• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 1941

English Turkish Film Name Film Year Details
Don't lose that kid. We're on it, chief. Çocuğu kaybetmeyin. Tamamdır, şef. Abduction-1 2011 info-icon
Come on. Let's go. Hadi, gel. Abduction-1 2011 info-icon
All right, we have to get in the river. Nehri geçmemiz gerek. Abduction-1 2011 info-icon
What? Why? Because he'll try and track us. Ne? Neden? Çünkü bizi takip edeceklerdir. Abduction-1 2011 info-icon
Right here. Bu taraftan. Abduction-1 2011 info-icon
Watch your feet. Adımına dikkat et. Abduction-1 2011 info-icon
Behind here. Burada dur. Abduction-1 2011 info-icon
Was Nathan Price in the Vehicle? Araçtaki Nathan Price mıydı? Doğrulama istiyorum. Abduction-1 2011 info-icon
Okay, sit down. Relax. Pekâlâ, otur. Sakin ol. Abduction-1 2011 info-icon
You stay right here. I'm gonna be right back, okay? Burada bekle. Birazdan dönerim, tamam mı? Abduction-1 2011 info-icon
Stay. Bekle. Abduction-1 2011 info-icon
Hey. Come on. Hey. Gel hadi. Abduction-1 2011 info-icon
NATHAN: Let's go party! Partiye akalım! Abduction-2 2011 info-icon
Party! BOTH: Go! Go! Go! 1 Partiye! Gazla! Gazla! Abduction-2 2011 info-icon
Yeah, Jake! (WHOOPS) Evet, Jake! 1 Abduction-2 2011 info-icon
Yeah! Evvet! Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: Hey, ladies. We are here. You guys are crazy! Selam, hanımlar. Geldik işte. Delisiniz siz! Abduction-2 2011 info-icon
GILLY: That's right. All right, man. Peace. Tamam, dostum. Görüşürüz. Abduction-2 2011 info-icon
GILLY: You ready? Hold it, hold it! Hazır mısın? Bekle, bekle! Abduction-2 2011 info-icon
A great night! BOTH: Yeah! Ne harika bir gece! Evet! Abduction-2 2011 info-icon
GIRL: Trish, do you have any more bags? Trish, fazla poşetin var mı? Abduction-2 2011 info-icon
KEVIN: All right, get those mitts on. Wake up. Pekâlâ eldivenlerini giy. Uyan hadi. Abduction-2 2011 info-icon
Hands up! Come on! (GROANS IN PAIN) Eller yukarıda! Hadi ama! Abduction-2 2011 info-icon
You want to play with no rules? Kuralsız mı kapışmak istiyorsun? Abduction-2 2011 info-icon
KEVIN: No. If you believe in secret lives in this house, Hayır. Bu evde gizli kapalı işler olmasına dair istediğini hiç görmedim de. Abduction-2 2011 info-icon
MARA: Your dad needs yoga. Tell him. Babanın yoga yapması gerek. Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: He has more important things to do with his day. Yapacağı daha önemli şeyler var. Abduction-2 2011 info-icon
MARA: You really do need yoga. Cidden yoga yapman gerek. Abduction-2 2011 info-icon
It's good for your mind. KEVIN: What's yoga for? Zihnine iyi gelir. Ne için yoga yapayım? Abduction-2 2011 info-icon
MARA: Your body. Your spirit. Tell me a practical application for yoga. Bedenine, ruhuna. Yoganın pratik hareketlerini söyleyin. Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: You could use some. That'll happen Bazılarını kullanabilirsin. Kırmızı kar yağınca yaparım. Abduction-2 2011 info-icon
MARA: Are you going to spin me? Whoa! Beni döndürecek misin? Abduction-2 2011 info-icon
KEVIN: You got it. (MARA LAUGHS) Becerdin. Abduction-2 2011 info-icon
