Search
English Turkish Sentence Translations Page 183929
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I will kill myself just like Olika. | Tıpkı Olika gibi kendimi öldüreceğim. | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "I think you did it on purpose" | "Sanırım bunu bilerek yaptın." | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "Your last missed call was at 12:45" | "Son cevapsız araman, 12:45" | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "You've been out for over 3 hours" | "Üç saatten fazladır dışarıdasın." | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "I don't want to hear anymore of your lies" | "Artık senin yalanlarını dinlemek istemiyorum" | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "I'm fed up with waiting for you" | "Seni bekleyip durmaktan bıktım" | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "You keep pushing me" | "Beni sürekli zorluyorsun" | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "You know that I love you more than you love me" | "Benim seni, senin beni sevdiğinden daha fazla sevdiğimi biliyorsun" | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "You'll regret this" | "Buna pişman olacaksın" | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| "I will kill myself just like Olika" | "Tıpkı Olika gibi kendimi öldüreceğim" | Zui hao de shi guang-2 | 2005 | |
| Turn left. | Sola. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Make a right. | Sağa. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Is this the kitchen? Yes. | Burası mutfak mı? Evet. Mutfak burası mı? Evet. | Zuo you-1 | 2007 | |
| It's a pretty large kitchen. How big is it? | Mutfak ne kadar geniş, değil mi? Ne kadar geniş, değil mi? | Zuo you-1 | 2007 | |
| It's about 10 square meters. | Yaklaşık 10 metrekare. Mutfak 10 metrekare. | Zuo you-1 | 2007 | |
| How many rooms are there? | Kaç odası var? Kaç oda var? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Three... three bedrooms and two parlors. | Üç oda, iki salon. | Zuo you-1 | 2007 | |
| How big is the room up ahead? | Bu oda daha büyük. Oda ne kadar büyük değil mi? | Zuo you-1 | 2007 | |
| This room is at least 35 square meters. | En az 35 metrekare olmalı. Bu oda yaklaşık 35 metrekare. | Zuo you-1 | 2007 | |
| This is the living room? Yes. | Burası oturma odası mı? Evet. Oturma odası mı? Evet. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Why is there a bed? | Niye yatak var? Niye burada yatak var? | Zuo you-1 | 2007 | |
| The landlord put it there... | Ev sahibi taşınırken bıraktı... | Zuo you-1 | 2007 | |
| but if you guys are planning to rent the room, | ...ama evi kiralamaya karar verirseniz... | Zuo you-1 | 2007 | |
| you can rearrange the room later. | ...odayı düzenleyebilirsiniz. | Zuo you-1 | 2007 | |
| There's no other furniture? | Başka mobilya yok mu? Bunun dışında başka mobilya yok mu? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Yes, but these are all brand new. | Var, hepsi yeni. Var, ama diğerleri tamamen yepyeni. | Zuo you-1 | 2007 | |
| The landlord just renovated it and he's out of the country now. | Ev sahibi her şeyi yenilemiş ve kendisi yurt dışında. Ev sahibi her şeyi yeniledi ve şimdi yurt dışında. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I think it's too big. | Bence fazla büyük. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Really? Too big? | Gerçekten mi? Büyük mü? | Zuo you-1 | 2007 | |
| This is what you requested to look at. | Buraya bakmayı siz rica ettiniz. Bu daireye bakmayı siz istemiştiniz. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Is there another room over there? | Burada bir oda var? Burada başka bir oda mı var? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Yes, that's another bedroom. There's another room? | Evet, diğer yatak odası. Başka bir oda mı? | Zuo you-1 | 2007 | |
| We do have smaller rooms, but we just looked at them. | Daha küçük evlerimizde var, ama zaten onlara baktık. | Zuo you-1 | 2007 | |
| The bathroom's here. Yes. | Burası banyo. Evet. | Zuo you-1 | 2007 | |
| The bathroom's here? | Banyo mu? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Wait, there's still a lot of rooms over here. | Daha oda var. Bekle, ne çok oda var. | Zuo you-1 | 2007 | |
| We're going to take a look at them. Sure. | Biz biraz bakacağız. Tabii. Diğer odalara da bakabilir miyiz? Tabii. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Can we go in here? | Şu odaya girebilir miyiz? Bu odaya girebilir miyiz? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Go ahead, feel free. | Çekinmeyin, istediğiniz gibi gezin. Buyurun, çekinmeyin. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Fever again? | Yine mi ateşlendi? | Zuo you-1 | 2007 | |
| How? | Nasıl? Nasıl oldu? | Zuo you-1 | 2007 | |
| I know, I'll be over when I'm done here. | İşim bitince, hemen geleceğim. Biliyorum, buradaki işim bitince hemen geleceğim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Teacher Gao said she was warm this afternoon. | Öğretmeni öğleden sonra ateşlendiğini söyledi. Öğretmen Gao, öğleden sonra ateşlendiğini söyledi. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I gave her some medicine when she came back from school. | Eve gelince ilaç içirdim. Okuldan gelince ona biraz şurup içirdim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| It helped a bit. | Biraz iyi geldi. Biraz faydası olmuştu. | Zuo you-1 | 2007 | |
| But now it looks like her fever's back. | Ama yine ateşlenecek gibi. Ama görünüşe göre yine ateşi yükseldi. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Don't worry about it, eh? | İyi misin? Bunun için endişelenme, tamam mı? | Zuo you-1 | 2007 | |
