Search
English Turkish Sentence Translations Page 3516
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
whereby the animals work together as a group to try and overcome obstacles. | Bu, engelleri aşmak için ortaklaşa hareket ettikleri anlamına geliyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
The hurry with which these animals have crossed the river | Nehri geçmek için acele ettiklerinden | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
has created somewhat of a traffic jam on the river's far bank. | nehrin uzak kıyısında bir çeşit trafik sıkışıklığı oluştu. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
This means that some of the animals remain | Bu da bazı hayvanların suda sıkışıp kaldığı anlamına geliyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
The animals take confidence from seeing their fellow creatures | Diğer arkadaşlarının başarıyla suyu geçtiğini gören hayvanlara | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
successfully cross the river, | güven geliyor | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
and more and more wildebeests and zebra wade into the water. | ve gitgide daha fazla antilop ve zebra suya atlıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
However it may not be as simple for some as it looks. | Ancak, işler göründüğü kadar basit olmayabilir. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
This massive gathering of animals has not gone unnoticed by this crocodile. | Bu kadar çok hayvanın burada toplandığı timsahın dikkatinden kaçmadı. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
He and his friends congregate slightly downstream | Nehrin aşağı tarafında toplanan o ve arkadaşları, | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
waiting for an animal caught in trouble to come their way. | akıntıyla başı belada olan hayvanları yakalamayı hedefliyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
The river's flow grows increasingly ferocious | Akıntı giderek güçleniyor | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
and some of the animals are at real risk of being swept downstream. | ve bazı hayvanlar gerçekten akıntıya kapılma tehlikesi içinde. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
Some of the weaker swimmers in the group begin to struggle | Zayıf yüzücülerin başı belada, | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
and are dragged further and further from the far bank, | ulaşmak istedikleri uzak kıyıdan | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
which they are trying to reach. | gitgide uzaklaşıyorlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
The zebra and wildebeests have to swim extremely hard | Zebralar ve antiloplar çok çaba sarf etmek zorunda, | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
to avoid being swept away by the fast moving water. | yoksa hızla akan su onları alıp götürecek. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
Some of the animals, although physically exhausted, | Bazı hayvanların güçleri tamamen tükenmiş olsa bile | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
manage to make it to the other side by the narrowest of margins. | kıl payı diğer tarafa ulaşmayı başarıyorlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
This animal unfortunately was not strong enough | Maalesef bu hayvan yeterince güçlü olmadığı için | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
and is captured by the crocodiles. | timsahlara yem olmaktan kurtulamıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
This wildebeest has managed to successfully cross the river, | Bu antilop nehri geçmeyi başarmasına rağmen | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
but now finds itself stranded on the ledge of the far bank, | nehrin uzak kıyısında sıkışıp kaldı | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
unable to reach the higher ground. | ve yükseğe çıkamıyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
Wildebeests communicate visually, vocally, and also through the sense of smell. | Antiloplar görsel, işitsel ve kokuya dayalı iletişim kurarlar. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
A male's bellow can be heard up to 1 .5 miles away. | Erkek bir antilobun böğürme sesi 2,5 kilometre öteden duyulur. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
The members of the herd use secretions | Sürü üyeleri salgılarıyla | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
in order to guide fellow wildebeests during theirjourney. | birbirlerine yol gösterir. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
This way the stragglers further behind the herd will know which direction to go. | Böylece sürünün gerisinde kalanlar ne yöne gideceklerini bilir. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
As we can see here, in our herd, no one animal is left behind. | Görüldüğü üzere bu sürüde kimse geride bırakılmaz. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
While some of the last stragglers continue to complete the crossing | Sona kalan birkaç antilop nehir geçişini tamamlarken | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
the herd continues its long and arduous migration across Africa. | sürü çetin Afrika yolculuğuna devam ediyor. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
The vast variety of life across Africa is plain to see | Afrika'daki zengin hayat çeşitliliği burayı gözlemleme imkanı olan | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
for anyone who is lucky enough to observe it. | herkes için açıkça ortada. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
From giant water dwellers, | Dev su hayvanlarından, | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
to ferocious cats stalking and hunting their prey from trees and bushes. | ağaç ve çalıların arasında saklanarak avlanan acımasız kedilere | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
Right through to the simple herbivores, | ve basit otoburlara kadar, | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
the motherland of all life is still, as ever, a metropolis of different species. | hayatın beşiği olan bu topraklar hala farklı türlerin anavatanı. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
Each creature has its own journey and its own story to tell. | Her canlının farklı bir yolculuğu ve anlatacağı farklı bir hikaye var. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
Each animal, no matter how ferocious or deadly, | Ne kadar acımasız ve ölümcül olursa olsun | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
will have to battle through bad times as well as the good. | her hayvanın iyi ve kötü günü var. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
The ever changing environment that they live in | İçinde yaşadıkları ve her saniye değişen bu doğa, | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
can be plentiful and barren, dry and wet, | bugün bolluk pınarıyken yarın kurak topraklara dönüşebiliyor | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
and these animals must be precise with all their decisions. | ve bu hayvanlar verdikleri her kararı iyice tartmak zorunda. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
We have taken you across the African savanna | Bu yolculuğumuzda sizi Afrika savanasına götürdük | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
and showed you some of the amazing characters who live there. | ve size burada yaşayan inanılmaz canlıları gösterdik. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
We have seen their struggles and how they survive, | Nasıl mücadele ettiklerini, nasıl hayatta kaldıklarını, | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
how they work together or how they prefer to live apart. | nasıl işbirliği yapıp, nasıl ayrı yaşamayı seçtiklerini gördük. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
We have witnessed an annual cycle of birth and death, | Bir yıllık yaşam döngüsüne ve düzlüklerdeki gündelik hayata | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
along with daily life on the plains. | tanıklık ettik. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
But what unites these animals is not merely a matter of finding food and surviving, | Ama bu hayvanların modern çağdaki ortak derdi yiyecek bulup | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
but in the modern age, their great challenge | hayatta kalmanın çok ötesinde, | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
is that of avoiding extinction. | nesillerinin tükenmesine engel olmak. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
Let's hope all the animals we have seen | Hepimiz burada gördüğümüz hayvanların | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
will continue to thrive on the savanna for a long, long time to come. | savanada çok daha uzun yıllar yaşamasını temenni ediyoruz. | Amazing Africa-1 | 2013 | ![]() |
My name is Nicolas | Adım Nicolas... | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
and that's me with my bow and arrows, | ...yayımı ve okumu görüyorsunuz. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I am about 11 years old. | Yaklaşık 11 yaşındayım. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
We spend a happy childhood in a beautiful countryside | Amazon'dan uzak bir Dünya'da... | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
a world away from the Amazon. | ...çok güzel çocukluk dönemi yaşadık. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
In my little head, I already ask myself the usual questions | Zihnimin içinde alışılagelmiş sorular vardı. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Who am I? Is there a destiny? | Ben kimim? Kader var mı? 1 | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
And if there is one, which is my mine? | Eğer biri varsa o zaman hangisiyim ben? | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
That's my brother. 1 | Bu benim kardeşim. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
My father panics, gives me his camera. | Babam korktuğundan, kamerasını bana verdi. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
This is how I start to film. | Film çekme serüvenim böyle başladı. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Later the camera becomes my life, | Daha sonra kamera benim hayatım oldu. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
my weapon and also, my instrument. | Ayrıca silahım ve enstrümanım oldu. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
To answer all these questions. | Tüm sorularım cevabı bu. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Don't worry, he's just kidding! | Endişelenme sadece şaka ediyor! | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Is there another reality? | Başka bir hakikat var mı? | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Another life at the end of the world? | Dünya'nın sonunda başka bir yaşam? | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Like I read in my Tintin albums and my atlas. | Tintin albümünü ve atlasına baktığım gibi. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Can my destiny be written in my dreams? | Kaderim rüyalarımda yazılmış olabilir mi? | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Where do dreams come from? | Rüyalar nereden geliyor? | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
My name is Ayupu. | Adım Ayupu. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
When this story takes place life is still good. | Hikâyenin geçtiği yer hâlâ güzelliğini koruyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
We live in the forest, | Ormanda yaşıyoruz... | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
with no worries, no money, | ...beş parasız ve tasasız. Onlara ihtiyacımız yok. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I am already very concerned with the loggers destroying our forest. | Kerestecilerin ormanlarımızı yok etmesinden çok endişeliyim. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
But the young were more interested in the "meaning of life". | Ama gençler "hayatın anlamı"na çok ilgililer. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I like Tapi's ass, it's so firm! | Tapi'nin kalçasını seviyorum çok sıkı. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I like his front as well. | Önünü de seviyorum. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Who do you like Luacema? | Luacema'yı kim seviyor? Bilmiyorum! | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
My son Tapi and his friend Tonoli | Oğlum Tapi ve arkadaşı Tonoli... | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
were busy studying the secrets of the forest. | ...ormanın sırlarını öğrenmekle meşguldüler. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Tonoli's is bigger than Tapi's. | Tonoli, Tapi'den daha büyük. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Tapi says size doesn't matter! | Tapi yaşın önemli olmadığını söyler! | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Tapi, I think Luacema likes you. | Tapi, sanırım Luacema seni seviyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I knew our days were counted. | Sayılı günlerimiz kaldı biliyordum. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I was waiting for a sign... | İşareti bekliyorum... | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I asked the spirit for a man, not a kid! | Bir adamı davet etmiştim, çocuğu değil! | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
Move away, it is forbidden to land here | Uzaklaş, burada yere inmek yasak. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I don't speak Portuguese, | Portekizce konuşamıyorum, İngilizce biliyor musun? | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I am the director of this Toa Toari reservation, | Toa Toari koruma alanının müdürüyüm. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
you are in a strictly forbidden area, | Tam anlamıyla yasaklı bölgedesin, buraya gelme iznin yok. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
you must leave right now, | Derhal gitmek zorundasın. Kusura bakma. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
I am Nicolas Debre, you can read my name on the paper, | Adım Nicolas Debre, kağıdın üstünde adım yazıyor. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |
and this is Ruben Machado, my guide and interpreter. | Bu da Ruben Machado, rehberim ve tercümanım. | Amazon Forever-1 | 2004 | ![]() |