Search
English Turkish Sentence Translations Page 183819
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| No, it's more radical! | Hayır, daha da radikal! | Zizek!-1 | 2005 | |
| It's as if, as Lacan puts it, | Sanki Lacan'ın ifade ettiği gibi, ikili gösterenler ilksel olarak bastırılmıştır. | Zizek!-1 | 2005 | |
| the binary signifier is primordially repressed, | Bu da ikinci öğenin daima kayıp olduğu... | Zizek!-1 | 2005 | |
| and this lack of the counterpoint | Ve karşısürümün yokluğu... | Zizek!-1 | 2005 | |
| we have one, but we don't have the accompanying other | ... birine sahibizdir ama ona eşlik edecek olan öbürüne sahip değilizdir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| I think it's Love and War, a kind of a parody on Tolstoy, | "Love and War" gibi bir şeydi, bir tür Tolstoy parodisi. | Zizek!-1 | 2005 | |
| where, again, the whole movie topic focuses on topic of Tolstoy. | Filmin tüm konusu yine... | Zizek!-1 | 2005 | |
| So, of course, our first enigma is here: "Where is Dostoyevsky?", | Yani elbette buradaki ilk muammamız Dostoyevski'nin nerede olduğudur. | Zizek!-1 | 2005 | |
| The Other, natural supplement to Tolstoy. | Öteki... Tolstoy'un olağan tamamlayıcısı. | Zizek!-1 | 2005 | |
| There is no Dostoyevsky, so what happens in the movie, | Dostoyevski yoktur öyleyse filmde olan bir nevi bastırılmış olanın geri dönüşüdür. | Zizek!-1 | 2005 | |
| in one wonderful short scene, | Kısa, harika bir sahnede, iki baş karakter birbiri ile konuşurken, | Zizek!-1 | 2005 | |
| Like, "do you know what happened with that Idiot?" | Şunun gibi: "O Budala'ya ne oldu biliyor musun?" | Zizek!-1 | 2005 | |
| "Ah, you mean the one of the Karamazov brothers?" | "Karamazov Kardeşler'in birinden mi bahsediyorsun?" | Zizek!-1 | 2005 | |
| "Then he went underground, turned into a gambler", etc. etc. | "Sonra Yeraltı'na indi." | Zizek!-1 | 2005 | |
| The lesson of this is ontological lesson: | Bu ontolojik dersten çıkarılacak olan: | Zizek!-1 | 2005 | |
| is: one cannot coincide with itself, pure difference, | Biri kendi ile çakışamaz. | Zizek!-1 | 2005 | |
| because of this pure difference as a secondary effect | Çokluk ikincil bir etki olarak saf farklılık yüzünden... | Zizek!-1 | 2005 | |
| So, again... | Yani yine bu idealizm değil midir diyen siteme karşı... | Zizek!-1 | 2005 | |
| I would say that today it is rather idealism which is materialist. | ...bugün materyalist olanın... | Zizek!-1 | 2005 | |
| Today's opposition, I'm tempted to claim, | Materyalizm ve idealizm arasındaki bugünkü karşıtlığın, | Zizek!-1 | 2005 | |
| between materialism and idealism is that | ...günümüz idealizminin ya da daha ziyade ruhaniliğinin şu meşhur yoğunluğa, | Zizek!-1 | 2005 | |
| today's idealism, or rather spiritualism, | ...deneyimin, maddenin ya da yeryüzünün vesairenin ataletine sıkıca tutunması... | Zizek!-1 | 2005 | |
| No wonder that the greatest, arguably, spiritual movie director, | Hiç şüphe yok ki en iyi, tartışmaya açık bir şekilde ruhani... | Zizek!-1 | 2005 | |
| In his films, when heroes are praying, | Tarkovski filmlerinde kahramanlar yukarı bakarak dua etmezler. | Zizek!-1 | 2005 | |
| They pray by sometimes literally immersing their heads into mud, | Bazı zamanlar kelimenin tam manasıyla başlarını çamura gömüp, | Zizek!-1 | 2005 | |
| with close contact with earth. | ...yeryüzü ile yakın bir bağlantı kurarak dua ederler. | Zizek!-1 | 2005 | |
| So I think, the thing to do today | Bu yüzden bence bugün yapılacak şey... | Zizek!-1 | 2005 | |
| the pure formalism of true radical materialism, | Gerçek radikal materyalizmin saf biçimciliği. | Zizek!-1 | 2005 | |
| Why, for me, quantum physics is ultimately a deeply materialist theory, | Sonuç olarak benim için kuantum fiziği... | Zizek!-1 | 2005 | |
| where you don't need any positivity of matter. | Kuantum fiziğinde maddenin olumluluğuna ihtiyacınız yoktur. | Zizek!-1 | 2005 | |
| You can do everything with purely formal oscillations etc. | Her şeyi saf biçimsel dalgalanımlar vesaire ile yapmak mümkündür. | Zizek!-1 | 2005 | |
| So, again, back to this central insight | Öyleyse yine evvela farkın geldiği bu merkezi kavrayışa dönelim. | Zizek!-1 | 2005 | |
