Search
English Turkish Sentence Translations Page 4161
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| We're here because we know who you are and we know what you've done. | Buradayız, çünkü kim olduğunuzu ve neler yaptığınızı biliyoruz. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Now, I know you feel like you're in a tough situation. | Şu an kendini zor bir durumdaymış gibi hissettiğini biliyorum. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| But you have an out. | Fakat bundan kurtulabilirsin. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| There's nothing your uncles can do to squirm out of this one. | Dayılarının paçayı kurtarmak için bu kez yapabilecekleri hiçbir şey yok. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Craig's learnt that the hard way. | Craig bunu zor yoldan öğrendi. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| But you're not like that. We can see that. | Sen onun gibi değilsin ama. Bunu anlayabiliyoruz. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| And you know that. | Sen de bunu biliyorsun. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Now, I know they're saying to you | Sana benimle konuşmanın aileye ihanet olduğunu... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| But they've betrayed you. | Fakat onlar sana ihanet etti. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| The fact that you're talking to me, | Bizimle konuşman ve bir başına bizimle uğraşman da... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| ...is all the proof that you need. | ...bunun bir kanıtı. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| And you're in danger. | Üstelik tehlikedesin. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Don't be confused about that. | Sakın aklın karışmasın. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| I think you know. | Bence biliyorsun. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| And I think you know that I can help you. | Bence sana yardım edebileceğimi de biliyorsun. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| But I can't keep offering. You've got to decide. | Sürekli önerilerde bulunamam ama. Karar vermek zorundasın. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| You've got to work out where you fit. | Nereye uygun olduğuna karar vermelisin. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| I don't know why you're telling me all of this. | Bana bunları neden anlattığını bilmiyorum. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Yes, you do. | Evet, biliyorsun. Evet, ben de bu konuda görüşmek için oraya gidiyorum. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| OK, we're going home. | Pekâlâ, eve gidiyoruz. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Justin, we're leaving, mate. | Justin, gidiyoruz ortak. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| You know, you can say what you like about Craig, | Craig hakkında istediğini söyleyebilirsin... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| but at least he was clean. | ...ama o en azından temizdi. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Hi, sweetie. Where you been? | Merhaba, tatlım. Nerelerdeydin? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Uh, just at Nicky's house. | Nicky'lerdeydim. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Oh, yeah? | Öyle mi? Nicky nasıl? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Yeah, she's OK. | İyi. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Hey. Yeah, it's me. | Evet, benim. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| He's here. He's just walked in. | Burada, daha yeni geldi. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Fuck. Calm down, Darren. | Siktir. Sakin ol, Darren. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What's wrong, hon? | Ne oldu, tatlım? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| My fuckin' car keys. | Siktiğimin araba anahtarları. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Give us yours, mate. I’m going to take your car. | Seninkileri ver. Senin arabanı alacağım. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What's that girl’s... Where... That girl... | Şu kızın... Nerede... Şu kız var ya... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| You know the girl what's her address? | Şu kız var ya, nerede oturuyordu? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Yeah, I think she went to stay at Danielle's place. | Evet ama sonra kalmaya Danielle'lere gitti galiba. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| I’m just gonna use the toilet, if that's OK. | Sakıncası yoksa tuvaleti kullanabilir miyim? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Yeah, sure. Fine. | Elbette. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Pope just left here in a bad way and he's heading over there. | Papa sinirli bir şekilde buradan çıktı, oraya geliyor. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Well, how does he know where I am? | Yerimi nereden biliyor? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| I don't know. Just get out, alright, man? You've gotta get out, alright? | Bilmiyorum. Çık işte abi, tamam mı? Hemen çıkmalısın! | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Hey, Gus, um, would you be able to give me a lift somewhere, please? | Gus, arabayla beni bir yere bırakman mümkün mü? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Mate, I’ve got a shitload of work to do here. I’m sorry, mate. | Yapacak çok işim var. Kusura bakma, dostum. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| It's just that I’m a bit late and it's down near the shops and that. | Pek yakından tanımıyordum. Ama yine de şok oldu. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| This Vietnamese place in Russell Street makes this. | Russell Sokağı'ndaki Vietnamlılar yapıyor bunu. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Real chilli sauce. Smell that. | Gerçek acı biber sosu. Kokla bak. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Or just taste them. You'll know when they're ready. | Ya da önce tadına bak. Olup olmadığını anlarsın zaten. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Then chuck the rest of the stuff in. You should be right. | Sonra da diğer malzemeleri içine attın mı tamamdır. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Yep. Do I keep stirring? | Anladım. Karıştıracak mıyım? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| See you later. Yep. See ya. | Görüşürüz sonra. Tamam. Görüşürüz. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Ezra says don't get your hopes up about the committal. | Ezra ön duruşmadan fazla bir şey beklememenizi söyledi. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| But he said he... | Ama demişti ki... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| ..there were strings he could pull. | Araya birilerini sokabileceği söylemişti. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| How you keeping, hon? | Sen nasılsın, tatlım? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Well, hold on, what did he say about getting a bail application in? | Dur bir saniye, peki kefaletle serbest kalabilmemiz konusunda ne dedi? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Is he on this thing or what? | Bunun için uğraşıyor mu? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What's going on in here? | Neler oluyor burada? O takım elbiseyi nereden buldun? Nasıl bir takım elbise o? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Will you speak to Mum, you fuckin' sook? | Annenle konuşacak mısın, moron herif? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What'd Ez say about whomping the bail application in? | Ez, kefaletle serbest kalma talebi için ne diyor? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What do you think he said? | Ne dediğini sanıyorsun? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| It's been whomped. You're not getting bail. | Talep geri çevrildi. Kefaletle falan çıkamayacaksınız. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What on earth made you think you were gonna get bail? | Kefaletle çıkabileceğinizi nereden çıkardın Allah aşkına? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What do you think you're in here for? | Neden içeride olduğunuzu sanıyorsun? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| If you let anything happen to him in here... | İçeride ona bir şey olmasına izin verecek olursan... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What? | Ne olur? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What are you gonna do? | Ne yaparsın? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Huh? | Söylesene? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| What are you gonna do, Mum? | Ne yaparsın, anne? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| We gotta do something about J. | J konusunda bir şeyler yapmamız gerek. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| He's got to go. | Ortadan kaldırmalıyız. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| He's in witness protection, Janine. | Şu an tanık koruma programında, Janine. Tanık koruma ne demek biliyorsun. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Here's the address of where he's staying. | Kaldığı yerin adresi burada yazıyor. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| You really want to go down this path? We're still working on this. | Bunu gerçekten yapmak istiyor musun? Dava üzerinde çalıştığımızı biliyorsun. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Where did you get this? | Adresi nereden öğrendin? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| I've been around a long time, sweetie. | Beni hafife alma, hayatım. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| J's turned and he's not coming back. | J taraf değiştirdi ve artık bizimle değil. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Even if the boys get off, | Çocuklar kurtulsa bile... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| I won't be seeing J again. | ...J ile bir daha görüşmeyeceğim. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| And I don't want Darren to rot in that jail. | Darren'ın hapishanede çürümesini de istemiyorum. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| If my boys go down, that's it. | Oğullarıma bir şey olursa her şey biter. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| I got no one left. | Geriye kimsem kalmaz. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| J's gone, | J ölmeli. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| whatever happens. | Ne pahasına olursa olsun. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| We got to set up a meeting. Is your office safe? | Bir görüşme ayarlamamız gerek. Senin ofisin güvenli mi? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Look, I know you got a problem, Janine. | Başının dertte olduğunu biliyorum, Janine. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| But I don't see how this mess your boys are in | Fakat çocuklarının içinde bulunduğu kötü durum için... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| has got anything to do with me. | ...yapabileceğim bir şey olduğunu sanmıyorum. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| So if you've called me in here to see if there's some strings I can pull, | Beni buraya yapabileceğim bir şey var mı diye sormak için çağırdıysan eğer... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| then you're way off course. | ...inan elimden bir şey gelmez. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Is that what this is about? | Bunun için mi çağırdın? | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Hey, Randall, before you go on, | Randall, sen devam etmeden önce,... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| this boy who's currently being looked after | ...şu gözetim altındaki çocuk... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| tell me if you agree with this | Bana hak vereceğine eminim. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| this boy who's being looked after, he knows who you are. | Gözetim altında tutulan o çocuk seni tanıyor. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| And you know how these things go. | Bu işler nasıl yürür bilirsin. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| They're gonna ask him all sorts of questions | Gördükleri ve yaptıkları ile ilgili her türlü soruyu soracaklar ona. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| Everyone he's ever met. | Tanıştığı, görüştüğü herkesi. En ince ayrıntısına kadar. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| I want this part to be clear. | Şunu iyi kavramanı istiyorum. | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| This is not about you doing me a favour | Bunun, senin bana bir iyilik yapmanla... | Animal Kingdom-1 | 2010 | |
| It's just a bad situation for everyone. | Bu herkes için kötü bir durum. | Animal Kingdom-1 | 2010 |