Search
English Turkish Sentence Translations Page 3853
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
when all the kids go up to the front and he threw sweets out to the children, | ...bütün çocuklar önde toplanınca, onlara şeker dağıtmıştı, | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
and I remember catching his eye and catching a sweet. | ...onunla göz göze gelip, şeker yakaladığımı hatırlıyorum. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
My memories of him are really muddled up with Doctor Who. | Onunla ilgili hatıralarım Doctor Who'yla çok karışıyor. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
The character that we saw on the television screen | Televizyon ekranında gördüğümüz o karakter... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
was my grandfather. | ...benim büyükbabamdı. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I think he came to love playing the Doctor. | Bence Doktor'u oynamayı sevmişti. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
But it so much captured the public imagination. I know it did, yes. | Ama halkın hayalini öyle çok doldurdu ki. Evet, biliyorum. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Do you think you'll ever shake it off? Oh, yeah. How? Of course. | Sizce bu imajdan kurtulabilecek misiniz? Elbette. Nasıl? Elbette. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
By making a success in something else. | Başka bir şeyde başarılı olarak. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
They find me a cross between the Wizard of Oz | Beni Oz Büyücüsü ve Noel Baba arasında biri olarak görüyorlar. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
He was a grumpy old man. | O da huysuz, yaşlı bir adamdı. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
He came in the next day | Ertesi gün geldi, hanımlar için üç buket çiçek getirmişti. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
He obviously thought, "What can I take the chaps?" | Belli ki, "Erkeklere ne götürebilirim?" diye düşünmüş. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
And he came in with a tin of biscuits. | O da bir teneke kurabiye getirmişti. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I found that so moving, somehow. | Bunu nedense çok etkileyici buluyorum. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
It was his grumpy way of saying, "I'm sorry." | Onun huysuz bir şekilde, "Özür dilerim," deme yöntemiydi. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
The difficulty is asking an actor to play eccentric | Bir aktörden eksantrik bir karakteri oynamasını istemek zordur... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
because then they start to be ACTING. | ...çünkü o zaman rol yapmaya başlarlar. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Bill Hartnell wasn't acting it. | Bill Hartnel rol yapmıyordu. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
He was just implicitly, in his own way, eccentric. | O da kendine göre, eksantrikti. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
The whole thing about Bill was that he was so unpredictable. | Bill'in bütün olayı tahmin edilemez oluşuydu. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
You'd didn't know what he was going to do. | Ne yapacağını asla bilmezdiniz. Gizemli bir tarafı vardı. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I knew he wasn't well when he was working with me. | Benimle çalışırken çok iyi olmadığını biliyorum. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
You could really see the stress and strain on him. | Stresi ve üzerindeki yükü fark edebiliyordunuz. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I discovered later that he had | Sonradan, hafıza kayıplarına yol açan bir hastalıktan muzdarip olduğunu öğrendim. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I was very sad that he left the show. | Diziyi bıraktığında çok üzülmüştüm. Ona cidden büyük bir darbe vurmuştur. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Oh, so you're my replacements. A dandy and a clown. | Demek benim yerime siz geldiniz? Bir züppe ve palyaço. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
When they decided to make the 10th anniversary programme, | 10. yıldönümü programını yapmaya karar verdiklerinde, | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
my grandfather had deteriorated quite a lot. | ...büyükbabam çok kötüleşmişti. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
He was not fully aware of how poorly he was. | Ne kadar kötü olduğunun farkında değildi. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Barry Letts, my producer, and I contacted Patrick Troughton | Barry Letts, yapımcım ve ben Patrick Troughton ile iletişime geçtik... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
and he rang up William Hartnell | ...ve o da William Hartnell'ı aradı, William Hartnell da çok istekliydi. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
He said, "Yes, yes, be very happy to do it, love to do it." | "Evet, evet çok mutlu olurum," demişti. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I believe my grandmother had to intervene and say, | Sanırım büyükannem araya girip açıklamıştı durumu, | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
"Look, he's not really well enough to cope with learning lines | "Bakın, replik öğrenecek, bir şeyler yapacak durumda değil"... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
"and all that," but they devised a way to make it possible. | ...ancak bunu da mümkün kılmanın bir yolunu buldular. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
There were prompt boards in front of him for every line | Her replik için önünde kartlar vardı... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
and somebody would hold it up and Billy would say the line | ...ve biri kartı havaya kaldırır, Billy de sözü söylerdi... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
and then there would be another line and another line. | ...bir replik daha, sonra bir tane daha. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Yes, well, the party's over now. | Evet, parti şimdi sona erdi. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
You young men and I go back to our time zones. | Genç adam sen ve ben kendi zamanımıza dönüyoruz. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Though, considering the way things have been going, well, | Ancak, işlerin yürüme şekline bakarsak... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I shudder to think what you will do without me. | ...bensiz ne yapacağını düşünmeye korkuyorum. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I think Doctor Who gave him the opportunity to spread his wings, | Bence Doctor Who ona kanatlarını açma fırsatını vermişti, | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
