Search
English Turkish Sentence Translations Page 2027
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Protecting me? | Beni mi koruyordun? Beni mi koruyordun? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| What the hell has gotten into you? | Kim aklına soktu bunu? Kim aklına soktu bunu? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Ask him. | Ona sor. Ona sor. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Some real fireworks tonight. | Bu gece büyük çıngar çıktı. Bu gece büyük çıngar çıktı. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| What are you going to do? | Ne yapacaksın? Ne yapacaksın? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Go home. | Eve gideceğim. Eve gideceğim. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| No. I mean about Kyle. | Hayır. Kyle hakkında diyorum. Hayır. Kyle hakkında diyorum. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| What do you expect me to do? Teach him. | Ne yapmamı bekliyorsun? Öğret ona. Ne yapmamı bekliyorsun? Öğret ona. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Help him to handle the pressure. | Baskıyla baş etmesine yardım et. Baskıyla baş etmesine yardım et. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| What do I know about handling pressure? | Baskıyla baş etmek hakkında ben ne biliyorum ki? Baskıyla baş etmek hakkında ben ne biliyorum ki? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I'm out of here. | Gidiyorum. Gidiyorum. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You can't turn your back on this kid. | Bu çocuğa sırtını dönemezsin. Bu çocuğa sırtını dönemezsin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You owe it to him. | Bunu ona borçlusun. Bunu ona borçlusun. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I owe nobody nothing. | Kimseye hiçbir şey borçlu değilim. Kimseye hiçbir şey borçlu değilim. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| "Pure Talent, Fatal Flaw." | "Saf Yetenek, Ölümcül Hata." "Saf Yetenek, Ölümcül Hata." | Above the Rim-1 | 1994 | |
| That's what the paper said. | Gazetelerin yazdığı bu, değil mi? Gazetelerin yazdığı bu, değil mi? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You in handcuffs, Nutso dead on the ground. | Ellerin kelepçeli, Nutso yerde ölü. Ellerin kelepçeli, Nutso yerde ölü. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You don't owe anybody? | Kimseye borçlu değil misin? Kimseye borçlu değil misin? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You forget about Nutso? | Nutso'yu unuttun mu? Nutso'yu unuttun mu? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Wasn't it the great Tom Sheppard | O düştüğünde onun gibi olmaya çalışan... O düştüğünde onun gibi olmaya çalışan... | Above the Rim-1 | 1994 | |
| he was trying to be like when he fell? | ...büyük Tom Sheppard değil miydi? ...büyük Tom Sheppard değil miydi? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| How about owing yourself? | Ya kendine olan borcun? Ya kendine olan borcun? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Born with all the gifts, but you just gave up. | Doğuştan yeteneklisin, ama bırakıp gittin. Doğuştan yeteneklisin, ama bırakıp gittin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Oh, yeah. I'd say you owe plenty. | Evet, bir çok şey borçlusun. Evet, bir çok şey borçlusun. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| If you ever plan on giving anything back, | Eğer herhangi bir şeyi geri vermeyi planladıysan, Eğer herhangi bir şeyi geri vermeyi planladıysan, | Above the Rim-1 | 1994 | |
| you better start right now. | ...hemen şimdi başlasan iyi edersin. ...hemen şimdi başlasan iyi edersin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You can't do anything about your mom or Nutso, | Annen veya Nutso için hiçbir şey yapamazsın, Annen veya Nutso için hiçbir şey yapamazsın, | Above the Rim-1 | 1994 | |
| but you can about Kyle. | ...ama Kyle için yapabilirsin. ...ama Kyle için yapabilirsin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| It's all there for him, Shep, and he's blowing it. | Onun için her şey var, Shep, ve o elinden kaçırıyor. Onun için her şey var, Shep, ve o elinden kaçırıyor. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Well, he won't be the first. | İyi, O ilk olmayacak. İyi, O ilk olmayacak. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Gettin' ready for that shoot out, fellas. | Turnuva için hazır olun beyler. Turnuva için hazır olun beyler. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Lookin' good. | İyi görünüyor. İyi görünüyor. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| There you go, baby. Back door, baby. | İşte buradasın, bebek. Arka kapı, bebek. İşte buradasın, bebek. Arka kapı, bebek. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| What's up, baby? | Ne haber, bebek? Ne haber, bebek? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| How you doin'? | Nasılsın? Nasılsın? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You my man in the hole now, | Zor durumdaki adamım sensin, Zor durumdaki adamım sensin, | Above the Rim-1 | 1994 | |
| but you look like a 14 karat Urkel. | ...ama 14 karat Urkel gibisin. ...ama 14 karat Urkel gibisin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Let me tell you something, Kyle. It's all about psyche, baby. | İzin ver sana bir şey söyleyeyim, Kyle. Her şey senin aklında, bebek. İzin ver sana bir şey söyleyeyim, Kyle. Her şey senin aklında, bebek. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You got to feel basketball. It's in the heart. | Basketbolu hissetmelisin, tüm kalbinle. Basketbolu hissetmelisin, tüm kalbinle. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You know what I'm saying? | Ne dediğimi anlıyor musun? Ne dediğimi anlıyor musun? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Hey, what's that for? Grip, baby. | O ne için? Kavramak için, bebek. O ne için? Kavramak için, bebek. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| All about grip. | Her şey kavramayla ilgilidir. Her şey kavramayla ilgilidir. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Here we go. | İşte geliyoruz. İşte geliyoruz. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| All right, Joe. | Tamam, Joe. Tamam, Joe. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I'm about to get up in your ass like a gerbil! | Kıçını sürüngen gibi yere yapıştırmak üzereyim. Kıçını sürüngen gibi yere yapıştırmak üzereyim. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Take your time. | Zamanlamanı yap. Zamanlamanı yap. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| There you go. 1 | İşte böyle. İşte böyle. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Breathe. You're too tense. | Nefes al. Çok gerginsin. Nefes al. Çok gerginsin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Speed it up. Here we go. | Hızlan, hızlan. İşte geliyoruz. Hızlan, hızlan. İşte geliyoruz. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Damn! That shit slipped, Kyle. | Lanet olsun! Elimden kaydı, Kyle. Lanet olsun! Elimden kaydı, Kyle. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| He can hit that. | Atabilirdi. Atabilirdi. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Here we go. Yeah, boy. | İşte geliyoruz. Evet, dostum. İşte geliyoruz. Evet, dostum. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| All right. Here we go. | Tamam, tamam. İşte geliyoruz. Tamam, tamam. İşte geliyoruz. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Run it back. | Ver bir kere daha. Ver bir kere daha. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Run it back right now. | Ver şimdi bir kere daha. Ver şimdi bir kere daha. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Run in place! | İşte böyle yapılır. İşte böyle yapılır. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| How high can you get, Nutso? | Ne kadar yükselebilirsin, Nutso? Ne kadar yükselebilirsin, Nutso? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| How high can you get, boy? Come on. | Ne kadar yükselebilirsin, dostum? Hadi. Ne kadar yükselebilirsin, dostum? Hadi. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Shit, not even Nutso ever got that high. | Çok iyi, Nutso bile bu kadar yükselemezdi. Çok iyi, Nutso bile bu kadar yükselemezdi. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Least not playin'. | En azından şimdi değil. En azından şimdi değil. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Don't stop. Keep goin'. | Durma, devam et. Durma, devam et. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| That is who you was playin', right? | Oynadığın kişiydi, değil mi? Oynadığın kişiydi, değil mi? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I remember watchin' you two go at it for hours. | İkinizin saatlerce oynadığınızı izlediğimi hatırlıyorum. İkinizin saatlerce oynadığınızı izlediğimi hatırlıyorum. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| What do you want from me? | Ne istiyorsun benden? Ne istiyorsun benden? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Want to put my arm around your shoulder? | Kolumu omuzuna mı atayım? Kolumu omuzuna mı atayım? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Help you with your homework? | Ev ödevlerine mi yardım edeyim? Ev ödevlerine mi yardım edeyim? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Pat your ass and say you done good? | Sırtını sıvazlayıp iyi iş yaptığını mı söyleyeyim? Sırtını sıvazlayıp iyi iş yaptığını mı söyleyeyim? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| What the fuck do you want from me? | Ne halt istiyorsun benden? Ne halt istiyorsun benden? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Just heard you was leavin'. Came to tell you goodbye. | Ayrıldığını duydum. Sadece hoşça kal demeye geldim. Ayrıldığını duydum. Sadece hoşça kal demeye geldim. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You don't want mom's dessert. | Annemizin tatlısını istemiyorsun. Annemizin tatlısını istemiyorsun. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You don't do it, you get no dessert. | Yapamazsan, hak edemezsin. Yapamazsan, hak edemezsin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I'm going to tell. | Sana söylüyorum. Sana söylüyorum. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Come on. Take your time and shoot. | Hadi. Zamanlamanı yap ve şutunu at. Hadi. Zamanlamanı yap ve şutunu at. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| There you go. One more time. | İşte böyle. Bir kere daha. 1 İşte böyle. Bir kere daha. 1 | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Mom's dessert's gonna look so good on that plate. | Annemizin tatlısı tabakta çok güzel görünecek. Annemizin tatlısı tabakta çok güzel görünecek. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Snap your wrists. Take your time. | Bileklerini bük. Zamanlamanı yap. Bileklerini bük. Zamanlamanı yap. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I never did get that right. | Benimle hiç böyle ilgilenmedin. Benimle hiç böyle ilgilenmedin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| It's funny what you do pick up, though. | Yine de yaptıkların komik ama. Yine de yaptıkların komik ama. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| One more. Take one more. | Bir daha. Bir kere daha. Bir daha. Bir kere daha. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Make it. There you go. | Sayı yap. İşte böyle. Sayı yap. İşte böyle. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| See what happens when you snap your wrists? | Bileklerini büktüğünde olanları gördün mü? Bileklerini büktüğünde olanları gördün mü? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| There you go, Ronnie. One more time. | İşte böyle, Ronnie. Bir kere daha. İşte böyle, Ronnie. Bir kere daha. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Fine. | İyiyim. İyiyim. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I'm leavin' town tomorrow. | Yarın şehirden ayrılıyorum. Yarın şehirden ayrılıyorum. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I thought you should know. | Bilmeniz gerektiğini düşündüm. Bilmeniz gerektiğini düşündüm. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Just wanted to talk to you and Kyle. | Sadece sen ve Kyle ile konuşmak istedim. Sadece sen ve Kyle ile konuşmak istedim. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Talk about what? | Ne hakkında? Ne hakkında? | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Clear things up. | Bazı şeyleri açığa çıkarmak. Bazı şeyleri açığa çıkarmak. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Explain about the past. | Geçmişi açıklamak. Geçmişi açıklamak. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Kyle's not here. | Kyle evde değil. Kyle evde değil. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Doesn't matter to me. | Benim için önemli değil. Benim için önemli değil. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I can't worry about your past. | Geçmişin hakkında endişe edemem. Geçmişin hakkında endişe edemem. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I care about Kyle | Kyle'ı,... Kyle'ı,... | Above the Rim-1 | 1994 | |
| and how you walked out of that locker room. | ...ve senin soyunma odasından nasıl çekip gittiğini önemserim. ...ve senin soyunma odasından nasıl çekip gittiğini önemserim. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Kyle was upset, I was confused, and you just ran out. | Kyle sinirlendi, benim kafam karıştı, ve sen çekip gittin. Kyle sinirlendi, benim kafam karıştı, ve sen çekip gittin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| You're a runner, Thomas. | Sen kaçanlardansın, Thomas. Sen kaçanlardansın, Thomas. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| I just don't have enough time for that. | Benim bunun için yeterli zamanım yok. Benim bunun için yeterli zamanım yok. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| Okay, okay, settle down. | Tamam, hadi, yerleşin, yerleşin. Tamam, hadi, yerleşin, yerleşin. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| We got us a new player on the team. | Takımımıza yeni bir oyuncu aldık. Takımımıza yeni bir oyuncu aldık. | Above the Rim-1 | 1994 | |
| He's wet behind the ears, | O bir çaylak, O bir çaylak, | Above the Rim-1 | 1994 |