English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 1603
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Are you curious? | Merak mı ettin? | A Million-1 | 2009 |  |
| Even if you wait in cover for years in the jungle, | Yıllarca ormandaki bir sığınakta kalırsan... | A Million-1 | 2009 | |
| there`s no guarantee you`ll get one good shot of a tiger. | ...bir kaplan tarafından ne zaman saldırıya uğrayacağını kestiremezsin. | A Million-1 | 2009 | |
| Where exactly are we? | Tam olarak neredeyiz? | A Million-1 | 2009 | |
| I don`t think l`ve seen a single person here. | Burada tek bir kişiyi bile görmedim. | A Million-1 | 2009 | |
| How would I put it... An inland deserted island? | Bu yarışmayı nerede yapacaktım... Ülkenin ortasında ıssız bir ada da mı? | A Million-1 | 2009 | |
| Do you like it here? | Burada olmayı seviyor musun? | A Million-1 | 2009 | |
| Yeah... I don`t like people. | Elbette... İnsanları sevmem. | A Million-1 | 2009 | |
| We crossed a desert like this on the way in. | Buraya gelirken böyle bir çölü görmüştük. | A Million-1 | 2009 | |
| I think we are heading back the way we came in. | Sanırım geldiğimiz yöne doğru gidiyoruz. | A Million-1 | 2009 | |
| Let`s hurry. | Acele edelim. | A Million-1 | 2009 | |
| It`ll be harder once the sun peaks. | Güneş tepeye geldiğinde işimiz zorlaşacak. | A Million-1 | 2009 | |
| Get up. Is this how you want to end your life? | Kalk. Böyle mi ölmek istiyorsun? | A Million-1 | 2009 | |
| There`s no one here to help you. | Sana yardım edecek hiç kimse yok. | A Million-1 | 2009 | |
| Cheol hee Park. | Cheol hee Park. | A Million-1 | 2009 | |
| Still got some energy left in you? | Hâlâ biraz enerjin kaldı mı? | A Million-1 | 2009 | |
| Don`t you want some water? | Biraz su istemez miydin? | A Million-1 | 2009 | |
| Good job everyone, you`ve made it this far. | İyi iş arkadaşlar, bu kadar uzaklara gelebildiniz. | A Million-1 | 2009 | |
| We`ll begin the third round. | Üçüncü bölüme başlayacağız. | A Million-1 | 2009 | |
| Do you see that hill? | Şu tepeyi görüyor musunuz? | A Million-1 | 2009 | |
| There is a forest over the hill. You`ll also find water there. | Tepede bir orman var. Orada su da bulacaksınız. | A Million-1 | 2009 | |
| You just have to make it over there. | Tek yapmanız gereken o tepeye ulaşmak. | A Million-1 | 2009 | |
| You`ll be eliminated if you don`t make it, of course. | Haliyle, başaramazsanız, eleneceksiniz. | A Million-1 | 2009 | |
| Water... water... | Su... Su... | A Million-1 | 2009 | |
| It`s... mine... Mine... Mine. | Bu benim... Benim... Benim. | A Million-1 | 2009 | |
| It`s... mine... | Bu su... benim... | A Million-1 | 2009 | |
| Soo yun, where are you going? | Soo yun, nereye gidiyorsun? | A Million-1 | 2009 | |
| You`ll be playing along if you go that way. | Oraya gidersen oyunu devam ettiriyor olacaksın. | A Million-1 | 2009 | |
| What options do we have? | Başka seçeneğimiz var mı ki? | A Million-1 | 2009 | |
| Game or not, we have to live first! | Oyun ya da değil, öncelikle hayatta kalmamız gerek! | A Million-1 | 2009 | |
| You`re doing it because you know you`ll make it. | Başaracağını bildiğin için bunu yapıyorsun. | A Million-1 | 2009 | |
| How could you be so selfish? What about others? | Nasıl bu kadar bencil olabiliyorsun? Diğerleri ne olacak? | A Million-1 | 2009 | |
| What the fuck can we do then? | Ne halt yiyeceğiz? | A Million-1 | 2009 | |
| You want all of us to die here? | Hepimizin burada ölmesini mi istiyorsun? | A Million-1 | 2009 | |
| Let`s just go. | Haydi gidelim. | A Million-1 | 2009 | |
| Don`t think of it as his game. | Bunu, onun oyununa devam ediyormuş gibi görme. | A Million-1 | 2009 | |
| It`s a fight against yourself from here on. | Bundan böyle kendinle mücadele olarak gör. | A Million-1 | 2009 | |
| You can do it. | Bunu yapabilirsiniz. | A Million-1 | 2009 | |
| Put yourself together! | Toparla kendini! | A Million-1 | 2009 | |
| You`re just dehydrated. | Suya ihtiyacın var. | A Million-1 | 2009 | |
| Lick my sweat for now. | Şimdilik terimi em. | A Million-1 | 2009 | |
| That fatty is dragging them down. | Şişko onları epey uğraştırıyor. | A Million-1 | 2009 | |
| This is getting interesting. | İlginç olmaya başlıyor. | A Million-1 | 2009 | |
| Let`s see how far this goes. | Bunun daha ne kadar süreceğini görelim. | A Million-1 | 2009 | |
| We might all die this way. | Buna devam edersek hepimiz öleceğiz. | A Million-1 | 2009 | |
| Sick of it... | Bıktım... | A Million-1 | 2009 | |
