Search
English Turkish Sentence Translations Page 4884
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| If it weren't for you... | Sen olmasaydın... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He might not have left me. | ...belki beni terk etmeyebilirdi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Yukie, you mean... | Yukie, yani sen... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'm leaving. I don't have all night. | Gidiyorum. Tüm gece burada kalamam. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Wait. Just a little longer. | Dur! Biraz daha beklesene. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Don't leave just yet. | Hemen gitmene gerek yok. Sana göstereceğim birkaç şey var. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Sit back down. You haven't heard the best part. | Otursana. Daha en iyi kısmını duymadın. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| My wife isn't the issue. | Karım artık sorun değil. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| That's all in the past. I don't care. | Hepsi geride kaldı. Hiçbir şeyi umursamıyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Then there's nothing to discuss. Yes, there is. | O zaman tartışılacak bir şey kalmadı. Evet, aynen öyle. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Think I'd come all the way from Tokyo empty handed? | Tokyo'dan onca yolu eli boş geldiğimi mi düşünüyorsun? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What's all this about? | Tüm bunlarda neyin nesi? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I don't want to rush it, but I guess you can have a look. | Aceleye getirmek istemiyorum ama sanırım bir göz atmak istersin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll be blunt: | Açık konuşacağım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's a detailed record of your illegal loans. | Yasal olmayan borçlarınla ilgili tutulan birkaç detay sadece. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Where'd you get this? | Nereden buldun bunları? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You used counterfeit seals to make illegal loans. | Sahte evraklar kullanarak yasal olmayan borçlar yarattın. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Your hypocrisy makes me sick. | Şu riyakârlığın beni hasta ediyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Weren't expecting this, eh? | Böyle bir şey beklemiyordun değil mi? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'm sure this is your doing. | Eminim böyle düşünüyordun. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| And I've got the evidence. | Kanıtların hepsi bende mevcut. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| These are definitive proof. | Bunlar zaten her şeyi kanıtlıyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Seal makers keep receipts of all their orders. | Kaşe üreticileri kendi kurallarına göre tüm makbuzları tutuyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You got rid of the other evidence, | Diğer kanıtları yok etmeyi başardın fakat bunları unuttun. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| That isn't like you. | Sana yakışmıyor böyle şeyler. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Just what do you want from me? | Benden ne istiyorsun? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Three million yen. | Üç milyon yen. Karşılığı bu. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| By 6:00 A.M. the day after tomorrow. | Yarından sonraki gün sabah altıda. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| If you're late, this goes in the mail to the cops. | Geç kalırsan bunların hepsini polise yollarım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Impossible. I can't do it. | İmkânsız. Bu kadar parayı toplayamam. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Yes, you can. | Toplarsın, toplarsın. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You've got loads of money | Bankada, masanın arkasında bir sürü paran var. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You're not suggesting... | Aklından... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| This is insane. My life will be ruined. | Çok zalimce bu. Evimi başıma yıkar bu olay. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's ruined either way. | Diğer şekilde de çok farklı olmaz. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| “No lighthouse can shine on itself.â€. | Mum dibine ışık vermez. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Who'd expect an assistant bank manager to crack his own safe? | Kim bir müdür yardımcısının kendi bankasını soymasını akıl eder ki? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It wouldn't even happen in a detective story. | Bu dedektiflik hikayelerinde bile tahmin edilemez bir şey. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| So I guess this is good bye. | Sanırım bu bir veda. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Excuse me. | Geliyorum hemen. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Sorry I didn't hear you. We were packing. | Kusura bakma fark edemedim. Eşyaları paketliyorduk da. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Father called earlier. | Baban sabah erken aradı. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| He said you'll be on the board in three months. | Üç kadar içinde yönetim kurulunda olacağını söyledi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What's happened? You're so pale. | Ne oldu? Betin benzin atmış. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I just drank a bit too much. | Biraz fazla içkiyi kaçırmışım. Yok bir şeyim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll come to bed after I sober up a bit. | Biraz kendime geleyim yatağa gideceğim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| “No lighthouse can shine on itself â€. | Mum dibine ışık vermez. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's me. Recognize the voice? | Benim. Sesimi tanıdın mı? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's k umaki. | Kumaki ben. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Uh, yes, good work today. | Evet, tabii. Hayırlı işler. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Have you made up your mind? | Kararını verdin mi? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Six A.M., day after tomorrow. | Yarından sonraki gün sabah altıda. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| There must be no delay. | Geç kalmak filan yok. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Who was that? | Kimdi? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| A guard at the bank. I'd asked him for a favor. | Bankanın güvenlik görevlisi. Bir ricada bulundum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's good to work hard, but don't overdo it. | Sıkı çalışmak güzel bir şey fakat bunu abartmamak gerek. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It'll ruin your health. | Yoksa sağlığını tehlikeye sokar. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Another call? | Yine mi telefon? Cevaplama. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| But dear... go inside. I'll be along soon. | Tatlım sen içeri geç. Ben birazdan gelirim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What, it's you? | Ne oldu? Sen misin? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Yes. Please excuse my behavior earlier at the party. | Evet. Partinin başlarındaki davranışlarımın kusuruna bakma. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Well... I just wanted | Şey... Diyorum ki yarın akşam seni yemeğe çıkartsam. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| No, it won't take long. | Yok yok, fazla uzun sürmez. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I can't afford much anyway, | Çok bir şey yapacak değilim... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| but I wanted to thank you for all you've done. | ...sadece yaptıkların için bir teşekkür etmek istedim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'd like us to drink as old friends... | Eski dost gibi içmek istedim o kadar... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Yukie, you'll catch cold. | Yukie, yere uzanma soğuk alırsın. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Go on, then. Sleep it off. | Neyse uyumaya devam et. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You're a spineless fool. | Ödleğin tekisin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'm happy to take over the records, but I can't make sense of any of this. | Kayıtların bana geçmesinden memnunum fakat bunlardan hiçbir şey anlamıyorum. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Is something the matter? | Bir şey mi oldu? Yok. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| That's the capital assessment for hokuriku construction. | Hokuriku inşaatı için başkent değerlendirmesi. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| We loaned them 20 million yen last December. | Geçen aralık ayından beri 20 milyon yen kredi vermişiz. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It got them back on their feet. Now they're a cash cow. | Yeniden düzlüğe çıktılar. Şu anda çok para getiriyorlar. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| You were the only one who went to bat for them. | Zor durumda birine yardım eden tek kişi sendin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I'll really feel helpless with you gone. | Gitmenle birlikte gerçekten çaresiz hissedeceğim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Don't worry. I've delegated my duties to the relevant parties. | Merak etme. Görevlerimin hepsini partide dağıttım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Glad to hear that. I don't understand this stuff at all. | Duyduğuma sevindim. Böyle şeylerden zerre anlamam. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| When you go to the head office, | Ana merkeze gittiğin zaman... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| please ask your father in law to look out for me. | ...kayın babandan benim için bir kıyak yapmasını istersin. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| As you know, I'll be retiring soon. | Bildiğin gibi yakında emekli olacağım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I will. | Tamamdır söylerim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Not again! | Yine mi! | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Useless alarm bell! | İşe yaramaz alarm. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| It's been going off for no reason since yesterday. | Dünden beridir hiçbir nedeni olmadan çalıp duruyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| The police will give us hell! | Polisler canımızı okuyacak. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What happened? | Ne oldu? Aval aval bakmayı kes, elektrikçiyi ara. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| And call the police and apologize. | Polisi de ara, özür dile. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Just an alarm malfunction. | Yanlış alarm. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Sorry about last night. I'm getting old. | Geçen gece için kusura bakma. Yaşlanmışım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Didn't drink that much, but my head's pounding. | O kadar da çok içmemiştim ama kafam davul gibi çalıyor. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| What did you want to see me about? | Neden beni görmek istemiştin? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I could use a little favor. | Senden bir iyilik isteyecektim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Please. This came up suddenly. | Lütfen, bana çok acil lazım. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I need three million yen by tomorrow. | Yarına kadar üç milyon yene ihtiyacım var. Üç milyon mu? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Please. Help me out. | Lütfen, bana yardım et. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| Why do you need so much so quickly? | Neden acilen o kadar çok paraya ihtiyacın var ki? | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| With a sum that large, I'm guessing it's complicated, | O kadar büyük bir parayı düşününce durum karışık geliyor... | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| but whatever it is, it's too much. | ...aman her neyse çok para bu. | Aru kyouhaku-1 | 1960 | |
| I helped you when you needed it. | İhtiyacın olduğunda sana yardım etmiştim. | Aru kyouhaku-1 | 1960 |