Search
English Turkish Sentence Translations Page 17
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
As long as you want. | İstediğin kadar kalabilir. | 05 mm-1 | 2014 | |
You've collected more books. | Daha fazla kitap toplamışsınız. | 05 mm-1 | 2014 | |
Thank you, Sawa. | Teşekkürler, Sawa. | 05 mm-1 | 2014 | |
I can't do much but I'll do housework. | Çok fazla bir şey yapamam ama ev işinden anlarım. | 05 mm-1 | 2014 | |
Makoto, how's school? | Makoto, okul nasıl gidiyor? | 05 mm-1 | 2014 | |
He doesn't go. | Okula gitmiyor. | 05 mm-1 | 2014 | |
He doesn't talk either. | Ve konuşamıyor. | 05 mm-1 | 2014 | |
Stubborn just like his dead grandfather. | Ölmüş dedesi kadar inatçı. | 05 mm-1 | 2014 | |
I left before he was born. | Doğmadan önce onu bıraktım. | 05 mm-1 | 2014 | |
I'd never met him before this. | Onunla daha önce hiç tanışmamıştım. | 05 mm-1 | 2014 | |
When did you become mute? | Ne zamandan beri konuşamıyorsun? | 05 mm-1 | 2014 | |
They're strange on his mother's side. | Bunlar tuhaf annesinin yanındayken olmuş. | 05 mm-1 | 2014 | |
Do not leave the table until your dad finishes. | Baban bitirmeden masadan kalkamazsın. | 05 mm-1 | 2014 | |
Takeshi, what time does your work start? | Takeshi, işin ne zaman başlıyor? | 05 mm-1 | 2014 | |
I leave at 6 in the morning. | Sabahleyin saat 6'da gidiyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
That's early! | Çok erkenmiş! | 05 mm-1 | 2014 | |
I work at the shipyard across the water. | Karşıda tersanede çalışıyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
Make me some rice balls to take, Sawa. | Bana biraz pirinç topu yapar mısın, Sawa?. | 05 mm-1 | 2014 | |
We're tight for money as you can see. | Gördüğün gibi para sıkıntısı çekiyoruz. | 05 mm-1 | 2014 | |
I'll let you stay so you could do that much every morning. | Öyle kalmana izin vereceğim Her sabah bunu yapacaksın. | 05 mm-1 | 2014 | |
I'll pay for my food. | Yemek için ödeme yaparım. | 05 mm-1 | 2014 | |
You'd better find a job soon. | Yakında daha iyi bir iş bulurum. | 05 mm-1 | 2014 | |
Going out? | Dışarı mı çıkıyorsun? | 05 mm-1 | 2014 | |
Can you get me a drink? Okay. | Bana içki getirir misin? Tamam. | 05 mm-1 | 2014 | |
Takeshi. | Takeshi. | 05 mm-1 | 2014 | |
Makoto, give me a hand. | Makoto, bana yardım et. | 05 mm-1 | 2014 | |
Yes. I'm off to town. Coming? | Evet. Kasabaya gidiyorum. Geliyor musun? | 05 mm-1 | 2014 | |
Later. | Sonra görüşürüz. | 05 mm-1 | 2014 | |
With my back to the setting sun | Arkamdaki batan güneş ile. | 05 mm-1 | 2014 | |
With resignation in my heart, I live day to day | Kalbimdeki feragat ile günden güne yaşıyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
My fading dreams Life by the streetlight, | Sokak lambasıyla solan rüyalarım. | 05 mm-1 | 2014 | |
My broken down stall No food to be sold | Ben kırılganım. Satacak hiç yiyeceğim yok. | 05 mm-1 | 2014 | |
Oh, Dear Mother... | Oh, Sevgili annem... | 05 mm-1 | 2014 | |
When I look after dying old men | Ne zaman yaşlı adamlara baksam ölüyorlar. | 05 mm-1 | 2014 | |
it gets me thinking. | Düşüncelere dalıyorum. | 05 mm-1 | 2014 | |
They had a whole life I don't know about | Onların koca bir hayat vardı. Benim bilmediğim... | 05 mm-1 | 2014 | |
and we live in the same world. | Ve aynı dünyada yaşıyoruz. | 05 mm-1 | 2014 | |
I know nothing about war. | Savaş hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. | 05 mm-1 | 2014 | |
A baby who's born today | Bugün doğan bir bebek... | 05 mm-1 | 2014 | |
and an old man who dies tomorrow. | ...ve yarın ölen yaşlı bir adam. | 05 mm-1 | 2014 | |
We all live in the same world. | Aynı dünyada yaşıyoruz. | 05 mm-1 | 2014 | |
And we're closing the distance | Ve görünmez olarak bizi ayıran mesafeyi kapatıyoruz. | 05 mm-1 | 2014 | |
But you can see it with your heart. | Ama bunu kalbinle görebilirsin. | 05 mm-1 | 2014 | |
The distance between us is comfortable. | Aramızdaki mesafe rahatlıktır. | 05 mm-1 | 2014 | |
Do you learn anything from books? | Kitaplardan bir şey öğrendin mi? | 05 mm-1 | 2014 | |
Why don't you bring in money instead? | Neden bunun yerine para getirmiyorsun?. | 05 mm-1 | 2014 | |
You eat, sleep | Yiyorsun, uyuyorsun, | 05 mm-1 | 2014 | |
and shit, that's all! | ve sıçıyorsun, hepsi bu! | 05 mm-1 | 2014 | |
It's wasted on you. | Zaman kaybısın! | 05 mm-1 | 2014 | |
I'll cut your hair for you. | Senin saçını keseceğim. | 05 mm-1 | 2014 | |
Tell me if we look alike. | Söyle biz birbirimize benziyoruz. | 05 mm-1 | 2014 | |
I'll beat that | Bu tutumla seni döverim! | 05 mm-1 | 2014 | |
Call me Dad. | Bana baba de! | 05 mm-1 | 2014 | |
We can't look alike. | Biz birbirimize benzemiyoruz. | 05 mm-1 | 2014 | |
Call me Dad! | Bana baba de! | 05 mm-1 | 2014 | |
You've got none of me in you! | Benden hiçbir şey almamışsın! | 05 mm-1 | 2014 | |
"Sanitary Napkins" | "Hijyenik Mendil" | 05 mm-1 | 2014 | |
I wish I'd never been born. | Keşke hiç doğmasaydım. | 05 mm-1 | 2014 | |
"My inheritance to Sawa" | "Sawa'ya Mirasım" | 05 mm-1 | 2014 | |
"One million yen, Shigeru" | "Bir milyon yen, Shigeru" | 05 mm-1 | 2014 | |
One million yen! | Bir milyon yen! | 05 mm-1 | 2014 | |
Mommy! | Anne! | 05 mm-1 | 2014 | |
One million yen! | Bir milyon yen! Bir milyon yen! | 05 mm-1 | 2014 | |
Mommy... | Anne... | 05 mm-1 | 2014 | |
I don't have a womb. | Benim bir rahmim yok. | 05 mm-1 | 2014 | |
There are things in life you don't need to know. | Hayatta bilmememiz gereken şeyler vardır. | 05 mm-1 | 2014 | |
Want some cake? | Biraz kek ister misin? | 05 mm-1 | 2014 | |
Sakura Ando | Sakura Ando | 05 mm-1 | 2014 | |
Akira Emoto | Akira Emoto | 05 mm-1 | 2014 | |
Masahiko Tsugawa | Masahiko Tsugawa | 05 mm-1 | 2014 | |
Written and Directed by Momoko Ando | Yazan ve yöneten Momoko Ando | 05 mm-1 | 2014 | |
...the situation in the Berlin borough of Kreuzberg last night. | ...dün akşam Berlin'in Kreuzberg semtinde olaylar çıktı. | 1 Mai-1 | 2008 | |
Despite the lack of rioting on the night of the 30th, | Ayın 30'unda pek kargaşa çıkmamasına rağmen... | 1 Mai-1 | 2008 | |
police reportedly made 1 19 arrests: | ...emniyetten yapılan açıklamaya göre 119 tutuklama gerçekleşti. | 1 Mai-1 | 2008 | |
Many more than last year. | Bu sayı geçen yıldan oldukça az. | 1 Mai-1 | 2008 | |
Today some 5,000 police will be in Kreuzberg. | Bugün, yaklaşık 5,000 polisin daha Kreuzberg'e gönderileceği... | 1 Mai-1 | 2008 | |
Now what? | Şimdi ne var? 1 | 1 Mai-1 | 2008 | |
I've got to go. 1 | Gitmem lazım. | 1 Mai-1 | 2008 | |
Uwe. | Uwe. | 1 Mai-1 | 2008 | |
Are you a man at all? | Bu mu erkeklik şimdi? | 1 Mai-1 | 2008 | |
Weren't you all there last year? | Geçen yıl da hepiniz orada değil miydiniz? | 1 Mai-1 | 2008 | |
A few burning rubbish containers. That was all. | Birkaç çöp konteyneri yakılmıştı. Hepsi bu. | 1 Mai-1 | 2008 | |
But in France... But we're not in France. | Oysa Fransa'da Tamam da burası Fransa değil. | 1 Mai-1 | 2008 | |
I just thought... | Düşünelim demiştim... | 1 Mai-1 | 2008 | |
No one plays up here anymore. | Burada kimse oyun oynamıyor. | 1 Mai-1 | 2008 | |
Uwe! | Uwe! | 1 Mai-1 | 2008 | |
What's up, Uwe? | Uwe, neyin var? | 1 Mai-1 | 2008 | |
Trouble at home? | Evde sıkıntı mı çıktı yoksa? | 1 Mai-1 | 2008 | |
That's enough, Schroeder. | Schröder, uzatma artık. | 1 Mai-1 | 2008 | |
No, I knowwhat Uwe needs. | Uwe'nin neye ihtiyacı olduğunu biliyorum. | 1 Mai-1 | 2008 | |
Uwe should go on a rampage, get himself some protester, | Uwe şimdi kalabalığa dalacak, eline birkaç gösterici geçirecek... | 1 Mai-1 | 2008 | |
and smack him right in the head! | ...kafaya kafaya vuracak ki kendine gelsin. | 1 Mai-1 | 2008 | |
I said that's enough! | Sana uzatma demedim mi Schröder! | 1 Mai-1 | 2008 | |
Pay particular attention to groups | Az önce bahsettiğimiz gruplara... | 1 Mai-1 | 2008 | |
consisting of the type just described. | ...özellikle dikkat etmemiz gerekecek. | 1 Mai-1 | 2008 | |
In addition, our inter regional units, | Ayrıca, bölgeler arası birimlerimiz... | 1 Mai-1 | 2008 | |
i.e. those from Brandenburg, will be allocated local scouts. | ...mesela Brandenburg'dan gelenler de Berlin'deki birlikler arasına dağıtılacak. | 1 Mai-1 | 2008 | |
You know, back then it was... | Biliyorsunuz, o günlerde... | 1 Mai-1 | 2008 | |
It was almost like paradise. | ...sanki cennette gibiydik. | 1 Mai-1 | 2008 | |
Suddenly we just looted a supermarket. | Birden süpermarketin tekini yağmaladık. | 1 Mai-1 | 2008 |