Search
English Turkish Sentence Translations Page 3429
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It doesn't matter. Never been done before. | Ne fark eder be. Daha önce kimse yapmadı bunu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hasn't been done since. Makes me collectible. | O zamandan beri kimse yapmamıştı. Bu beni aranan adam yapar. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm a statistical freak. | İstaktistiksel manyağım ben. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, that makes you the greatest flameout | Yok, bu seni amatör ligindeki... | Alphas-2 | 2011 | |
| in the history of... Minor league sports. | ...en iyi sönük yıldız yapar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Regardless, I get 20 bucks an autograph. | Alakası bile yok, yirmi dolara imza dağıtıyorum ben. | Alphas-2 | 2011 | |
| I do five or seven shows a year. | Yılda bir gösteriye bile çıkıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| My shame is Tyler's college fund. | Tek utancım Tyler'in kolej fonu. | Alphas-2 | 2011 | |
| At least you two are talking again. | En azından konuşuyorsunuz artık. | Alphas-2 | 2011 | |
| Ah, we're one big happy family. | Kocaman, mutlu bir aileyiz biz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, and still waiting on my apology. | Evet, hâlâ özür dilenmesini bekliyorum bu arada. | Alphas-2 | 2011 | |
| Dr. Rosen still owns me two more vacation days. | Dr. Rosen'in bana iki tatil günü borcu var. | Alphas-2 | 2011 | |
| And, uh, there's a motor show in Detroit. | Detroit'te bir motor gösterisi var. | Alphas-2 | 2011 | |
| We should go. | Gidelim bence. | Alphas-2 | 2011 | |
| It could be a roadtrip, and then | Araba yolculuğu olur hem, sonra da... | Alphas-2 | 2011 | |
| while we're there you could pick out a new car. | ...hazır oradayken yeni bir araba alırız. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, what's wrong with my car? | Gary, benim arabamın nesi var? | Alphas-2 | 2011 | |
| Your driving an accountant's car. | Muhasebeci arabası var sende. | Alphas-2 | 2011 | |
| So, you know what, that's not funny. | Biliyor musun, hiç komik değildi bu. | Alphas-2 | 2011 | |
| You know what, why don't you get | Neden küçük arkadaşın... | Alphas-2 | 2011 | |
| your little girlfriend Anna to take you? | ...Anna götürmüyor seni? | Alphas-2 | 2011 | |
| Hey, be nice. | İyi davran çocuğa. | Alphas-2 | 2011 | |
| What? I'm being nice. | Ne var? İyi davranıyorum ya. | Alphas-2 | 2011 | |
| She's just my friend. | Benim arkadaşım sadece. | Alphas-2 | 2011 | |
| Look, I say one snarky thing and you guys are all on my ass. | Bir defalığına alaycı olayım dedim, hepiniz üstüme çullandınız be. | Alphas-2 | 2011 | |
| Forget it, I can say whatever I want. | Unutun gitsin, ne istersem söylerim. | Alphas-2 | 2011 | |
| I've got Isaac. | Isaac tespit edildi. | Alphas-2 | 2011 | |
| He's made contact female, early 20s. | Temasta bulunuyor. 20'li yaşlarının başında, bayan. | Alphas-2 | 2011 | |
| They're on the move. The girl seems to be leading. | Hareket halindeler. Görünüşe göre kız öncülük ediyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, can you get me an image? | Gary, görüntü sağlayabilir misin? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, okay, I got it. | Tamam, hallettim. | Alphas-2 | 2011 | |
| See the way she's moving? She's an Alpha, too. | Hareket şeklini görüyor musunuz? Kız da Alfa. | Alphas-2 | 2011 | |
| She's processing her environment somehow. | Çevresindeki şeyleri bir işleme tabi tutuyor olmalı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Isaac Hale's an assassin, right? | Isaac Hale suikastçı öyle değil mi? | Alphas-2 | 2011 | |
| My guess is she's his tracker. 1 | Sanıyorum kız da onun iz sürücüsü. 1 | Alphas-2 | 2011 | |
| She finds the target, and our man closes the deal. | Kız, hedefi buluyor; adamımız da işi bitiriyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Sullivan said that Red Flag leaders | Sullivan'ın dediğine göre Kızıl Bayrak liderleri iz bırakmadan kayboluyormuş. | Alphas-2 | 2011 | |
| Something's up. | Bir bit yeniği var. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, he's our only lead. | Elimizdeki tek ipucu o. | Alphas-2 | 2011 | |
| So keep an eye on him. | Gözünüzü ondan ayırmayın. | Alphas-2 | 2011 | |
| But don't engage. | Lakin temasa da geçmeyin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hey, hey, there's a pawnshop. We can sell it here. | Şurada bir rehine dükkanı var. Orada elden çıkartabiliriz. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, no, these places rip you off. | Hayır, olmaz. Adamı kazıklar böyle yerler. | Alphas-2 | 2011 | |
| Baby, you're hurting. We need the money. | Bebeğim, acı çekiyorsun. Bize para lazım. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, Will. | Olmaz, Will. | Alphas-2 | 2011 | |
| Come on, let's go. Let's go. | Haydi gidelim. | Alphas-2 | 2011 | |
| You have something of mine. | Sizde bana ait olan bir şey var. | Alphas-2 | 2011 | |
| You can piss off. | Yaylan! | Alphas-2 | 2011 | |
| No, baby, don't. Go, go, come on! | Hayır, bebeğim, yapma. Gidelim. Haydi! | Alphas-2 | 2011 | |
| Don't make me kill you. | Seni öldürmek zorunda bırakma. | Alphas-2 | 2011 | |
| It makes me tired, and then I get cranky. | Yoruluyorum, ardından asabileşiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| He found his target. | Hedefini buldu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Where? Down the alley! | Nerede? Ara sokağın ilerisinde! | Alphas-2 | 2011 | |
| Left! Go left! | Sol! Soldan git! | Alphas-2 | 2011 | |
| Come on! | Gel bakalım! | Alphas-2 | 2011 | |
| Get off him. | Bırak onu. | Alphas-2 | 2011 | |
| I know you're a couple of brain dead junkies, | Şuursuz esrar keşler olduğunuzun farkındayım; ancak... | Alphas-2 | 2011 | |
| but for once, be smart. Give it back. | ...bir kez olsun kafanızı kullanın. Geri verin. | Alphas-2 | 2011 | |
| He said piss off. | Sana yaylan dedi! | Alphas-2 | 2011 | |
| Your fault. | Sorumlusu sensin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Cover's blown. | İfşa olduk. | Alphas-2 | 2011 | |
| We were supposed to be following him. | Takip ediyor olmalıydık. | Alphas-2 | 2011 | |
| Danielle. | Danielle. | Alphas-2 | 2011 | |
| Push her. Make her come with us. | Onu bizimle gelmesi için zorla. | Alphas-2 | 2011 | |
| Dani! | Dani! | Alphas-2 | 2011 | |
| Rachel, go after Isaac. | Rachel, Isaac'in peşine düş. | Alphas-2 | 2011 | |
| Cameron, follow Isaac. | Cameron, Isaac'in peşine düş. | Alphas-2 | 2011 | |
| I I I have to go after that girl. | O kızın peşinden gitmeliyim. | Alphas-2 | 2011 | |
| What's so special about the girl? | Nesi bu kadar mühim? | Alphas-2 | 2011 | |
| She's my daughter. | Kızım. | Alphas-2 | 2011 | |
| I knew Rosen had a daughter and they didn't get along, | Rosen'ın kızı olduğunu ve geçinemediklerini biliyordum. | Alphas-2 | 2011 | |
| but he never told me she was an Alpha. | Fakat Alfa olduğundan hiç söz etmedi. | Alphas-2 | 2011 | |
| She just made you cry? | Seni ağlattı mı yani? | Alphas-2 | 2011 | |
| It just came out of nowhere? | Durup dururken hem de. | Alphas-2 | 2011 | |
| When she touched me, I felt like I lost my best friend. | Bana dokunduğunda sanki en yakın arkadaşımı kaybetmişim gibi hissettim. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's like she can force people to feel whatever she wants. | İnsanlara ne isterse onu hissettirebiliyor anlaşılan. | Alphas-2 | 2011 | |
| Sure as hell didn't seem too happy to see Rosen. | Rosen'ı gördüğüne de pek memnun olmadı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Man, if my kid ever looked at me that way... | Oğlum bana öyle baksa... | Alphas-2 | 2011 | |
| I lost him. Damn it. | İzini kaybettim. Kahretsin. | Alphas-2 | 2011 | |
| You lost someone? | Sen mi kaybettin? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, I'm not the one who flew in there | Jackie Chan gibi uçup bizi ifşa eden ben değilim ki. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hey, I'm not sure if you noticed, | Fark ettin mi bilmem; ama... | Alphas-2 | 2011 | |
| but he was killing people. | ...ölüm saçıyordu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, you got anything? | Gary, bir şey bulabildin mi? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, Danielle Sophia Rosen. | Evet, Danielle Sophia Rosen. | Alphas-2 | 2011 | |
| She ran away from home at 17, and she was arrested | 17'sinde evden kaçmış, tutuklanmış... | Alphas-2 | 2011 | |
| No, look, not about Rosen's daughter, | Hayır, Rosen'ın kızı hakkında değil. | Alphas-2 | 2011 | |
| about Isaac Hale. | Isaac Hale hakkında. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, I lost him when Rachel did. | Hayır, Rachel'ın elinden kaçınca ben de yitirdim izini. | Alphas-2 | 2011 | |
| But but don't worry. I'm multitasking. | Ama endişelenme. Aynı anda birden fazla iş görebilirim. | Alphas-2 | 2011 | |
| We should circle the neighborhood, | Etrafı dolaşıp Rachel'ın koku almasını sağlamalıyız. | Alphas-2 | 2011 | |
| Just don't drive by that Thai place, okay? | Taylan restoranına yaklaşma olur mu? | Alphas-2 | 2011 | |
| It totally kills my sense of smell. | Koku duyumun canına okuyor orası. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hello? Where is everybody? | Merhabalar! Herkes nereye kayboldu? | Alphas-2 | 2011 | |
| Who's Manning the fort? | Kaleyi kim kolluyor? | Alphas-2 | 2011 | |
| It's not a fort, Bill. | Burası kale değil, Bill. | Alphas-2 | 2011 | |
| That's a bad metaphor. | Kötü bir benzetme. | Alphas-2 | 2011 | |
| Forts have ramparts and cannons. | Kalelerin surları ve topları olur. | Alphas-2 | 2011 | |
| We have desks and carpet. | Bizim ise masalarımız ve halımız var. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're sitting in the boss' chair? | Amirimizin yerine mi çöktün? | Alphas-2 | 2011 |