Search
English Turkish Sentence Translations Page 3640
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
How's he mixed up in all this? | NasıI bu kadar karışık değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Is it true? | Doğru mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Is Yusuf alive? | Yusuf yaşıyor mu? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Tell me about Darnell. | Darnell'den söz et. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You tell me about Yusuf, | Sen bana Yusuf'tan söz et, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
and I'll tell you about Darnell. | ben de sana Darnell'den. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Otherwise, this meeting is over. | Yoksa toplantı bitmiştir. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What... what are you doing here? You look like crap. | Ne... ne yapıyorsun burada? Bok gibi görünüyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Can I come in? No, not now. | Gelebilir miyim? Hayır, şimdi olmaz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Michele, I'll be right back. | Michele, hemen dönerim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What happened? What do you mean? | Ne oldu? Ne demek istiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Oh, I don't know, Peter. | Oh, bilmiyorum, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Last time I saw you, you asked me for Jenji's number. | Son gördüğümde, benden Jenji'nin numarasını istemiştin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Now you show up on my doorstep | Şimdi kapıma kadar gelmişsin, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
looking like you've seen a ghost. | hayalet görmüş gibi görünüyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What happened, Joe, is that we got evidence, | Ne oldu, Joe, kanıtımız var, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
evidence that can bury SOC. | SOC'u gömmek için kanıt. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Good. So use it. | İyi. Bunu kullan. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I can't, which is why I need your help. | Yapamam, yardımına ihtiyacım var bu yüzden. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I need you... Why can't you use it? | Sana ihtiyacım var... Neden kullanamıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I just need you to come forward with what you know, testify, | Ben sadece, biliyor musun senin öne çıkman gerekiyor, tanık olarak, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
and then they can subpoena SOC, | ve sonra, SOC'u mahkemeye verebilirsin, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
find out what I've got and use it in court. | bende ne var öğrenip, mahkemede kullanabilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Why? Why can't you use what you've got in court? | Neden? Neden sende ne varsa sen mahkemede kullanamıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It didn't exactly go as planned... | Tam olarak planlandığı gibi gitmedi... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
How bad? | Ne kadar kötü? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Jenji? Holy crap. | Jenji mi? Vay anasını. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We're this close... | Bu kadar yaklaştık... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, no, no, no. No, Peter. No, Peter. | Yo, yo, yo, yo. Yo, Peter. Yo, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
If this is anything close to what I think it is, | Eğer bu şey düşündüğüm şey ise, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
you need to just go home and wait for the cops. | eve gidip polisleri beklemelisin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You're screwed. | Hapı yuttun. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Joe, Joe, Joe. | Joe, Joe, Joe. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Stay away from me. See you in prison, Peter. | Benden uzak dur. Hapishanede görüşürüz, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Joe. Stay away. | Joe. Uzak dur. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Why haven't you called me back? | Neden beni tekrar aramadın? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm scared, my general, so scared. | Korkuyorum, generalim, çok korkuyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Please tell me you work for the New York Times. | Lütffen New York Times için çalıştığını söyle. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And who are you? | Siz kimsiniz? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm a reporter just like you. | Senin gibi bir muhabirim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Well, maybe not the New York Times like you, | Peki, belki senin gibi New York Times'da değil, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
but I do have a show here in Bamako. | ama burada Bamako'da bir programım var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Shakir Khan. | Shakir Khan. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Where is Odelle Ballard? | Odelle Ballard nerede? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She had to leave. | O terk etmek zorunda kaldı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Some soldiers, American, have been chasing her. | Bazı askerler, Amerikalılar, onu takip ediyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What soldiers? | Ne askeri? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Oselas, here in Bamako, and they are killing people | Oselalar, burada Bamako'da, onlar insanları öldürüyorlar... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
