Search
English Turkish Sentence Translations Page 330
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Now just hold up. What is going on right now? | Durun bakalım. Ne oluyor burada? Durun bakalım. Ne oluyor burada? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You can't bring food in here. | Buraya yemek getiremezsiniz. Buraya yemek getiremezsiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, it's not food. That would be weird. | Bu yemek değil. Olsa tuhaf olurdu. Bu yemek değil. Olsa tuhaf olurdu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's dresses. We have to change into these, | Kıyafetler. Üstümüzü değişmeliyiz. Çünkü o Johhny'i etkilemek istiyor... Kıyafetler. Üstümüzü değişmeliyiz. Çünkü o Johhny'i etkilemek istiyor... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I have to change into it | Ve ben de değişmeliyim çünkü Martha Stewart'ı takip ediyorum. Ve ben de değişmeliyim çünkü Martha Stewart'ı takip ediyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ooh, I'd be a terrible spy. | Çok kötü bir casus olurmuşum. Çok kötü bir casus olurmuşum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Usually I don't get the long stories | Genellikle gecenin sonun kadar böyle hikayeler duymam. Genellikle gecenin sonun kadar böyle hikayeler duymam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and by then, the girls are crying | Daha sonrada kızlar ağlayarak naneli sakız ve akıl vermem için yalvarır. Daha sonrada kızlar ağlayarak naneli sakız ve akıl vermem için yalvarır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'll go first. | İlk sen git. İlk sen git. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have to get two of these in one dress. | Şu ikisini elbisenin içine sokmak zorundayım. Şu ikisini elbisenin içine sokmak zorundayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Miss, do you have a shoehorn? | Hanımefendi keratanız var mı? Hanımefendi keratanız var mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come on, chanel shoes! | Hadi, Chanel ayakkabılar. Hadi, Chanel ayakkabılar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come on, chanel knockoffs. | Hadi, Chanel çakmaları. Hadi, Chanel çakmaları. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Why are you not dressed yet? | Neden hâlâ giyinmedin? Neden hâlâ giyinmedin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
'Cause ladies take forever. | Çünkü kadınlar çıkmak bilmiyor. Çünkü kadınlar çıkmak bilmiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's all the spanx. | Hep o korseler yüzünden. Hep o korseler yüzünden. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, go, use my stall. I want to go stick my head out, | Yürü, benim bölmeyi kullan. Ben gidip kafamı uzatıp... Yürü, benim bölmeyi kullan. Ben gidip kafamı uzatıp... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and see if I can scope out Johnny. | ...Johnny'i görebilir miyim, bakacağım. ...Johnny'i görebilir miyim, bakacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, ma'am, no! Not fair, ma'am. | Hanımefendi, hanımefendi hayır! Bu hiç adil değil. Hanımefendi, hanımefendi hayır! Bu hiç adil değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Try the handicapper. This side. | Engelli bölmesini dene. Bu taraftan. Engelli bölmesini dene. Bu taraftan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Good idea. | İyi fikir. İyi fikir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I cannot get a break tonight. | Bu gece şansım dönmeyecek. Bu gece şansım dönmeyecek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Psst, yo, Max. Johnny! | Max. Johhny! Max. Johhny! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Who are you looking for? | Ne arıyorsun sen? Ne arıyorsun sen? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The Dominos guy. | Pizzacı çocuğu. Pizzacı çocuğu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was hiding in there, 'cause five more minutes, | Orada saklanıyordum, çünkü beş dakika sonra pizza bedavaya gelecek. Orada saklanıyordum, çünkü beş dakika sonra pizza bedavaya gelecek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was hoping I'd run into you. | Seninle karşılaşmayı umut ediyordum. Seninle karşılaşmayı umut ediyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Eh, no big deal. | Önemli değil. Önemli değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Pretty big deal. You look amazing. | Çok önemli bir şey. Harika görünüyorsun. Çok önemli bir şey. Harika görünüyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You look like a guy in a commercial | Bir taraflarına köpek yavrusu ve yüzük saklamış ticaret adamlarına benziyorsun. Bir taraflarına köpek yavrusu ve yüzük saklamış ticaret adamlarına benziyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can you believe it? | İnanabiliyor musun? İnanabiliyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're both at this shmancy thing. | İnanabiliyor musun? İkimizde bu şaşaalı şeydeyiz. İnanabiliyor musun? İkimizde bu şaşaalı şeydeyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look how far we've gotten. | Baksana ne kadar yol kat etmişiz. Baksana ne kadar yol kat etmişiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Actually, when you think about it, | Aslına bakarsan, düşünüyorum da o kadar da yol kat etmemişiz. Aslına bakarsan, düşünüyorum da o kadar da yol kat etmemişiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nope, you're right. We didn't. | Hayır. Haklısın. Kat etmemişiz. Hayır. Haklısın. Kat etmemişiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, why? | Evet. Neden? Evet. Neden? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Timing, I guess. | Zamanlama, sanırım. Zamanlama, sanırım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Timing? | Zamanlama mı? Zamanlama mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, whatever. | Pekala. Her neyse. Pekala. Her neyse. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, from now on, when I think of you, | Şu dakikadan sonra artık seni ne zaman düşünsem... Şu dakikadan sonra artık seni ne zaman düşünsem... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm gonna think of you in this and not the uniform. | ...bunun içinde düşüneceğim. Üniformanın değil. ...bunun içinde düşüneceğim. Üniformanın değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, from now on, | Şu dakikadan sonra belki de beni artık hiç düşünmemelisin. Şu dakikadan sonra belki de beni artık hiç düşünmemelisin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Gotta go, Mr. Manhattan. | Gitmem gerek. Mr. Manhattan. Gitmem gerek. Mr. Manhattan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That was awesome! Caroline, where are you? | Bu harikaydı! Caroline, neredesin? Bu harikaydı! Caroline, neredesin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm almost dressed. | Neredeyse giyindim. Neredeyse giyindim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just had the perfect in your face good bye | Biraz önce Johnny'nin yüzüne mükemmel bir veda konuşması geçirdim. Biraz önce Johnny'nin yüzüne mükemmel bir veda konuşması geçirdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And speaking of "in your face," | Ve yüzünden bahsetmişken, gözlerini göğüslerimden alamadı... Ve yüzünden bahsetmişken, gözlerini göğüslerimden alamadı... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Boobs that he can never have, | Evlendiğine göre artık hiç bir zaman sahip olamayacağı göğüsler. Evlendiğine göre artık hiç bir zaman sahip olamayacağı göğüsler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Damn, girl, you look good. What you doing later? | Kahretsin kızım. Harika görünüyorsun. Kahretsin kızım. Harika görünüyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Can I get your number? | Numaranı alabilir miyim? Numaranı alabilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, no, the cupcake got a little smushed in my purse. | Hayır, olamaz. Kek, çantama bulaşmış. Hayır, olamaz. Kek, çantama bulaşmış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We can't show this to Martha Stewart now. | Bunu artık Martha Stewart'a gösteremeyiz. Bunu artık Martha Stewart'a gösteremeyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sure, we can. | Evet. Gösterebiliriz. Evet. Gösterebiliriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You think she never had a cupcake smush on her? | Onun üzerine hiç kek bulaşmadığını mı düşünüyorsun? Onun üzerine hiç kek bulaşmadığını mı düşünüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I doubt that very much. | Çok şüpheliyim. Çok şüpheliyim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Martha Stewart is perfect. | Martha Stewart mükemmeldir. Martha Stewart mükemmeldir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Her feet don't even touch the ground. | Ayakları yere temas bile etmiyordur. Ayakları yere temas bile etmiyordur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The woman probably doesn't even go to the bathroom. | Kadın muhtemelen tuvalete bile gitmiyordur. Kadın muhtemelen tuvalete bile gitmiyordur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Martha Stewart's hardly perfect. | Martha Stewart pek de mükemmel sayılmaz. Martha Stewart pek de mükemmel sayılmaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And how are you this evening? | Peki siz bu akşam nasılsınız? Peki siz bu akşam nasılsınız? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, you're right, Martha Stewart isn't perfect. | Evet. Haklısın. Martha Stewart mükemmel değil. Evet. Haklısın. Martha Stewart mükemmel değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, I never said that! | Ben asla öyle bir şey demedim ki. Ben asla öyle bir şey demedim ki. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
In fact, I hear she's a real ballbuster. | Aslına bakarsan, onun gerçek bir taşak düşmanı duydum. Aslına bakarsan, onun gerçek bir taşak düşmanı duydum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You did not hear that. | Bunu duymadın. Bunu duymadın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yep, a real ballbuster, you know? | Evet, duydum. Gerçek bir taşak düşmanı, bilirsin? Evet, duydum. Gerçek bir taşak düşmanı, bilirsin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, I do not know. | Hayır. Bilmiyorum. Hayır. Bilmiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Would you mind handing me a towelette please? | Havlu uzatır mısın, lütfen? Havlu uzatır mısın, lütfen? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, one's fine. Thank you so much. | Bir tane yeter. Teşekkür ederim. Bir tane yeter. Teşekkür ederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But the fact that Martha Stewart is so tough... | Ama gerçek şu ki Martha Stewart çok çetin ceviz... Ama gerçek şu ki Martha Stewart çok çetin ceviz... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Caroline, you need to get out here right now. | Caroline oradan hemen çıkman gerekiyor. Caroline oradan hemen çıkman gerekiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The fact that she is a real ballbuster... | Gerçekten bir taşak düşmanı. Gerçekten bir taşak düşmanı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, dear God, help me. | Yüce Tanrım. Yardım et. Yüce Tanrım. Yardım et. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Is what I like and respect about her. | Bu yüzden onu seviyor ve saygı duyuyorum. Bu yüzden onu seviyor ve saygı duyuyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, the woman's a genius. | Demek istediğim, kadın bir dâhi. Demek istediğim, kadın bir dâhi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Now it's getting interesting. | Şimdi ilginçleşmeye başladı. Şimdi ilginçleşmeye başladı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And besides, you can't really believe gossip. | Ve ayrıca, dedikodulara gerçekten inanamazsın. Ve ayrıca, dedikodulara gerçekten inanamazsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look at all that hate mail I got | Benden orospu diye bahseden aldığım nefret mektuplarına baksana. Benden orospu diye bahseden aldığım nefret mektuplarına baksana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and I'm not a bitch. | Ve ben orospu değilim. Ve ben orospu değilim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, that's debatable. | Bu biraz şüpheli. Bu biraz şüpheli. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Martha Stewart, hi. Hello. | Martha Stewart, selam. Merhaba. Martha Stewart, selam. Merhaba. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm Caroline, and this is my business partner, Max, | Ben Caroline, bu da iş ortağım, Max. Ben Caroline, bu da iş ortağım, Max. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and we have a start up cupcake business. | Ve kek işine girmek istiyoruz. Ve kek işine girmek istiyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Dude, are you serious? You're still going for it. | Dostum, ciddi misin? Hâlâ diretiyor musun? Dostum, ciddi misin? Hâlâ diretiyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I know this is highly inappropriate, | Biliyorum bu çok uygunsuz bir durum, ama tadına bakacağınızı umarak... Biliyorum bu çok uygunsuz bir durum, ama tadına bakacağınızı umarak... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
in hopes that you might taste it. | ...bu gece buraya bir kek getirdik. ...bu gece buraya bir kek getirdik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So you want me to taste your cupcake | Bayanlar tuvaletinde kekinin tadına bakmamı istiyorsun, yani. Bayanlar tuvaletinde kekinin tadına bakmamı istiyorsun, yani. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What's inappropriate about that? | Bunun neresi uygunsuz ki? Bunun neresi uygunsuz ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're a start up business. We've got to take risks. | Kek işine başlıyoruz. Risk almamız gerekiyor. Kek işine başlıyoruz. Risk almamız gerekiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is Max. She's the baker. | Bu Max. Kekleri hazırlayan. Bu Max. Kekleri hazırlayan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're the baker. | Demek kekleri hazırlayan sensin. Demek kekleri hazırlayan sensin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm the baker. | Benim. Benim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hm, it looks quite appealing. | Çok sevimli görünüyor. Çok sevimli görünüyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I know this is a social event, | Bunun sosyal bir aktivite olduğunu biliyorum... Bunun sosyal bir aktivite olduğunu biliyorum... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
so I'm so sorry for making it about business. | ...o yüzden iş konuştuğum için çok üzgünüm. ...o yüzden iş konuştuğum için çok üzgünüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
When you're in business for yourself, | Eğer kendi işinde çalışıyorsan her şeye bir iş fırsatı gözüyle bakmalısın. Eğer kendi işinde çalışıyorsan her şeye bir iş fırsatı gözüyle bakmalısın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look, I have five of these in here. | Baksana, beş tanesini buraya getirdim. Baksana, beş tanesini buraya getirdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I love your magazine. | Derginize bayılıyorum. Derginize bayılıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I read every single issue | O doktora gidemeyeceğimi fark etsem de her bir sayısını okudum. O doktora gidemeyeceğimi fark etsem de her bir sayısını okudum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, in spite of the fact | Her ne kadar hâlâ ellerini yıkamamış olsan da... Her ne kadar hâlâ ellerini yıkamamış olsan da... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was just changing my dress in there. | Sadece elbisemi değiştiriyordum. Sadece elbisemi değiştiriyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |