Search
English Turkish Sentence Translations Page 3629
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Nothing makes sense. | Hiçbir şey mantıklı değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I just don't see the point in... | Ben nokta görmüyorum... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You don't... it's like you don't feel anything. | Senin gibi... hiçbir şey hissetmek istemiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's not fair. | Bu hiç adil değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You think she's dead, and you don't care who killed her. | Öldüğünü düşünüyorsun ve onu öldüren umurunda değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You don't care how it happened, | Nasıl olduğu umurunda değil, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and you don't even care that she's gone. | ve hatta ölümü hiç umurunda değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's not true. You don't even miss her. | Bu doğru değil. Hatta onu özlemeyişin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ron? Is everything all right? | Ron? Her şey yolunda mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll be down in a minute! | Bir dakika içinde aşağıda olurum! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Go tell everyone to move on with their lives. | Hayatlarına devam etsinler herkese söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We've got a photograph and a description of the vehicle. | Bir fotoğraf ve aracın tanımı var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We've got an APB on the street. | Sokakta arama emri çıkarttırdık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Harrison? | Harrison? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Is this him? | Bu, o mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, you don't look injured. | Peki, yaralı görünmüyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You want to tell me about where you've been? | Nerede olduğunu söylemek ister misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Uh... no, sir. | Uh... hayır, efendim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sorry. I'm sorry for the misunderstanding. | Özür dilerim. Yanlış anlaşılma için özür dilerim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Everything's fine. Really. | Her şey çok güzel. Gerçekten. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Uh... thank you, Officer. | Uh... Teşekkür ederim, Memur bey. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, you're welcome. Let's go. | Evet, rica ederim. Gidelim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You scared the hell out of me. Are you all right? | Beni çok korkuttun. İyi misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was Tenant. What? | Tenant'tı. Ne? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's okay. He was just trying to scare me. | Sorun değil. Sadece beni korkutmaya çalışıyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, he did a pretty good job. | Eh, Oldukça iyi bir iş çıkarmış. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Listen, he admitted it. | Dinle, itiraf etti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tenant knows my father was killed. | Tenant babamın öldürüldüğünü biliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He knows it. I was right. | O bunu biliyor. Haklıydım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, glad to know you're okay. | Hey, iyi olduğuna sevindim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sit. Shh. | Otur. Shh. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Whoever set you up knew what they were doing. | Ayarladıkların her kimse ne yaptıklarını biliyorlarmış. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| These transactions are impossible to trace. | Bu işlemler ardında hiç iz bırakmıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We can't prove that you weren't involved. | İşin içinde olmadığını kanıtlayamayız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We can account for every move | Orta Doğu masasında yaptığın | American Odyssey-1 | 2015 | |
| you made on the Middle East desk. | her hareket için hesap sorarız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Joe, I think we could | Joe, Muhtemel sebep olmaması için | American Odyssey-1 | 2015 | |
| build a case for lack of probable cause. | bir dava açabileceğimizi düşünüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I confessed. | İtiraf ettim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You what? I did it. | Sen ne? Ben yaptım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I screwed up, and I got in over my head. | Ben batırdım ve kafamda çok şey var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, you didn't. | Hayır, batırmadın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I wouldn't have any idea | Hiçbir fikrim yok | American Odyssey-1 | 2015 | |
| how to hide such a sophisticated transaction. | bu kadar karmaşık bir işlem nasıl gizlenir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You must have some pretty impressive computer skills | Derin web üzerinden terörü finanse etmek için oldukça etkileyici | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to fund terrorism via the deep web, or is it the darknet? | bilgisayar becerilerine sahip olmaları gerekir, yoksa karanlık net mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What are you calling it nowadays? | Günümüzde buna ne diyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How about those bitcoins? | Sanal para (=bitcoins) nedir? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How'd you figure out how to launder bitcoins? | Sanal para aklama işini nasıl çözdün? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm just curious. What was the first step? | Sadece merak ediyorum. İlk adımı nedir? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Did you use a proxy server relay service | Tor ağında proxy sunucusu geçiş hizmetinde, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| on a Tor network, an onion router, what? | onion router bir yönlendirici mi kullandın, ne yaptın sen? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Pete, Pete, let it go. Come on, Joe. | Pete, Pete, boşver gitsin. Hadi, Joe. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You had to ask your assistant how to use PayPal. | PayPali kullanmana yardımcı olan kimdi sormak zorundaydın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You know what, yeah, I'm ready to go back to my cell. | Evet, bilirsin, hücreme geri dönmeliyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Can I go? Listen to me. Listen to me. | Gidebilir miyim? Beni dinle. Beni dinle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Whatever they threatened you, but I can help you with. | Seni tehdit ettiler, her neyse, ama sana yardımcı olabilirim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Like you helped Gentry? | Gentry'e yardım ettiğin gibi mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How'd they get to you, Joe? Huh? | Onlar seni nasıl teslim aldı, Joe? Ha? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How'd they get to you? | Onlar seni nasıl teslim aldı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay, Alice. Good night. | Tamam, Alice. İyi geceler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Good night. Is everything okay? | İyi geceler. Her şey yolunda mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's fine. | O iyi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I only live ten minutes away if you ever feel like talking. | Eğer konuşmak istersen sadece on dakika uzaklıktayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| My cell's on the back. | Cep telefonum arkada yazılı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I miss her so much. | Onu çok özlüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ne yapıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Üzgünüm. Ben gidiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| You are American. | Amerikalısın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, I'm American. | Evet, Amerikalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You need a hospital. | Hastaneye gitmelisin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm almost done. I will take you. | İşim neredeyse bitti. Sizi oraya götüreceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, no, no, no hospitals. | Hayır, hayır, hayır, hastane yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If you need help, I will help you. | Eğer yardıma ihtiyacın varsa, sana yardım edeyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You just let her go? | Sen gitmesine izin mi verdin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I... I thought we decided against it. | Ben... ben buna karşı karar verdiğimizi düşündüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, we? I'm sorry. | Oh, biz mi? Özür dilerim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I remember you getting a phone call and walking out the door. | Sizden bir telefon aldıktan sonra kapıdan dışarı çıktığını hatırlıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, did... Did you at least try her cell? | Peki, sen öyle en azından cep telefonunu denedin mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why don't you? | Neden yok? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah? Who am I speaking with? | Evet? Kiminle görüşüyorum? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is my daughter's phone. | Bu kızımın telefonu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, tell your daughter | Peki, kızına söyle | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to get her ass down here and get it. | kıçını kaldırsın buraya getirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm tired of listening to it ring. | Ben aynı şeyleri dinlemekten yoruldum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, my God. Oh. | Oh, Tanrım. Oh. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where have you been? Sorry. | Nerede kaldın? Özür dilerim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We were looking for my phone. | Telefonumu arıyorduk. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who are you? Mr. Decker... | Sen kimsin? Mr. Decker... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maya lost her phone. Who do you work for? | Maya telefonunu kaybetti. Kimin için çalışıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What... what? Dad! | Ne... ne? Baba! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter, what are you doing? What are you doing here? | Peter, ne yapıyorsun? Burada ne yapıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We... Mom! | Biz... Anne! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter? What are you doing here? | Peter? Burada ne yapıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We met at NYU. | New York Üniversitesi'nde tanıştık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I thought she was a freshman. | Bir birinci sınıf öğrencisi olduğunu düşünmüştüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You stay away from my family. Mom. | Ailemden uzak dur. Anne. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You stay away from my family. Calm down. | Ailemden uzak dur. Sakin ol. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Dad! Maya. | Baba! Maya. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You stay away. | Uzak dur. | American Odyssey-1 | 2015 |