Search
English Turkish Sentence Translations Page 183931
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| These two days are going to be rough. | Bu iki gün zor geçecek. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Can't let the construction halt. | İnşaatı durduramayız. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I know all this. | Tüm bunları biliyorum | Zuo you-1 | 2007 | |
| I'm at the work site. | İş yerindeyim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| How's the girl? | Hehe nasıl? | Zuo you-1 | 2007 | |
| How about the blood sample? | Verdiğim örnek? Verdiğim kan örneği ne oldu? | Zuo you-1 | 2007 | |
| No match. | Eşleşme olmadı. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Neither of us are a match. | Her ikimizin de uyuşmuyor. Her ikimizle de uyuşmuyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Don't worry yet. | Üzülme. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I still have some work to do here. | Biraz daha işim var... | Zuo you-1 | 2007 | |
| I'll come over in a while. | ...bitince hemen gelirim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| How is it at Hong Ye's? | Hong Ye'ye ne dersin? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Now we have more to worry about than Hong Ye. | Onu boş ver. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Even Wei Xin's people can't find any. | Wei Xin'in aşağılık adamları bile... | Zuo you-1 | 2007 | |
| Those bastards. | ...çözüm bulamadı. | Zuo you-1 | 2007 | |
| We can't keep doing this, it's bad for the company. | Böyle devam edemeyiz. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Don't worry about those matters. | Olanlar için endişelenme. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Just make sure you secure this project. | İnşaatın devam etmesini sağla. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Take it day by day. | Günlük ücretlerin öde. | Zuo you-1 | 2007 | |
| You're here. | Hoş geldin. | Zuo you-1 | 2007 | |
| How's her condition? | Durumu nasıl? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Still good. | İyi. Daha iyi. | Zuo you-1 | 2007 | |
| They just started the treatment. | Tedaviye başlandı. Hemen tedaviye başladılar. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Where's Mei Zhu? | Mei Zhu nerede? | Zuo you-1 | 2007 | |
| She's over there with the IV. | Ona serum veriyorlar. | Zuo you-1 | 2007 | |
| An old problem, low blood sugar. | Yine kan şekeri düşük. Yine kan şekeri düştü. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I'll take you to see her. | Seni oraya götüreyim. Seni onun yanına götüreyim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| You two talk. Thanks. | Siz sohbet edin. Sağ ol. | Zuo you-1 | 2007 | |
| You should pay the bills. | ...hastane masrafı için lazım olur. ...hastane masraflarını ödemen gerekiyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| You're here. | Buradasın. İşte buradasın? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Yeah, smoking a cigarette. | Evet, sigara içiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Want one? | İster misin? Bir tane ister misin? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Sure, why not. | Tabii, niye olmasın. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Busy recently? | İşlerin çok mu yoğun? Şu sıralar meşgul müsün? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Quite busy. | Evet, hem de çok. Hiç boş vaktim yok. | Zuo you-1 | 2007 | |
| It's good to be occupied. | Bu çok iyi. Meşgul olmak iyidir. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Any problems with the work site? | İşlerin yolunda mı? İşyerinde herhangi bir sorun? | Zuo you-1 | 2007 | |
| It's fine. | Güzel. İyi gidiyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| The last few days have been hard on you. | Son günlerde yaşadıkların zor olmalı. Son birkaç gün senin için zor olmalı. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Let's not talk about it. | Bunu konuşmayalım. Bunun hakkında konuşmayalım. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Always wanted to thank you. | Teşekkür etmek istiyorum. Her zaman sana teşekkür etmek istedim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Heard Mei Zhu say you've been good to Hehe. | Hehe için çok iyi bir baba olduğunu duydum. Mei Zhu, senin Hehe'ye çok iyi davrandığını söyledi. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Hehe, she's adorable. | Hehe, çok sevimli. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I loved her from the start. | Onu ilk gördüğümde sevmiştim. Başlangıçtan beri onu sevdim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| How is the girl doing overall? | Onun olanlardan haberi var mı? Kızım genelde neler yapıyor? | Zuo you-1 | 2007 | |
| She's fine. | Hayır yok. O, iyi. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Her mother's very careful. | Annesi çok dikkatli davranıyor. Annesi çok dikkatli. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Fortunately, she's still young. | Boşandığınızda çok ufaktı. Neyse ki, o daha ufak. | Zuo you-1 | 2007 | |
| And doesn't understand what's happening. | Neler olduğunu hatırlamıyor. Ve neler olduğunu anlamıyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| When she's older, | Biraz daha büyüdüğünde... Biraz daha büyüdüğü zaman... | Zuo you-1 | 2007 | |
| we'll tell her. | ...ona anlatacağız. ...ona söyleyeceğiz. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I don't think you'll need to. | Bence anlatmanıza gerek yok. Buna gerek olduğunu sanmıyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Well, I'm off to check on her again. | Hehe'nin yanına gidiyorum. Şey, onu tekrar kontrol etmeye gidiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Oh, one thing... | Bir şey daha var... | Zuo you-1 | 2007 | |
| We will try our best to heal her. | İyileşmesi için elimden geleni yapacağım. İyileşmesi için elimizden geleni yapacağız. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Money's not an issue. | Para önemli değil. Para sorun değil. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Just some things on my mind. | Bazı şeyleri aklımdan çıkaramıyorum. Sadece aklımda bazı şeyler var. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Hey, Mouse. | Alo, Mouse. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Tell me what's wrong. | Sorun ne? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Didn't you already give them money last time? | Geçen sefer ona para vermedin mi? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Yes, it's not enough. | Evet, az ödüyoruz. | Zuo you-1 | 2007 | |
| But we have an understanding. | Ama biz anlaşmıştık. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Right now, I can't go. | Şu an, gelemem. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I have family problems. | Bazı aile sorunlarım var. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Just tell them the money is not a problem. | Onlara paranın sorun olmadığını söyle. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I promise that every one of them can go home and have a good holiday. | Dinlenmelerini sağlamak için hepsine yakında izin vereceğim. Söz veriyorum, dinlenmeleri için hepsine yakında izin vereceğim. | Zuo you-1 | 2007 | |
| How is it at Hong Ye's? | Hong Ye, nerede? | Zuo you-1 | 2007 | |
| You tell them, it's rough. | Onu hemen bulmalısın. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Things are bound to happen if they don't pay. | İşçilere ödeme yapılmalı. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I'm not at the work site, Mouse is in charge. | İş yerinde değilim, işleri Mouse idare ediyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Watch out for Hong ye and Wei Xin. | Hong Ye ve Wei Xin'e dikkat et. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Give me a call if you need help. | Yardıma ihtiyacın olursa ara. Yardıma ihtiyacın olursa beni ara. | Zuo you-1 | 2007 | |
| After one period of treatment, | Kemoterapi tedavisinden... | Zuo you-1 | 2007 | |
| It seems we didn't get positive results. | ...olumlu sonuç alamadık. | Zuo you-1 | 2007 | |
| But it is not the worst. | Fakat bu tek çare değil. Ama bu en kötüsü değil. | Zuo you-1 | 2007 | |
| So I think the best idea for now is to perform a bone marrow transplant | Bu yüzden ilik naklinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden, şu an en iyi fikrin ilik naklinin yapılması olduğunu düşünüyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Of course generally, we will do anything possible to avoid a graft. | Genel olarak, organ nakliyle sağlığına kavuşması mümkün. Genel olarak, bu hastalıktan organ nakliyle kurtulmak mümkün. | Zuo you-1 | 2007 | |
| The expense for this operation is too much. | Bu operasyon için çok fazla para gerekiyor. Bu çok pahalı bir ameliyattır. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Also, it's been difficult to find a match. | Yalnız uygun donörü bulmak biraz zor. Ayrıca uygun donörü bulmak zor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Right now, neither you nor the father is an ideal donor. | Ne sen ne de babası uygun donör değilsiniz. Şu an, ne sen ne de babası uygun donör değilsiniz. | Zuo you-1 | 2007 | |
| If we are going to operate, | Ameliyat yapabilmek için dönör... | Zuo you-1 | 2007 | |
| It's best to get at least a 5 point match. | ...5 noktada uyum sağlamalı. ...en az 5 noktada uyum sağlamalı. | Zuo you-1 | 2007 | |
| If there are any blood sisters and brothers, | Hastanın kız ya da erkek kardeşi olsaydı... | Zuo you-1 | 2007 | |
| then there is more hope of finding a donor. | ...şansı daha yüksek olurdu. ...donör bulma umudumuz olurdu. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I recently met a child. | Geçenlerde hasta bir çocuğun... Geçenlerde hastam olan bir çocuğun... | Zuo you-1 | 2007 | |
| She luckily had a sister | ...5 noktada da... ...şans eseri, 5 noktada da... | Zuo you-1 | 2007 | |
| who had the matching five points. | ...uyum sağlayan kardeşi vardı. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Of course, for a one child family, | Elbette, tek çocuklu aileler için... | Zuo you-1 | 2007 | |
| this is more difficult. | ...durum daha zor. | Zuo you-1 | 2007 | |
| But don't get too anxious. | Üzülmeyin. Ama endişelenmeyin. | Zuo you-1 | 2007 | |
| The hospital will think of a plan. | Hastane çözüm yolu arıyor. Hastane bir plan düşünecek. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Ok, how about you get her an outpatient bracelet. | Tamam, ayakta tedaviye başlayalım. Tamam, ona ayakta tedavi edilen hasta bileziği almaya ne dersin? | Zuo you-1 | 2007 | |
| Remember that before her second treatment, | Tedavi süresince ilaçlarını mutlaka... Unutma ki, ikinci tedavi öncesinde... | Zuo you-1 | 2007 | |
| she must take her medicine regularly. | ...düzenli olarak vermelisin. ...ilaçlarını düzenli olarak almalı. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I will. Thank you Dr. Cao. | Peki. Teşekkür ederim Doktor Cao. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Take care. Thanks. | Kendine iyi bak. Teşekkürler. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Goodbye. Bye. | Hoşça kalın. Hoşça kalın. | Zuo you-1 | 2007 | |
| Don't fuss, walk normally. | Gürültü yapma, yavaş. | Zuo you-1 | 2007 | |
| I'm so tired. Stop running. | Çok yoruldum. Koşma. | Zuo you-1 | 2007 | |
| It's good. How's the house? | Bu iyi. Ev nasıl? | Zuo you-1 | 2007 |