya rakiplerine ayak uyduracak ya da geride kalacaktın. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
It became this game of hide and seek. | Olay bir saklambaç oyununa dönüştü. Ve bazen en iyisi göz önünde saklanmaktır. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And that's what they chose to do in 2004. | 2004'te böyle yapmayı tercih ettiler. Otobüsü arıza yapmış gibi yol kenarına çektiler | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
and administered blood bags to the entire team. | ve bütün takıma kan torbalarını enjekte ettiler. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
In front of everybody. In front of the police, in front of the fans. | Herkesin önünde. Polisin, hayranların önünde. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
It struck me as odd, but it made sense. | Tuhaf geldi ama mantıklıydı. Eninde sonunda yapacaktık. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
When everyone cheats, then it becomes hugely distorted. | Herkes hile yaptığında her şey rayından çıkar. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
It becomes a different contest, | Rekabet bambaşka bir hal alır. En iyi doktora, | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
who's got the most money, who's got the biggest risk tolerance. | en fazla paraya ve en yüksek risk toleransına sahip olan kazanır. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And the guy who was that guy for this era was Lance. | Ve bu açıdan o dönemin kilit adamı Lance'di. Bu noktada olay bir güç oyunu haline geldi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
When you can say, "I'm gonna use a private jet | Bulunmamak için özel jetiyle seyahat edebiliyordu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Life, for me, at the time, was moving fast. | O dönemde hayatım hızlı akıyordu. 2005'e bakalım. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I had won seven Tours in a row. | Peş peşe yedi Tur kazanmıştım. Güzel bir rock yıldızıyla nişanlıydım. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Armstrong rather enjoyed this. I think he embraced it. | Armstrong bundan keyif alıyordu. Bunu benimsemişti. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I think he had the attitude, "If you're gonna cheat, | "Hile yapacaksan yarım yamalak değil, sonuna kadar yapacaksın. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
If it's training, it's 100%. | Çalışmaysa, %100 çalışma. Ekipmansa, %100 ekipman. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
If it's doping, it's 100%. | Dopingse, %100 doping. O sınırı bir kere aştığında, ahlaki | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Don't bring a knife to a gunfight. | Silahlı çatışmaya bıçakla gelinmez. Sanırım Fransa Bisiklet Turu'nu silahlı | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
When you take that killer mentality and put it in a sport | Bu katil zihniyetini alıp spora uygularsanız, hiçbir yönetmelik, hiçbir kural olmazsa, | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
and people are transfusing bags of blood and taking all kinds of drugs | insanlar torba torba kan nakledip her türlü ilacı alırsa, yakalanmamak için güçlerini | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I don't think so. | Sanmıyorum. Bence insanları susturmak mümkün değil. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
But I did intend to go back and win and do it clean. | Niyetim geri dönüp temiz bir şekilde kazanmaktı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Did you have any concern about going back | Döndüğünde, geçmişte ortaya atılan bazı soruların | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
and opening up some of the questions | yeniden gündeme geleceğinden endişe ettin mi? Elbette. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
So Lance knew the risk he was taking in coming back. | Yani Lance dönerek bir risk aldığının farkındaydı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I thought that his comeback might have been a way | Belki de kendini eleştirenlere ve kendine, geçmişte doping yapıp yapmadığının | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
that it didn't matter if he had doped in the past. | önemli olmadığını kanıtlamak için döndü. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I know what I did and didn't do, | Ne yapıp yapmadığımı biliyorum, bu yüzden geceleri rahat uyuyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
They cannot. | Söyleyemezler. Söyleyebilirler de, ama... | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
There'd be a few dickheads that say that, trust me, but... | Söyleyen birkaç dingil çıkar eminim, ama... Asla. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Lance, you've spoken recently about | Lance, geçenlerde lvan Basso ile Floyd Landis'in | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
So I'm driving to the press conference. | Arabayla basın toplantısına gidiyordum. George Hincapie mesaj attı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I knew the name, but I didn't really know what he looked like. | Adını biliyordum ama tipini bilmiyordum. İrlandalı olduğunu biliyordum tabii. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
"He's gonna ask something. He's gonna say something stupid." | "Bir şey soracak. Aptalca bir şey söyleyecek." | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Excuse me. What is your name again? | Affedersin. Adın neydi? Adım Paul Kimmage. Sunday Times'ta çalışıyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I asked for an interview, but I didn't get one. | Senden özel röportaj talep etmiştim ama kabul edilmedi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Meaning me. | Beni kastettin. Ben bu hastalıkla savaşmak için buradayım. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I am here so that I don't have to deal with it, | Bu hastalık benim başıma dert olmasın, senin başına dert olmasın, | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
none of us have to deal with it, my children don't have to deal with it. | hiçbirimizin, çocuklarımın başına dert olmasın diye buradayım. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
But yet you said that I am the cancer, | Ama sen benim kanser olduğumu ve kanserin nüksettiğini söyledin. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And I don't think anybody in this room | Bence buradaki kimse de sana röportaj vermemeli. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
You are not worth the chair that you're sitting on with a statement like that, | Dünyadaki herkesi etkileyen bir hastalıkla ilgili | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Lance was threatened there, and the only | Lance orada kendini tehdit altında hissetti ve tek bildiği, karşı atağa geçmekti. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I have to say, at least in the footage, | Söylemeden geçemeyeceğim, görüntülerde biraz huzursuzsun. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, you think? | Herhalde yani. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
That's one of those moments where you're thinking, | O anda şöyle diyorsun, "İnsan bu spora neden geri döner? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
"Why do you want to deal with this stuff?" | "Neden bunlarla uğraşmak ister?" Sonuç olarak, | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
