Search
English Turkish Sentence Translations Page 3438
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| What? | Ne? Evliliğimi mi mahvedeyim? | Altar-1 | 2014 | |
| Is she all right? | Durumu iyi mi? | Altar-1 | 2014 | |
| She has a broken jaw and a few cracked ribs. | Çenesi kırıImış ve kaburgaları çatlamış. | Altar-1 | 2014 | |
| The car's a write off. | Araba haşat olmuş. | Altar-1 | 2014 | |
| It could be serious. | Ciddi bir durum olabilir. | Altar-1 | 2014 | |
| They want to do a brain scan. | Beyin taraması istemişler. | Altar-1 | 2014 | |
| I'm sorry, Meg. I can't leave her. | Üzgünüm Meg. Onu ayrılamam. | Altar-1 | 2014 | |
| Maybe you could get Tony to help you instead. | Tony sana yardımcı olabilir. | Altar-1 | 2014 | |
| But Tony's on a build in Scotland. | Ama Tony İskoçya'da. | Altar-1 | 2014 | |
| Look, they're calling me back. | Adamlar beni arıyorlar. | Altar-1 | 2014 | |
| What about that Italian guy you used... | Şu İtalyan adam... | Altar-1 | 2014 | |
| Can you hear me? | Beni duyabilir musun? | Altar-1 | 2014 | |
| Frank? | Frank? | Altar-1 | 2014 | |
| Greg left. | Greg gitti. | Altar-1 | 2014 | |
| Couldn't get out of here fast enough. | Ardına bile bakmada hızlıca gitti. | Altar-1 | 2014 | |
| Celia's had a car accident. | Celia araba kazası yapmış. | Altar-1 | 2014 | |
| Oh, my God. Is she all right? | Aman Tanrım! Durumu iyi mi? | Altar-1 | 2014 | |
| Yeah, but Frank's got to stay and look after her. | Evet ama Frank'in yanında kalıp göz kulak olması gerekiyor. Ne yapacaksın? | Altar-1 | 2014 | |
| I don't know. | Bilmiyorum. Bu civardan birini bulsak? | Altar-1 | 2014 | |
| Can you help me with something? | Bana yardım edebilir misin? | Altar-1 | 2014 | |
| Thing must be nailed shut. | Sağlam çivilenmiş olmalı. İçerde ne var? | Altar-1 | 2014 | |
| I've no idea but from the skylight, it's worth a look. | Bilmiyorum ama tavan penceresinden görmeye değer. | Altar-1 | 2014 | |
| Nearly there. | Neredeyse oldu. | Altar-1 | 2014 | |
| Oh! Damn! | Kahretsin! | Altar-1 | 2014 | |
| Ooh, are you all right? | İyi misin? | Altar-1 | 2014 | |
| Yeah, it's just a nick. | Evet, sadece küçük bir sıyrık. | Altar-1 | 2014 | |
| OK. Come on. | Pekâlâ. Hadi! | Altar-1 | 2014 | |
| Come on. On 3. Ready? | Hadi, 3 dediğimde? | Altar-1 | 2014 | |
| 1...2... 3. | 1... 2... 3. | Altar-1 | 2014 | |
| Whoo! | Vay canına! | Altar-1 | 2014 | |
| Ohh! What do you think this place was? | Sence burası neydi? | Altar-1 | 2014 | |
| It's not on any of the plans. | Plânda falan da yoktu. Nedenini merak ettim. | Altar-1 | 2014 | |
| What are you going to do with it? 1 | Burayı ne yapacaksın? | Altar-1 | 2014 | |
| Turn it into a playroom for one of Brad's kids? | Brad'in çocuğu için oyun odası mı yapacaksın? | Altar-1 | 2014 | |
| I have a feeling this house is full of surprises. | İçimden bir ses bu evin sürprizlerle dolu olduğunu söylüyor. | Altar-1 | 2014 | |
| Right. I've got a builder to find. | Pekâlâ. Bir tamirci çağırayım. Evet. | Altar-1 | 2014 | |
| I'm looking for Mr. Donnelly? | Bay Donnelly'e bakmıştım? | Altar-1 | 2014 | |
