Search
English Turkish Sentence Translations Page 5028
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| ...I couldn't even find the power to say a few words. | ...iki kelimeye gücüm yetmedi. ...iki kelimeye gücüm yetmedi. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| I don't know whether my efforts would be any good now... | Ezberlerimi unutmaya çoktan hazırım gülüm. Ezberlerimi unutmaya çoktan hazırım gülüm. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| ...but I will try anyway in the name of the fathers who were late... | Çocuklarına geç, ölüme erken davranmış... Çocuklarına geç, ölüme erken davranmış... | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| When I left you, I wasn't afraid of my responsibilities orthe search... | Çekip giderken, sorumluluktan ya da çare aramaktan değil, Çekip giderken, sorumluluktan ya da çare aramaktan değil, | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| ...for a remedy, but only the possibilty that I could make you suffer... | sana acı çektirme ihtimalinden korkmuştum sadece. sana acı çektirme ihtimalinden korkmuştum sadece. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| ...or be the slave of a defeated man. | Yenilmiş bir adamın hayatını esir almasından. Yenilmiş bir adamın hayatını esir almasından. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| I was wrong. | Yanılmışım. Yanılmışım. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Maybe, we will start over one day in another place, in anothertime. Who knows? | Başka bir zaman, başka bir yerde, yeniden başlarız, kim bilir? | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| I understood why you wanted Cemre and me to be together, beautiful girl. | Bu tanışmayı neden istediğini anladım güzel kız. Bu tanışmayı neden istediğini anladım güzel kız. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| I appreciate everything you have done. | Yaptığın herşey için minnettarım. Yaptığın herşey için minnettarım. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Your daughter missed you very much. She is yearning foryou. | Kızın seni çok özledi. Burnunda tütüyorsun. Kızın seni çok özledi. Burnunda tütüyorsun. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Do you know that I am also doing the same? | Biliyor musun, benim de. Biliyor musun, benim de. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Thank you. We are trying to hang on. | Sağol kızım yuvarlanıp gidiyoruz işte. Sağol kızım yuvarlanıp gidiyoruz işte. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Happy new year! | İyi seneler. İyi seneler. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Happy New Yearto you too. To both of you. | Sana da canım, size de. Sana da canım, size de. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Can I talk toArif? | Arif'le görüşebilir miyim? Arif'le görüşebilir miyim? | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| He didn't want you to find out. | Zuhal, haber vermemi istememişti. Zuhal, haber vermemi istememişti. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| What? | Ne! Ne! | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| He died a week ago. | Geçen hafta kaybettik. Geçen hafta kaybettik. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Lucky man. | Şanslı adam. Şanslı adam. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| He. Was he called Arif? | O, Arif mi adı? O, Arif mi adı? | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Yes. | Evet. Teşekkür ederim. Evet. Teşekkür ederim. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| He is very lucky. | Çok şanslı. Çok şanslı. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Do you think... | Benim, Benim... | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| ...that I have any luck? | şansım var mı? ...şansım var mı? | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| I don't know, Armen. I really don't know. | Bilmiyorum Armen, gerçekten bilmiyorum. Bilmiyorum Armen, gerçekten bilmiyorum. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Maybe this is theirfate. Who knows? | Bu onların ortak kaderidir belki de, kim bilir? Bu onların ortak kaderidir belki de, kim bilir? | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Love may be something much more than what people know. | Aşk belki de bilinenden çok daha fazlasıdır. Aşk belki de bilinenden çok daha fazlasıdır. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| More? | Fazla? Fazla? | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Yes, more. | Evet fazla, Evet fazla. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| It can be immortal, eternal, endless. | ölümüne, sonsuza kadar, hiç bitirmeden. Ölümüne, sonsuza kadar, hiç bitirmeden. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| It is over. How else can it end? | Bitmiş işte, başka nasıl bitebilir? Bitmiş işte, başka nasıl bitebilir? | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| There may be a second act. | Belki de ikinci yarısı vardır. Belki de ikinci yarısı vardır. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Mommy is here. | Annem geldi. Annem geldi. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Oh, welcome dear. We started to get worried. | Ah canım hoş geldin, merak ettik. Ah canım hoş geldin, merak ettik. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Zuhal! | Zuhal! Zuhal! | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Are you sad? | Sen üzüldün mü? Sen üzüldün mü? | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Sometimes bad things happen. And we feel sad. | Bazen bazı şeyler olur, onlara çok üzülürüz. Bazen bazı şeyler olur, onlara çok üzülürüz. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| Don't be sad. I am very happy. | Benim için üzülme ben çok mutluyum. Benim için üzülme ben çok mutluyum. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| I love you. | Seni çok seviyorum. Seni çok seviyorum. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| I love you, too. | Ben de seni. | Askin ikinci yarisi-1 | 2010 | |
| "Marriage is a wonderful institution. But who the hell wants to live in an institution?" Groucho Marx | "Evlilik harika bir kurumdur. Ama kim bu kurumda yaşamak ister?" Groucho Marx | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Get your hands off her butt, you moron! | Ellerini onun poposun dan çek, geri zekalı! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| This is my last chance to touch it. She's leaving tomorrow. | Son şans, yarın ayrılıyor. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| I'm so happy for you, Dora. | Senin için çok mutluyum, Dora. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Go to France and knock them dead. | Paris'e git ve onları etkile. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| C'mon, bring out the present! | Hadi, hediyeyi getirin! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| That's so kind of you, really... | Çok iyisiniz, gerçekten... | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| We all contributed. | Hepimiz katkıda bulunduk. 1 | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Contributed my ass! You stole it out of the costumes. 1 | Katışmışmış kıçımın kenarı! Onu kostüm odasından çaldın. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Look who's talking! That's where you got all your shoes. | Konuşana bakın! Sen bütün ayakkabılarını oradan aldın ya. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Take one off, so we can see the inventory number! | Birini çıkar da envanter numarasını görelim! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| It's a lucky boa. | Seni şanslı | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| It'll get you to the Moulin Rouge and we'll be so proud of you. | Moulin Rouge'a katıIdığın da seninle çok gurur duyacağız. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Champagne! Let's baptize the French girl! | Şampanya! Hadi Fransız kızına bir isim koyalım! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Christ! She's taking her time! | Tanrım! Vakit kazanıyor! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Somebody give her a prompt. | Biri onu harekete geçirsin. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Virginia! | Virginia! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| The bra! Show off your bazookas! | Sutyenini çıkar! Bazukalarını göster onlara! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| She can't. | Yapamaz. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Miriam sewed the clasp together... | Miriam klipslerini birbirine dikti... | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| No way! Damn, that's a bitch! | Asla olmaz! Lanet sürtük! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| So what? Just a farewell joke, | Ne olmuş yani? Sadece bir veda şakası, | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| since she's leaving for Paris... | çünkü o Paris'e gidiyor... | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Here's to us. Cheers! To your success. | Bize. Şerefe! Başarına. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| 30? | 30? | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| You think you'll be better off abroad? | Yurt dışında daha iyi olacağını mı düşünüyorsun? | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Yes, I do think I'll be better off. | Evet, bence orada daha iyi olacağım. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| She speaks French now. | Şimdiden Fransızca konuşuyor. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Why are you speaking French to us, honey? | Neden bizimle Fransızca konuşuyorsun, tatlım? | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Parenthesis: I've made a decision. | Parantez aç: Ben bir karar verdim. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Starting midnight sharp, I don't speak Romanian anymore. | Bu gece yarısından itibaren, artık Rumence konuşmayacağım. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| I consider it a dead language. | Onu ölü bir dil olarak farz ediyorum. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| And I'll do my best to forget it. | Ve onu unutmak için elimden geleni yapacağım. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| These are my last Romanian words. | Bunlar benim son Rumence kelimelerim. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| End of parenthesis. | Parantezi kapat. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Four Bloody Marys, table 3. | Dört Bloody Mary, masa 3. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Look, the Syrians. | Bak, Suriyeliler. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| I'll take over. | Ben ilgilenirim. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| I thought you couldn't stand the sight of them. | Onların tipine katlanamıyorsun sanıyordum. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Tonight I can. Hold my passport. | Bu gece katlanırım. Pasaportumu tut. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Oh! Please forgive me! | Ah! Lütfen beni affet! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Gosh, I'm so clumsy! | Hay Allah, çok sakarım! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| It's my last night, I don't know where my head is. | Son gecemde kafam nerede bilmiyorum. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| I suppose this will leave you with a bad impression of our country... | Sanırım bu sizde ülkemiz hakkında kötü bir izlenim bırakacak... | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| My Savior, Lord Jesus Christ, | Kurtarıcım, Tanrım, | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| look upon my poor unhappy soul. | şu zavallı mutsuz ruhuma bir bak. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| I'm going abroad, to try my fortune elsewhere, | Yurt dışına gidiyorum, kısmetimi başka bir yerde arayacağım, | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| because I couldn't find happiness at home. | çünkü mutluluğu evde bulamadım. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Give me strength and faith | Bana güç ve inanç ver | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| and help me find a handsome boy, | ve yakışıklı bir adam bulmama yardım et, | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| French or American, | Fransız ya da Amerikan, | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| who will marry me and for whom I will bear children. | benimle evlensin ve çocuklarımız olsun. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Be careful, huh! | Dikkatli ol! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| If this pile of junk breaks down on the highway, that's your ass! | Bu külüstür yolda bozulursa canına okurum! | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| No problem. I hope, for your sake. | Sorun olmaz. Umarım, kendi iyiliğin için. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Don't you trust me? | Bana güvenmiyor musun? | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| I trust nobody. | Ben kimseye güvenmem. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| I trusted Ceausescu until he got himself shot like a jerk. | Bir ahmak gibi kendini vurdurana dek Çavuşeskuya güvenmiştim. | Asphalt Tango-1 | 1996 | |
| Look at the mess we're in today, | Bugün yaşadığımız karmaşaya bak, | Asphalt Tango-1 | 1996 |