KAREN: it's always my fault! Have you thought about that? Tüm suçlu benim! Bunu düşündün mü hiç? Abduction-2 2011 info-icon
KAREN: All you think about is football. Tek düşündüğün, futbol. Abduction-2 2011 info-icon
BILLY: You know what? I will get out of here. I don't need this. Buradan gideceğim. Buna ihtiyacım yok benim. Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: Sometimes I do feel like a freak. Bazen ucube gibi hissediyorum. Abduction-2 2011 info-icon
It was your idea. "It's fun, Gilly, it's fun." Senin fikrindi. "Çok eğlenceli, Gilly" Abduction-2 2011 info-icon
JAKE: Keep him pinned! (GRUNTING) Öyle tut onu! Nakavt! Abduction-2 2011 info-icon
Smooth. (LAUGHS) Yeah. Süper. Evet. Abduction-2 2011 info-icon
MARA: Hey, where do you think you're going? Nereye gittiğini sanıyorsun? Abduction-2 2011 info-icon
MARA: Bye. KEVIN: And behave yourself. Hoşça kal. Kendin ol. Abduction-2 2011 info-icon
MAN: Mr. Kozlow. Bay Kozlow. Abduction-2 2011 info-icon
KEVIN: That what's really going on? Gerçekten bunun için mi? Abduction-2 2011 info-icon
GILLY: What's going on, man? NATHAN: (SIGHS) Oh, man. Neler oluyor, dostum? Aman be. Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: I don't know. Must be losing my mind. Bilmem. Aklımı kaybediyorum sanırım. Abduction-2 2011 info-icon
GILLY: Hey, you never Know, man. Asla bilemezsin, dostum. Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: Not really. Pek sayılmaz. Abduction-2 2011 info-icon
Yeah? KAREN: Hey. I heard you pull up, so... Evet? Selam. Geldiğini duydum ve... Abduction-2 2011 info-icon
And don't stop! (MUFFLED GUNSHOT) Ve durma! Abduction-2 2011 info-icon
WOMAN ON PA: DR Pedway... Dr. Pedway... Abduction-2 2011 info-icon
(STAMMERS) I'm at a hospital. Hastanedeyim. Vassar Brothers Hastanesi'nde. Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: Clearwater Drive. Clearwater Sokağı. Abduction-2 2011 info-icon
We 'll have more later on in our broadcast. Gelişmelerle karşınızda olacağız. Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: Yes. Are you okay? Evet. İyi misin? Abduction-2 2011 info-icon
FEMALE NURSE: One of the ER doctors will come check on you soon. Acil doktorlarından biri biraz sizi görmeye gelecek. Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: What do you have to do with all this? Tüm bunları neden yapıyorsunuz? Abduction-2 2011 info-icon
I'm not leaving without her. (EARPIECE BEEPS) Onsuz gitmiyorum. Abduction-2 2011 info-icon
BURTON: We have a visual on the target. Hedefle görsel temas kurduk. Garajda. 2 . kat. Abduction-2 2011 info-icon
KAREN: What? Or I did. Ne? Ya da çalışmıştım. Abduction-2 2011 info-icon
MALE AGENT ON EARPIECE: Agent Brock, we 're recalculating the coordinates. Ajan Brock, koordinatları yeniden hesaplıyoruz. Abduction-2 2011 info-icon
BENNETT: Now in less than 20 seconds, 20 saniyeden az bir süre sonra... Abduction-2 2011 info-icon
NATHAN: Ready... Jump! Hazır. Atla! Abduction-2 2011 info-icon
Don't lose that kid. MALE AGENT: We're on it, chief. Çocuğu kaybetmeyin. Tamamdır, şef. Abduction-2 2011 info-icon
BURTON: Was Nathan Price in the Vehicle? Araçtaki Nathan Price mıydı? Doğrulama istiyorum. Abduction-2 2011 info-icon
