Search
English Turkish Sentence Translations Page 182947
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
What? What did you say? | Ne? Ne dedin sen? Ne? Ne diyordun? Ne? Ne dedin? Ne? Ne dedin sen? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Hey, I... | Ben Hey, ben... Öyle demek... Ben | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yes. | Sanırım olacağım. Evet. Sanırım. Evet. Evet. Evet. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
"Yes always leads to something good. | "Evet, sizi her zaman güzel şeylere götürür. "Evet daima iyi bir yöne kılavuzlar. "Evet" her zaman güzel şeylerin kapısını açar. "Evet, sizi her zaman güzel şeylere götürür. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Never avoid opportunities. | Asla fırsatları kaçırmayın. Fırsatları geri çevirmeyin. Fırsatları tepmeyin. Asla fırsatları kaçırmayın. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
They may come in any form." | Hangi şekilde gelirse gelsin." Herhangi bir biçimde ortaya çıkabilirler. " Her biçimde karşınıza çıkabilirler. Hangi şekilde gelirse gelsin." | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Hello? Carl, it's your buddy Norman. | Alo? Carl, ben dostun Norman. Alo? Carl, sıkı dostun Norman. Merhaba. Carl, ben dostun Norman. Alo? Carl, ben dostun Norman. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Well, and your boss, but more your buddy than your boss, right? | Aynı zamanda patronun, ama patrondan çok dostunum, değil mi? Ve de patronun, ama patrondan ziyade dostun, değil mi? Ve patronun. yani, patronundan çok dostun, değil mi? Aynı zamanda patronun, ama patrondan çok dostunum, değil mi? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I guess. | Sanırım. Öyle sanırım. Sanırım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
So look, we're kind of short on Saturday staff. | Bak, cumartesi adam eksiğimiz var. Cumartesi personelimizin sayısı az. Cumartesi işlerinde biraz sıkıştık. Bak, cumartesi adam eksiğimiz var. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Is there any way you could come in? | Gelebilir misin? Buraya gelmen mümkün mü? Mümkünse gelebilir misin? Gelebilir misin? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Sure. | Tabii. Tabi. Tabii ki. Tabii. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Nothing I like better than the inside of a bank on a beautiful Saturday. | Güzel bir cumartesi günü bankanın içinden daha güzel bir şey düşünemiyorum. Güzel bir cumartesi gününde bankada çalışmaktan daha iyi ne olabilir? Güzel bir Cumartesi gününde bankada olmaktan başka ne isterim ki? Güzel bir cumartesi günü bankanın içinden daha güzel bir şey düşünemiyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. Yeah, there really is something magical about this place. | Evet. Gerçekten burada sihirli bir şeyler var. Evet, burası gerçekten büyülü bir yer. Haklısın. Bu mekânda sahiden büyülü bir şeyler var. Evet. Gerçekten burada sihirli bir şeyler var. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Would I like to increase the size of my penis? | Penisimin boyunu büyütmek ister miyim? Penisimin boyunu uzatmak ister miyim? Penisimin boyunu uzatmak ister miyim? Penisimin boyunu büyütmek ister miyim? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Right. | Yok artık. Tabi ya. Ne demezsin? Yok artık. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Like I need that. | Sanki ihtiyacım varmış gibi. Sanki ihtiyacım var da. İhtiyacım var sanki. Sanki ihtiyacım varmış gibi. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Persian wifefinder. Hi there. I am Faranoush. | İranlı eş bulma. Merhaba. Ben Faranoush. Acem eş bulucu. Merhaba. Ben Faranoush. İranlı Eş Bul.Com. Selam oradaki. Ben Faranoush. İranlı eş bulma. Merhaba. Ben Faranoush. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Would you be the man for me? | Benim erkeğim olur musun? Erkeğim olmak ister misin? Aradığım adam olabilir misin? Benim erkeğim olur musun? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I guess so. | Olabilir. Sanırım isterim. Sanırım. Olabilir. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Excuse me. I'd like to apply for a small business loan. | Affedersiniz. Düşük miktarda ticari kredi almak istiyorum. Affedersiniz. Küçük bir iş için kredi başvurusu yapmak istiyorum. Pardon. Affedersiniz. Düşük miktarda ticari kredi almak istiyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
And what's your business? | İşiniz nedir? Ne işi? İşiniz nedir? İşiniz nedir? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I bake cakes in the shape of different celebrities' faces. | Ünlülerin suratları şeklinde pastalar yapıyorum. Ünlülerin yüzleri şeklinde pastalar yapıyorum. Ünlü kişilerin yüzleri şeklinde pastalar yapıyorum. Ünlülerin suratları şeklinde pastalar yapıyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Oh, wow, Mickey Rourke. No. It's Bono. | Vay canına, Mickey Rourke. Hayır. Bu Bono. Oh, vay, Mickey Rourke. Hayır. Bu Bono. Vay! Mickey Rourke. Hayır, bu Bono. Vay canına, Mickey Rourke. Hayır. Bu Bono. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Oh. Yeah, right. | Doğru, haklısın. Oh. Doğru. Öyle mi? Evet, haklısın. Doğru, haklısın. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Let's hope it doesn't taste like Mickey Rourke. | Umarım tadı Mickey Rourke gibi değildir. Umalım da tadı Mickey Rourke'a benzemesin. Tadının Mickey Rourke'nki gibi olmadığını umalım. Umarım tadı Mickey Rourke gibi değildir. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
So, what do you think? | Ne diyorsunuz? Ne düşünüyorsunuz? Ne diyorsunuz peki? Ne diyorsunuz? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I think yes. | Evet diyorum. Sanırım evet. Bence evet. Evet diyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Inta maresting. | İlginç. Enteresan. Enteremesan. İlginç. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Cakes, huh? | Demek pastalar. Pasta mı? Pasta, ha? Demek pastalar. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. I just kind of went with my gut on it, Norm. | Evet. İçimden bir ses olur dedi, Norm. Evet. İç güdülerimle hareket ettim Norm. Evet. Çok acıkmıştım sanırım, Norm. Evet. İçimden bir ses olur dedi, Norm. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You called me Norm. Yeah. | Bana Norm dedin. Evet. Bana Norm dedin. Evet. Bana Norm dedin. Evet. Bana Norm dedin. Evet. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Could that, like, be my nickname? Yeah. I guess. | Benim lakabım olabilir mi? Evet. Olabilir. Benim takma adım olabilir mi? Evet. Sanırım. Rumuz gibi bir şey mi bu? Sanırım evet. Benim lakabım olabilir mi? Evet. Olabilir. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Oh, nice. I like your style. Car. That could be yours. | Güzel. Tarzını sevdim Car. Bu da seninki olsun. Oh, güzel. Tarzını seviyorum. Car. Seninki de bu olsun. Güzel. Stilini beğendim Car. Bu da seninki. Güzel. Tarzını sevdim Car. Bu da seninki olsun. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. Carl's pretty short already, but... | Evet. Carl zaten yeteri kadar kısa ama Carl zaten kısa, ama... Pekâlâ. Carl ismi gayet kısa aslında... Evet. Carl zaten yeteri kadar kısa ama | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
But it's the kind of dazzle we need around here. | İşte böyle pırıltılara ihtiyacımız var. Ama asıl amaç adımızı tam söylememek değil mi? İşte böyle pırıltılara ihtiyacımız var. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. And you know what I did? | Evet. Bir de ne yaptım, biliyor musun? Evet. Ne yaptım biliyor musun? Evet. Ne yaptım, biliyor musun? Evet. Bir de ne yaptım, biliyor musun? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
That Demko thing really chapped my ass. I marched upstairs and I told the big guns: | Demko olayı çok zoruma gitti. Ben de yukarı çıktım ve ağır toplara: Şu Demko olayı kıçımı çatlattı. Yukarı çıkıp büyük patronlara dedim ki: Demko meselesi canımı sıkmıştı. Üst kata çıktım ve kodamanlara... Demko olayı çok zoruma gitti. Ben de yukarı çıktım ve ağır toplara: | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
"Carl gets promoted in lieu of Demko, or along with Demko... | "Ya Carl'ı Demko'nun yerine ya da onunla beraber terfi ettirirsiniz,.." "Carl, Demko'nun yerine terfi edecek, ya da Demko'yla birlikte... ..."Terfiyi Demko yerine Carl alacak veya ikisi birlikte... "Ya Carl'ı Demko'nun yerine ya da onunla beraber terfi ettirirsiniz,.." | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...whichever, or I walk." | "..ya da ben giderim" dedim. ...hangisi olursa, yoksa ayrılırım." ... yoksa ayrılırım." dedim. "..ya da ben giderim" dedim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Really? What did they say? | Gerçekten mi? Onlar ne dedi? Sahi mi? Onlar ne dedi? Sahiden mi? Peki ne dediler? Gerçekten mi? Onlar ne dedi? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Well, they were quite attracted to the me walking option, you know, for a moment. | Bir saniyeliğine benim gitme seçeneğim kulaklarına hoş geldi sanırım. Şey, aslında bir an için benim gitmemle çok ilgilendiler. Bir an ayrılmam hususu bayağı bir ilgilerini çekti ama... Bir saniyeliğine benim gitme seçeneğim kulaklarına hoş geldi sanırım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
But then I threw that off the table. Good move. | Ama o seçeneği masadan çektim. Güzel hamle. Sonra aniden masadan kalktım. İyi hamle. ... o seçeneği masadan çektim. Güzel hamle. Ama o seçeneği masadan çektim. Güzel hamle. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
And they said if you started to show some initiative, I could promote you. | Eğer biraz sorumluluk almaya başlarsan, seni terfi ettirebilirmişim. Dediler ki biraz yaratıcı şeyler yapmaya başlarsan, seni terfi ettirebilirmişim. Girişkenlik gösterirsen seni terfi ettirebileceğimi söylediler. Eğer biraz sorumluluk almaya başlarsan, seni terfi ettirebilirmişim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Well, you're doing it. Yeah? | İşte yapıyorsun. Öyle mi? Yapıyorsun işte! Öyle mi? İşte yapıyorsun! Evet. İşte yapıyorsun. Öyle mi? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, the whole cake thing. Yeah. | Evet, pasta olayı mesela. Doğru. Evet, şu pasta olayı. Evet. Pasta işi gibi. Evet. Evet, pasta olayı mesela. Doğru. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You're making up nicknames. Okay. | Lakap uyduruyorsun. Tamam. Takma adlar uyduruyorsun. Tamam. Rumuzlar takıyorsun. Pekâlâ. Lakap uyduruyorsun. Tamam. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Know what? I called Demko this morning... | Bu sabah Demko'yu aradım ve çalışıp çalışamayacağını sordum,.. Demko'yu bu sabah arayıp... Biliyor musun? Bu sabah Demko'yu aradım... Bu sabah Demko'yu aradım ve çalışıp çalışamayacağını sordum,.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...to ask if he could work, and know what he said? | ...işe gelebilir misin dedim, ne dedi biliyor musun? ...ve bugün gelip gelemeyeceğini sordum. Ne dedi biliyor musun? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
No. How did you know that? | Hayır. Nereden biliyorsun? Hayır mı? Nereden bildin? Hayır. Nasıl bildin? Hayır. Nereden biliyorsun? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
He's not here. | Burada değil. Çünkü burada değil. Burada değil. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, but you are, Car. Yeah. | Evet, ama sen buradasın, Car. Öyle. Ama sen buradasın Car. Evet. Evet ama sen buradasın Car. Evet. Evet, ama sen buradasın, Car. Öyle. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
And that's why I'm gonna give the job to you. | Bu yüzden işi sana vereceğim. Bu yüzden de işi sana vereceğim. Ve bu yüzden işi sana veriyorum. Bu yüzden işi sana vereceğim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Norm, that's amazing. Oh, my God. Thank you. | Norm, bu inanılmaz. Aman Tanrım. Teşekkürler. Norm, bu inanılmaz. Aman Allah'ım. Teşekkür ederim. Norm, bu harika. Aman Allah’ım. Teşekkür ederim. Norm, bu inanılmaz. Aman Tanrım. Teşekkürler. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Nice little raise in it for you too. Bump up your salary to 65. | Biraz da zam alacaksın. Maaşın 65'e yükselecek. Maaşına da zam yapılacak. 65 e çıkarılacak. Küçük bir zam da cabası. Yıllık maaşın altmış beşe yükseldi. Biraz da zam alacaksın. Maaşın 65'e yükselecek. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Thousand? Of course, thousand. | Bin mi? Elbette bin. Bin mi? Tabi ki, bin. Bin mi? Tabii ki bin. Bin mi? Elbette bin. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Come on, let's step this thing up a notch, Broseph. | Hadi, bunu kutlayalım, Karseph. Şunu biraz artıralım ama değil mi, Broseph? Hadi bu işi perçinleyelim, Broseph. Hadi, bunu kutlayalım, Karseph. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
See what I did there? | Ne yaptığımı anladın mı? Anladın mı ne yaptığımı? Ne yaptığımı anladın mı? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I joined "bro" with "Joseph." Broseph. Pretty cool, huh? | "Kardeş" ve "Joseph'i" birleştirdim, Karseph oldu. Havalı, değil mi? "Bro" ve "Joseph" ı birleştirdim: Broseph. Çok havalı değil mi? "Bro" ve "Joseph"i birleştirdim. Hoş oldu, değil mi? "Kardeş" ve "Joseph'i" birleştirdim, Karseph oldu. Havalı, değil mi? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Very cool, Norm. | Çok havalı, Norm. Mükemmel, Norm. Çok hoştu Norm. Çok havalı, Norm. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I have been such a dick and a douche. | Puştun ve hıyarın tekiydim. Tam bir aptal ve mankafa gibi davranıyordum. Çok puştça ve beyinsizce hareket ettiğimin farkındayım. Puştun ve hıyarın tekiydim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
More of a douche than a dick, probably... | Puşttan çok hıyar diyebiliriz.. Daha çok mankafa gibi... Puştluktan çok beyinsizlik yaptım sanırım ama... Puşttan çok hıyar diyebiliriz.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...but I'm sorry. I should have been there. I mean, really. | ..ama özür dilerim. Orada olmaydım. Samimi söylüyorum. ...ama üzgünüm. Orada olmalıydım. Gerçekten. ... özür dilerim. O gece yanında olmalıydım. Sahiden. ..ama özür dilerim. Orada olmaydım. Samimi söylüyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
You're preaching to the choir, Carl. I'm telling you, man, things are different. | Geçti Bor'un pazarı, Carl. Sana söylüyorum. Her şey daha farklı. Bana bilmediğim bir şey söyle, Carl. Biraz daha ikna edici olmalısın Carl. Dedim ya dostum, artık farklıyım. Geçti Bor'un pazarı, Carl. Sana söylüyorum. Her şey daha farklı. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Okay. Wait, so wait. You have to say yes to everything? | Tamam. Bekle bir dakika. Her şeye evet mi demek zorundasın? Dur biraz. Her şeye evet mi demek zorundasın? Pekâlâ. Dur bakalım. Şimdi her şeye evet mi demelisin? Tamam. Bekle bir dakika. Her şeye evet mi demek zorundasın? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, exactly. It's like you said: I wasn't open to stuff, and now I am... | Aynen öyle. Dediğin gibi: Eskiden tekliflere açık değildim, artık açığım.. Ayne öyle. Yeni şeylere açık değildim ama artık... Evet, kesinlikle. Dediğin gibi: Değişikliklere açık değildim ama şimdi öyleyim... Aynen öyle. Dediğin gibi: Eskiden tekliflere açık değildim, artık açığım.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...and things are changing for me. It's like the era of yes has begun. | ..ve değişiklikleri görmeye başladım. Evet çağı başladı sanki. ...değişiyorum. Benim için evet çağı başladı. ... ve her şey çok farklı. Sanki "Evet çağı" başladı. ..ve değişiklikleri görmeye başladım. Evet çağı başladı sanki. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
