Search
English Turkish Sentence Translations Page 16
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Right? | Öyle değil mi? | 05 mm-1 | 2014 | |
That's war! | Bu savaş! | 05 mm-1 | 2014 | |
There's no rationale for going to war. | Savaşa girmek için hiçbir mantık yok. | 05 mm-1 | 2014 | |
That's why | Bu yüzden. | 05 mm-1 | 2014 | |
Same goes for the enemy. | Aynısı düşman içinde geçerli. | 05 mm-1 | 2014 | |
They are human, too. | Onlar da insan. | 05 mm-1 | 2014 | |
Really... | Gerçekten... | 05 mm-1 | 2014 | |
for women too. | Kadınlar için de. | 05 mm-1 | 2014 | |
Things were hard. | Zor şeylerdi. | 05 mm-1 | 2014 | |
Really. | Gerçekten. | 05 mm-1 | 2014 | |
I think | Galiba! | 05 mm-1 | 2014 | |
it's almost a miracle | Bu neredeyse bir mucize. | 05 mm-1 | 2014 | |
that I survived. | Ben hayatta kaldım. | 05 mm-1 | 2014 | |
It was the grandest ship. | O görkemli gemi. | 05 mm-1 | 2014 | |
I was on the Atago! | Atago üzerindeydi! | 05 mm-1 | 2014 | |
The Empire of Japan! | Japon İmparatorluğu! | 05 mm-1 | 2014 | |
May it prosper! | Gelişmeye devam et! | 05 mm-1 | 2014 | |
His Majesty Emperor! | Majesteleri İmparatoru! | 05 mm-1 | 2014 | |
May he live forever! | Sonsuza dek yaşasın! | 05 mm-1 | 2014 | |
I left this room and | Bu odadan çıktım ve... | 05 mm-1 | 2014 | |
went to war. | ...savaşa gittim. | 05 mm-1 | 2014 | |
And | Sonra. | 05 mm-1 | 2014 | |
I returned to this room alive. | Bu odaya sağ salim geri döndüm. | 05 mm-1 | 2014 | |
I feel so guilty. | Kendimi çok suçlu hissediyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
I want to hear you sing again some time. | Yine bir süre şarkı söylediğini duymak istiyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
I want to go to Heaven quickly | Hızlı bir şekilde cennete gitmek istiyorum... | 05 mm-1 | 2014 | |
so that I can hold Shinichiro again. | ...tekrar Shinichiro'yu bu şekilde tutabilirim. | 05 mm-1 | 2014 | |
I love my uncle and aunt. | Amcam ve yengemi seviyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
But now they don't know who I am. | Ama şimdi onlar benim kim olduğumu bilmiyor. | 05 mm-1 | 2014 | |
I wish I could have come sooner. | Daha önce gelmek isterdim. | 05 mm-1 | 2014 | |
Isn't life strange? | Hayat garip değil mi? | 05 mm-1 | 2014 | |
It's not much but I want you to have Shizue's plums. | Çok değil ama Shizue'nin eriklerini almanı istiyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
Eat them at home. | Onları evde yersin. | 05 mm-1 | 2014 | |
I didn't say bad things about you. | Senin hakkında kötü şeyler söylemedim. | 05 mm-1 | 2014 | |
You can stay if you want to. | İstersen kalabilirsin. | 05 mm-1 | 2014 | |
You make me feel like I was mean. | Demek istediğim böyle hissetmeni istemiyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
This isn't much but take it. | Bu çok fazla değil ama al lütfen. | 05 mm-1 | 2014 | |
I appreciate it. | Minnettarım. | 05 mm-1 | 2014 | |
Goodbye. | Hoşça kal. | 05 mm-1 | 2014 | |
Drive safely. | Dikkatli sür. | 05 mm-1 | 2014 | |
A war between two nations | İki ülke arasındaki bir savaş... | 05 mm-1 | 2014 | |
begins with a single person | ...tek bir kişi ile başlar... | 05 mm-1 | 2014 | |
then multiplies into millions and intensifies. | ...daha sonra içine milyonlarcasını çeker ve yoğunlaşır. | 05 mm-1 | 2014 | |
Those governing His Majesty's subjects | Majestelerinin emirlerini yerine getiren kişiler. | 05 mm-1 | 2014 | |
decided to put us through such an atrocity. | ...böyle bir vahşete bizi de sürüklemeye karar verdiler. | 05 mm-1 | 2014 | |
It was their evil, a sin. | Bu onları birer günahkar yaptı. | 05 mm-1 | 2014 | |
Even in war each person has a life. | Hatta savaşta her bireyin bir hayatı, | 05 mm-1 | 2014 | |
Virtues and vices. | Erdemi ve kötü alışkanlıkları. | 05 mm-1 | 2014 | |
Mingled feelings of love and hate. | Aşk ve nefret karışmış duyguları vardır. | 05 mm-1 | 2014 | |
When man is pushed to extremes his spirit shines | Bir adam ne zaman aşırı itilirse ruhu parlar. | 05 mm-1 | 2014 | |
and overcomes the extremity. | Ve ekstremitenin üstesinden gelir. | 05 mm-1 | 2014 | |
And he will awaken as an individual. | Ve bir birey olarak uyanır. | 05 mm-1 | 2014 | |
And he will move a mighty mountain. | Kudretli bir dağ hareket eder. | 05 mm-1 | 2014 | |
The mountain is | O dağ bizim kolektif ruhumuzdur. | 05 mm-1 | 2014 | |
One spirit can move it up to 0.5 millimeters. | Bir ruhu 0.5 milimetre kadar taşıyabilirsiniz. | 05 mm-1 | 2014 | |
But if everyone pushed 0.5 mm together | Eğer herkes birleşirse bir dağı... | 05 mm-1 | 2014 | |
even a mountain could be moved | 0.5 milimetre kadar hareket ettirebilir. | 05 mm-1 | 2014 | |
marking the start of a revolution. | Eğer bu olursa bir devrimin başlangıcını işaret eder. | 05 mm-1 | 2014 | |
But do today's Japanese | Ama bugünün Japonya'sında o ruhu korumak? | 05 mm-1 | 2014 | |
Pushing yourself in adversity | Zorlukları iterek uyanabilir ve kendinizi özgür kılabilirsiniz. | 05 mm-1 | 2014 | |
Offering a glimpse of the eternal light. | Sonsuz ışık bir an sunuyor. | 05 mm-1 | 2014 | |
And | Ve sonra. | 05 mm-1 | 2014 | |
leads to a love to protect for life. | Ömür boyu korumak için aşka yol açıyor. | 05 mm-1 | 2014 | |
Capricorn. | Oğlak burcu olanlar. | 05 mm-1 | 2014 | |
Wear something "cream colored" for luck. | Şans için "krem renkli" bir şeyler giyin. | 05 mm-1 | 2014 | |
Photos are lucky, too. | Fotoğraflarda çok şanslısınız. | 05 mm-1 | 2014 | |
You may get frustrated at work. | İş yerinde hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. | 05 mm-1 | 2014 | |
So prepare a photo for relief. | Yani yardım için bir fotoğraf hazırlayabilirsiniz. | 05 mm-1 | 2014 | |
Aquarius isn't very lucky today. | Kova burcu bugün çok şanslı değil. | 05 mm-1 | 2014 | |
You'll sigh a lot. | Çok derin bir nefes alın. | 05 mm-1 | 2014 | |
You may make others gloomy so be careful. | Başkalarının sizi kasvetli hale getirmesine izin vermeyin. | 05 mm-1 | 2014 | |
Anything "blue" will bring you luck. | "Mavi" olan her şey size şans getirecektir. | 05 mm-1 | 2014 | |
Modern Japanese are not loved. | Modern Japonya pek sevilmiyor. | 05 mm-1 | 2014 | |
They don't know who to love. | Kimi seveceklerini bilmiyorlar. | 05 mm-1 | 2014 | |
They're caught up with the momentum and lose clarity. | Onlar kısa sürede yakalandı konumlarını ve netliğini kaybettiler. | 05 mm-1 | 2014 | |
They see themselves at a dead end. | Onlar kendilerini çıkmazda görüyorlar. | 05 mm-1 | 2014 | |
It prompts them not to help others | Başkalarına yardım etmeyi düşünmezler. | 05 mm-1 | 2014 | |
but to terminate them. | Ama onları sona erdirmek isterler. | 05 mm-1 | 2014 | |
Makoto! | Makoto! | 05 mm-1 | 2014 | |
Isn't this amazing? | Bu şaşırtıcı değil mi? | 05 mm-1 | 2014 | |
What a coincidence! It's a miracle. | Ne tesadüf! Bu bir mucize. | 05 mm-1 | 2014 | |
Do you remember me? It's me, Sawa. | Beni hatırladın mı? Benim, Sawa. | 05 mm-1 | 2014 | |
Did you pay for this? | Bunun için ödeme yaptın mı? | 05 mm-1 | 2014 | |
Hello? | Merhaba? | 05 mm-1 | 2014 | |
I won't tell anyone if you let me stay at your place. | Senin evinde kalmama izin verirsen kimseye söylemem. | 05 mm-1 | 2014 | |
Get in! To your house. | Atla! Senin evine gidiyoruz. | 05 mm-1 | 2014 | |
No crumbs please! | Lütfen kırıntıları dökme! | 05 mm-1 | 2014 | |
This is the last of the Coupes. | Bu son model Coupes! | 05 mm-1 | 2014 | |
The Isuzu 117 Coupe. | Isuzu 117 Coupe. | 05 mm-1 | 2014 | |
Over there? | Oradan mı? | 05 mm-1 | 2014 | |
"I'm Makoto Sasaki now." | "Ben, Makoto Sasaki" | 05 mm-1 | 2014 | |
"Father" | "Babam" | 05 mm-1 | 2014 | |
Oh, you live with your father. | Oh, Babanla birlikte mi yaşıyorsun? | 05 mm-1 | 2014 | |
Nice to meet you, I'm Sawa Yamagishi. | Tanıştığımıza memnun oldum. Ben, Sawa Yamagishi. | 05 mm-1 | 2014 | |
I know Makoto from my work as a carer. | Makoto'yu bakıcı işinden tanıyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
Oh, at the Kataoka house? | Oh, Kataoka evinden mi? | 05 mm-1 | 2014 | |
Right. I'll be damned. | Tamam, lanet olsun. | 05 mm-1 | 2014 | |
Hello, I'm Takeshi Sasaki. | Merhaba, Ben, Takeshi Sasaki. | 05 mm-1 | 2014 | |
So you were there at the time of the fire? | Yangın anında orada mıydın? | 05 mm-1 | 2014 | |
This young lady wants to stay here? | Bu genç bayan burada kalmak mı istiyor? | 05 mm-1 | 2014 |