Search
English Turkish Sentence Translations Page 183783
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Manners, boys. That's not the way to treat guests | Terbiyeli ol. Anlaşmanın yolu bu değil | Zinda-3 | 2006 | |
| Especially when a guest has just a short time to live | Özellikle konuğumuzun yaşamak için kısa bir zamanı var | Zinda-3 | 2006 | |
| And you have no time at all | ve senin hiç zamanın yok | Zinda-3 | 2006 | |
| C'mon, Bala. Can you really kill me? | Haydi, Bala. Gerçekten beni öldürebilir misin? | Zinda-3 | 2006 | |
| Until you get to know why l held you captive for 14 years? | 14 yıldır neden tutsak kaldığını öğrendiğinde | Zinda-3 | 2006 | |
| Until you get to know why l released you after that? | Nedenini öğrendikten sonra seni serbest bırakacağım | Zinda-3 | 2006 | |
| You have time till July 5th to find the answers | Cevabı bulmak için 5 Temmuza kadar zamanın var | Zinda-3 | 2006 | |
| Which means... only 4 days | Bu demektir ki... sadece 4 gün | Zinda-3 | 2006 | |
| Give me a chair | Sandalye ver | Zinda-3 | 2006 | |
| l'll first destroy every lovely thing you like... and finally, you | İlkönce sevdiğin her güzel şeyi yok edeceğim... ve sonunda da seni | Zinda-3 | 2006 | |
| When revenge is the meaning of one's existence... | İntikam kişinin varlığının anlamı olduğunda... İntikam kişinin varlığının anlamı olduğunda ... | Zinda-3 | 2006 | |
| the meaning is lost, when one has had his revenge | birisi onun intikamını aldığında, anlamı kaybolur | Zinda-3 | 2006 | |
| Man finds himself lonely. That is why l kept you alive | Kendini yalnız hissedersin. Seni hayatta tutan budur | Zinda-3 | 2006 | |
| And revenge for what? What did l do to you? | Ve ne için intikam? Sana ne yaptım? | Zinda-3 | 2006 | |
| You want to get to know everything in the very first meeting? | İlk görüşmede herşeyi bilmek mi istiyorsun? | Zinda-3 | 2006 | |
| Patience. All in good time | Sabır. Herşeyin zamanı var | Zinda-3 | 2006 | |
| You'll get to hear the story as well as its climax | Hikayeyi dinleyince sebebini anlayacaksın | Zinda-3 | 2006 | |
| l don't know how and why you and l came into each other's life story | Nasıl ve niçin bilmiyorum, sen ve ben başkalarının hayat hikayesi haline geldik | Zinda-3 | 2006 | |
| What l do know is that l will script the ending of your story | Ne bilirim ki senin hikayenin sonunu ben yazacağımı | Zinda-3 | 2006 | |
| And l have scripted every thing in your life | Ve hayatındaki herşeyin senaryosunu yazdım | Zinda-3 | 2006 | |
| You meet your friend and your friend brings you here... | Seni buraya getiren arkadaşını karşılamak için... | Zinda-3 | 2006 | |
| every little thing in your life has been scripted by me | hayatındaki her küçük şey benim tarafından senaryolaştırıldı | Zinda-3 | 2006 | |
| l'm the one who brought you to Bangkok | Bangkok' a seni ben getirdim | Zinda-3 | 2006 | |
| The software company you worked for... | Yazılım şirketi sahibi olduğum... | Zinda-3 | 2006 | |
| happened to be one of the many companies l owned | birçok şirketten birinde çalıştın | Zinda-3 | 2006 | |
| l have so much of money, such a huge business... | Çok param var, böyle büyük bir iş... | Zinda-3 | 2006 | |
| and yet, l'm just like you. Lonely | ve yine, seni seviyorum. Yalnız | Zinda-3 | 2006 | |
| But l never felt the loneliness. Because you were with me | Ama yalnızlığım olmamıştı. Çünkü benimle | Zinda-3 | 2006 | |
| All 24 hours of the day, writhing in agony | Günün her saati için, acı içinde kıvranan | Zinda-3 | 2006 | |
| lt's your pain that kept me alive. Your pain was my cure | Benin hayatta tutan senin acın. Acın bana çare oldu | Zinda-3 | 2006 | |
| And now, your pain will be my cure | Ve şimdi, senin acına ben çare olacağım | Zinda-3 | 2006 | |
