Search

English Turkish Sentence Translations Page 4329

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
How long will this take? JOE: Not too long.	Ne kadar sürer? Fazla değil.	Another Year-2	2010
I'll get it! TOM: All right.	Ben bakarım. Tamam.	Another Year-2	2010
The Ring of Kerry. It's an area. GERRI: Tralee,	Ring of Kerry. Bir bölgesi. Tralee...	Another Year-2	2010
Really? Who's that, then? GERRI: Tom!	Gerçekten mi? Kim oluyorsun? Tom!	Another Year-2	2010
GERRI: Not environmentally.	Çevresel olarak, hayır.	Another Year-2	2010
Oh, what you mean...? (bangs feet on floor)	Ne demek iste...?	Another Year-2	2010
Yes, I know. (giggles drunkenly)	Evet, biliyorum.	Another Year-2	2010
No. TOM: You've got to set an example.	Hayır. Örnek teşkil etmelisin.	Another Year-2	2010
GERRI: How old was he?	Kaç yaşındaydı?	Another Year-2	2010
TOM: 64? Blimey, he's older than me.	64 mü? Vay canına, benden yaşlıymış.	Another Year-2	2010
Almost a pensioner. TOM: He'll be past it now, Mary.	Neredeyse emekliliği gelmiş. Ondan artık geçmiş, Mary.	Another Year-2	2010
TOM: Too much information.	Bilmesem de olur.	Another Year-2	2010
GERRI: Tom?	Tom?	Another Year-2	2010
Didn't you get the manure? TOM: Compost.	Gübreyi almadın mı? Organiğinden.	Another Year-2	2010
Look at his muscles. GERRI: That's why we had him.	Şu kaslara bakın. Bu yüzden yaptık ya onu.	Another Year-2	2010
TOM: It was good to see you. Oh, thank you, Tom.	Seni görmek güzeldi. Teşekkür ederim, Tom.	Another Year-2	2010
JOE: See you soon. Yeah, hopefully.	Görüşmek üzere. Umarım.	Another Year-2	2010
Bye Joe. JOE: Bye.	Hoşça kal Joe. Güle güle.	Another Year-2	2010
Oh, you didn't say. JOE: I didn't want to spoil the surprise.	Hiç haber vermedin. Sürprizi bozmak istemedim.	Another Year-2	2010
MAN: It's only me!	Benim.	Another Year-2	2010
Mm. GERRI: So how's your flat, Ken?	Dairen ne alemde, Ken?	Another Year-2	2010
Bit of a mess, but it suits me. GERRI: Yeah.	Biraz dağınık ama benim için sorun değil.	Another Year-2	2010
TOM: That's your boss, isn't it? Yeah, my boss.	Patronun değil mi? Evet, patronum.	Another Year-2	2010
Is he still there? KEN: Oh, yeah.	Hâlâ çalışıyor mu? Evet.	Another Year-2	2010
Oh, yeah, so we are! GERRI: You forgot.	Tabii ya, mektepliyiz. Unuttun mu?	Another Year-2	2010
No, no. I'm all right, ta. GERRI: Sure?	Sağ ol, böyle iyiyim. Emin misin?	Another Year-2	2010
He's fine. You'll see him on Sunday. TOM: He's well.	İyi. Pazar günü görürsün. Çok iyi.	Another Year-2	2010
GERRI: No, I don't think so. TOM: Not that we know of.	Hayır, sanmıyorum. En azından haberimiz yok.	Another Year-2	2010
TOM: What else you been up to?	Başka neler yaptın?	Another Year-2	2010
TOM: Ours did. They all did.	Bizimki de. Hatta tüm evler.	Another Year-2	2010
He's 70 now, you know. KEN: Is he?	Biliyorsun, 70'ine bastı. Oldu mu o kadar?	Another Year-2	2010
Carl's 41. KEN: Bloody hell.	Carl bile 41. Vay canına.	Another Year-2	2010
Linda's still working. GERRI: She's kept him all his life.	Linda hâlâ çalışıyor. Hayatı boyunca baktı ona.	Another Year-2	2010
She's worn out, poor woman. KEN: Is Carl the same?	Bitap düştü zavallı kadın. Carl hâlâ aynı mı?	Another Year-2	2010
TOM: So's Ronnie. He's cut himself off.	Ronnie'nin de. Kendini soyutladı.	Another Year-2	2010
You don't have to go. KEN: They're my pubs.	Gitmek zorunda değilsin. Ama oralar benim mekanlarım.	Another Year-2	2010
TOM: Exactly, things change.	Aynen, her şey değişiyor.	Another Year-2	2010
TOM: It leaves a nasty taste, doesn't it?	Acısı kalıyor, değil mi?	Another Year-2	2010
(laughs) You could try a cultural holiday.	Kültür turizmini deneyebilirsin.	Another Year-2	2010
KEN: Yeah, I know.	Evet, biliyorum.	Another Year-2	2010
KEN: Oh, yeah, they're both gone now.	Tabii, ikisi de öldü.	Another Year-2	2010
(sobs) Gerri, I'm sorry.	Gerri, özür dilerim.	Another Year-2	2010
JOE: Don't scare the wildlife, Ken.	Vahşi yaşamı ürkütme, Ken.	Another Year-2	2010
TOM: How many times a night do you go?	Geceleri kaç kere kalkıyorsun?	Another Year-2	2010
JACK: You gotta get it sorted out, Ken.	Tedavi olmalısın, Ken.	Another Year-2	2010
TOM: Good luck, partner.	Bol şans, ortak.	Another Year-2	2010
JOE: It's all down to this.	Düğüm şimdi çözülecek.	Another Year-2	2010
JOE: Looks good.	İyi gidiyor.	Another Year-2	2010
TOM: My partner. JOE: Oh, yes.	İşte ortağım. Aynen.	Another Year-2	2010
Give us a chance. (laughs) Oh, yeah.	Bize biraz vakit ver. Tabi.	Another Year-2	2010
What's so funny? GERRI: Don't be cruel.	Komik olan ne? Acımasız olmayın.	Another Year-2	2010
TOM: He means, how powerful is it, Mary? How many cubic centimetres?	Ne kadar güçlü demek istiyor, Mary? Yani, kaç santimetre küp?	Another Year-2	2010
You're all right. TANYA: It's OK. I fancy a swing.	Sorun değil. Ben de salıncağa bineyim.	Another Year-2	2010
MARY: He should lose a couple of stone, shouldn't he?	Biraz kilo vermesi gerekir, değil mi?	Another Year-2	2010
No, I don't think so. 1	Hayır, sanmıyorum.	Another Year-2	2010
Oh, you mean... (giggles)	Organlarını mı...	Another Year-2	2010
Yeah, I'm not going to introduce you to everyone though.	Tabii, seni hepsiyle tanıştıramam.	Another Year-2	2010
JOE: What have you done, Mary? It's great, isn't it?	Ne yaptın, Mary? Harika, değil mi?	Another Year-2	2010
KATIE: This is a lovely big kitchen, isn't it?	Mutfağınız kocaman ve çok hoş, değil mi, Joe?	Another Year-2	2010
TOM: So, it's quite a big number.	Yani oldukça büyük bir iş.	Another Year-2	2010
GERRI: This is Joe's girlfriend. I like your jacket.	Joe'nun kız arkadaşı. Ceketini beğendim.	Another Year-2	2010
TOM: Is it OK? GERRI: What happened?	Şimdi nasıl? Ne oldu?	Another Year-2	2010
It's probably kids. MARY: I think you're right.	Çocuklardır herhalde. Sanırım haklısın.	Another Year-2	2010
GERRI: Go on. Sit yourself down, Mary.	Ayakta kalma, Mary.	Another Year-2	2010
TOM: She knew you were coming, so she baked a cake!	Geleceğini bildiği için sana pasta yaptı.	Another Year-2	2010
KATIE: Katie.	Katie.	Another Year-2	2010
GERRI: She looks after stroke victims and the elderly.	Felç geçirenlere ve yaşlılara bakıyor.	Another Year-2	2010