All right. Look, gets you out of the house, I'm all for it. | Tamam. Seni evden çıkaracaksa ben varım. Pekâlâ. Seni evinden çıkartabilecekse benim için yeterli. Tamam. Seni evden çıkaracaksa ben varım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Excuse me. Could we get another round of drinks? | Affedersiniz. Birer içki daha alabilir miyiz? Bakar mısınız? İçkileri tazeler misiniz? Bakar mısınız? Bize birer içki daha getirir misiniz? Affedersiniz. Birer içki daha alabilir miyiz? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
And actually, we're gonna start a tab... | Aslında adisyon açabilirsiniz,.. Aslında bunları da yeni faturaya ekleyin... Aslında, hepsini topluca hesaba yazın... Aslında adisyon açabilirsiniz,.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...and our good friend here, Carl, will be taking care of it. | ..hesabı Carl Allen kardeşimiz çekecek. ...dostumuz, Carl, bununla ilgilenecek. ... ve kıyak dostumuz Carl icabına baksın. ..hesabı Carl Allen kardeşimiz çekecek. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Well, you're okay with that, right, buddy? Yes. Yes, I am. | Sorun yok, değil mi dostum? Evet. Evet, sorun yok. Sana da uyar mı dostum? Evet. Evet uyar. Sen de kabul edersen tabii ki dostum? Pekâla, ben varım. Sorun yok, değil mi dostum? Evet. Evet, sorun yok. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I should be prepping my case for Monday, but I cannot miss this. | Pazartesi için dava dosyasını hazırlamam lazım ama bunu da kaçıramam. Pazartesi günü için bavulumu hazırlamalıyım ama bunu kaçıramam. Pazartesi'ye dosyayı hazırlamam lâzım ama bunu kaçıramam. Pazartesi için dava dosyasını hazırlamam lazım ama bunu da kaçıramam. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Hey, you, another bump of hot sauce. | Hey, sen, biraz daha acı sos. Biraz daha acı sos alsana. Hey sen! Acı sostan bir fırt daha çek. Hey, sen, biraz daha acı sos. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Boy, you guys are really into this yes thing. | Vay be, gerçekten bu evet olayına kendinizi vermişsiniz. Beyler. Şu evet olayına biraz fazla daldınız. Bu evet olayının iyice içine ettiniz dostlar. Vay be, gerçekten bu evet olayına kendinizi vermişsiniz. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
He did it. | Başardı. Başardı! Başardı. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Crazy, man. | Çılgınsın dostum. Çılgın herif. Müthişti adamım. Çılgınsın dostum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Carl, that was so awesome. | Carl, muhteşemdin. Carl, bu muhteşemdi. Carl, harikaydın. Carl, muhteşemdin. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Okay. Excuse me. Could I... | Tamam. Affedersin. Acaba Tamam. Afferdrsiniz. Acaba... Tamam. Affedersin. Acaba | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Absolutely. | Billy Jack efsanesini izlemiş miydin? Kesinlikle. Kesinlikle! Kesinlikle. Kesinlikle. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I don't think that's what she was asking for, but all right. | Bence istediği o değildi ama dert değil. Bence sorduğu şey bu değildi ama neyse. Bunu istediğini sanmıyorum ama sorun değil. Bence istediği o değildi ama dert değil. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Was I chewing gum before? | Az önce sakız çiğniyor muydum? Ben sakız çiğniyor muydum? Öncesinde sakız çiğniyor muydum? Az önce sakız çiğniyor muydum? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Hey. What do you think you're doing, asshole? | Ne yaptığını sanıyorsun sen, dallama? Sen ne yaptığını sanıyorsun göt herif? Sen ne yaptığını zannediyorsun göt herif! Ne yaptığını sanıyorsun sen, dallama? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Easy, easy. It was a little misunderstanding, okay? | Sakin, sakin. Bir yanlış anlama oldu, tamam mı? Sakin ol. Küçük bir yanlış anlama oldu. Sakin olun. Küçük bir yanlış anlaşılma oldu. Sakin, sakin. Bir yanlış anlama oldu, tamam mı? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I'm just saying yes to life, homes. You gotta say yes to life. | Hayata evet diyorum birader. Hayata evet demelisin. Sadece hayata evet diyorum. Sen de evet demelisin. Sadece hayata "evet" dedim, delikanlı. Sen de evet demelisin. Hayata evet diyorum birader. Hayata evet demelisin. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I made a sacred "conevant." | Kutsal bir "mukavele" yaptım. Kutsal bir anlaşma yaptım. Kutsal bir anlaşma yaptım. Kutsal bir "mukavele" yaptım. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
