Search
English Turkish Sentence Translations Page 1899
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| See me at the parking lot at Fountain | Çeşmenin yanındaki otoparkta buluşalım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Looks like he's coming around. And I'm going to faint with joy | Buralardan gibi görünüyor. Ve ben sevinçten baygınlık geçiriyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Looting a bank was such fun! How about another bank? In partnership | Bankayı soymak çok eğlenceli oldu! Bir bankaya daha ne dersiniz, ortaklar? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Partnership? With you? Never | Ortak mı? Seninle mi? Asla! | Aankhen-1 | 2002 | |
| You were supposed to ask if the bag was imported. And what did you ask? | Çanta ithal mı diye sorman gerekmiyor muydu, peki sen ne yaptın? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Is this gun for real? | Bu silah gerçek mi? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Thank your stars that no one found out we're blind | Kör olduğumuzu hiç kimse fark etmediği için şükredin. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Come on llyas. Neha will be here soon | Hadi, İlyas. Gel. Neha yakında burada olacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where's the container? Here you are | Kasa nerede? Buyurun. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Hide it somewhere safe. I know this great place | Onu güvenli bir yerde sakla. Ben harika bir yer biliyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Once I've hidden it there, even I ever know | Onu oraya gizleyince bir tek ben bulabilirim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Don't trust him. Of course I'll remember, you fool | Ona güvenme. Hatırlayamaz. Tabii ki hatırlayacağım, seni aptal. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Stop quarrelling. Go! Neha will be here soon | Kavgayı kesin artık. Hadi! Neha yakında burada olacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| And listen, don't get drunk | Ve dinle, sakın fazla içme. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Maybe they made a mistake. I was the one who told them... | Belki bir hata yaptılar. Onlara ben söylemiştim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You...! In case something went wrong | Sen mi? Eğer yanlış giden bir şey olursa... | Aankhen-1 | 2002 | |
| I told them to go to the training center. They might be there | ...eğitim merkezine gidin demiştim. Oraya gitmiş olabilirler. | Aankhen-1 | 2002 | |
| If they did this on purpose... No, no Mr. Aajput | Ya böyle bir amaçları varsa... Hayır, hayır, Bay Rajput. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Alms for the blind | Körler için zekat. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I will pray for you | Senin için dua edeceğim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Blind man? Who will pray for me? Yes | Kör mü? Benim için kim dua edecek? Evet. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Vishwas, what do we do with him? Let's see | Vishwas, onunla ne yapacağız? Bakalım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| He isn't here! What...? | O burada değil! Ne? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Don't move! You know I'm a crack shot | Sakın kımıldama! Seni vuracağımı biliyorsun. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where is he? Shut up Arjun | O nerede? Arjun, sus. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Let me listen to his footsteps | Ayak seslerini duymama izin ver. | Aankhen-1 | 2002 | |
| What have you done? I didn't do anything | Ne yaptın sen? Ben bir şey yapmadım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Who else? You killed him! I didn't shoot | Başka kim yaptı? Onu sen öldürdün! Ben ateş etmedim ki! | Aankhen-1 | 2002 | |
| The who shot him? I did | Peki onu kim vurdu? Ben vurdum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Neha, you...? You killed him? | Neha, sen? Onu öldürdün mü? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Just go and bury him in a pit. You killed this poor guy? | Hemen gidip, onu çukura gömün. O zavallı adamı öldürdün mü? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Do as I say. Else... What will you do? | Dediğimi yap. Yoksa... Ne yapacaksın? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Arjun! Don't argue! But Vishwas... | Arjun! Tartışma! Ama Vishwas... | Aankhen-1 | 2002 | |
| Time... | Zaman... | Aankhen-1 | 2002 | |
| bide for our time | ... sabırlı ol. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Come on Arjun | Arjun, gel. | Aankhen-1 | 2002 | |
| What happened to your sixth sense? It didn't tell you he'll get killed? | Peki senin altıncı hissine ne oldu? Adamın öleceğini söylemedi mi? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Get a hold on yourself, Arjun. How? I'm putting someone... | Kendine hakim ol, Arjun. Nasıl? Birini mezara gömüyoruz... | Aankhen-1 | 2002 | |
| in his grave. And you tell me to get a hold on myself? | ... ve sen bana kendine hakim ol mu diyorsun? | Aankhen-1 | 2002 | |
| I can understand. But Neha could never have done this | Anlıyorum. Ama Neha bunu asla yapmamalıydı. | Aankhen-1 | 2002 | |
| And you know it. I know it, but... | Ve sen bunu biliyorsun. Biliyorum, ama... | Aankhen-1 | 2002 | |
| You promised me Mr. Aajput, there wouldn't be any bloodshed | Bay Rajput, kan akmayacak diye bana söz vermiştin. | Aankhen-1 | 2002 | |
| If you do not give unto me what is mine, I shall kill you, in turns | Ve eğer bana ait olanı vermezseniz, sırayla sizi de öldürürüm. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I won't renege on this promise | Bu sözümden vazgeçmeyeceğim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I don't understand anything, Vishwas. You'll get to know everything | Anlamadığım bir şey var, Vishwas. Her şeyi anlayacaksın. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Just let me confront him | Sadece onunla yüzleşmeme izin ver. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You'll come to know everything. Let's bury him | Her şeyi anlayacaksın. Onu gömelim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Arjun! Please tell me where llyas is. Else? You'll kill him too? | Arjun! Lütfen İlyas'ın nerede olduğunu söyle. Yoksa ne? Onu da mı öldüreceksin? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Yes, I killed him! And you're responsible for it | Evet, onu da öldürürüm! Ve bundan siz sorumlusunuz. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You deceived me! You took someone else hostage at the bank | Siz beni kandırdınız! Bankadan rehine aldınız. | Aankhen-1 | 2002 | |
