Search
English Turkish Sentence Translations Page 183934
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I just wanted you to know... | Bilmeni istiyorum ki,... Sadece bilmeni istiyorum ki,... | Zuo you-1 | 2007 | |
...I won't drag you into this. | ...seni buna sürüklemeyeceğim. | Zuo you-1 | 2007 | |
You have talked this over with Xiao Lu? | Xiao Lu'yla bunları mı konuştun? Xiao Lu'yla bunu mu konuştun? | Zuo you-1 | 2007 | |
Yes, we've discussed it. | Evet, konuştuk. | Zuo you-1 | 2007 | |
You also understand, | Hem biliyorsun... | Zuo you-1 | 2007 | |
if not for the child, | ...eğer çocuk için olmasaydı... | Zuo you-1 | 2007 | |
I would never want to see him again. | ...onu asla görmek istemezdim. ...onu yeniden görmeyi asla istemezdim. | Zuo you-1 | 2007 | |
Did he agree to it? | O, kabul etti mi? | Zuo you-1 | 2007 | |
He has to. | Etmek zorunda. Etmeli. | Zuo you-1 | 2007 | |
Not many people in the world can handle this sort of situation. | Dünyadaki bir çok insan, böyle bir şeyi yapmaya cesaret edemez. Dünyadaki bir çok insan, böyle bir çıkar yol düşünmezdi. | Zuo you-1 | 2007 | |
Yes, I know. | Evet. Evet, biliyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
That's because | Çünkü... | Zuo you-1 | 2007 | |
they've never had to experience anything like this. | ...böyle bir durumda kalmadıkları için. ...böyle bir durumla karşılaşmak zorunda kalmadıkları için. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ma'am, I brought back some bottles. Yes. | Bayan, şişeleri getirdim. Evet. | Zuo you-1 | 2007 | |
Put them down there Ok. | Oraya koyabilirsin. Tamam. | Zuo you-1 | 2007 | |
Sorry, she won't let me. | Üzgünüm, bana izin vermiyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
I don't care about her. | O, umurumda değil. | Zuo you-1 | 2007 | |
If I do this, then we will probably have to divorce. | Bunu yaparsam boşanmak zorunda kalacağım. Eğer bunu yaparsam, muhtemelen boşanmak zorunda kalacağım. | Zuo you-1 | 2007 | |
I'm doing all I can, have some sympathy. | Bu konuda bana anlayış göster. Yapabileceğim herşeyi yapıyorum, biraz anlayış göster. | Zuo you-1 | 2007 | |
Don't talk to me about sympathy. | Sakın anlayıştan bahsetme. | Zuo you-1 | 2007 | |
You know I am... You're surrounded by dilemmas? | Beni iyi tanıyorsun... İkilem mi yaşıyorsun? | Zuo you-1 | 2007 | |
Because I am too. | Çünkü ben de ikilemdeyim. | Zuo you-1 | 2007 | |
Lao Xie is the best man on the face of the earth. | Lao Xie yeryüzündeki en iyi adam. | Zuo you-1 | 2007 | |
But because of our child | Ama çocuğum için... Ama çocuğumuz için... | Zuo you-1 | 2007 | |
because of Hehe | Hehe için... | Zuo you-1 | 2007 | |
He doesn't agree either. Right? | O da mı kabul etmiyor? | Zuo you-1 | 2007 | |
If only he didn't agree, | Keşke, kabul etmeseydi. Keşke, kabul etmeseydi,... | Zuo you-1 | 2007 | |
then I wouldn't owe him so much. | O zaman, daha kolay olurdu. ...ona daha da borçlu kalmayacaktım. | Zuo you-1 | 2007 | |
Dong Fan is still young. | Dong Fan daha çok genç. | Zuo you-1 | 2007 | |
Some things can still change. | Belki düşüncesi değişebilir. | Zuo you-1 | 2007 | |
Give me a little more time. | Bana biraz zaman ver. | Zuo you-1 | 2007 | |
Who's going to give Hehe more time? | Hehe'ye zamanı kim verecek? | Zuo you-1 | 2007 | |
I'll be in Hehe's room. | Hehe'nin odasında olacağım. | Zuo you-1 | 2007 | |
Oh, you're here. | Hoş geldin. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe, you have a visitor. | Hehe, ziyaretçin var. | Zuo you-1 | 2007 | |
You guys have some alone time. | Siz biraz başbaşa kalın. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe, Daddy's going out real quick. | Babanın hemen gitmesi gerekiyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
Have fun with Uncle. | Amcanla eğlen. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe, do you feel well? | Hehe, nasılsın? | Zuo you-1 | 2007 | |
Our Hehe is sick. | Bizim Hehe'miz hasta. | Zuo you-1 | 2007 | |
But, | Fakat,... | Zuo you-1 | 2007 | |
only a little sickness. | ...birazcık hasta. | Zuo you-1 | 2007 | |
I'm not going to get well again. | Bir daha iyileşmeyeceğim. | Zuo you-1 | 2007 | |
All diseases can be cured. | Bütün hastalıklar tedavi edilebilir. | Zuo you-1 | 2007 | |
Mama is always crying. | Annem sürekli ağlıyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
Mama's crying... | Annen ağlıyor... | Zuo you-1 | 2007 | |
...because Mama cares about Hehe. | ...çünkü Hehe için üzülüyor. | Zuo you-1 | 2007 | |