That sounded naughty. | Kulağa edepsizce geliyor. Edepsiz bir teklif gibi gelmişti. Kulağa edepsizce geliyor. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I think you and I need to step outside. No. God, no. | Sanırım dışarı çıkmamız gerekecek. Hayır. Tanrım, hayır. Kozlarımızı dışarıda paylaşacağız.. Hayır, olmaz. Sanırım dışarıda kozlarımızı paylaşmalıyız. Hayır, lütfen. Sanırım dışarı çıkmamız gerekecek. Hayır. Tanrım, hayır. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Okay, it's okay. I got this. I got this. | Tamam, sorun yok. Ben hallederim. Ben hallederim. Tamam. Ben hallederim. Pekâlâ, varım. Kabul ediyorum. Kabul ediyorum. Tamam, sorun yok. Ben hallederim. Ben hallederim. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Okay. But if I win... | Tamam. Ama eğer ben kazanırsam.. Tamam. Ama eğer ben kazanırsam... Tamam. Kazanırsam eğer... Tamam. Ama eğer ben kazanırsam.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...I get to take that pretty girl of yours to a ball... | ..o güzel kız arkadaşını bir baloya götürürüm.. ...şu senin tatlı kızı baloya ben götüreceğim... ... senin bu güzel hatununu baloya götüreceğim. ..o güzel kız arkadaşını bir baloya götürürüm.. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
...because she deserves that. | ..çünkü bunu hak ediyor. ...çünkü bunu hak ediyor. Çünkü o bunu hak ediyor. ..çünkü bunu hak ediyor. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Every pretty girl deserves to go to a ball. | Tüm güzel kızlar baloya götürülmeyi hak eder. Her güzel kız baloya gitmeyi hak eder. Bütün güzel kızlar baloya gitmeyi hak eder. Tüm güzel kızlar baloya götürülmeyi hak eder. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
That is so nice. | Bu çok hoş. Çok tatlısın. Çok tatlısın. Bu çok hoş. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
All right. He punched me right in the face, man. | Tam suratımın ortasına yumruğu geçirdi, dostum. Adam yüzüme yumruk attı ahbap. Suratıma yumruk attı adamım. Tam suratımın ortasına yumruğu geçirdi, dostum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Don't worry. I got your back. You don't have anybody's. | Endişelenme. Arkanı kollarım. Sen kimsenin arkasını kollayamazsın. Merak etme. Arkanı kollarım. Sen kimseyi kollamazsın. Endişelenme, arkandayız. Arkasında işe yaramayız. Endişelenme. Arkanı kollarım. Sen kimsenin arkasını kollayamazsın. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I'm sorry, man. It's all our fault. | Kusura bakma, dostum. Hepsi bizim suçumuz. Üzgünüm ahbap. Bizim yüzümüzden oldu. Üzgünüm dostum. Bu tamamen bizim hatamız. Kusura bakma, dostum. Hepsi bizim suçumuz. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
I haven't fighted in a fight since grade 7. I know. | Yedinci sınıftan beri kavga etmiyorum. Biliyorum. Yedinci sınıftan beri kimseyle kavga etmedim. Yedinci sınıftan beri hiç kavga etmemiştim. Biliyorum. Yedinci sınıftan beri kavga etmiyorum. Biliyorum. | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Hey. Are we gonna fight or what? | Kavga edecek misin yoksa tırstın mı? Hey. Dövüşecek miyiz? Hey! Dövüşecek miyiz, dövüşmeyecek miyiz? Kavga edecek misin yoksa tırstın mı? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, we're gonna fight. We're gonna fight, all right. Okay? | Evet, edeceğiz. Kavga edeceğiz, tamam. Tamam mı? Dövüşeceğiz. Peki. Tamam mı? Evet, dövüşeceğiz. Dövüşeceğiz tabii ki. Evet, edeceğiz. Kavga edeceğiz, tamam. Tamam mı? | Yes Man-1 | 2008 | ![]() |