| that difference comes first. Difference... How to think | Fark. Farkı olduğu öğelerden önce gelen bir fark... | Zizek!-1 | 2005 | |
| Immanuel Kant, already in his early writings, | Immanuel Kant erken dönemdeki yazılarında... | Zizek!-1 | 2005 | |
| A very strange, but clear distinction. | Bir hayli ilginç ama açık bir ayrım. | Zizek!-1 | 2005 | |
| A distinction between a negative judgment and indefinite judgment. | Olumsuz yargı ve belirsiz yargı arasında bir ayrım. | Zizek!-1 | 2005 | |
| That is to say, as Kant puts it, | Yani Kant'ın ifade ettiği gibi, | Zizek!-1 | 2005 | |
| If I say "You aren't human", | Eğer insan olmadığınızı söylersem bu basitçe insanlığa dışsal olduğunuz, | Zizek!-1 | 2005 | |
| it simply means you are external to humanity, | ...hayvan olduğunuz, yüce olduğunuz vesaire anlamına gelir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| you are animal, divine, whatever. It's outside. | Dışarısıdır. | Zizek!-1 | 2005 | |
| But if I say, as Kant puts it, | Ama Kant'ın söylediği gibi eğer bir yüklemi basitçe olumsuzlamayıp, | Zizek!-1 | 2005 | |
| So again, if I don't say simply "You aren't human", | Yani yine basitçe insan olmadığınızı değil de insandışı olduğunuzu söylüyorsam, | Zizek!-1 | 2005 | |
| To give you another example, which will make it clear, | Meseleyi anlaşılır kılacak başka bir örnek vereyim. | Zizek!-1 | 2005 | |
| there's this thing about Steven King's horror novels, | Bu şey Stephen King'in korku romanlarında bulunuyor, | Zizek!-1 | 2005 | |
| We can feel the difference. | Farkı hissedebiliyoruz. | Zizek!-1 | 2005 | |
| If I say, "You aren't dead". | "Sen mevta değilsin" demek ile... | Zizek!-1 | 2005 | |
| If I say you aren't dead, it simply means you are alive, | Mevta olmadığınızı söylersem, bu yaşadığınız anlamına gelir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| and nothing more, nothing mysterious. | Daha fazlasına değil. Gizemli hiçbir şey yoktur. | Zizek!-1 | 2005 | |
| But, as every reader of horror novels knows, | Ama her korku romanı okurunun bildiği gibi, namevt olduğunuzu söylediğimde, | Zizek!-1 | 2005 | |
| if I say, "You are undead", | ...bu yaşayan bir ölü olduğunuz anlamına gelir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| Immanuel Kant's point is that | Immanuel Kant'ın işaret ettiği, insan özgürlüğünün... | Zizek!-1 | 2005 | |
| It's something which is neither nature | Ne doğa hayvanlar özgür değildir, içgüdülerinin esiridirler | Zizek!-1 | 2005 | |
| But, the conclusion to be drawn from Kant, | Ama Kant'ın, | Zizek!-1 | 2005 | |
| what cultural symbolic prohibitions try to regulate | ...kültürel simgesel yasakların düzenlemeye, yönetmeye, egemen olmaya, | Zizek!-1 | 2005 | |
| to master, to dominate, to domesticate, whatever you want | ...evcilleştirmeye artık ne isterseniz, çalıştığının, | Zizek!-1 | 2005 | |
| is not directly nature, natural instincts, | ...doğrudan doğa, doğal içgüdüler değil, | Zizek!-1 | 2005 | |
| but it's this zero level inhuman excess, | ...bu sıfır düzeyindeki insandışı fazlalık olduğudur. | Zizek!-1 | 2005 | |
| to use Lacan's Pan: the extimate kernel of humanity. | Lacan'ın kelime oyununu kullanacak olursak: insanlığın içli/dışlı çekirdeği. | Zizek!-1 | 2005 | |
| The in human dimension | Tam da namevtteki insana dışsal olmayan... | Zizek!-1 | 2005 | |
| So again we have this paradox, | Yani yine doğa ve kültür arasındaki farkın, kendi düzeyi olduğu paradoksu var elimizde. | Zizek!-1 | 2005 | |
| Well, first, per negationem what it would not be? | Evvela olumsuzlayarak: Ne olamaz? | Zizek!-1 | 2005 | |
| It would definitely not be | Günümüzde gitgide siyasalın nihai ufku olarak... | Zizek!-1 | 2005 | |
| It's not just the vulgar fact that they effectively, | ...yalnızca şu bayağı olgu değildir: | Zizek!-1 | 2005 | |
| even if they deny it, neglect economic struggle. | İnkar etseler de, ekonomik mücadeleyi etkin bir şekilde ihmal ederler. | Zizek!-1 | 2005 | |
| It's the very logic of the struggle. | Ki bu mücadele mantığının ta kendisidir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| The logic of multicultural struggle, | Çokkültürlü mücadelenin, | Zizek!-1 | 2005 | |
| is again the logic of recognizing differences. | ...yine farkları tanımanın mantığıdır. | Zizek!-1 | 2005 | |
| For example: in anti sexist struggle, | Örneğin cinsiyetçiliğe karşı mücadelede... | Zizek!-1 | 2005 | |
| I don't know to kill, to annihilate men. | ...ne bileyim erkekleri öldürmek, yok etmek değildir elbette. | Zizek!-1 | 2005 | |
| It's to establish an open field | İki cinsiyetin, tüm farklı cinsel konumların, cinsel kimliklerin... | Zizek!-1 | 2005 | |
| within which both sexes, all different sexual positions, | ...kültürel kimlikler dahil, özgürce gelişmesine izin veren... | Zizek!-1 | 2005 | |
| so that one will not articulate itself at the expense of others. | Böylece kimse başkalarının pahasına düşüncelerini dile getiremeyecektir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| Again, in the anti racist struggle | Irkçılık karşıtı mücadelede nihai ufuk, | Zizek!-1 | 2005 | |
| each ethnic group, religious group, cultural group, way of life group, | Her etnik, dini, kültürel grup, yaşam tarzı... | Zizek!-1 | 2005 | |
| articulate it's potentials, it's position. | ...kendi potansiyelini, konumunu ifade etme hakkına sahip olmalıdır. | Zizek!-1 | 2005 | |
| But this conceptual field, | Ama nihai etik ufuk olarak bu kavramsal alanın, ötekine açıklığın, | Zizek!-1 | 2005 | |
| as the ultimate ethical horizon, | ...bizim nihai ufkumuz olmaması gerektiğini, | Zizek!-1 | 2005 | |
| Because we can immediately see that... | Çünkü şu basitleştirilmiş örneği kullanarak... | Zizek!-1 | 2005 | |
| My God, the ultimate goal of the class struggle is not | Tanrım, sınıf mücadelesinin nihai hedefi proleterya için burjuvaziye imkan vermek... | Zizek!-1 | 2005 | |
| for proletarians to allow the bourgeoisie, | ...ve burjuvazinin özgürce kendi potansiyellerini... | Zizek!-1 | 2005 | |
| It's an antagonistic struggle. | Antagonistik mücadeledir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| The goal is not to let the multitude be. | Hedef çokluğa imkan tanımak değildir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| The goal is to annihilate the enemy. | Hedef düşmanı yok etmektir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| It's a totally different logic. | Tamamen farklı bir mantık. | Zizek!-1 | 2005 | |
| It's the logic of animosity, | Garez mantığı. | Zizek!-1 | 2005 | |
| it's the logic of antagonistic struggle. | Antagonistik mücadelenin mantığı. | Zizek!-1 | 2005 | |
| Which also involves a totally different notion of universality. | Bu da tamamen farklı bir evrensellik mefhumunu gerektirir. | Zizek!-1 | 2005 | |
| The notion of universality here | Burada evrensellik mefhumu, | Zizek!-1 | 2005 | |
| No! Universality is here the universality of struggle itself. | Hayır! Buradaki evrensellik, | Zizek!-1 | 2005 | |
| There is also a central paradox to this struggling position. | Bu mücadele içinde olma konumunda ayrıca merkezi bir paradoks da bulunur. | Zizek!-1 | 2005 | |
| The position of struggle does not mean the position of a particular identity | Mücadele pozisyonu belirli bir kimlik pozisyonunun... | Zizek!-1 | 2005 | |
| goes very well with multi culturalese politics | ...çok kültürlü politikalara bir güzel eşlik eder. | Zizek!-1 | 2005 | |
| where we can say: "Everybody has the right | Şunu söyleriz "Herkes kendi hakikat yorumunu aktarma hakkına sahiptir." | Zizek!-1 | 2005 | |
| No! Our position should be: there is universal truth. | Hayır! Evrensel hakikat vardır. Bizim konumumuz bu olmalı. | Zizek!-1 | 2005 | |
| There always is one universal truth of a certain situation. | Belirli bir durumda daima evrensel bir hakikat vardır. | Zizek!-1 | 2005 | |
| But this truth is accessible only from a specific, partial, engaged, | Ama bu gerçeğe ancak belirli, taraflı, bağlantılı, | Zizek!-1 | 2005 | |
| So it's not that we arrive at the universal truth | Yani evrensel hakikate, kendimizi belirli bağlantılarımızdan, çıkarlarımızdan... | Zizek!-1 | 2005 | |
| each of us has it's own interests, positions, | Ana fikir herbirimizin kendi çıkarları, konumları olduğudur. | Zizek!-1 | 2005 | |
| but the truth of a situation emerges | Ama hakikat hali gün yüzüne çıktığında, deyim yerindeyse kendi dışımıza çıkabilir... | Zizek!-1 | 2005 | |
| when we can step, as it were, outside ourselves | ...ve duruma nesnel olarak bakarak... | Zizek!-1 | 2005 |