| That's the spirit! You are my pain and l am your pain | Ruh budur! Sen benim ve ben senin acınım | Zinda-3 | 2006 | |
| Let the worse pain win! Pain it is that erases pain | Bırak acı kazansın! Acı o silen acı | Zinda-3 | 2006 | |
| He who suffers the worse pain will win | Kötü acı çekiyor o kazanacak | Zinda-3 | 2006 | |
| By the way, you're guite careless when it comes to women | Bu arada, kadınlar sözkonusu olduğunda oldukça dikkatsizsin | Zinda-3 | 2006 | |
| You couldn't save your wife. And you've even left Jenny all alone at home | karını kurtaramadın. Ve Jenny' i evde yapayalnız bıraktın | Zinda-3 | 2006 | |
| You forgot to even shut the door. Go and see if she's okay | Hatta kapıyı kapatmayı unuttun. Onun iyi olup olmadığını git ve gör | Zinda-3 | 2006 | |
| Bad manners! | Kötü görgü! | Zinda-3 | 2006 | |
| Haven't you been taught to knock before you enter somebody's home? | Birinin evine girmeden önce kapıyı vurmayı öğrettin değil mi? | Zinda-3 | 2006 | |
| Go down on your knees and ask for forgiveness | Dizlerinin üzerine çök ve af dile | Zinda-3 | 2006 | |
| Apologise! Or the girl's going to die | Özür dile! yoksa kız ölecek | Zinda-3 | 2006 | |
| Makes no difference to me. Really...? | Benim için fark etmez. Gerçekten mi...? | Zinda-3 | 2006 | |
| Then why did you rush here like a regular Romeo? | O zaman düzgün bir Romeo gibi neden acele etmiyorsun? | Zinda-3 | 2006 | |
| You had my business closed down. Now watch the fun | İşimi bitirdin. Şimdi eğlenceyi izle | Zinda-3 | 2006 | |
| Keep these dentures. You're going to need them | Protezleri tut. Onlara ihtiyacın olacak | Zinda-3 | 2006 | |
| Good job. lt's going to be fun | İyi iş. Eğlenceli olacak | Zinda-3 | 2006 | |
| Because it's my turn to yank out your teeth | Çünkü dişlerini döndürüp birden sökeceğim | Zinda-3 | 2006 | |
| But l won't do it | Ama ben bunu yapmayacağım | Zinda-3 | 2006 | |
| You will yourself pluck out your own teeth | Kendi dişlerini kendin sökeceksin | Zinda-3 | 2006 | |
| Love it? Take it! | Bunu sevdin mi? Tut! | Zinda-3 | 2006 | |
| You're knocking out his teeth? Of course, sir. With pleasure! | Dişlerini söktün mü? Tabii, efendim. Memnuniyetle! | Zinda-3 | 2006 | |
| You'll do nothing of the sort. Are you kidding, sir? | Sana öyle bir bir şey yapacağız. Dalgamı geçiyorsunuz efendim? | Zinda-3 | 2006 | |
| He'll have to pay a price for my teeth | Dişlerim için bir bedel ödemek zorunda | Zinda-3 | 2006 | |
| The price for your teeth is lying in that bag | Dişlerinin bedeli çantanın içinde | Zinda-3 | 2006 | |
| You know my weakness, sir. Thank you | Zayıf yanımını biliyorsunuz, efendim. Teşekkürler Zayıf yanımını biliyorsunuz , efendim. Teşekkürler | Zinda-3 | 2006 | |
| You're a fortunate man | Şanslı adamsın | Zinda-3 | 2006 | |
| He loves you so much | Seni öyle çok seviyor ki | Zinda-3 | 2006 | |
| Let's end this episode right here | Bu bölümü burada bitirelim | Zinda-3 | 2006 | |
| Else, l'm going to hack the hand you touch the girl with | Ayrıca, Kıza dokunduğun elini kesmeye geleceğim | Zinda-3 | 2006 | |
| ln that case, you'll have to cut off my tongue too | Bu durumda dilimi de kesmen gerekecek | Zinda-3 | 2006 | |
| Do you believe me now? Or do you still need proof? | Şimdi bana inanıyor musun? Yoksa halâ kanıt mı gerekiyor? | Zinda-3 | 2006 | |
| Steel is up 14 points, pharma is up 23 points. What else is happening? | Çelik 14 puan yukarı, ilaç 23 puan yukarı. Başka ne oluyor? | Zinda-3 | 2006 | |
| l need 2 million pharma | 2 milyon ilaca ihtiyacım var | Zinda-3 | 2006 | |
| With competition, prices will fall | Rekabetle birlikte, fiyatlar düşecek | Zinda-3 | 2006 | |