| We have deceived no one | Biz hiç kimseyi kandırmadık. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Instead of coming here, we could've escaped | Öyle olmasaydı buraya değil, başka bir yere kaçardık. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Get this clear Neha. Until we're assured that we aren't threatened | Bir şeyi iyi anla, Neha. Güvencemiz için bu gerekliydi. | Aankhen-1 | 2002 | |
| The police and you including, we hold the container | Polisten ya da senden, dolayısıyla kasa bizde. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Yes, we have sent llyas away. To hide the loot | Evet, İlyas'ı uzağa gönderdik. Ganimeti saklaması için. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where have you sent llyas? | İlyas'ı nereye gönderdiniz? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where is llyas? | İlyas nerede? | Aankhen-1 | 2002 | |
| You're my fire | Sen benim ateşimsin. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Come to me, my love | Aşkım, bana gel. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "The swill... " | Benimle... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "I am" | ... çalkala. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Take me to your lips before the spill" | Düşmeden önce bana bir dudak ver. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Enjoy the drink before you get drunk" | Sarhoş olmadan içkinin tadını çıkar. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Drink secretly if you wish" | İstersen gizlice iç. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "But drink in amour of me" | Ama benim aşkımdan iç. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Love is a intoxicant, romance intoxicates" | Aşk, sarhoş edici, romantizm sarhoş edici. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "The wine is the intoxicant only in name" | Şarabın adı sarhoş etmeye yeter. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Think it over before you're dead" | Ölmeden önce bunu bir düşün. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Give me a drink before I come off my high" | Uçmadan önce bana bir içki ver. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "I'm lush with youth" | Ben gençlik pınarıyım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "You got stars in your eyes?" | Gözlerinde yıldız var mı? | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Auffle my tresses" | Buklelerimi düzelt. 1 | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Smear me in kohl" | Sürmeler sür bana. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Drive me crazy" | Hadi deli et beni. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Set me afire before I stop" | Durmadan önce yak tutuştur beni. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Make me wayward" | Hadi şımart beni. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "The swill... " | Hadi benimle... | Aankhen-1 | 2002 | |
| Is your information correct? Yes | Bilgilerin doğru mu? Evet. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Sit | Otur. | Aankhen-1 | 2002 | |
| MAH 2276, Yusuf Tyrewallah. Byculla to Borivli. Aight? | Mah 2276, Yusuf Tyrewallah. Byculla'dan Borivli'ye. Doğru mu? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Next, MAP 6409. Sadguru Shetty. Borivli to Mahim. Aight? | Sonra, 6409. Sadguru Shetty. Borivli'den Mahime. Doğru mu? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Next MAC 7625. Mahim to Shamim Street? Aight? | Sonra da 7625. Mahim'den Shamim caddesi, doğru mu? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Get the cab drivers. Immediately | Bütün taksi şoförlerini çağırın, hemen! | Aankhen-1 | 2002 | |
| Yes what? This wallet was found | Ne var? Bu cüzdanı buldum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Come with me | Benimle gel. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Near Pandurang Naka in Borivli. They behaved strangely | Borivli'de Pandurang Naka yakınlarında. Çok tuhaf davranıyorlardı. | Aankhen-1 | 2002 | |
| One of them bumped into me. His nose... | Onlardan biri bana çarptı. Burnu... | Aankhen-1 | 2002 | |
| One minute... Yes? | Bir dakika... Evet? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Check this wallet carefully. Yes sir | Bu cüzdanı dikkatlice kontrol edin. Tamam, efendim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| What about his nose? He was wearing a disguise | Ne vardı burnunda? Takmaydı. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I took a look at him, up close. So you saw him for real? | Onu yakından gördüm. Yani onu gerçekten de gördün, öyle mi? | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Opened the bank locker" | Banka soyguna açık. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "One was a rustic" | Biri köylüydü. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "One was a bastard" | Biri aşağılığın tekiydi. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "One was a singer" | Biri de şarkıcıydı. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Can you describe him? | Onu tarif edebilir misin? | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Bottles, waste. Fix a lock. Aob a bank" | Şişeler, atıklar. Bir kilit. Bir banka. | Aankhen-1 | 2002 | |
| If your man identifies him, my work is over. Your work begins | Adamınız onu tanımlarsa ben de tamamlarım. Siz de işinize başlarsınız. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I'm just a small drink | Ben sadece ufak bir içkiciyim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| He's the one! The man who bumped into me | İşte bu o! Bana çarpan adam bu! | Aankhen-1 | 2002 |