Search
English Turkish Sentence Translations Page 4787
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| In the chest, so he knew it was me. | Tam göğsünden, böylece benim vurduğumu bilecekti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Just... | Aynı... | Arrow-1 | 2012 | |
| like... | ...bunun... | Arrow-1 | 2012 | |
| this. | ...gibi. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're gonna burn in hell for what you've done. | Yaptığın şeyler yüzünden cehennemde cayır cayır yanacaksın. Buna değecektir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Get up! | Hastaneye gitmek istemediğinden emin misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Helena... | Helena... | Arrow-1 | 2012 | |
| I didn't have a choice, Oliver. | Başka şansım yoktu, Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| No one can know my secret. | Kimse sırrımı bilmemeli. | Arrow-1 | 2012 | |
| CSU didn't find any usable prints | Olay yeri birimi üç kurbanı saymazsak doğru dürüst parmak izi bulamadı. | Arrow-1 | 2012 | |
| One of them had a GSW to the chest. | Birinin göğsünde mermi yaraları vardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| So who broke the necks of Salvati and his buddy? | Salvati ve adamlarının boynunu kim kırdı o zaman? | Arrow-1 | 2012 | |
| Look, it's been a while since the Hood broke anyone's neck. | Dinle, başlıklı adamın birinin boynunu kırmayalı oldukça zaman geçti. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I didn't see any arrows laying around. | Ben de ortada ok falan göremedim. | Arrow-1 | 2012 | |
| We better pray that | Umarım Frank Bartinelli tüm bunlar için başlıklı adamı suçlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| 'Cause if he thinks it's the Triad, | Çünkü Triad olduğunu düşünürse, Starling 3. dünya savaşının tam ortasında demektir. | Arrow-1 | 2012 | |
| You okay? | Sen iyi misin? Bugün babamla konuştum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I bet that was fun. | Eminim eğlenceli geçmiştir. | Arrow-1 | 2012 | |
| He explained to me what happened with my credit card yesterday. | Dün kredi kartımın neden öyle olduğunu açıkladı da bana. | Arrow-1 | 2012 | |
| And my checking account, my savings account, | Vadesiz hesaplarıma da, mevduat hesaplarıma da... | Arrow-1 | 2012 | |
| my brokerage account, my stock portfolio. | ...komisyon hesaplarıma da, borsa portföyüme de. | Arrow-1 | 2012 | |
| He cut me off completely. | Beni tamamen devre dışı bırakmış. Ne? | Arrow-1 | 2012 | |
| My car got repossessed. That was fun. | Arabamı çektirdiler. Bu eğlenceliydi bak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, and I have to move out of my apartment by | Ha bir de ayın sonuna kadar dairemden taşınmak zorundayım. Andy'nin koruduğu bir müşteriye ateş ettin... | Arrow-1 | 2012 | |
| Merlyn money or not. | Merlyn ailesinin parası olsa da olmasa da. | Arrow-1 | 2012 | |
| And you know, | Bu arada bilesin diye söylüyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| I have a mushroom and olive Mario pizza | ...buzdolabımda yenmeyi bekleyen... | Arrow-1 | 2012 | |
| I suppose it's already paid for, right? | Sanırım parası çoktan ödendi, değil mi? Aynen öyle. | Arrow-1 | 2012 | |
| When did you get back? | Ne zaman döndün? Daha yeni. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm so happy to see you. | Seni gördüğüme o kadar sevindim ki. | Arrow-1 | 2012 | |
| But did you come home only because you heard I was hurt? | Yaralandığımı duyduğun için mi geldin sadece? | Arrow-1 | 2012 | |
| No. I was already on my way when Thea called. | Hayır. Thea aradığında buraya doğru geliyordum zaten. | Arrow-1 | 2012 | |
| I actually came home because I miss my wife. | Eşimi özlediğim için geldim aslında. | Arrow-1 | 2012 | |
| Is she all right? | Annem iyi mi? Walter dönmüş. | Arrow-1 | 2012 | |
| She's gonna be fine. | İyi olacaktır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Look, I'm sorry if I was a bitch | Dinle, daha önce bir kaltak gibi davrandığım için kusura bakma. | Arrow-1 | 2012 | |
| There were a few times. | Birkaç defa davrandın öyle. Biraz daha açıklayıcı olabilir misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't push it. Don't worry. | Zorlama beni. Merak etme. | Arrow-1 | 2012 | |
| You weren't a bitch. | Kaltak gibi davranmıyordun. | Arrow-1 | 2012 | |
| At the hospital you were a little... A little bit. | Hastanedeyken birazcık ama sadece biraz. | Arrow-1 | 2012 | |
| Look, I'm just worried about you. | Senin için endişeleniyorum sadece. | Arrow-1 | 2012 | |
| You seem really lonely. | Oldukça yalnız görünüyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| And it's fine if you don't want to share them with us, | Bizimle paylaşmak istemememen sorun değil... | Arrow-1 | 2012 | |
| but I just really think | ...ama biriyle paylaşman gerektiğini cidden düşünüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'd ask how you got in here, | Sana nasıl girdiğini sorardım... | Arrow-1 | 2012 | |
| How'd you know? | Nereden anladın? | Arrow-1 | 2012 | |
| I saw you fight. | Kavga ediş şeklini gördüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I saw your eyes. | Sonra da gözlerinde gördüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| That island changed you in ways | O ada yalnızca benim gibi birinin anlayabileceği şekilde değiştirmiş seni. | Arrow-1 | 2012 | |
| What you're doing right now, | Şu anda yaptığın şeyin adalet gibi hissettirdiğini biliyorum ama değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's revenge. | İntikamdan ibaret. | Arrow-1 | 2012 | |
| Sometimes revenge is justice. | Bazen asıl adalet intikamdır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your father killed your fiance. | Baban nişanlını öldürmüş. Peki senin baban sana ne yaptı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Isn't the man in the hood fighting to set things right? | Şehri düzeltmeye çalışan başlıklı adam değil miydi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Why is your vendetta more valid than mine? | Neden senin davan benimkinden daha meşru? | Arrow-1 | 2012 | |
| We're the same, you and I. | Bizler aynıyız. Seninle ben. Hayır, değiliz. Bu şişeyi açıp içine gömülmek istememin sebebi senin bize yaptıkların. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hiding in plain sight. | İnsanların gözü önünde saklanman. | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't lie to me, Oliver. | Bana yalan söyleme, Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| You feel the same as I do, I know it. | Sen de aynısını hissediyorsun, eminim bundan. | Arrow-1 | 2012 | |
| Maybe it's because I have been alone | Belki de nefretimin ardında... Bu sözünü tuttun. | Arrow-1 | 2012 | |
| in my hate for so long. | ...çok uzun zamandır gizlendiğim içindir. | Arrow-1 | 2012 | |
| I feel | Sonunda | Arrow-1 | 2012 | |
| It feels so good to tell the truth. | Sonunda birilerine gerçeği söylemek iyi geldi. | Arrow-1 | 2012 | |
| I must become something else. 1 | Başka bir şeye dönüşmem gerekti. | Arrow-1 | 2012 | |
| The company Mrs. Queen invested in doesn't exist. | Bayan Queen'in yatırım yaptığı şirket aslında yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| Tempest purchased a warehouse in Starling City. | Tempest Starling şehrinde bir depo satın almış. 1 | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, this is my daughter, Helena. | Oliver, bu benim kızım, Helena. | Arrow-1 | 2012 | |
| The Starling City vigilante comes and goes | Starling şehri kanunsuzu istediği gibi gelip gider, değil mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| How did you know? | Nereden anladın? | Arrow-1 | 2012 | |
| It's your fault Michael's dead. | Michael'in ölümünden sen sorumlusun. | Arrow-1 | 2012 | |
| That island changed you in ways that | O ada yalnızca benim gibi birinin anlayabileceği şekilde değiştirmiş seni. | Arrow-1 | 2012 | |
| I know it feels like justice, but it's not. | Şu anda yaptığın şeyin adalet gibi hissettirdiğini biliyorum ama değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| Revenge is justice. | Asıl adalet intikamdır. | Arrow-1 | 2012 | |
| You feel the same as I do. I know it. | Sen de aynısını hissediyorsun, eminim bundan. | Arrow-1 | 2012 | |
| Take your hands off me! | Çek ellerini. Ne yaptığını sanıyorsun? | Arrow-1 | 2012 | |
| That man was the leader of the Triad. | O adam Triad'ın başıydı. | Arrow-1 | 2012 | |
| My father blames them for the recent hits against his men. | Babam, adamlarının ölümü için onları suçluyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| These are men you killed. | Senin öldürdüğün adamlar onlar. Öyle. | Arrow-1 | 2012 | |
| I take out Zhishan and the Triad retaliates. | Hem Zhishan'ı hem de Triad'la alâkalı olan herkesi öldürüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I have weakened my father's organization to the point | Babamın organizasyonunu öyle zayıflatıyorum ki... | Arrow-1 | 2012 | |
| where there is no way that he can survive their onslaught. | ...bir daha asla başka birine saldıramasınlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| What, and then you'll have your revenge? | Sonra da intikamını mı alacaksın? | Arrow-1 | 2012 | |
| Then I have justice, | Sonra da bana ve Michael'a yaptıkları adaleti bulacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's not justice. | Yaptığın adalet falan değil. Senin yaptığın öyle mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Would you let me show you? | Sana göstermeme izin verecek misin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Get you anything else? | Başka bir şey ister misiniz? Hayır, teşekkürler, Carly. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where's my brother in law? | Bacanağım nerede? Geç oldu ve Glades'tesiniz. | Arrow-1 | 2012 | |
| Shouldn't he be keeping you safe? | Seni koruması gerekmez mi? Helena göründüğünden güçlüdür. | Arrow-1 | 2012 | |
| I haven't been on a second date in a while. | Uzun zamandır ikinci randevuya çıkmamıştım. | Arrow-1 | 2012 | |
| It feels good so far. | Şimdiye dek iyi gidiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| And I needed it. But I'm not looking for anything. | İhtiyacım da vardı ama ciddi bir şey aramıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Right. Because you have everything figured out. | Tabii. Hayatında her şey yerli yerinde çünkü. | Arrow-1 | 2012 | |
| I don't think you're one to judge. | Yargılayacak durumda olduğunu sanmıyorum. İnsanları öldürdüğünü gördüm, unuttun mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| I only kill people | Ben sadece zorunda olduğum zaman adam öldürüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's not my opening move. | Asıl amacım bu değil yani. | Arrow-1 | 2012 | |
| And the way that you're going, | Bu şekilde gidersen, birinin canını fena halde yakacaksın... | Arrow-1 | 2012 | |
| like my mother or yourself. | ...annem ya da kendin gibi. Annenin başına gelenlere üzüldüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| That was an accident. | Kazaydı. Babandan intikam almadan önce... | Arrow-1 | 2012 | |
| before you're done getting back at your father? | ...daha kaç tane kazanın olması gerekiyor? Umarım hiç olmaz. | Arrow-1 | 2012 | |
| I am not getting back at him. | Ondan intikam da almıyorum ayrıca. Sadece onun değer verdiği... | Arrow-1 | 2012 |