| Get me lT, infocomm, airlines, life insurance, hotels... | Bana lT alın, infocomm, havayolları, hayat sigortası, hoteller... | Zinda-3 | 2006 | |
| No, l'm not available for any meeting. l'm busy with a guest | Hayır, Hiçbir toplantı için müsait değilim. Misafirimle meşgulüm | Zinda-3 | 2006 | |
| There are things in life that mean more than profits | Hayatta kârdan da başka şeyler de var | Zinda-3 | 2006 | |
| l'm neither greedy for money, nor afraid of losses | Ne para için o kadar açgözlüyüm, ne de kaybetmeden korkuyorum | Zinda-3 | 2006 | |
| Even if l lose a million every day... | Hergün 1 milyon kaybetsem bile... | Zinda-3 | 2006 | |
| it'll take no less than 60 years for me to go bankrupt | Ben iflas edinceye kadar en az 60 yıl götürür | Zinda-3 | 2006 | |
| Sixty years. That means, l'll be ninety five. And broke | 60 yıl. Bunu anlamı, 95 yaşında olacağım. Ve meteliksiz | Zinda-3 | 2006 | |
| See you | Anlıyorum | Zinda-3 | 2006 | |
| Why outside the city? | Neden şehir dışında? | Zinda-3 | 2006 | |
| Because you've been sucked into this mess | Çünkü bu karmaşa içine çekildin | Zinda-3 | 2006 | |
| He escaped because of you today and l had to go down on my knees | Bugün senin yüzünden kaçtı ve dizlerimin üzerine çökmek zorunda kaldım | Zinda-3 | 2006 | |
| You're making me a weak man | Beni zayıf bir adam yapıyorsun | Zinda-3 | 2006 | |
| So l must keep you away from this | Senden uzak durmalıyım | Zinda-3 | 2006 | |
| Sir, the two of them have left | Efendim, ikisi yapmamışlar | Zinda-3 | 2006 | |
| They packed their bags and left in a car | Onların dolu çantaları ve arabada bırakılmış | Zinda-3 | 2006 | |
| Keep an eye on them and keep me informed | Onlara bir göz at ve bana haber ver | Zinda-3 | 2006 | |
| l hope you are not uncomfortable? | Umarım rahatsız etmiyorumdur? | Zinda-3 | 2006 | |
| lf l'm causing you inconvenience, l can take another room | Eğer rahatsız ediyorsam, Başka bir odaya geçebilirim | Zinda-3 | 2006 | |
| l have no problems. You are the one who looks hassled | Benim için problem değil. You are the one who looks hassled | Zinda-3 | 2006 | |
| For fourteen years you haven't been with a woman | 14 yıldır bir kadınla olmadın | Zinda-3 | 2006 | |
| lf you find Gulfam, will you really cut his hands off? | Eğer Gulfam' ı bulursan gerçekten elllerini kesecek misin? | Zinda-3 | 2006 | |
| Because he hit me? | Çünkü o da bana vurdu | Zinda-3 | 2006 | |
| Scholar said he'd kill me too... will he really? | Scholar beni de öldüreceğini söyledi... Gerçekten yapar mı? | Zinda-3 | 2006 | |
| Because you like me? | Benden hoşlandığından mı? | Zinda-3 | 2006 | |
| That's what he thinks | O da öyle düşünüyor | Zinda-3 | 2006 | |
| l have always lost the things that l loved | Sevdiğim şeyleri hep kaybettim | Zinda-3 | 2006 | |
| l don't want to lose more | Daha fazla kaybetmek istemiyorum | Zinda-3 | 2006 | |
| ''l'm breathing...'' | "Soluduğum..." ''Soluduğum...'' | Zinda-3 | 2006 | |
| ''blood still flows...'' | "halâ kan akar..." ''halâ kan akar...'' | Zinda-3 | 2006 | |
| ''yet why don't l feel...'' | "henüz neden hissetmiyorum..." ''henüz neden hissetmiyorum...'' | Zinda-3 | 2006 | |
| ''that l'm alive?'' | "hayatta olduğum için?" ''hayatta olduğum için?'' | Zinda-3 | 2006 | |
| ''Am l alive?'' | "Hayatta mıyım?" ''Hayatta mıyım?'' | Zinda-3 | 2006 | |
| ''Why is my heart on fire?'' | "Neden kalbim yanıyor?" ''Neden kalbim yanıyor?'' | Zinda-3 | 2006 | |
| ''Why is my soul restless?'' | "Neden ruhum huzursuz?" ''Neden ruhum huzursuz?'' | Zinda-3 | 2006 | |
| ''My heart beats to guestion...'' | "Kalbim sorgulayarak atıyor..." ''Kalbim sorgulayarak atıyor...'' | Zinda-3 | 2006 | |
| ''if l am alive'' | "eğer yaşıyorsam" ''eğer yaşıyorsam'' | Zinda-3 | 2006 |