| She shouldn't have such a high fever. | Halen biraz ateşi var. Ateşi bu kadar yüksek olmamalı. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Do you want to take her to the hospital? | Hastaneye gidelim mi? Onu hastaneye götürmemizi ister misin? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Wait until after tonight, we can monitor her condition. | Daha kötüleşirse götürürüz. Bu gece bekleyelim, durumuna bakalım. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I want find grandpa... | Büyükbabamı istiyorum... Büyükbabamı bulmak istiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I want find grandpa... | Büyükbabamı istiyorum... Büyükbabamı bulmak istiyorum... | Zuo you-1 | 2007 | |
| ...behind you. | Saklandı mı? ...senin arkanda. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Mom, please find Grandpa for me! | Anne, büyükbabamı bul! Anne, lütfen benim için büyükbabamı bul! | Zuo you-1 | 2007 | |
| Grandpa is waiting outside! | Büyükbabam dışarıda bekliyor! | Zuo you-1 | 2007 | |
| I still have a headache. | Başım çok ağrıyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Headache still? | Başın mı? Başınız mı? | Zuo you-1 | 2007 | |
| What should I put for registration? | Hangi bölüme görünmeliyim? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Neurology is fine. | Nöroloji. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Are there any specialists? | Uzman doktor var mı? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Checkup Room | Muayene Odası | Zuo you-1 | 2007 | |
| Come on, eat another bite. | Biraz daha ye. Hadi, biraz daha ye. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Who's Hehe? | İşte Hehe. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Hello doctor. Hello. | Merhaba doktor. Merhaba. Merhaba doktor bey. Merhaba. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Let me see. | Dur bakayım. Bakmama izin ver. | Zuo you-1 | 2007 | |
| How's she feeling? | Daha iyi. Nasıl hissediyor? | Zuo you-1 | 2007 | |
| She's good. | Evet. İyi. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Where are the results? | Tahlilleri çıktı mı? Tahlil sonuçları çıktı mı? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Can you come out with me for a second? | Dışarıda konuşabilir miyiz? Bir saniye dışarıya gelir misiniz? | Zuo you-1 | 2007 | |
| I'll go. Ok. | Ben giderim. Tamam. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Here, Daddy has some rice congee. | Babacığın yemek yedirsin. İşte, babacık pirinç lapası yedirsin. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Good girl, eat some more, you'll get better faster. | Güzel kızım, daha çok yemelisin. Güzel kızım, daha çok yersen, daha çabuk iyileşirsin. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I'm going downstairs to buy groceries. | Markete gidiyorum. Aşağı markete bir şeyler almaya gidiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
| There's nothing to eat. | Evde yiyecek bir şey kalmamış. Evde yiyecek hiçbir şey kalmamış. | Zuo you-1 | 2007 | |
| You don't have to buy the groceries. | Gerek yok. Bir şeyler almana gerek yok. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I should still buy some. | Benim de almam gereken şeyler var. Benim de almam gereken bazı şeyler var. | Zuo you-1 | 2007 | |
| When Hehe wakes she'll want to eat something. | Hehe uyandığında, yemek yemeli. Hehe uyandığında, bir şeyler yemek ister. | Zuo you-1 | 2007 | |
| She'll need to keep her strength when she starts chemotherapy. | Kemoterapiye başlamadan önce, gücünü toplaması gerekiyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Are you sure you don't want to call him? | Onu aramak istemediğine emin misin? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Such a disaster. | Büyük yıkım olur. Bu büyük felaket olur. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Stop enduring it yourself. | Kendine acı çektirme. Böyle yapmayı bırakmalısın. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I know you're worried, but I'm even more worried. | Endişelendiğini biliyorum, ben de endişeliyim. Endişelendiğini biliyorum, ben de çok endişeliyim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I ask the contractor for money every day! | Paranızı almaya çalışıyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
| But where is the money? | Öyleyse param nerede? | Zuo you-1 | 2007 | |
| So? You ask for money but I need my own money too. | Bir de soruyorsun. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I need to have money first! | Önce parayı almam gerek! | Zuo you-1 | 2007 | |
| That contractor's not giving me money. I signed my contract with you. | Müteahhit bana para vermiyor. Anlaşmayı seninle imzaladım. | Zuo you-1 | 2007 | |
| You already signed with me. | Elbette benimle imzaladın. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I signed my contract with that contractor too! | Ben de anlaşmamı müteahhitle imzaladım! | Zuo you-1 | 2007 | |
| I signed with you! | Ben seninle anlaştım! | Zuo you-1 | 2007 | |
| If I don't ask you for money, who am I going to ask? | Gidip kime sorayım? | Zuo you-1 | 2007 | |
| I don't have any money to give you. | Sana verecek hiç param yok. | Zuo you-1 | 2007 | |
| So? | Söylesene! | Zuo you-1 | 2007 | |
| If the contractor refused to give me money, where am I going to get the money then? | Müteahhit para vermiyorsa, ben ne yapabilirim? | Zuo you-1 | 2007 | |
| You said you would pay me some money. You can't force me. | Az da olsa vereceğim demiştin. Beni zorlama. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Even if you made me jump off a building, I still wouldn't have money to pay! | Binadan atlamamı istesen bile yine de param yok! | Zuo you-1 | 2007 | |
| No one's forcing you to jump off a building. | Kimse sana binadan atla demiyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I think you are. Stop it. | Bu senin hatan! Kes şunu! | Zuo you-1 | 2007 | |
| I am... No pay? Stop the construction! | Benim mi?... Para yoksa inşaatı durdurun! | Zuo you-1 | 2007 | |
| Stop it. Stop the construction. Now! | Bağırmayı kes! İnşaatı hemen durdur! | Zuo you-1 | 2007 |