Search
English Turkish Sentence Translations Page 3665
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| We're here. Look. | Buradayız. Bak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just below us. | Sadece altımızda. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Beautiful, isn't it? | Güzel, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Cezayir Kıyıları Batı Vahran | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Wow. Pretty amazing, huh? | Vay canına. Ne güzel, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's incredible. | İnanılmaz bir şey. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I've seen only pictures. | Sadece resmini görmüştüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Come on, head down to the sand. Dip your toes in. | Hadi, kumlardan aşağıya. Ayaklarını suya sok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Whoo! | Huuuu! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You made me jump. | Korkuttun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You can relax now. | Artık rahatlayabilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No one is hunting you anymore. | Artık kimse seni aramıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What's in there, drugs? | Bunda ne var, uyuşturucu mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No. It's a gift for the kids. | Hayır. Çocuklar için bir hediye. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Never come for a visit empty handed. | Asla bir ziyaretten eli boş gelme. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So where are we? | Yani nerdeyiz biz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We're in Algeria, | Cezayir'deyiz, Sassel sahiline yaklaşık bir saat uzaklıkta. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's my home away from home. | Evimden uzakta bir ev. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Only accessible by boat or plane. | Sadece tekne veya uçakla ulaşılabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Perfect for my purposes. | Amaçlarım için mükemmel. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Last stop before Europe. | Avrupadan önceki son durak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's right. I have a boat. | Bu doğru. Bir teknem var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It travels to Spain every few days. | İspanya'ya birkaç günde gider. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Full of drugs? Yeah. | Uyuşturucu mu dolu? Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Lucky for you, you can use it | Şanslısınız, Barselona'ya gitmek için kamyonlarımdan bazılarını kullanabilirsiniz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's where the woman from The New York Times | New York Times'dan gelecek bayana nerde buluşacağınızı söyleyeyim mi, evet? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Spain? No. | İspanya'ya mı? Hayır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have, how you say, uh, unresolved issues in Spain. | Nasıl denir, uh, İspanya'da çözülmemiş sorunlarım var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, my pilot friend will take me back to Mali tomorrow. | Hayır, pilot arkadaşım yarın beni Mali'ye geri götürecek. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If you like, I can drop the little thief | Eğer istersen, Küçük Hırsız'ı da Tessalit'e bırakabilirim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tessalit? | Tessalit'e mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Did Aslam mention going back? | Aslam geri döneceğini mi söyledi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, I assumed. | Hayır, ben öyle düşündüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why? Do you think you are going to smuggle him to America? | Neden? Onu Amerika'ya kaçırmayı mı düşünüyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Are you adopting him now? | Şimdi de onu evlat mı edineceksin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, if I have to. I'm not leaving him here. | Eğer mecbur kalırsam, evet. Onu burada bırakamam. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, you mean living in Africa, where he was born. | Oh, Afrika'da, doğduğu yerde yaşar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He doesn't have any family here. | Burada bir ailesi yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He doesn't have any family in America either. | Amerika'da da bir ailesi yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Aren't you going to do anything? | Başka işiniz yok mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What would you like us to do, Mr. Walters? | Ne yapmak istiyorsunuz, Mr. Walters? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't know. Maybe just investigate Osela? | Bilmiyorum. Belki de sadece Osela'yı araştırmalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| My father's murder, Ruby Sims or whatever her name is... | Babamın öldürülmesi, Ruby Sims ya da adı her neyse... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Rikki Castillo. Was. Right. | Rikki Castillo. Evet. Doğru. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Her, yeah, she... | Onun, evet, o... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She killed my father. | O babamı öldürdü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Am I a suspect? | Bir şüpheli miyim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You haven't been charged with anything, no. | Herhangi bir şeyle suçlanmıyorsun, hayır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, great, well, I've been here for three hours. | Oh, harika, üç saattir buradayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So am I free to go or what? | Yani gidebilir miyim ya da ne? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You are. | Gidebilirsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But perhaps we should talk a little bit more | Ama belki de biraz daha konuşsak iyi olur. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| One last time... Look, I told you everything. | Son bir kez... Bak, sana her şeyi anlattım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maybe if you guys didn't shoot Ruby, | Belki siz Ruby'e ateş etmeseydiniz, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| you could be talking to her right now. | Şu anda onunla konuşuyor olurdunuz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She would tell you everything. | Size her şeyi söylerdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You have a bad scratch on that arm. | Kolunda kötü bir çizik var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, it happened when I was... | Oh, o ben boğuşurken oldu Rubby'le... Rikki. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| struggling with Ruby and... Rikki. | ama bunu anlayamazlar, çünkü ben işimde iyiyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You need someone to look at that? | Birinin bunu görmesi gerekmez mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, I need you to investigate... | Hayır, gerek yok... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need someone to investigate Osela. | Biri Osela'yı araştırmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're murdering people on U.S. soil with impunity, | Onlar dokunulmaz sandığımız ABD topraklarında insanları öldürüyorlar, buna babam da dahil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Mr. Walters, I assure you we take every lead seriously. | Mr. Walters, Sizi temin ederim her ipucunu ciddiye alıyoruz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But you've been through quite a traumatic ordeal today. | Ama bu gün oldukça travmatik şeyler yaşadınız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You should go home. | Eve gidin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Get some rest. | Biraz dinlenin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Anything that comes up, anything else, just call me. | Aklına gelen bir şey olursa, beni ara. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Nice place. | Hoş yer. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| As long as you don't put anything in your mouth. | Ağzına bir şey almadığın sürece. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, you're not exactly someone I want to be seen with. | Eh, tam olarak birlikte görünmek istediğim kişi değilsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll try not to take that personally. | Bunu üstüme alınmamaya çalışacağım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So what do you have? | Ne yapıyoruz peki? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Baker's calling the note on Greece. 1 | Baker Yunanistanla ilgili not arıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All of it? | Tümünü mü? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Now that Tsaldari's Prime Minister, | Başbakan Tsaldarinin artık paçalarını tutuşturmaya karar verdiler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I imagine the EU's passing a brick as we speak. | Biz konuşurken AB bir tuğla örüyor sanırım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Everyone with a spreadsheet | Bir elektronik tablo ve aksanı ile herkes güzel Yunan arkadaşının üzerine eğiliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Word is she's flying in today | Baker ile acil bir toplantı için Word bugün uçuyor. 1 | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The original Maleficent herself, Jenifer Wachtel, | Orijinal Kötü'nün kendisi, Jenifer Wachtel, arabuluculuk için kolları sıvıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Look, Peter, you put up a good fight, | Bak, Peter, iyi mücadele ettin, ama bu insanlar çok güçlü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| David and Goliath's a great story, | Davud ve Callut harika bir hikaye, ama o bir kere oldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You don't understand. | belki babamı neden öldürdüklerini bulabilirim. Anlamıyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This fight cost me everything. | Bu kavga bana çok şeye mal oldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It must be strange being away from Mali for the first time. | Maliden ilk kez bu kadar uzakta olmak tuhaf olmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The cars are all different. | Arabaların hepsi farklı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And the smell. | Ve kokusu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's the sea. | Denizin sesi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's bigger than I thought. | Düşündüğümden daha büyükmüş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And colder. Yeah. | Amerikalıyı aldılar! Ve daha soğuk. Öyle. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's warmer than the water back home, though, I tell ya. | Sudan daha sıcağı eve dönmek, ben sana söyleyeyim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| See, the trick is you got to get in really, really fast, | İşin püf noktasını gerçekten görmen gerekir, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| get over the shock, and then your body just adjusts. | şoku atlatmak için vücudun kendini ayarlar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Odelle? Mm hmm? | Odelle? Mm hmm? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What is the sea like where you live? | Yaşadığın yerdeki denizde böyle mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's like this but just different. | Bunun gibi ama farklı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| In the summer, we go to this place called Cape Cod, | Yazın, Cape Cod adında bir yere gideriz, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and we dig for clams and bodysurf. | istridye toplar ve bedensörfü yaparız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Swim with the waves. | Dalgalarla yüzeriz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Eat popsicles. | Meybuz yeriz. | American Odyssey-1 | 2015 |