to be childlike and to expand and to play around with the eccentricity | ...çocuk gibi davranma ve kendini geliştirip, eksantrik olma şansını... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
and the wonder of it all. | ...bu işin büyüsünü yakalamıştı. Gerçekten sevdiği belli oluyor. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
The funny thing to think of is that up until the point | Tuhaf olan da, Patrick Throughton yerine geçmeden önce, sadece bir tane Doktor vardı. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
He is the original. | Orijinal olan o. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
The legacy of the way that he established the Doctor is still with us. | Doktor ile bıraktığı o miras, hala bizimle. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Absolutely nobody else has been anything like him. | Kimse onun gibi olmamıştı. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
A magic, a mystery. | Bir sihir, gizemdi. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
You were never quite sure what was going to happen next with him. | Konu ona gelince, ne olacağını kestiremiyorsunuz tabii. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Those of us who watched him over those first three years, | O ilk üç yıl boyunca onu izleyen bizler için, | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
even though he was grumpy and rather distant, he was still our Doctor. | ...her ne kadar huysuz ve soğuk da olsa, o bizim Doktor'umuz. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
The fact that Doctor Who is still being made today, as we speak... | Biz konuştuğumuz anda bile Doctor Who'nun hala yapıldığını bilmek olağanüstü. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I think it's a testament to William's Doctor | Bence William'ın Doktor'unun bir vasiyeti ve bunun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
I think he would be so tickled pink that the character | Yaratılmasına yardım ettiği karakterin bugün bile izleyicileri... | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
he helped create is still thrilling audiences today. | ...heyecanlandırdığını bilse çok eğlenirdi. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
He'd have been so, so thrilled by that. | Çok mutlu olurdu bundan. | An Adventure In Space And Time-1 | 2013 | ![]() |
Together we will save the planet | Gezegenimizi birlikte kurtaracağız... | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
or will they die in flames. 1 | ...ya da alevler içinde birlikte öleceğiz. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
First Love, </ i> | önce aşk gelir | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
then marriage, </ i> | sonra evlilik | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Common you know have fun more than us. | Bizden daha çok eğlendikleri bariz. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Have you seen Patricia? | Patricia'yı gördün mü? 1 | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
They are enormous! | Kocaman şeyleri var! | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
He said that allows me to touch them. | Bana elleteceğini söyledi. Palavra. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Şie? You said that şie? | Sana? Sana mı söyledi? | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Not even me. | Tam olarak bana demedi. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
I was thinking of me and me. | Tahmin ettiğim gibi. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Carl said that you're gay. | Carl senin ibne olduğunu söylüyor. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
I a, and? | N'olmuş? | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
And i. .. said that you're gay. | Ne olacak, ibneymişsin dedi. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
What will you do? | Peki, sen ne yapacaksın? | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
There can not do anything. | Hiçbir şey yapmadan olmaz. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
What friend is you and you ... | Güya arkadaşımsın. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Come on, homosexualule! You are gay! | Hadi, ibne! İbne sensin! | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
You can see why. | Göster kendini. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Fight, fight! | Kavga, kavga! | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
That's because you set a race. | Bu beni kandırdığın için. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
What do? | Siz ne yapıyorsunuz? | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Nothing sister. | Yok bir şey hemşire. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Smile of God that serve Him, Mr Stafford, | Tanrı nedametsizlere değil, pişman olanlara gülümser, bay Stafford. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Gentlemen, time is 17:00. | Baylar, saat 5. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Detention took end. | Cezanız doldu. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
In the face of God all sins can be redeemed. | Tanrının nazarında bütün günahkârlar affedilebilir. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Yes, sister. | Evet, hemşire. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
My eyes see something else. | Benim nazarımda durum farklı. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Jimmy, I ... May relieve you me! | Jimmy, ben Cehennem ol! | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
I wanted to ... | Öyle demek istemedim | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Some are morons ... Both. | Şerefsizsin. İkiniz de. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Mother? Father? | Anne? Baba? | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
You are there? | Evlat? İçeride misin? | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Yes, here I am. | Evet, buradayım. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
You work hard? | İçeride sıkı çalışıyorsun galiba. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Leave him alone, Mike. | Çocuğu rahat bırak, Mike. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
My poor son ... | Zavallı çocuk. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Will flash ... will grow hair in your hands ... | Gözleri kör olacak, avuçlarında tüyler bitecek. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Mike has 13 years ... that are at that age. | Mike, çocuk 13 yaşında. Tam çağı. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |
Hi, kids. | Selam, çocuklar. | An American Affair-1 | 2009 | ![]() |