a successful, retired athlete, and had everything he wanted in the world. | başarılı, emekli olmuş bir sporcuydu ve hayatta istediği her şeye sahipti. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Why would you want to come back and suffer with us? | İnsan neden geri dönüp bunları çekmek ister? *George Hincapie Eski Takım Arkadaşı* | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
You just suffer on the bike all the time. | Sürekli acı çekiyorsun. *Çok Yaşa Lance* | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And yet he wanted to come back to it | Yine de geri dönüp bir şey kanıtlamak, bir mesaj göndermek istiyordu. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The misery of the rain stung one rider more than most. | Yağmur çilesi, bir bisikletçiyi çoğundan daha fazla etkiledi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Lance's old teammate, Floyd Landis. | Lance'in eski takım arkadaşı Floyd Landis'i. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Floyd had ridden with Lance for three Tour wins. | Floyd üç Tur galibiyetinde Lance'le birlikte pedal çevirmişti. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
In the middle of the pack, he wondered, | Yarışın ortasında kafasına dank etti, neden eski takım arkadaşı Lance Armstrong | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Great job, boys. Congratulations. | Aferin çocuklar. Tebrikler. *Johan Bruyneel Takım Direktörü, Astana* | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And Bruyneel said, "Look. | Bruyneel ise "Bak" demişti. "Bisiklet dünyasında radyoaktifsin. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Here's Johan Bruyneel talking about a clean team | Johan Bruyneel karşısına geçmiş, en büyük yıldızı Lance Armstrong olan | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The undertow of Floyd's resentment would, in the end, | Floyd'un içten içe artan kızgınlığı, sonunda Lance Armstrong'un çöküşünü hazırlayacaktı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Hope rides again. Hope rides again. | Umut pedalı dönüyor. Umut pedalı dönüyor. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
There was a huge energy at Tour of California. | Kaliforniya Turu'nda müthiş bir enerji vardı. Lance adeta bir film yıldızıydı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
There were people there that know nothing about cycling, | Bisikletçilikten hiç anlamayan insanlar bile | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Some mock Livestrong as nothing more than | Kimileri Livestrong'la ilgili Lance'in dopingi | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Livestrong had raised over $300 million to support cancer victims. | Livestrong kanser mağdurlarına destek için 300 milyon doları aşkın para topladı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And 70 million people around the world | Ve dünyadaki 70 milyon insan o sarı bileklikleri gururla taktı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
All right. | Evet. Teşekkürler! Neden yarışıyor? Efendim? | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
What's he racing for? | Neden yarışıyor? Kanser için para toplamak için. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He raises money? Yeah, to help... | Para mı topluyor? Evet, yardım için... Sonra da bize mi veriyor? Evet. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The ones who always stick with you are kids. | Çocuklar aklınızdan hiç silinmiyor. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
There's nothing like seeing a kid with cancer. | Kanserli bir çocuk görmek çok acı. Hele dışarıdan belli oluyorsa. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And at the same time, there's nothing like | Kanserli bir çocuğun anne babasını görmek de çok acı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
So, while I've been that patient, now I'm a parent. | Eskiden hastaydım, şimdi ise bir babayım. Bir hastane odasında güçten düşmüş, iştahı | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Just hanging out? Yeah? | Takılıyor musun? Öyle mi? İçerisi bayağı coşmuş. Evet. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
There are some crazy girls in there. | Deli kızlar var. Bence girmeyelim. Hayır. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I've seen him with kids in the cancer wards. | Onu kanser koğuşlarında çocuklarla ilgilenirken gördüm. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And I also know people he's reached out to, and that's real. | Yardım ettiği insanları da biliyorum, bunlar gerçekti. Bisikletteki hırsı kadar hakikiydi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
We heard lots of different things about Lance. | Lance'le ilgili birçok şey duymuştuk. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
"Not only can I beat this disease, I can be better than I was." | "Bu hastalığı yenmekle kalmayıp daha iyi olabilirim" diye düşünmeye başladı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Good luck. | İyi şanslar. Sonunda bu kahramanlığı ile gerçekler arasındaki uçurum | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
just bothered people hugely. | insanları müthiş şekilde rahatsız etti. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He thought that, "Because I raised so much money and I gave so many people hope, | "Tonla para toplayıp bunca insana umut verdiğim için bunu yapmaya | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
The critics say I'm arrogant. | Eleştirmenler kibirli olduğumu söylüyor. *2009 Nike Reklamı* | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
A doper. | Dopingci. İşi bitmiş. Sahtekar. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
That I couldn't let it go. | Nerede bırakacağını bilmeyen. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
They can say whatever they want. | Ne derlerse desinler. Bisikletime onlar için dönmedim. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
He was determined to see how he would fare | Dünyanın en iyi bisikletçilerine karşı temiz olarak nasıl yarışacağını görmeye kararlıydı. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I look to have some good days. | Başarılı günlerim olsun istiyorum. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
I'd be disappointed, and I think I have to do that. | hayal kırıklığına uğrarım. Bence bunu yapmalıyım. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Based on those findings, | Bu bulgulara göre en şüpheci gözlemciler bile Lance'in temiz yarıştığına kanaat getirdi. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
Anytime you see him, if he's in trouble, he can never be alone. | Onun iyi durumda olmadığını görürseniz asla yalnız bırakmayın. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
So, Dani, Jani and Chechu, on the climb, you guys look for Lance. | Dani, Jani ve Chechu, tırmanış sırasında gözünüz Lance'de olsun. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
And if there's a problem, he needs guys to | Bir sorun çıkarsa, yanında durup tırmanışta onu hızlandıracak birileri gerekir. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |
On this day's final climb, Lance cracked | O günün son tırmanışında Lance yoruldu ve en iyi yarışçıların gerisine düştü. | The Armstrong Lie-1 | 2013 | ![]() |