Come, drink a little. | Hadi, biraz daha iç. | Zuo you-1 | 2007 | |
I know you are my father too. | Benim babam olduğunu biliyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Your Daddy and I | Babacığın ve ben... | Zuo you-1 | 2007 | |
are both your father. | ...ikimiz de babanız. | Zuo you-1 | 2007 | |
Then are you going to save me too? | Öyleyse beni kurtaracak mısın? | Zuo you-1 | 2007 | |
Fan | Fan... | Zuo you-1 | 2007 | |
You're really not going back? | ...onu terk mi edeceksin? | Zuo you-1 | 2007 | |
Do you have anything to do later? | İşin var mı? | Zuo you-1 | 2007 | |
I'm looking for Mei Zhu. | Mei Zhu'yu arıyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
I'm Xiao Lu's wife, Dong Fan. | Ben Xiao Lu'nun karısıyım, Dong Fan. | Zuo you-1 | 2007 | |
Oh, hello hello, please come in. | Merhaba, merhaba, lütfen içeri gelin. | Zuo you-1 | 2007 | |
Please come in. | Lütfen, içeri girin. Lütfen, buyurun. | Zuo you-1 | 2007 | |
You are Lao Xie? | Siz Lao Xie misiniz? | Zuo you-1 | 2007 | |
My name is Xie Huai Cai. | İsmim Xie Huai Cai. | Zuo you-1 | 2007 | |
But just call me Lao Xie. | Ama sadece Lao Xie diyebilirsin. | Zuo you-1 | 2007 | |
This is my co worker Xiao Tian. | Benim iş arkadaşım, Xiao Tian. | Zuo you-1 | 2007 | |
Oh. Hello Xiao Tian. Hello. | Oh. Merhaba Xiao Tian. Merhaba. | Zuo you-1 | 2007 | |
Your job is pretty amazing. | Sizin işiniz hayli ilginç olmalı. | Zuo you-1 | 2007 | |
Getting to fly everywhere. | Her yere uçuyorsunuz. Her yere uçakla gidiyorsunuz. | Zuo you-1 | 2007 | |
You are looking for Mei Zhu? | Mei Zhu'yu mu arıyorsun? | Zuo you-1 | 2007 | |
Right, I want to talk to her. | Evet, onunla konuşmak istiyorum. | Zuo you-1 | 2007 | |
Mei Zhu has mentioned you a few times. | Mei Zhu senden bahsetmişti. | Zuo you-1 | 2007 | |
She's always wanted to meet you. | Seninle görüşmek istiyordu. O da, seninle görüşmek istiyordu. | Zuo you-1 | 2007 | |
How unlucky, today she's not home. | Ne şanssızlık, bugün evde değil. | Zuo you-1 | 2007 | |
I just wanted to chat with her. | Sadece onunla konuşmak istemiştim. | Zuo you-1 | 2007 | |
I didn't know where she would be. So I just came here. | Nerede çalıştığını bilmiyordum. Bu yüzden buraya geldim. | Zuo you-1 | 2007 | |
It's best to talk at home. | En iyisi evde konuşmak. | Zuo you-1 | 2007 | |
I can give her a call and tell her you are here. | Onu arayıp, burada olduğunu haber verebilirim. | Zuo you-1 | 2007 | |
No no, it's fine, we can wait. | Hayır, hayır, önemli değil, bekleyebiliriz. | Zuo you-1 | 2007 | |
You two sit for a minute. | Bir dakika lütfen. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe, you're awake. | Hehe, uyanmışsın. | Zuo you-1 | 2007 | |
Say hello to auntie. | Merhaba desene. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hello auntie. | Merhaba. | Zuo you-1 | 2007 | |
So you're Hehe. | Sen Hehe olmalısın. | Zuo you-1 | 2007 | |
Come play with auntie. | Gel oynayalım. | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok? | Hadi? | Zuo you-1 | 2007 | |
This child... | Ah çocuklar... | Zuo you-1 | 2007 | |
Auntie has something to give you, wait a second. | Bak, teyze sana yurtdışından ne getirdi? | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe, look, chocolate. | Hehe, alsana, çikolata. | Zuo you-1 | 2007 | |
Auntie just brought it from out of the country. | Teyze onu yurtdışından getirdi. | Zuo you-1 | 2007 | |
Just got off the plane. | Uçaktan yeni indik. Daha az önce uçaktan indik. | Zuo you-1 | 2007 | |
Do you want to eat one? | Biraz yemek ister misin? | Zuo you-1 | 2007 | |
Ok, here you go. You can open it yourself. | Tamam, al bakalım. | Zuo you-1 | 2007 | |
Go on, take it. | Hadi, alsana. | Zuo you-1 | 2007 | |
Say thank you auntie. Thank you auntie. | Teyzene teşekkür etsene. Teşekkür ederim teyze. | Zuo you-1 | 2007 | |
Hehe are you thirsty? Yes. | Hehe susadın mı? Evet. | Zuo you-1 | 2007 | |
Sit here a while with auntie. | Teyzelerle burada biraz otur. | Zuo you-1 | 2007 | |
Daddy's going to get you some water. | Babacık sana su getirsin. | Zuo you-1 | 2007 | |
This child, I can't go anywhere without her. | Ah bu çocuk, onsuz hiç bir yere gidemem. | Zuo you-1 | 2007 | |
Daddy, take me with you. | Baba, seni de götürsün. | Zuo you-1 | 2007 | |
You two sit here. | Siz oturun. | Zuo you-1 | 2007 | |
Drink more water, you'll get better sooner. | Çok su içersen, çabuk iyileşirsin. | Zuo you-1 | 2007 | |
Why are you leaving? | Yoksa gidiyor musunuz? | Zuo you-1 | 2007 |