and are trying to track down Odelle to kill her. | ve Odelle'i öldürmek için takip ediyorlar. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You've seen them... the Oselas? | Onları gördün mü... Oselaları? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Well, no, not personally. | Hayır, şahsen değil. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But it is the reason she had to leave. | Ama onun terk etmek zorunda kalmasının nedeni bu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
She made a tape for you, for you to take with you. | Sana getirmem için o sana bir kayıt yaptı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Please, come to my apartment. | Lütfen, evime gelin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's just upstairs, and I'll give it to you. | Sadece üst katta, sana onu vereceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, I think the better idea is for you to bring it to me, here. | Hayır, ben onu buraya getirmenin daha iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Oh, of course. | Oh, haklısın. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You think that maybe I'm... | Belki de benim onlardan olduğumu düşündün... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'll bring it right away. | Ben hemen getireyim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I I wasn't feeling well, | Ben pek iyi hissetmiyordum, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
so I decided to work from home for a bit. | bir süreliğine evden çalışmaya karar verdim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Where are you going? Be right back. | Nereye gidiyorsun? Hemen dönerim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Amir Alamra... a storekeeper | Amir Alamra... bir depocu | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
at Nabisco Manufacturing in Malaysia. | Malezya'da Nabisco İmalat'ta. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's got to be him. | Onun olmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Anna, what's up? | Anna, n'aber? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Harrison, you were supposed to meet us here. | Harrison, bizimle burada buluşman gerekiyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Uh, where? "Us"? What do you mean? | Uh, nerede? "Biz" derken? Ne demek istiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
My friends from work... I wanted you to meet them. | İş yerinden arkadaşlarım... Onlarla tanışmanı istedim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You don't remember... | Hatırlamıyor musun... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
All right, what if it's not a name? | Pekala, eğer bir isim değilse peki ne? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What if it means something, the word? | Eğer bir anlamı varsa hangi sözcük? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I think you're pronouncing it wrong. | Bunu yanlış telaffuz ettiğini düşünüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Wait, who are you talking to? | Kiminle konuşuyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I just don't think he said Alamra. | Onun sadece Alamra'ya söylediğini sanmıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Let me guess, it's Bob. | Dur tahmin edeyim, O Bob. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Harrison, this is getting pathetic... | Harrison, bu acınası bir durum... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's Amir UL Umara. Listen, I got to go, okay? | Bu Amir UL Umara. Dinle, gitmeliyim, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It means "leader of leaders" in Arabic. | Arapça"liderlerin lideri" demek. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Try leaders in Punjab Province, Pakistan, 2010. | Pencap Eyaleti, 2010, Pakistan'daki liderleri dene. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Already doing it. Done. | Zaten bunu yapıyorum. Bitti. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Is that... | Bu... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yusuf was betrayed by Abdul Abbas? | Yusuf, Abdul Abbas tarafından ihanete uğradı mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Why would a terrorist betray a terrorist? | Neden bir terörist bir teröriste ihanet eder? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We've got to talk to him. | Onunla konuşmak zorundayız. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You mean the guy who said he never wanted to see us again, | O bizi asla bir daha görmek istemediğini söyleyen adam, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
the guy with the gun? | yani silahı olan adam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm gonna go. | Gidiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You can stay here if you want to. | Eğer istersen burada kalabilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No, I'll go. | Hayır, ben gideceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Maybe if he knows I wiped every trace of him from the Internet, | Belki internetten ona ait her izi sildiğimi bilirse, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
he won't shoot us. | bize ateş etmez. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It must be so much harder for you, | Herkese hala hayatta olabileceğini söylemek, | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
with everyone saying she might still be alive. | sizin için çok zor olmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It must be good to have that over. | Bu iyi bir şey olmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I don't know that it is... | Kesinlikle Suzanne için... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
certainly not for Suzanne. | öyle olduğunu sanmıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I I'm sure it's nothing. | Ben bir şey olmadığına eminim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It has to do with Odelle's wedding ring... | O Odelle'in evlilik yüzüğü değil... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What about it? | Bu konuda ne diyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |