Search
English Turkish Sentence Translations Page 4789
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You need all 3 fingers | Üç parmağının da yay kirişini aynı anda bırakması gerek. | Arrow-1 | 2012 | |
| Relax. Breathe. | Rahatla. Nefes al. | Arrow-1 | 2012 | |
| What, the least effective way to shoot people? | İnsanları vurmanın daha etkisiz yolunu mu? Burayı ve burayı imzala. | Arrow-1 | 2012 | |
| No. Control. | Hayır. Hakim olmanı. | Arrow-1 | 2012 | |
| I can do this all day. | Bunu bütün gün yapabilirim. Eğlenceli aslında. | Arrow-1 | 2012 | |
| I love a man with stamina. | Dayanıklı adamları severim. | Arrow-1 | 2012 | |
| He left me with a list. | Bana bir liste bıraktı. | Arrow-1 | 2012 | |
| People who need to be reminded | Starling şehrinin onların olmadığını hatırlatmam gereken bir takım insanlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| that Starling City isn't theirs for the taking. | Kendisi nasıl bu arada? Evinde dinleniyor. Teşekkür ederim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Anthony Venza is in here. | Listede Anthony Venza var. Kendisi babam için çalışıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| He deals illegal prescription pills. | Yasadışı reçete ilaçları dağıtır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Diggle, this is Helena. | Diggle, bu Helena. | Arrow-1 | 2012 | |
| Diggle's my, uh... | Diggle benim... | Arrow-1 | 2012 | |
| Associate. | ...iş arkadaşımdır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, any associate of Oliver's is | Oliver'in iş arkadaşları benim için Sizi hiç ilgilendirmez, hanımefendi. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'll leave you two "associates"... | Siz iki iş arkadaşını yalnız bırakayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| She knows my name. | İsmimi biliyor. Aman ne güzel. | Arrow-1 | 2012 | |
| You can trust her. | Ona güvenebilirsin. Güvenmiyorum ama. | Arrow-1 | 2012 | |
| You sleeping with this girl, Oliver? | Bu hatunla yatıyor musun, Oliver? | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, I don't think that's any of your business, Diggle. | Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum, Diggle. | Arrow-1 | 2012 | |
| It became my business when you brought me into this. | Beni bu işe soktuğunda ilgilendirmeye başladı. | Arrow-1 | 2012 | |
| And when I signed on, I told you I was gonna | Kabul ettiğim zaman da seni doğru yolda tutacağımı söylemiştim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, Oliver, you're lonely. Lonelier than you want to admit. | Oliver, sen yapayalnızsın. Kabul ettiğinden de yalnızsın. | Arrow-1 | 2012 | |
| And that's why you think you can change this girl, | İşte bu yüzden bu kızı değiştirebileceğini düşünüyorsun... | Arrow-1 | 2012 | |
| because you need to think you can. | ...çünkü böyle düşünmeye ihtiyacın var. Siz kendi tiryakiliğini, başkasını... | Arrow-1 | 2012 | |
| he can deal with his own addiction | ...tiryakilikten kurtararak düzeltmeye çalışan tiryaki arkadaşları gibisiniz. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, what you do is dangerous. | Oliver, yaptığın şey tehlikeli. | Arrow-1 | 2012 | |
| And getting confused about who's good and who's bad | Kimin iyi kimin kötü olduğunu karıştırmak... | Arrow-1 | 2012 | |
| is a good way to get yourself dead. | ...kendini öldürtmenin iyi bir yoludur. Bitirdin mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, I'm done. | Evet, bitirdim. | Arrow-1 | 2012 | |
| With this. | Bu sefer bitirdim. Diğerleri konusunda emin değilim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I don't know, Oliver. You tell me. | Bilemiyorum, Oliver. Sen söyle. Her şey oldukça düzgün görünüyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| but you do know the club scene and how to have fun. | Biliyorum. Çılgınca, değil mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Everything's been resolved. | ...ona bir konuda yardım edeceğinizi umuyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| It is caviar. It is champagne. | Bu mallar Arthur Light'a aitti. Bu mallar Arthur Light'a aitti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yes, sir. I'll see you when I get back. | Günah keçisi gibi. Suçu üstlenmek... | Arrow-1 | 2012 | |
| Really? | İçinde ne var? | Arrow-1 | 2012 | |
| you know what I've been through. | Bize Oliver'ı verin... | Arrow-1 | 2012 | |
| They need to be solved. | Sen hâlâ Oliver'sın. | Arrow-1 | 2012 | |
| What I did, | Oliver, bu konuyu zaten konuştuk. | Arrow-1 | 2012 | |
| Stop looking into this. It's not safe. | Bunu araştırmayı bırak, güvenli değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| Accidents tend to befall people who are too curious. | Çok meraklı olanların başına sürekli kaza gelir. 1 | Arrow-1 | 2012 | |
| Felicity, I want you | Felicity, bu defter hakkında bulabileceğin her şeyi bulmanı istiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I got these from applied sciences. Look at the book again. | Bunu uygulamalı bilimlerden aldım. Şimdi deftere bir daha bakın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where can I find the man in this picture? | Bu resimdeki adamı nereden bulabilirim? | Arrow-1 | 2012 | |
| Island dangerous, but you not tell them where to find me. | Ada tehlikelidir ama sen onlara yerimi söylemedin. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm coming with you. | Seninle geleceğim. | Arrow-1 | 2012 | |
| This is a once in a lifetime opportunity. | Böyle bir fırsat bir daha ayağıma gelmez. | Arrow-1 | 2012 | |
| Look, all I'm doing is looking to get something going again. | Tek istediğim işimize yarayabilecek bir şeyler bulmak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, I know. | Billiyorum. Biliyorum da bu sefer | Arrow-1 | 2012 | |
| I have to call you back. | Seni sonra ararım. Orada! | Arrow-1 | 2012 | |
| What? | Ne var? Elimde kalanları da mı almaya karar verdin? | Arrow-1 | 2012 | |
| You're gonna be disappointed, pal. | Hayalkırıklığına uğrayacaksın dostum. Sayende ben | Arrow-1 | 2012 | |
| Nice. Picking up the pace. | Güzel. Temponu iyice arttırmışsın. Sen de az değilsin doğrusu. | Arrow-1 | 2012 | |
| You crossed 3 names off your father's list this week alone. | Sadece bu hafta listedeki üç kişiyi ziyaret ettin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, well, some of these guys are just giving it up now. | Bazıları şimdiden vazgeçmeye başlamış bile. Tek yapmam gerek ziyaret etmekti zaten. | Arrow-1 | 2012 | |
| It seems the vigilante's reputation is beginning to precede him. | Kanunsuz şöhretin senden önce ulaşıyor adamlara. | Arrow-1 | 2012 | |
| Another round? | Bir daha mı yapsak? Yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| Gonna take my nephew over to the mall | Yeğenimi alışveriş merkezine götürmem gerekiyor ki... | Arrow-1 | 2012 | |
| so he can let Santa know what he wants for Christmas. | ...Noel babaya Noel için ne dilediğini söyleyebilsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh. Christmas. | Doğru, Noel vardı. Fark etmemiştim bile. | Arrow-1 | 2012 | |
| That was because you've been logging in so many hood hours | Çünkü Helena ile başına gelenlerden sonra kanunsuz olarak... | Arrow-1 | 2012 | |
| ever since that thing with Helena. | ...çok fazla zaman geçiriyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| I meant... | Demek istediğim... Demek istediğim adada tatiller yoktu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Every day was... | Yaşadığım her gün... "Nasıl hayatta kalabilirim?" ile geçiyordu. | Arrow-1 | 2012 | |
| like Christmas. | ...Noel gibi. | Arrow-1 | 2012 | |
| My dad threw a party every year, | Babam her yıl parti düzenlerdi... | Arrow-1 | 2012 | |
| and he would put a Christmas tree in every room. | ...her odaya da Noel ağacı koyardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| The whole mansion smelled like... | Koca malikane aynı... | Arrow-1 | 2012 | |
| It smelled like Christmas. | ...aynı Noel gibi kokardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Maybe you can give the list a rest | Belki listedekilere biraz arar verir de böyle tatilleri ailenle birlikte geçirirsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Besides, I hear St. Nick has a list of his own. | Hem duyduğuma göre Noel babanın kendi listesi varmış. | Arrow-1 | 2012 | |
| I wager you're in the "nice" column. | Eminim "iyi" çocukların arasındasındır. Evine git, Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| You not, uh, hurt? | Ölmemişsin, güzel. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where the hell you been? | Neredeydin be? Yemek ve suyum günler önce bitmişti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey hey, where are you going? | Dur, dur! Nereye gidiyorsun? | Arrow-1 | 2012 | |
| You | Sen! | Arrow-1 | 2012 | |
| Stop! | Dur! Dur. | Arrow-1 | 2012 | |
| He's the one who tied me up and had me tortured. | Beni bağlayıp işkence yaptıran adam buydu işte. | Arrow-1 | 2012 | |
| All 'cause he was looking for you. | Hepsi de seni aradığı için. Zamanında gelmeseydin beni öldürtecekti! | Arrow-1 | 2012 | |
| Then you kill him. | O halde sen öldür onu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Or he can take you home. | Yoksa seni evine götürebilir mi? Ne? Bu fotoğrafı hep sevmişimdir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey. You look very pretty. | Selam. Çok güzel görünüyorsun. Neden böyle giyindin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Mom and Walter are having a dinner party | Annemler acayip zengin ve sıkıcı bir arkadaşlarıyla yemek yiyecekmiş de. | Arrow-1 | 2012 | |
| Best night of my life. | Hayatımın en muhteşem günü işte. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thea, why aren't there any decorations up in the house? | Thea, neden evde hiç süs yok? | Arrow-1 | 2012 | |
| What do you mean? | Nasıl yani? Ne çelenk var, ne ağaç var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Does mom at least have some of those boxes of candy canes? | Annemde en azından şu nane şeker kutuları var mıdır ki? | Arrow-1 | 2012 | |
| Remember we used to race to see who'd finish first? | Kimin önce bitireceği konusunda yarıştığımızı hatırlıyor musun? | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah. I always won. | Evet, her zaman yenerdim. Hayır, hile yapardın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, she went sugar free last year, | Annem geçen sene bu tarz şeylerden vazgeçti... | Arrow-1 | 2012 | |
| so I doubt you'll be seeing any of those around. | ...dolayısıyla etrafta tatlı bir şey bulabileceğini sanmıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| The thing that people forget | Bence insanlar "Robin Hood" karakterinin suçlu olduğunu hep unutuyorlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| And stealing from the rich to give to the poor | Zenginlerden çalıp da fakirlere vermek bence demokratların işidir. | Arrow-1 | 2012 | |
| All joking aside, Commissioner, | Şaka bir yana komiser, suç oranı son beş yılda ilk defa bu kadar düştü. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's because of the changes my department has implemented. | Bu, emniyet müdürlüğünün bazı şeyleri hayata geçirdiğindendir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Or perhaps it's because the vigilante's activities | Belki de kanunsuzun suçluları böylesine hedef alması... | Arrow-1 | 2012 | |
| have had a chilling effect on the city's criminals. 1 | ...şehir suçlularını biraz korkutmuştur. | Arrow-1 | 2012 | |
| What are your thoughts, Oliver? | Sen ne düşünüyorsun, Oliver? | Arrow-1 | 2012 | |
| I think the vigilante | Bence kanunsuzun Başlıklı'dan çok daha iyi bir isim bulması gerek... | Arrow-1 | 2012 |