TOM: Some of us already are. (Katie giggles)	Bazılarımız çoktan yaşlandı.	Another Year-2	2010
TOM: Right.	Peki. Bakalım bir daha ne zaman görüşeceğiz.	Another Year-2	2010
TOM: Bye. KATIE: See you soon.	Güle güle. Görüşürüz.	Another Year-2	2010
TOM: Yeah. Safe journey. Bye. Bye.	İyi yolculuklar. Güle güle.	Another Year-2	2010
TOM: Do you recognise Joe? I've grown a bit.	Joe'yu hatırladın mı? Biraz büyüdüm.	Another Year-2	2010
FUNERAL DIRECTOR: Thank you.	Teşekkürler.	Another Year-2	2010
TOM: That was just right. Thank you very much. I appreciate it.	Ağzınıza sağlık. Çok teşekkürler. Müteşekkirim.	Another Year-2	2010
TOM: I can't remember. Five, ten years ago?	Hatırlamıyorum. Beş, on yıl önce mi?	Another Year-2	2010
No. JOE: No, '95.	Hayır. Hayır, 1995.	Another Year-2	2010
JOE: So, hang on. When did he stay with us in London?	O zaman, bir saniye. Ne zaman, Londra'da, yanımızda kalmıştı?	Another Year-2	2010
Thank you. TOM: Right.	Teşekkürler.	Another Year-2	2010
GERRI: Joe, is there another chair in there?	Joe, başka sandalye var mı orada?	Another Year-2	2010
Good job it didn't rain. (others laugh politely)	Yağmur yağmaması büyük şans.	Another Year-2	2010
WOMAN: It's all changed.	Her şey değişti.	Another Year-2	2010
GERRI: I'm really sorry about this.	Bunun için çok özür dilerim.	Another Year-2	2010
TOM: Tea, Ronnie? Yeah.	Çay içer misin, Ronnie? Evet.	Another Year-2	2010
GERRI: Come and sit yourself down, Mary, and have a cup of tea.	Gel de otur, Mary bir fincan çay iç.	Another Year-2	2010
(sobs): I do.	Anlıyorum.	Another Year-2	2010
(mouths): Mary's here.	Mary burada.	Another Year-2	2010
TOM: Dear, dear.	Canım.	Another Year-2	2010
Yeah, please, if that's all right? TOM: I'll do that, Gez.	Evet, sorun olmazsa? Ben hallederim, Gez.	Another Year-2	2010
JOE: I'll get you a beer, Ronnie.	Biranı getireyim, Ronnie.	Another Year-2	2010
TOM: We met on our first day at university in Manchester.	Manchester'da, üniversitenin ilk günü tanıştık.	Another Year-2	2010
GERRI: We met on the stairs. Yeah.	Merdivende rastladık. Evet.	Another Year-2	2010
I was falling up them. TOM: Things haven't changed, then.	Ben de yukarı doğru düşüyordum. Demek değişen bir şey yok.	Another Year-2	2010
Did you try not to take it personally? (laughter)	Üzerine alınmadın değil mi?	Another Year-2	2010
GERRI: Thailand. Burma. JOE: And to India.	Tayland. Burma. Ve Hindistan'a.	Another Year-2	2010
TOM: Nepal, trekking in Nepal. The beach at Goa.	Nepal, Nepal'de trekking. Goa Plajı.	Another Year-2	2010
Afghanistan. Iran. TOM & GERRI: Turkey.	Afganistan. İran.	Another Year-2	2010
Yeah, yeah. KATIE: It must have made a difference.	Evet, evet. Farkı olmuştur tabii.	Another Year-2	2010
TOM: You've been to the Greek Islands, haven't you, Mary?	Sen de Yunan adalarına gitmiştin değil mi, Mary?	Another Year-2	2010
JOE: You were a cocktail waitress? Yeah.	Kokteyl garsonuydun, değil mi? Evet.	Another Year-2	2010
GERRI: When are you going to Paris? KATIE: Oh, a week on Friday.	Siz Paris'e ne zaman gidiyorsunuz? Haftaya cuma. Sabırsızlanıyorum.	Another Year-2	2010