Search
English Turkish Sentence Translations Page 4035
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| And that's where I see some danger signs. | Ve benim tehlike çanlarını duyduğum yerde burası. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| JACOBS: Some people think that these beings are benevolent, that they are here | Bazı insanlar bu yaratıkların iyiliksever olduklarını ve burada bulunuş amaçlarının, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| to help us, to stop war, cure cancer, that they are here for | bize yardım etmek, savaşları önlemek, kansere çare bulmak gibi tamamı | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| reasons that have everything to do with us and very little to do with them. | bizimle ilgili sebepler olduğunu kendilerine yönelik çok az sebepleri olduğuna inanıyor. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| I don't see benevolence here. | Ben burada iyilikseverlik göremiyorum. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| I don't see malevolence. | Kötü niyetlilik de görmüyorum.. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| But I see the furthering of an alien agenda of which we do not know the future. | Ancak ilerleyen ve geleceğini göremediğimiz bir uzaylı ajandası görüyorum. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| BULLARD: Some people have theorized that the creation of an alien hybrid | Bazıları uzaylı hibritler oluşturulmasının belki de | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| race might be a way of accomplishing a better age on Earth. | yeryüzünde daha iyi bir çağ yaşanması maksadıyla olduğunu düşünüyor. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| And there are some abductees who even bring back predictions | Hatta bazı kaçırılanlar geriye getirdikleri tahminlerinde; | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| that there will be a time called "The Change" when | "değişim" denilen bir zamanın olacağını, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| there will be aliens and humans living together on Earth as | yeryüzünde uzaylıların ve insanların birlikte yaşayacaklarını, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| if it were a return of the age of paradise. | bunun da cennet çağının bir dönüşü olacağını söylüyorlar. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| There are others who think that they are coming to create a better Earth. | Bazıları, daha iyi bir dünya yaratmak için geldiklerini söylüyorlar. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Some think they are coming to take over the Earth. | Bazıları, dünyayı ele geçirmek için geldiklerini söylüyorlar. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| JACOBS: We really don't know the alien agenda. | Uzaylıların ajandasını gerçekte bilmiyoruz. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| We do know that they have been telling abductees for a long | Uzunca bir zamandan beri kaçırılanlara, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| time that soon everybody will be happy. | yakında herkesin mutlu olacağını söylediklerini biliyoruz. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Soon everyone will know their place. | Yakında herkes yerini bilecek. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Soon we will all be together. | Yakında hepimiz beraber olacağız. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| TSOUKALOS: This has been going on for thousands of years with the creation of | Bu, Homo sapiensin yaratılışı ile beraber binlerce yıldır sürüyor. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Homo sapiens. | Homo sapiens. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| I mean, from the very get go. | İlk "hadi şimdi yürü bakalım" dan beri. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| So to suggest that now is the time where, you know, a new | Dolayısı ile şimdi, yeni bir hibrit | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| hybrid extraterrestrial Homo sapiens will emerge in this | dünya dışı Homo sapiensin ortaya çıkacağının zamanı olduğunu öne sürmek, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| new age of consciousness... No, no, it won't. | bilinçlenmenin yeni bir çağı... Hayır hayır bu olmaz. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| We already are hybrids. | Bizler zaten hibritleriz. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| We already are part extraterrestrial and part human. | Bizler zaten yarı dünya dışı yarı insanız. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| NARRATOR: Human and alien hybrids? | İnsan ve uzaylı hibritler mi? | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Extraterrestrial engineering designed to weed out excessive population growth? | Dünya dışı mühendislik, nüfus artışı fazlalığını düzenlemek için mi dizayn edildi? | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Or perhaps to exterminate inferior genetic strains? | veya belki de düşük dereceli genetik soyların yok edilmesi için. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Might geological catastrophes and meteorological calamities | Jeolojik felaketler ve meteorolojik yıkımlar, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| be the work of unseen, perhaps alien, hands? | görünmeyen, belki de uzaylı ellerin dokunuşu mudur? | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| For skeptics, the answer is a resounding "No." | Åüpheci olanlar için cevap "hayır"dır. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| But with the end of the Mayan calendar looming in 2012, could | Ancak 2012 ye kurulan Maya takviminin sonu ile, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| all of our questions about the alien agenda finally be answered? | uzaylı ajandasına ilişkin bütün sorularımızın cevapları belki de cevaplanacak mı? | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Perhaps only those of us who survive on that date will ever learn the truth. | Belki de sadece, o gün geride kalanlarımız bunun cevabını öğrenebilecekler. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Unearthly inspirations... compelling | Doğaüstü ilhamlar... zorlayıcı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| ordinary people to perform extraordinary acts. | Normalüstü davranışlar üstlenmek zorunda kalan normal insanlar. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| They've thought it best to use members | Bunun; insan toplumu fertlerinin, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| of the human population to communicate their message. | mesajlarını iletmeleri için en uygun yöntem olduğunu düşünmüşlerdi. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Heavenly visitations... inspiring everything from war to peace. | Göklerden ziyaretler... Savaştan barışa her şeyin ilham kaynağı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| They could have imparted that information | Gerekli olan bilgileri, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| to Joan of Arc to give her the confidence that ultimately led | kendine güvenini kazanması için Jean D'Arc'a vererek | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| her military campaign to victory. | askeri kampanyasının zaferle sonuçlanmasını sağlamış olabilirler. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| And close encounters... that leave behind 1 | Ve yakın temaslar... 1 | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| mysterious clues to our past... and our future. | arkalarında geçmişimize ve geleceğimize ilişkin gizemli ipuçları bırakan... | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| I thought, "It's not gonna come out to | "Bundan bir şey çıkmaz" diye düşündüğüm bir anda, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| anything," and then something that appeared to be a real | birden ortaya öyle bir şey çıkıyor ki | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| message regarding aliens emerged. | bunun uzaylıların var olduğuna ilişkin bir mesaj olduğunu görüveriyorsunuz. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Millions of people around the world believe we | Dünyanın her yanından, Milyonlarca kişi geçmişte, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| have been visited in the past by extraterrestrial beings. | antik uzay dışı varlıklar tarafından ziyaret edildiğimize inanıyorlar. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Did ancient aliens really shape our history? | Antik yabancılar tarihimizin şekillenmesine gerçekten yardımcı oldular mı? | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| And if so, have they been helped by individuals among us... | Eğer öyleyse, aramızdaki insanlar tarafından kendilerine yardımcı olundu mu? | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| chosen to communicate important messages? | önemli mesajların iletiminin sağlanmasında rol oynadılar mı? | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Rendlesham Forest. | Rendlesham Ormanı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Suffolk County, England. | Suffolk County, İngiltere. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| 80 miles northeast of London. | Londra'nın 150 km. kuzeydoğusu. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| During the Cold War, more than 12,000 American officers and | Soğuk savaş sırasında 12,000'in üzerinde Amerikan Askeri personeli, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| enlisted men were stationed at two Air Force bases on the | ormanın kuzey ve güney kenarlarında yer alan iki Hava üssünde görev | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| forest's northern and southern edges: RAF Bentwaters and RAF Woodbridge. | yaptılar: RAF Bentwatersve RAF Woodbridge'de. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Shortly after midnight on December 26, 1980, military | 26 Aralık, 1980 günü gece yarısından hemen sonra, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| radar detected an unidentified flying object. | askeri radar tanımlanamayan uçan cisimler tespit etti. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| And there were civilian reports of strange, flickering lights in the sky. | Aynı zamanda sivil görgü tanıkları tarafından da garip ve yanıp sönen ışıklar görüldüğü bildiriliyordu. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Within minutes, military policemen, including Staff | Dakikalar içerisinde askeri polis ve karargâh personeli olan, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Sergeant James Penniston and Airman First Class John | Çavuş James Penniston ve Onbaşı John | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Burroughs, were sent into the woods to investigate. | Burroughs, ormana araştırma yapmaya gönderildiler. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| What they encountered was something the experienced | Orada karşılaştıkları şey, bu tecrübeli insanların | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| servicemen had never seen before. | daha önce hiç görmedikleri şeylerdi. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| By the dissipating light, I started | Işığın dağıldığı bir noktada, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| seeing a silhouette of a triangular craft. | üçgen bir aracın siluetini görmeye başladım. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| It was completely black in color, except for these | Tamamen siyah renkteydi, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| occasional bits of blue and orange light and yellow light running through it. | sadece etrafında dizili mavi, turuncu ve sarı ışıklar vardı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| There was blue lights. | Mavi ışıklar vardı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| There was like an orange spear above it. | Sanki üzerlerinde turuncu mızrak uzantıları vardı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| There was a white light that would come out underneath it, | Altından çıkan beyaz bir ışık vardı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| and then there was like a misty orange haze. | ve sanki pus gibi turuncu bir sis. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| In his report, Sergeant Penniston described the | Raporunda, çavuş Penniston garip aracın boyutlarını | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| strange craft's dimensions as roughly six and a half feet tall | yaklaşık 2 metre yüksekliğinde | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| with nine foot sides. | üç metre genişliğinde olarak tanımladı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| He also noted unusual markings... raised symbols similar to | Aynı zamanda da garip semboller ve boylu boyunca şekiller tanımladı, | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Egyptian hieroglyphs. | tıpkı Mısır hiyerogliflerine benzeyen... | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| I was expecting to find, I don't know, USAF, something like that. | Ben bir, ne bileyim... bir Amerikan uçağı filan bulmayı bekliyordum. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| And what I find is glyphs, pictorial glyphs, making no sense at all. | Bulduğum ise şekillerdi, bir mana ifade etmeyen görsel şekiller. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Then I was running my hand over the side of the craft, it was | Sonra elimi aracın kenarında gezdirecektim ki | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| very warm to touch. | dokunmak için çok sıcaktı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Upon touching the craft, the 26 year old | 26 yaşındaki görevlinin iddiasına göre; | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| serviceman claimed he received a strange and powerful vision. | uçağa dokunduğu anda garip görsel şeyler görmeye başlamıştı... | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| It's ones and zeros, and ones and ones, and... | Birler sıfırlar... sonra birler ve birler... | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| it just makes no sense. | çok manasız bir şey. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Take my hands off it... it stopped. | Ellerimi çekiyorum ve duruyor. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| And then, uh... then there was a bright flash of light. | Sonra... çok parlak bir ışık çaktı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| And then at that point whatever it was appeared | Ve tam o anda yukarı doğru | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| to go up in the air and take off and go back towards the coast. | yükselerek kalktı ve kıyıya doğru yöneldi. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| And we didn't have any more contact. | Daha başka bir temasımız da olmadı. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Penniston and Burroughs were ordered by the | Penniston ve Burroughs'a, Üs Komutan | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| deputy base commander to treat the alleged sighting as if it | yardımcısı tarafından, bu olayın yaşandığını unutmaları | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| had never happened. | söylendi. | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| Still, after three decades, James Penniston remains haunted | Otuz yıl sonra hala, James Penniston gördüğü | Ancient Aliens-1 | 2009 | |
| by his strange vision. | o garip şeylerin etkisinde. | Ancient Aliens-1 | 2009 |