| Sean Donnelly? | Sean Donnelly siz misiniz? Müsait değilim. | Altar-1 | 2014 | |
| I've come about a long term job. | Uzun süreli bir iş için gelmiştim. Radcliffe'te mi? | Altar-1 | 2014 | |
| Yeah, wow, how do you know that? | Vay canına! Nerden anladınız? | Altar-1 | 2014 | |
| You're the American banker's designer from London. | Amerikalı bankacının Londralı tasarımcısısın. | Altar-1 | 2014 | |
| Why do I get the feeling you don't approve? | Sanırım bu durumdan hoşlanmadınız. | Altar-1 | 2014 | |
| I don't mind who lives in that house. | Orada kimin yaşadığı şeyimde değil. | Altar-1 | 2014 | |
| Just don't want to be the one who turns it into Disneyland. | Disneyland'e dönüştürenlerden biri olmak istemem. Öyle bir şey yapmayacağız. | Altar-1 | 2014 | |
| that he bought it on the Internet? | O evi internetten satın almış. | Altar-1 | 2014 | |
| Well, he doesn't want to see it until it's fully restored | Tamir edilip orijinal hâline gelmeden görmek istemiyor. | Altar-1 | 2014 | |
| Many of those skills are long gone, Miss...? | Eskilerden kim kalmış Bayan? Meg Hamilton. | Altar-1 | 2014 | |
| And what do you know about Yorkshire stone? | Yorkshire Taşı hakkında ne biliyorsunuz? | Altar-1 | 2014 | |
| I know that if you try and fix a bronze dial plate | F. Baker'dan kalan bronz bir levhayı... | Altar-1 | 2014 | |
| by F. Baker and Sons to a Mark Blanchard pedestal | ...su katıImış çimento harcı kullanarak... | Altar-1 | 2014 | |
| using hydrated cement paste, | ...Mark Blanchard heykeline döndürmeye kalktığında... | Altar-1 | 2014 | |
| it'll probably corrode in the next 3 years. | ...muhtemelen 3 yığ içinde paslanacaktır. | Altar-1 | 2014 | |
| You need to use the old stuff, lime mortar and a French | Uzun ömürlü olmasını istiyorsan, kireç harcı ve... | Altar-1 | 2014 | |
| binding agent... if you want it to last. | ...Fransız yapıştırıcısı kullanman gerekiyor. | Altar-1 | 2014 | |
| Mrs. Hamilton? | Bayan Hamilton? | Altar-1 | 2014 | |
| What the hell... | Ne yapıyorsun? Harper, bana... | Altar-1 | 2014 | |
| What is that horrible thing? | Bu berbat şey de ne? | Altar-1 | 2014 | |
| And it won't be horrible once you've cleaned it up. | Temizliğinde çirkinliği kaybolur. | Altar-1 | 2014 | |
| No, mum. I've got books to read for school. | Hayır anne, derslerime çalışmam gerekiyor. | Altar-1 | 2014 | |
| Mum? Mm hmm. | Anne? Aman Tanrım! Anne? Ne oldu? | Altar-1 | 2014 | |
| Wait, come see this. | Şuna bir baksana! | Altar-1 | 2014 | |
| What? | Ne oldu? Bu da ne böyle? | Altar-1 | 2014 | |
| I don't know. It's a flare or reflection or something. | Bilmem. Parlama ya da yansıma gibi bir şey. | Altar-1 | 2014 | |
| No, it looks like... | Hayır, şey gibi | Altar-1 | 2014 | |
| Is that a ghost? | Hayalet mi acaba? | Altar-1 | 2014 | |
| Knock twice if you can hear me. | Sesimi duyuyorsan kapıya iki kez vur! | Altar-1 | 2014 | |
| Look, come on. Blow it up on your screen. | Bilgisayarın ekranını büyütsene. | Altar-1 | 2014 | |
| No, don't touch my... | Hayır sakın dokunma! Tamam, af edersin. | Altar-1 | 2014 | |
| There you go. | Gördün mü? | Altar-1 | 2014 | |
| Wait, no, I don't see anything. | Hayır, bir şey görmüyorum. | Altar-1 | 2014 | |
| How can it be there and not here? | Orada görünürken burada nasıI görünmez? | Altar-1 | 2014 | |
| I don't know. Printer's screwed. It's a rubbish printer. | Bilmem. Yazıcı berbat. Adi bir yazıcı. Belki de o fotoğraf değildir. | Altar-1 | 2014 | |
| It's not. Look. It's the only one I took. | Hayır baksana. Sadece bir tane çekmiştim. | Altar-1 | 2014 | |
| Come on, let's go and get some lunch. | Hadi biraz yemek yiyelim. | Altar-1 | 2014 | |
| I'm starving, and you should be doing differential calculus. | Aççıktan ölüyorum. Seninde ders çalışman gerekiyor. Gel hadi. Tamam. | Altar-1 | 2014 | |
| Mrs. Hamilton! Ohh! | Bayan Hamilton! | Altar-1 | 2014 | |
| Donnelly. | Donnelly. | Altar-1 | 2014 | |
| I knocked. Figured you couldn't hear me. | Kapıyı çalmıştım. Sanırım duyamadınız. Evet, geldiğiniz için sağ olun. | Altar-1 | 2014 | |
| You did want me here at 4:00? | Saat 4:00'de gelmemi istemiştiniz. | Altar-1 | 2014 | |
| Yes, yeah, no... God, sorry. I was miles away. | Evet. Tanrım! Unutmuşum. | Altar-1 | 2014 | |
| What have you found? | Ne buldunuz? Bilmiyorum. | Altar-1 | 2014 | |
| I think it's a bricked up doorway. | Sanırım kapı arası tuğlayla örülmüş. | Altar-1 | 2014 | |
| That would have been the root cellar way back when | Ev inşa edildiğinde mahzene dönüştürülmüş. | Altar-1 | 2014 | |
| People closed them up when fridges came in. | Dolap gelince kapatmışlar. | Altar-1 | 2014 | |
| OK, well, give me a couple of secs. | Pekâlâ, bana biraz müsaade edin. | Altar-1 | 2014 | |
| I'm just gonna patch this up. | Şurayı hemen düzelteyim. | Altar-1 | 2014 | |
| I can only do 3 days a week and my lad even less, | Sizin için de uygunsa, haftada 3 gün gelebilirim. | Altar-1 | 2014 | |
| Well, you know, I'll take what I can get. | Tamam bana da uyar. | Altar-1 | 2014 | |
| I think we should start at the top of the house and work | Sanırım evin tamiratına yukarıdan aşağı doğru... | Altar-1 | 2014 | |
| our way down. | ...başlamamız gerekiyor. | Altar-1 | 2014 | |
| As I said, my client wants to see the place | Dediğim gibi, müşterim buranın orijinal hâline... | Altar-1 | 2014 | |
| returned to its original state. | ...dönmesini istiyor. | Altar-1 | 2014 | |
| I think we might get away with... | Bence bu işi halledebiliriz. | Altar-1 | 2014 | |
| It's just the boiler. | Kazandan geliyor. | Altar-1 | 2014 | |
| Well, are you sure that's was it was? | Kazan olduğuna emin misin? | Altar-1 | 2014 | |
| It's not going to do that all night, is it? | Tüm gece sürmez değil mi? | Altar-1 | 2014 | |
| Can you go check, Dad? | Kontrol edebilir misin baba? | Altar-1 | 2014 | |
| Your mom wears the plumber's pants in this house, sweetie. | O işlere annen bakıyor tatlım. | Altar-1 | 2014 | |
| Where do you think you're going? | Nereye gittiğini sanıyorsun? Lanet olası kazanı kapatacağım. | Altar-1 | 2014 | |
| I'm not finished with you yet. | Seninle işimiz bitmedi. | Altar-1 | 2014 |