Search
English Turkish Sentence Translations Page 3619
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Three people knew I had that journal | Günlüğün dün gece arabamda olduğunu | American Odyssey-1 | 2015 | |
| in the car last night. | üç kişi biliyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Janine Gentry, | Janine Gentry, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ed Dixon, who I've known for 15 years, | Ed Dixon, 15 yıldır tanıdığım, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and you. | sen. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter, I would never do that, man. | Peter, asla böyle bir şey yapmam, dostum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That DoD contact, | Şu DoD'daki bağlantım, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| the one who told you Ballard was dead, | Ballard'ın öldüğünü söyleyen, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I spoke to him. | onunla konuştum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You never called. | Hiç aramadın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay, well, it was an absurd request. | Tamam, peki, saçma bir istekti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, don't. Don't. | Oh, yapma. Yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, the Pentagon, the White House... | Evet, Pentagon, Beyaz Saray... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They were all saying the same thing, man. | Aynı şeyi söylemişler, adamım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The Greek ambassador is on line one. | Yunan Büyükelçisi birinci hatta. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you mind? | Sakıncası var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter, come on. | Peter, hadi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Good news, Peter. | Haberler iyi, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tsaldari agreed to a meeting. | Tsaldari görüşmeyi kabul etti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll tell them to arrange... | Ayarlamaları yapmalarını onlara söylerim... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Not with Societele. | Societele ile değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She wants a meeting with you. | Seninle görüşmek istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just you. | Sadece sen. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I wanted you to meet with Societele. | Seni Societele ile tanıştırmak istedim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This isn't a social call. | Bu sosyal bir ziyaret değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Did I ever tell you | Yüzünü gördüğüm ilk anı | American Odyssey-1 | 2015 | |
| the first time I saw your face? | hiç söylemiş miydim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was on television 12 years ago. | 12 yıl önce televizyondaydın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| My father was dying a horrible death, | Babam korkunç bir ölümle cebelleşiyordu, Hadi, gidelim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| of lung cancer. | akciğer kanseriyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I remember seeing you lead the charge | Büyük bir sigara karşıtı olarak senin bu işin üstesinden | American Odyssey-1 | 2015 | |
| against big tobacco. | geldiğini çok iyi hatırlıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Undaunted. | Yılmadan. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I knew in that moment that you were a man | Azimli ve dürüst bir adam olduğunu | American Odyssey-1 | 2015 | |
| of determination and integrity. | o an anlamıştım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Thank you, but I... | Teşekkür ederim, ama ben... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's a matter that involves your client Societele, | Müvekkilin Societele'i rahatsız eden, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| financial dealings that I find disturbing. | finansal ilişkileri ilgilendiren bir konu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I was hoping to pique your interest. | İlgini çekecek diyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Let me know what you think. | Bana ne düşündüğünü söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll be in touch. | İrtibatta olacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're giving the Americans what they want. | Amerikalılar ne isterse veriyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You'll never know the truth unless you stop this. | Bunu durdurmadığın sürece gerçeği asla bilemeyeceksin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Stop this. | Bunu durdur. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Congratulations, you've convinced me | Tebrikler, beni ikna ettin | American Odyssey-1 | 2015 | |
| your value is greater to me alive than dead. | Ölüden daha çok canlı olman benim için daha değerlidir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hold this up so I can see the date. | Tarihini göreceğim şekilde bunu tut. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Odelle Ballard, Sergeant First Class | Odelle Ballard, Amerika Birleşik Devletleri Ordusundan | American Odyssey-1 | 2015 | |
| of the United States Army, 913 84 0090. | Birinci Sınıf Çavuş, 913 84 0090. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And today's date? | Bugünün tarihi ne? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Is this tod... | Bugün mü... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| March 20th, 2015. | 20 Mart 2015. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Anything else you'd like to say? | Söylemek istediğin başka bir şey var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I want my family to know that I'm alive... | Ailemin hayatta olduğumu bilmesini istiyorum... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and I love them very, very much. | ve onları çok ama çok sevdiğimi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It will take my messenger until tomorrow | Yarına kadar benim mesajım | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to get to their office in Abuja. | Abuja'daki bürolarına ulaşacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| By tomorrow evening, this video of yours | Yarın akşama kadar, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| will be all over the news. | senin bu videon haberlerde olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Does your husband watch the news? | Kocan haberleri izler mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Within hours, it will be on the Internet, | Saatler içinde internete yüklenecek, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| which will be very unfortunate | çok talihsiz bir şey olacak | American Odyssey-1 | 2015 | |
| for your government, | hükümetiniz için, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but very good for Ansar Dine. | ama Ansar Dine için çok iyi olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| One last look, | Son bir bakış, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| then you head home, all right? | daha sonra eve gidiyorsun, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No one's here anymore. | Artık burada hiç kimse olmayacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We should probably go. | Gitsek iyi olacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Suzanne! | Suzanne! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're the one who said my mother is alive. | Sen annemin hayatta olduğunu söyleyen kişisin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your mother? | Annen? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm Suzanne Ballard. | Ben Suzanne Ballard'ım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Odelle is my mom. | Odelle benim annem. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They say she's dead, but I know they're wrong, | Öldüğünü söylüyorlar, ama yanılıyorlar biliyorum | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and so do you. | sen de benimlesin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, it's okay. | Hayır, sorun değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's the one I was telling you about. | Sana bahsettiğim oydu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The one with the email. | Bir e posta ile. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Show him the email. | Ona e postayı göster. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He doesn't believe it's true. | Bunun doğru olduğuna inanmıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just tell him you have it. | Ona sadece bunu söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I mean, I... I do. | Ben... ben bunu demek istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I mean, it does exist, sir. | Yani, halen mevcut, efendim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why are you torturing us? | Neden bize işkence ediyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Suzanne! I just need to know one thing. | Suzanne! Ben sadece bir şey bilmek istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you believe my mother is alive? | Annemin hayatta olduğuna inanıyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I do. | İnanıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So do I. | Ben de öyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Are you sure? Yeah, I'm sure. | Emin misin? Evet, eminim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You want to order room service, Randall? | Oda servisini aramak ister misin, Randall? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Is it today's... Hu hum. | Bugün mü... Hu hum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| March, 20th, 2015 | 20 Mart 2015 | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Flash drive, huh? | Flash bellek, ha? Flash bellek, ha? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have a rich uncle. I'm sure he is handsome as well. | Zengin bir amcam var. Eminim o yakışıklıdır da. Zengin bir amcam var. Eminim o yakışıklıdır da. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Aslam? | Aslam? Aslam? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I want to show you something. | Sana birşey göstermek istiyorum. Sana birşey göstermek istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Financial dealing that I find disturbing. | Mali işlemler beni rahatsız ediiyor. Mali işlemler beni rahatsız ediiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The colonel is lying. You were right son. | Albay yalan söylüyor. Sen haklısın oğlum. Albay yalan söylüyor. Sen haklısın oğlum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What do you have on Ballard? You can't. | Ballard'ın üzerindeyse ne yapacaksın? Yapamam. Ballard'ın üzerindeyse ne yapacaksın? Yapamam. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's too hot. 1 | Çok sıcak. 1 Çok sıcak. 1 | American Odyssey-1 | 2015 |