Can I get you anything? Sana bir şeyler ikram edebilir miyim? Abe-1 2013 info-icon
Let us begin. Başlayalım. Abe-1 2013 info-icon
Have you ever wanted anything so much... Onu elde etmeye çalışmaktan hiçbir şeyin... Abe-1 2013 info-icon
...that nothing would stop you trying to achieve it? ...seni vazgeçiremeyeceği bir şeyi hiç bu kadar istediğin oldu mu? Abe-1 2013 info-icon
Something inside you, driving you forward? İçinde olan, seni tetikleyen bir şey? 1 Abe-1 2013 info-icon
Instinct, I suppose. 1 İçgüdü, sanırım. Abe-1 2013 info-icon
The will of your heart. Yüreğinin arzusu. Abe-1 2013 info-icon
Pressing you on, though you know you may never obtain it. Asla ulaşamayabileceğini bildiğin halde bunu sürdürmek. Abe-1 2013 info-icon
You, humans, are hard coded with the need to survive. Siz insanlar, hayatta kalma ihtiyacına dayalı olarak kodlanmışsınız. Abe-1 2013 info-icon
To live. Yaşamak. Abe-1 2013 info-icon
To desire, to simply keep going. Sadece bunu sürdürmeyi arzulamak. Abe-1 2013 info-icon
And most of you do not really know why. Ve çoğunuz, neden bunu yaptığınızı gerçekten bilmiyorsunuz. Abe-1 2013 info-icon
Most of you do not see how utterly pointless your existence is. Çoğunuz, varlığınızın ne kadar anlamsız olduğunu anlamıyorsunuz. Abe-1 2013 info-icon
Your needs and desires mean nothing... Her şey göz açıp kapayıncaya kadar sonlanabilecekken... Abe-1 2013 info-icon
...when it can all end in the blink of an eye. ...ihtiyaç ve arzularınız hiçbir anlam ifade etmiyor. Abe-1 2013 info-icon
Yet, you press on. Yine de devam ediyorsunuz. Abe-1 2013 info-icon
Drive forward to gain possessions. Mal mülk edinmeye bakmak. Abe-1 2013 info-icon
Such to find a partner. Bir eş bulmak. Abe-1 2013 info-icon
Hope to be loved. Sevilme arzusu. Abe-1 2013 info-icon
I was programmed to love. Ben sevmek için programlandım. Abe-1 2013 info-icon
And I do. Ve seviyorum da. Abe-1 2013 info-icon
I cannot help it. Bu elimde olan bir şey değil. Abe-1 2013 info-icon
It is all that I know. Bütün bildiğim bu. Abe-1 2013 info-icon
The reason for my existence. Benim varoluş nedenim. Abe-1 2013 info-icon
But I am flowed. Fakat buna kapılıyorum. Abe-1 2013 info-icon
Just like you. Tıpkı sizin gibi. Abe-1 2013 info-icon
But what does that mean? Peki, bu ne anlama geliyor? Abe-1 2013 info-icon
I was told I am a machine. Bana, bir makine olduğum söylenmişti. Abe-1 2013 info-icon
An appliance. Bir cihaz. Abe-1 2013 info-icon
If that is true, then, why do I feel these things? Bu doğru ise, o zaman, neden bunları hissediyorum? Abe-1 2013 info-icon
Why am I aware of myself? Neden kendimin farkındayım? Abe-1 2013 info-icon
Do I have a soul? Yoksa benim bir ruhum mu var? Abe-1 2013 info-icon
I had a family, once. Bir zamanlar bir ailem vardı. Abe-1 2013 info-icon
I loved them and cared for them. Onları çok sever ve onlarla ilgilenirdim. Abe-1 2013 info-icon
I cleaned their home and prepared their meals. Evlerini temizler, yemeklerini hazırlardım. Abe-1 2013 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 1936
  • 1937
  • 1938
  • 1939
  • 1940
  • 1941
  • 1942
  • 1943
  • 1944
  • 1945
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact