Search
English Turkish Sentence Translations Page 3666
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| How does that sound? | Kulağa nasıl geliyor? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sounds different. | Değişik. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Different is one way to put it. | Değişik de denebilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's another planet. | Başka bir gezegen de. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tell you what, I'm flying back to Tessalit tomorrow. | Ne diyeceğim, ben yarın Tessalit'e uçuyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll take you back. | Seni geri götüreceğim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We just talked about that. | Bunu az önce konuştuk. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He doesn't have anybody there. | Orada kimsesi yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Everyone's everyone's uncle. | Herkes herkesle akrabadır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're all one big, happy family. | Onlar büyük, mutlu bir ailedir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's going back to Tessalit. | O Tessalit'e geri dönmeli. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That is not up to you. | Bu sana bağlı değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Or you. | Ya sana. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's not up to you either. | Sana da bağlı değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's this way, the house. | Nereye gidiyoruz? Bu yol, eve gider. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bu kimin? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| So you found the dress. | Elbiseni bulmuşsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You clean up nice too. | Sen de bayağı temizlenmişsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's been a long time since I... | Ben uzun zamandan beri... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Since you've been able to relax. | Dinlenmek mümkün olduğundan beri. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's the best thing about being dead. | Ölü olmanın en iyi yanı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Dead. | Ölü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where's Aslam? | Aslam nerelerde? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's down by the water. | Deniz kıyısında. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I better go find him and talk to him. | Onu daha iyi buldum ve onunla konuştum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You mean convince him. | Onu ikna edemezsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Get something to eat first. | Önce bir şeyler yiyelim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So what is this, some kind of festival? | Peki bu ne, bir tür festival mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A welcome celebration. | Hoş bir kutlama. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| For who? For me. | Kim için? Benim için. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I built a school. | Bir okul yaptırdım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You built a school? | Bir okul mu yaptırdın? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, and a few houses. | Evet, bir kaç ta ev. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I like the people here. | Buranın insanlarını seviyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're good to me, so I'm good to them. | Bana iyi davranıyorlar, ben de onlara iyi davranıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Karides iste, bana güven. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Danke. | Teşekkürler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, Luc. Oh. | Oh, Luc. Oh. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who are you guys? | Siz kimsiniz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Üzgünüm, ingilizce bilmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| In here. | Burdayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, the... the door was open. | Oh, kapı açıktı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It was? | N'oldu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Listen, I need your help, all right? | Dinle, yardımına ihtiyacım var, tamam mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's Banks. He runs Osela. | Şu Banks. Osela'yı yöneten. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hired guns for those corporations. | Bu şirketler için kiralık katilleri işe alan. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| GBR and SOC. | GBR ve SOC. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They... uh, you gotta... You gotta help me. | Onlar... uh, senin... bana yardım etmen gerekiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Um, I... look, we... we have them. | Um, Ben... bak, biz... onları. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We have them. She... she told me everything. | Onları yakaladık. O... bana her şeyi anlattı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Wait, w what happened to her? The last I heard from you, you... | Bekle, ona ne oldu? En son ben senden bir haber... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The cops shot her. | Polisler onu vurdu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They killed her? Yes. | Öldürdüler mi? Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She's dead? Yes. | O öldü mü? Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They shot her. | Onu vurdular. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What happened to your arm? | Koluna ne oldu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, it's... it's nothing. | Oh, önemli bir şey değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's nothing. | Önemli bir şey değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Is that... is that... | Bu... Bu... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She was on her chair. | O sandalyedeydi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sorry. Sorry. | Üzgünüm. Üzgünüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I can't believe they shot her, she's dead | Onun vurulduğuna, öldüğüne inanamıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All right, we have to move on this, | Tamam, bu işi bitirelim, tamam mı, çünkü bana öyle demişti... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That her and Banks, there's something going on between them. | Onun ve Banks'in arasında bir şey var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Like... they were having sex. | Seks yapıyor gibiydiler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh. We need... we need evidence. | Oh. Bizim... kanıta ihtiyacımız var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Like a text or an... an email. | Bir mesaj ya da bir e posta gibi... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Some... they had... They had to talk to each other | Bazen... onlar... bir şeyler hakkında birbirleriyle konuşmak zorunda kaldılar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Like... like how, uh, how to murder my father. They... | Yani... nasıl, uh, babamın cinayetinin nasıl olduğu. Onlar... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They wouldn't send an email about that. | Onlar bu konuda bir e posta göndermek istemediler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They might. They might. They didn't. | Olabilir. Olabilir. İstemediler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I already looked. | Ben baktım zaten. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What about that Petraeus thing? | Şu Petraeus şeysi gibi mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| General Petraeus. | General Petraeus. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He was having an affair with some lady | Onun e posta hesabını paylaştığı bir hanımla ilişkisi vardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They never sent anything over the net. | Onlar asla netten bir şey göndermediler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They just read each other's drafts. | Onlar sadece birbirlerinin mesaj kutusundaki taslaklarını okudular. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That way, no one could see 'em. | Böylece kimse onları izleyemedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Could Ruby and Banks have done the same thing? | Ruby ve Banks de aynı şeyi yapmış olabilir mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's it. | Olabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bob, that's genius. | Bob, bu çok zekice. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's genius. All right. | Bu çok zekice. Haklısın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, maybe. | Peki, belki. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, let... let me. | Oh, bana... izin ver. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The operating systems on all computers have Bash software. | Tüm bilgisayarlarında işletim sistemi olarak Bash yazılımı var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| There's a security bug in it | Kimsenin tam bir yama yapamadığı güvenlik açıkları var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yet. | Henüz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That may be my workaround. | Belki benim geçici bir çözümüm olabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Okay. Good, good, good. This is good. | Tamam. İyi, iyi, iyi. Bu iyi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You focus on this and I'll... | Sen buna odaklan ve ben de... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm gonna post to my blog Ruby | Blogumda Ruby, Osela, SOC, hatta ... babamın cinayetini yazayım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why... why hasn't he called me back yet? | O... neden hala beni aramadı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who? Peter... Peter Decker. | Kim? Peter... Peter Decker. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's... he's, um, he's Yusuf Qasim's lawyer. | O... O, um, O Yusuf Qasim'in avukatı . | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need a... Need a statement from him. | Ben... ondan bir açıklama almalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You'll be okay? Yeah. | İyi olacak mısın? Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Will you? | Olacak mıyım? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Selam, bir şey mi oldu? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Seni gördüm. Luc'la birlikteydin, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Kimseyle birlikte değilim. | American Odyssey-1 | 2015 |