| Get up Don`t think stupid thoughts. | Kalk. Aptalca düşüncelere dalma. | A Million-1 | 2009 | |
| So sick of living this way | Böyle yaşamaktan bıktım. | A Million-1 | 2009 | |
| You stupid idiot! | Seni aptal! | A Million-1 | 2009 | |
| This life... | Bu hayat... | A Million-1 | 2009 | |
| This life was total shit. | Bu hayat tamamen boktandı. | A Million-1 | 2009 | |
| I want a better second life. | Daha iyi bir ikinci hayat istiyorum. | A Million-1 | 2009 | |
| Up! | Ayağa kalk! | A Million-1 | 2009 | |
| Let`s go. | Gidelim. | A Million-1 | 2009 | |
| We can`t drag him any further. | Onu artık taşıyamayız. | A Million-1 | 2009 | |
| We have to live too. Get up. | Bizim de yaşamamız gerekiyor. Kalk. | A Million-1 | 2009 | |
| We`ll come back. | Geri geleceğiz. | A Million-1 | 2009 | |
| Thank you, Cheol hee. | Teşekkürler, Cheol hee. | A Million-1 | 2009 | |
| Beautiful eyes... | Güzel gözler... | A Million-1 | 2009 | |
| So sudden... | Çok ani oldu... | A Million-1 | 2009 | |
| In the middle of it all Amazing... | Tüm yaşananların ortasında... Hayret... | A Million-1 | 2009 | |
| Doesn`t matter if others are dying Just doing what they want. | Diğerlerinin ölmesi umurlarında değil. Ne isterlerse onu yapıyorlar. | A Million-1 | 2009 | |
| Just like me. I don`t really care if they live or die. | Aynen benim gibi. Hayatta kalıp kalmamaları umurumda değil. | A Million-1 | 2009 | |
| It`s too late. | Artık çok geç. | A Million-1 | 2009 | |
| Out of the way! | Çekil yolumdan! | A Million-1 | 2009 | |
| It`s too late you want to die too? | Çok geç. Sen de ölmek mi istiyorsun? | A Million-1 | 2009 | |
| He`s not dead, he`s not. | O ölmedi, yaşıyor. | A Million-1 | 2009 | |
| Snap out of it! Look! | Kendine gel! Baksana! | A Million-1 | 2009 | |
| He chose his own path We`ve done nothing wrong. | O kendi yolunu seçti. Biz yanlış bir şey yapmadık. | A Million-1 | 2009 | |
| We can`t just watch him die! | Ölmesini öylece izleyemeyiz! | A Million-1 | 2009 | |
| This isn`t right. | Bu doğru değil. | A Million-1 | 2009 | |
| Don`t act like you`re better than us. | Bizden iyiymişsin gibi davranma. | A Million-1 | 2009 | |
| Nothing will change. | Hiçbir şey değişmeyecek. | A Million-1 | 2009 | |
| You feel better that you`ll live one more day? | Bir gün daha fazla yaşayınca kendini daha iyi mi hissedeceksin? | A Million-1 | 2009 | |
| Let go of me. | Bırak beni. | A Million-1 | 2009 | |
| He`s not dead. Let go! | O ölmedi. Bırak! | A Million-1 | 2009 | |
| You promised, Gi tae. You promised to me! | Söz vermiştin, Gi tae. Bana söz vermiştin! | A Million-1 | 2009 | |
| Keep rolling. | Çekmeye devam et. | A Million-1 | 2009 | |
| Don`t run away like a coward! | Erkeksen kaçma! | A Million-1 | 2009 | |
| I love that last shot! | Şu son bölümleri seviyorum! | A Million-1 | 2009 | |
| You piece of shit! | Aşağılık herifler! | A Million-1 | 2009 | |
| Seung ho Hur is the latest to be eliminated. | Seung ho Hur son elenen kişi. | A Million-1 | 2009 | |
| As expected, he could not fight through it. | Beklendiği gibi, bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüremezdi. | A Million-1 | 2009 | |
| The odds are getting better Five contestants are left. | Olasılıklar daha da artıyor. Geriye 5 yarışmacı kaldı. | A Million-1 | 2009 | |
| Until next time. | Sıradaki bölüme kadar. | A Million-1 | 2009 | |
| Cheer up, you`ve done your best | Keyiflen biraz, elinden geleni yaptın. | A Million-1 | 2009 | |
| What`s with you? | Derdin ne senin? | A Million-1 | 2009 | |
| You seem overtly dramatic about it | Son olay seni epey üzmüş gibi. | A Million-1 | 2009 | |
| Maybe you`re just a nice person. | Belki de iyi birisin. | A Million-1 | 2009 | |
| I`m not nice. | Ben iyi biri değilim. | A Million-1 | 2009 | |
| A fork road. | Yol ayrımı. | A Million-1 | 2009 | |
| You`re right. | Haklısın. | A Million-1 | 2009 | |
| They must have gone this way. | Buradan gitmiş olmalılar. | A Million-1 | 2009 | |
| Hey, you spied on us! | Sen casussun! | A Million-1 | 2009 | |
| There must be a tracking device inside. | İçinde izleme cihazı olmalı. | A Million-1 | 2009 | |
| They can pinpoint where we are | Nereye gidersek gidelim hep yerimizi bulabiliyorlar. | A Million-1 | 2009 | |
| at all times because of this. | Bunun sayesinde. | A Million-1 | 2009 | |
| What the fuck are you? | Kimsin sen? | A Million-1 | 2009 | |
| Good morning, everyone. | Günaydınlar herkese. | A Most Violent Year-1 | 2014 | |
| This is the 8:35 weather and news for the morning. | 8:35 hava durumu ve haberler. | A Most Violent Year-1 | 2014 | |
