Search
English Turkish Sentence Translations Page 3513
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It has noticed that one of the wildebeests has an injured leg. | Antiloplardan birinin bacağının sakat olduğunu gördü. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| This will make it far easier for her to catch and kill the animal. | Bu hayvanı yakalaması ve öldürmesi çok daha kolay olacak. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Her demeanour changes almost instantly from that of a lazy cat | Tembel kedi görünümü birden kaybolarak | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| to that of a highly motivated and skilled killer. | amacı belli ve yetkin bir katil kediye dönüşüyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| She quickly climbs down from her lookout post and into the undergrowth. | Hızla gözetleme kulesinden aşağıya inip çalıların arasına karışıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The leopard moves swiftly and efficiently, treading gently to avoid making noise. | Leopar adeta süzülerek hiç ses çıkartmadan avına doğru ilerliyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| She is keeping a low profile to avoid any attention from the wildebeests. | Antilopların dikkatini çekmemek için yere yakın gidiyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The vultures know what is about to happen and amass in the hope of a free meal. | Akbabalar birazdan olacakları bildikleri için bedava yemek umuduyla toplanıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| She makes sure to stay in the long grass, | Özenle uzun çalılardan ilerleyerek | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| using her camouflaged fur to maximum effect. | desenlerindeki kamuflajı sonuna kadar kullanıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| She pounces instantly and goes straight for the wildebeest's neck. | Leopar bir anda yerinden fırlayarak antilobu boğazlıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Herjaws clamp shut around the wildebeest's windpipe | Hayvanın nefes borusunu dişleriyle sıkıştırarak | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| in order to suffocate the animal. | nefes almasını engelliyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The vultures have watched the entire violent episode | Bütün olup bitenleri izleyen akbabalar | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and know that a meal is well on its way. | onlar için de bir yemek fırsatı doğacağını biliyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The leopard finishes the hunt by carrying the wildebeest into the long grass | Leopar, antilobu leş yiyicilerden ve diğer yırtıcılardan saklamak için | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| to hide it from scavengers and other predators. | uzun otların arasına taşıyarak avını sonlandırıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Leopards like to store their kills away | Leoparlar yakaladıkları avları | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| so that they can eat them over an extended period. | uzun süreler yiyebilmek için saklarlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Sometimes they will have several stored at once | Bazen aynı anda birden fazla saklı avları vardır | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and will feed between them. | ve beslenmek için birinden diğerine giderler. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Leopards have to make sure that these carcasses | Leoparlar bu leşlerin iyice saklı olduğundan | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| are extremely well hidden, or as we've just seen, | emin olmak zorundadır, yoksa az evvel de gördüğümüz üzere, | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| there are countless scavengers in this habitat | bu habitatta bulunun sayısız aç ve yiyecek arayan leş yiyici | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| hungry and willing to eat anything they can find. | buldukları her şeyi yiyecektir. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The elephants have been forced to move on from the water hole | Filler otlanabilmek için | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| to the barren and dry plains | su birikintisinden ayrılıp | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| in order to graze on grass and other vegetative matter. | kurak ve çorak topraklara gitmek zorunda kaldı. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| An adult African elephant | Yetişkin bir Afrika fili | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| eats between 100 and 150 kilograms of food every day | günde 100 ila 150 kilo ot ve bitki yer | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and spends around three quarters of its time, | ve gece gündüz demeden vaktinin dörtte üçünü | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| day and night, eating. | yemek yemek için harcar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| This one uses her trunk which is incredibly dexterous | Bu fil becerikli hortumunu kullanarak | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| to pull grass from the ground and into her mouth. | yerden söktüğü otları ağzına götürüyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Elephants' tusks serve multiple purposes. (TRUMPETING) | Fillerin dişleri pek çok amaca hizmet eder. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| These include digging, debarking or marking trees, | Bunlardan bazıları kazmak, ağaçları soymak ve işaretlemek, | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| clearing branches and foliage, | çalı ve bitki örtüsünü sökmektir. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and when these peaceful giants are forced to fight to protect their family, | Ama bu uysal devler ailelerini korumak için savaşmaları gerektiğinde | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| the tusks become a highly dangerous weapon. | bu dişler çok tehlikeli silahlara dönüşür. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Elephants have great control over their trunks. | Filler hortumlarını çok rahatlıkla hareket ettirirler. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| This powerful tool also enables the elephant to breathe when in water, | Bu güçlü organ filin su altındayken nefes almasını | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| to produce its well known loud trumpeting sound | ve meşhur trompet sesini çıkarmasını sağlamakla birlikte, | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and to have an acute sense of touch. | bu organın dokunma duyusu da çok yüksektir. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| But the most vital sense for elephants is their sense of smell. | Ancak fillerin en hayati duyusu koku almadır. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| It is estimated that the elephant's sense of smell | Tahminlere göre fillerin koku alma duyusu | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| is four times as sensitive as a bloodhound's. | tazılarınkinden dört kat daha keskindir. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The dry season can be particularly punishing on the African plains | Kurak mevsimde Afrika düzlüklerinde hayatta kalmak çok zordur, | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and many animals die from dehydration or lack of food. | pek çok hayvan susuzluktan veya açlıktan ölür. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| That's why migration is their only hope to survive. | Bu yüzden hayatta kalmak için tek şansları göç etmektir. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The wildebeests have finally completed their long migration | Antiloplar taze otlak bulmak için çıktıkları uzun göçü | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| in search of fresh grazing. | nihayet tamamladılar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| They've found a suitable watering hole which they can drink from | Bu uzun ve kurak yürüyüşün ardından su içebilecekleri | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| after the long, dry walk. | uygun bir su birikintisine ulaştılar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The extraordinary, annual great migration of wildebeests | Antilopların bu sıra dışı, büyük yıllık göçleri | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| is one of the Seven New Wonders of the World. | Dünya'nın Yeni Yedi Harikası'ndan biri. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Nowhere else is a movement of animals as immense as the wildebeest's journey. | Başka hiçbir hayvanın göçü antilopların yolculuğu kadar büyük değildir. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Wildebeests have evolved so that their migration is timed to coincide | Antiloplar zaman içinde evrim geçirerek göçlerini yıllık yağmur | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| with the annual pattern of rainfall and grass growth. | ve ot büyüme dönemlerine denk getirmeye başladılar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| This way, wildebeests are staying close to water supplies at all times. | Bu sayede su kaynaklarına her zaman yakın olabiliyorlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| While the wildebeests are quenching their thirst, | Antiloplar susuzluklarını giderirken | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| this zebra is bonding with the other zebras in her herd. | bu zebra, sürüdeki diğer zebralarla ilişkilerini güçlendiriyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Alliances are valuable in this harsh environment. | Bu zorlu şartlarda ittifaklar kurmak çok değerli. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Because they are regularly thirsty, zebras simply have no choice | Zebralar sürekli susadıkları için timsahlar gibi | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and constantly have to face lurking dangers such as crocodiles. | suda gizlenen tehlikelerle sıkça karşı karşıya kalıyorlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| This crocodile stays low in the water so that it isn't seen. | Bu timsah görünmemek için gövdesini suyun altında tutuyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| But this time it is spotted by the zebras | Ama bu sefer zebralar onu fark etti | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and the tribe manage to escape with their lives. | ve sürüdekiler canlarını kurtarmayı başardı. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| One of the zebras was just giving birth to a new life. | Zebralardan biri henüz doğum yaptı. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Female zebras, or mares, mature more quickly than their male counterparts. | Dişi zebralar, yani kısraklar, erkeklere oranla daha hızlı olgunlaşırlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| They are able to reproduce at as early as three years old, | Dişiler üç yaşına gelir gelmez üremeye başlarlar, | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| whilst males are not strong enough to breed until they are around five or six. | oysa erkeklerin çiftleşecek gücü bulmaları beş veya altı yaşlarında gerçekleşir. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Like horses, zebra foals are able to stand, | At tayları gibi zebra tayları da | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and walk slightly almost immediately after birth. | doğar doğmaz ayaklanıp yürümeye başlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| This is an evolutionary development to make them less vulnerable to predators. | Bu evrimsel gelişim onların yırtıcılara karşı hayatta kalma şansını yükseltir. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Foals are born with brown and white stripes, but these darken as they mature. | Taylar doğduklarında çizgileri kahverengi olur ama büyükçe bu çizgiler koyulaşır. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The foal is born connected to the placenta, | Tay plasentaya bağlı olarak doğar | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| which the mother sometimes eats after birth because it is rich in nutrients | ve bazen anne doğum sırasında kaybettiği besin ve tuzları | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and salt which the mother needs after the strains of labour. | geri kazanmak için doğumdan sonra plasentayı yer. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The placenta can also serve as a nutritious treat for other animals. | Plasenta başka hayvanlar için de lezzetli bir besin kaynağıdır. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| These tawny eagles are the first to notice this discarded organ. | Kenara atılan bu organı ilk olarak bu kumral kartallar fark ediyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| But it's not long before other birds get in on the act. | Ama diğer kuşların da olaya dahil olması uzun sürmüyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| This vulture is larger than the eagles | Bu akbaba kartallardan daha büyük, | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| and he always gets first pick when it comes to food. | bu yüzden ilk yiyen hep o oluyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Suddenly a feeding frenzy erupts | Bedava yemeği gören | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| as more and more birds try and get a piece of the free lunch on offer. | diğer kuşların da leşe üşüşmesiyle tam bir curcuna çıkıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The eagles, who were first on the scene, are forced to watch from the sidelines | Akbabalar karınlarını doyururken olay yerine ilk gelen kartallar | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| as the vultures get their fill. | olup biteni izlemekle yetiniyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The foal huddles close to her mother. | Tay annesinin dibinden ayrılmıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| These desperate, ruthless vultures are her first | Afrika düzlüklerinde gördüğü bu acımasız akbabalar onun ilk hayat deneyimi. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The zebras stay close to the foal, | Zebralar taya yakın hareket ediyor, | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| instinctively protecting the newest member of the herd | içgüdüsel olarak sürünün yeni üyesini koruyorlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| who will eventually understand her role in the hierarchy of the local wildlife. | Günün birinde bu yavru da yerel yaban hayatının hiyerarşisini kavrayacak. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Let's discover what the new foal sees in her first few moments of life. | Yeni doğan tayın yaşamının ilk anlarında neler gördüğünü beraber keşfedelim. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| Mother and daughter take their first walk together. | Anne ve kız ilk yürüyüşlerine çıkıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The foal's walking abilities so early on in life are quite incredible. | Tayın yürüme becerileri daha yeni doğmuş bir canlı için oldukça şaşırtıcı. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| The mother takes her daughter to the watering hole. | Anne, kızını bir su birikintisine götürüyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| She is in desperate need of a drink after the exhaustive effort of giving birth. | Yorucu geçen doğumdan sonra çok susadı. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| No animal has a more distinctive coat than the zebra, | Zebra, hayvanlar aleminde en ayırt edici desenlere sahip canlı, | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| no two zebras are exactly alike. | üstelik her zebranın deseni kendine özgü. | Amazing Africa-1 | 2013 | |
| There are a number of different theories | Göz alıcı bu çizgili desen | Amazing Africa-1 | 2013 |