Search
English Turkish Sentence Translations Page 3644
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| So come with us. Help us through the desert. | Bu yüzden bizimle gel. Çölde bize yardım et. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How many times do I have to say no before you believe me? | Kaç kere hayır demek zorundayım bana inanmıyor musunuz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We don't need him. | Ona ihtiyacımız yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I will guide us. | Ben rehberlik ederim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I mean, what's the worst that could happen, huh? | Olabilecek en kötü şey buydu, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ansar Dine. Bandits. Heat stroke. Cobra bite. | Ansar Dine. Haydutlar. Sıcak çarpması. Kobra ısırması. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It couldn't happen to a nicer woman. | Hoş bir kadına asla olamaz. 1 | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're an ass, you know that? | Pisliğin tekisin, biliyor musun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm sorry. I always get a little cranky | Özür dilerim. Ben her zaman kız arkadaşım kafasından... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| when my girlfriends get shot in the head. | vurulduğunda biraz huysuz oluyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, you stay here, you'll be next. | Peki, sen burada kal, bir sonraki vurulacak sen olacaksın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What are you talking about? What, do you think the Oselas | Neden söz ediyorsun? Ne, Osela'lar | American Odyssey-1 | 2015 | |
| are just going to forget about you? | seni unutacaklar mı sanıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Of course. | Haklısın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're not after me, they're after you. | Benim peşimde değiller, senin peşindeler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How did you survive so long being so stupid? 1 | Bu kadar aptal olmana rağmen nasıl hayatta kaldın? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Güle güle... Odella Ballard. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Ma, I'm home. | Anne, ben geldim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm in here! | Buradayım! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Really. Look who's here. | Gerçekten. Bak kim geldi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Get your hands off my mother. | Annemden ellerini çek.. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bob, what are you doing? | Bob, ne yapıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You don't talk that way to a friend. | Bir arkadaşına böyle söyleyemezsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's not my friend. Well, she's my friend. | O benim arkadaşım değil. Peki, benim arkadaşım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I thought I might find Harrison here with you. | Harrison'ı burada bulacağımı sanmıştım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But then I heard your mother yelling from outside. | Ama sonra dışarıdan annenin bağırdığını duydum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| My cellulitis was giving me fits, and you weren't here. | Selülitlerim ağrıyordu, sen burda yoktun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We had an agreement. | Bir anlaşma yapmıştık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You promised to stay away if I... if I kept my word. | Eğer sözümü tutarsam uzak duracağına söz vermiştin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Have you kept your word, Bob? | Sözünü tuttun mu, Bob? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I've been minding my own business, like you said. | Dediğin gibi kendi işime bakıp duruyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Keep up the good work. | İyi çalışmaya devam et. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Now get out. | Şimdi dışarı çık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Never let Ruby Simms in here again! | Buraya tekrar gelirse Ruby Simms'e izin verme! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why not? She's a lovely girl. | Neden olmasın? Çok sevimli bir kız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You heard me! | Beni duydun! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just do what I ask. | Sadece dediğimi yap. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tying up a loose end. | Yarım kalmış bir işi bağladım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You were supposed to stay on Harrison. | Harrison'la kalman gerekirdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's under control. | O kontrol altında. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And you're aware he spoke to Yusuf Qasim, | Yusuf Qasim ile konuştuğunun farkında mısın, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and that he was picked up | ve gözaltında olduğunun | American Odyssey-1 | 2015 | |
| by Homeland Security for questioning. | İç Güvenlik tarafından sorgulandığının. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I think we have a different idea of what "under control" means. | Bence biz "kontrol altında" derken başka bir anlamı olmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you want me to work on finding Yusuf? | Bana Yusuf'u bulabilir misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have other people on that. You're responsible for Harrison. | Bunu yapacak başkaları da var. Sen Harrison'dan sorumlusun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Right. I'll find out what he knows. | Haklısın. Ne bildiğini öğreneceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's too late for that. | Bunun için çok geç. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's gotten too close. | Çok yakın olmuş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're certain? I'm sure I misunderstood, | Emin misin? Yanlış anladığıma eminim, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| because there's no way you would ever question an order. | çünkü başka yolu yok hiç bir emir sorgulanmayacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No. That's what I thought. | Hayır. Ben de öyle düşünmüştüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| When? ASAP. | Ne zaman? En kısa sürede. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| King's Point? | King's Point? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Let me know when it's done. I'll send a cleaner. | Bitince bana haber ver. Temizlikçi göndereceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I still don't see why we have to go to Granny's. | Ben hala büyükanneme neden gitmek zorundayız anlamıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Because she misses you. | Çünkü o sizi özlemiş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And because I said so. End of discussion. | Ve ben öyle istiyorum. Tartışma bitmiştir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No dribbling in Grammy's house. Goes for the basketball too. | Büyükannenin evinde gürültü yapma. Bu basketbol için de geçerli. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ha ha. | Ha ha. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maya, I love you. | Maya, seni seviyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Call me tonight? | Bu gece beni ara? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Have fun, guys. | İyi eğlenceler çocuklar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bob, come out here. | Bob, buraya gel. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why is the TV off? | TV neden kapalı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I want to talk to you. I'm kind of busy... | Seninle konuşmak istiyorum. Biraz meşgulüm... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sit down. Ma... | Otur. An... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I remember once when you were about 12. | Hatırlıyorumda yaklaşık 12 yaşındayken bir keresinde | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And you were sitting on the floor there | işe yaramaz bir bilgisayar parçasıyla | American Odyssey-1 | 2015 | |
| fiddling with the guts of a computer. | yerde oturuyordun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's called a CPU. | Ona C P U işlemci deniyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And I see you staring at me with this funny look on your face. | Yüzünde komik bir bakışla bana baktığını gördüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And you said to me, | Ve bana dedin ki, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| "Mom, did you ever have any dreams when you were my age?" | "Anne sen benim yaşımdayken hiç hayalin var mıydı?" | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you remember that? No. | O günü hatırlıyor musun? Hayır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, when I was a girl, | Eh, ben küçük bir kızken, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I used to go up to Zayde's roof on Sackett Street | Sackett Sokağındaki Zayde'nin çatısına gidip | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and watch the sun go down. | güneşin batışını izlerdim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'd imagine all the different countries | Okulda okuduğumuz | American Odyssey-1 | 2015 | |
| we read about in school. | tüm ülkeleri hayal ederdim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All the exotic places and people. | Tüm egzotik yerleri ve insanları. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Wondering what they were doing right at that moment. | Tam o anda ne yaptıklarını merak ederdim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And that was my dream, Bob. | Bu benim hayalimdi, Bob. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I wanted to see the world. | Dünyayı görmek isterdim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Every square inch of it. | Onun her santimetrekaresini. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But I never did. | Ama hiç yapamadım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I went from my father's house, | Babamın evinden çıktım, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| two blocks down to my husband's house. | iki blok ötedeki kocamın evine gittim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This house. | Bu eve. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Do you regret it, Ma? | Pişman mısın, Anne? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| For a long time I did. | Uzun bir süreden beri hem de. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why not? | Neden değil? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Because I realized | Çünkü farkettim ki | American Odyssey-1 | 2015 | |
| that no matter how exciting those places would have been, | nasıl olursa olsun, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| it never would have topped | bu yerlerde buldum | American Odyssey-1 | 2015 | |
| the love I had with your father right here, | babanla aşkın zirvesini burada yaşadım, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| or the joy that you've given me. | veya bana verdiğin sevinci burda buldum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Turns out I had a dream I didn't even know I wanted, | Ben bile bilmiyordum bir rüya gördüğüm ortaya çıktı | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and it came true. | ve o gerçekleşti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And that's what I want for you, Bob. | Senin için istediğim bu, Bob. | American Odyssey-1 | 2015 |